EĞİTİM - 07 Aralık 2020 Pazartesi 16:09

Rimena Yurtdışı Eğitim, Bulgaristan’daki eğitimi değerlendirdi

A
A
A
Rimena Yurtdışı Eğitim, Bulgaristan’daki eğitimi değerlendirdi

Merkezi İstanbul’da bulunan Rimena Yurtdışı Eğitim yetkilisi Abdulselam Dalmış, Bulgaristan’daki eğitim imkanları ile ilgili bilgi verdi.

Merkezi İstanbul’da bulunan Rimena Yurtdışı Eğitim yetkilisi Abdulselam Dalmış, Bulgaristan’daki eğitim imkanları ile ilgili bilgi verdi.


Rimena Yurtdışı Eğitim yetkilisi Dalmış, günümüz şartlarında Türkiye’de iyi bir üniversite okumak için iyi puan almanın gerektiğini söyledi. Türkiye’de tıp okumak isteyenlerin yüksek puan alma Yükseköğretim Kurumunun belli puan şartı olduğunu aktaran Dalmış, “Bu yüzden, birçok kişi hayalini kurduğu bölümden vazgeçmek zorunda kalıyor. Ancak, öğrencilerin bu gibi durumlarda yurtdışı eğitim seçeneklerini düşünmesi gerekir. Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da öğrencilerin istedikleri bölümü belli şartları yerine getirerek okuması mümkün. Bulgaristan üniversiteleri, birçok açıdan avantajlıdır. Her şeyden önce, komşu ülke olması, öğrenciler adına faydalı bir detaydır. Bu sayede, öğrencilerin yabancı olmadıkları ve Türklere karşı pozitif davranışların sergilendiği bir kültürde okumaları söz konusu olacaktır. Bunun yanı sıra, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ulaşım imkanlarının son derece gelişmiş olduğunu söylemek gerekir. Havayolu, karayolu veya demiryolu ile bu iki ülke arasında ulaşım sağlanabilir. Bulgaristan’daki üniversitelerin eğitim kalitesi de son derece iyi. Lisans eğitiminde Türkiye’den farksız bir eğitim kalitesi göze çarpmaktadır” dedi.



"Bulgaristan’daki üniversitelerden mezun öğrencilerin diploması, Avrupa’da geçerlidir"


Bulgaristan’daki üniversitelerden mezun olan öğrencilerin diplomasının Avrupa’da geçerli olduğunu dile getiren Dalmış, “Bulgaristan’a üniversite için gelen öğrencilerin ilk yıl dil eğitimi alması gerekiyor. Hazırlık senesinde öğrencilerin hem dil becerilerini geliştirmesi hem de ülkeye uyum sağlamaları söz konusu olmaktadır. Bulgaristan’da birçok şehirde üniversite okumak mümkün. Başkent Sofya başta olmak üzere Plovdiv, Varna, Plevne, Stara Zagora şehirlerinde üniversite okumak mümkündür. Bulgaristan’da üniversite okumayı düşünenlerin yurtdışı eğitim danışmanlığı firmasıyla çalışması son derece doğru bir karar olacaktır. Bu noktada, Rimena Yurtdışı Eğitim, öğrencilerin havaalanında karşılanmasından başlayarak kalacakları yerlere yerleştirilmesi ve diğer tüm hususlarda öğrencilere yardımcı olmaktadır. Daha fazla bilgi almak isteyenler firmamızla iletişime geçebilirler” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Başkan Canbay: "Kırsalda Bereket Arıcılığa Destek Projesi hayatı geçirilirse sektör adına olumlu ve sevindirici olacaktır" Son yıllarda iklim değişikliği ve küresel ısınmadan dolayı arıcıların zor zamanlar geçirdiğini dile getiren Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, "Tarım ve Orman Bakanlığı’nın arıcılığı da proje kapsamı içerisinde değerlendirmesini istiyoruz. ’Kırsalda Bereket Arıcılığa Destek’ modelinin de hayata geçirilmesini temenni ediyoruz. İnşallah bu model üzerinden de arıcılığa destek sağlanır" dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı, hayvancılık sektörünü desteklemek ve kırsaldaki aile işletmelerini güçlendirmek amacıyla ’Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi’ni hayata geçirdi. Proje üreticilere birçok imkan sağlarken Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, son zamanlarda iklim değişikliği ve küresel ısınmadan dolayı zorluk çeken arıcıların da projeye dahil olması gerektiğini söyledi. Bakanlık tarafından hayata geçirilen projeyi taktir eden Başkan Canbay, arıcılık sektörünün son zamanlarda can çekiştiğini ve ’Kırsalda Bereket Arıcılığa Destek Projesi’nin de hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. "Destek projesini bizler de takdir ediyoruz" Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından büyükbaş hayvancılığı destekleme noktasında Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek Projesini hayata geçirdiğini dile getiren Başkan Fırat Canbay, "Bu proje için şu anda da başvurular başladı. Dolayısıyla burada Tarım ve Orman Bakanlığı’nın projedeki en önemli argümanlarından bir tanesi kırsal alandaki aile işletmeleri güçlendirmesidir. Burada gerçekleştirilen destek projesini bizler de takdir ediyoruz. Sahanın bir ihtiyacıydı. Bu ihtiyaca binaen oluşturulan bir destek projesiydi. Kırsaldaki aile işletmelerini güçlendirme noktasında katkı sağlayacağına inanıyoruz" diye konuştu. "Kırsalda Bereket Arıcılığa Destek modelinin de hayata geçirilmesini temenni ediyoruz" Başkan Canbay, "Bölgemizde ve ülkemizde arıcılık sektöründe son zamanlarda iklim şartlarının oluşturmuş olduğu olumsuz ekstrem olaylar var. Kendi içinden beslediği birtakım sebeplerden dolayı sektör can çekişme noktasındadır. Bu noktada sahanın da ciddi talepleri söz konusudur. Bizler de Arı Yetiştiricileri Birliği üretici ve yetiştiricileri olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın arıcılığı da proje kapsamı içerisinde değerlendirmesini istiyoruz. Kırsalda Bereket Arıcılığa Destek modelinin de hayata geçirilmesini temenni ediyoruz. İnşallah bu model üzerinden de arıcılığa destek sağlanır. Çünkü baktığımız zaman sektör içerisinde canlı materyal desteği söz konusudur. Aynı zamanda girdi kalemler noktasında ihtiyaçlar mevcut. Arıcıların kendilerini modernize etme, teknik şartları kendilerine uyarlama, rekabet gücü noktasında bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla ’Kırsalda Bereket Arıcılığa Destek Projesi’ hayatı geçirilirse sektör adına olumlu ve sevindirici olacaktır" şeklinde konuştu.
Denizli Başkan Çavuşoğlu üreticinin yüzünü güldürmeye devam ediyor Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun söz verdiği kırsal kalkınma destekleri birer birer hayata geçiriyor. Denizli Büyükşehir Belediyesi üreticiden satın aldığı mısır ve arpaları flake yem haline getirerek hayvancılık ile uğraşan üreticilere ücretsiz bir şekilde dağıtmaya devam ediyor. Üretmek isteyen her kim var ise destek olduklarını ifade eden Başkan Çavuşoğlu, "Tohumu toprağa kavuşturmak isteyen çiftçi kardeşlerimiz ile dayanışacağız, hayvancılıkla üretmek isteyenlerle beraberiz" dedi. Temel geçim kaynağı hayvancılık olan aile işletmelerinin en önemli üretim girdisi olan yem maliyetlerinin azaltılması, aynı zamanda ihtiyaç duyulan arpa ve mısırların üreticisinden satın alınarak üreticilerin desteklenmesini amaçlayan Denizli Büyükşehir Belediyesi, sosyal belediyecilik projeleri kapsamında bir ilke imza atarak çiftçiden aldığı mısırları flake yem haline dönüştürerek tekrar üreticiye ücretsiz bir şekilde dağıtımına devam ediyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ve protokol üyeleri tarafından, 185 üreticiye 621 çuval mısır flake yem desteği verildi. Programın ardından Başkan Çavuşoğlu, Çıtak, Gürpınar, Cabar, Karalar ve Karabedirler Mahallelerini de ziyaret ederek, hemşehrileriyle buluştu, istek ve önerilerini dinledi. Bu kapsamda Kıralan Mahallesi’nde düzenlenen törene Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. "Çiftçi kardeşlerimizle dayanışmamız sürecek" Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, göreve geldikleri ilk günden bu yana verdikleri sözleri birer birer yerine getirdiklerini söyledi. Üretmek isteyen her kim var ise destek olduklarını ifade eden Başkan Çavuşoğlu, "Tohumu toprağa kavuşturmak isteyen çiftçi kardeşlerimiz ile dayanışacağız, hayvancılıkla üretmek isteyenlerle beraberiz. Hatta ben Denizli’de yaşıyorum, köyüme dönmek istiyorum diyenlere gebe düve desteği vereceğiz diye bir yolculuğa çıktık" dedi. "Her geçen gün desteklerimiz artacak" Konuşmasında gübre desteğinden tohum desteğine, ekipman desteklerinden mazot desteğine uzanan kırsal hizmetlerdeki çalışmaları paylaşan Başkan Çavuşoğlu, Çivril bölgesinde hayvancılıkla uğraşan hemşehrilerine de bir müjde verdi. Başkan Çavuşoğlu, "Yem flake tesisimizin temelini bu bölgeye atacağımızın müjdesini buradan size vermek istiyorum. Biz sizleri, üretenleri, alın teriyle geçinenleri önemsiyoruz. Biz boğazından haram lokma geçirmeyen üreticilerimizle dayanışmak istiyoruz. Bir nebze olsun nefes olalım istiyoruz. Her geçen gün desteklerimizin artacak" ifadelerini kullandı. Başkan Çavuşoğlu’na teşekkür Çivril Belediye Başkanı Semih Dere ise, Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun Denizli’de derman belediyecilik anlayışı ile çok güzel hizmetler yaptığını ifade ederek teşekkürlerini sundu. Başkan Dere, "Bizler üreticilerimizin sıkıntılarının farkındayız. Derman belediyecilikle bir nebze de olsa çare olmaya, yaralara derman olmaya gayret gösteriyoruz. Sayın Başkanımıza hayvancılık konusunda attığı adımlardan dolayı teşekkür ederim" diye konuştu.
Gaziantep Down sendromlu Umut’un hayali sanatçı olmak Gaziantep’te müzik tutkunu olan ve düğün salonlarında şarkı söyleyerek davetlileri coşturan down sendromlu Umut Taş, en büyük hayalinin sanatçı olmak ve sahnelerde şarkı söylemek olduğunu söyledi. Küçük yaştan itibaren müziğe ilgi duymaya başlayan Umut Taş, düğün salonlarında şarkı söyleyerek davetlileri coşturuyor. Boş zamanlarında evde şarkı söyleyip oynayan ve gittiği her yerde de sevdiği şarkıları seslendiren 24 yaşındaki Umut Taş, samimi tavırları ve neşeli halleriyle hem kendisi mutlu oluyor hem de etrafındakileri mutlu ediyor. Gaziantep yöresine ait şarkıları ve "Barak havası" olarak adlandırılan türküleri seslendiriyor Yüzünden tebessüm hiç eksik olmayan Umut Taş, düğün salonlarında daha çok Gaziantep yöresine ait şarkıları ve "Barak havası" olarak adlandırılan türküleri seslendiriyor. Şarkı ve türkü söylemenin yanı sıra oynamayı da çok seven Umut Taş, performansıyla dinleyenleri kendisine hayran bırakıyor. "Antep gelini", "Antep’in kalesine astılar fermanımı" ve "Antep’in hamamları" gibi Gaziantep’e ait şarkıları söyleyen, kente ait şarkı ve türküleri çok seven Umut Taş’ın en çok keyif aldığı şeylerden biri de düğün salonlarında şarkı söylemek. En büyük hayali sanatçı olmak ve sahnelerde şarkı söylemek Devlet memuru anne babanın üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Taş, uzun yıllar aldığı özel eğitim rehabilitasyon desteği ile birlikte devlet okullarında akranlarıyla eğitim almaya devam etti. Taş, lise eğitimini de Şehit Karayılan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yiyecek içecek bölümü servis dalında tamamladı. Müziği çok sevdiğini belirten Umut Taş, en büyük hayalinin sanatçı olmak ve sahnelerde şarkı söylemek olduğunu dile getirdi. Saz, org ve keman gibi müzik aletlerini de çalmayı öğrenmek istiyor Gaziantep’in yerel sanatçısı Hasan Çoban’ın şarkılarını çok sevdiğini belirten Umut Taş, Hasan Çoban ile sahne almak ve düet yapmak istediğini söyledi. Barak yöresi uzun havalarını çok sevdiğini belirten Umut Taş, saz, org ve keman gibi müzik aletlerini de çalmayı öğrenmek istediğini ifade etti. Gaziantep Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Çağlayan Erdal, Umut Taş’ın hayalinin sanatçı olmak olduğunu söyledi. Umut’un ayrı bir kalbi ve neşesi olduğunu ifade eden Erdal, "Umut hayatımızın yaşam kaynağıdır. Umut, down sendromludur. Umut, Gaziantep’in neşesidir. Biz de Gaziantep Kent Konseyi Engelli Meclisi olarak her zaman olduğu gibi bugün de Umut ile dolu dolu bir gün geçirdik. Umut, düğün salonlarında sanatçılık yapıyor. Kendisinin güzel besteleri de var. Kendisi sanatçı olmak istiyor, biz de bu konuda her zaman onun yanında olacağız. Biz, Umut’suz bir Gaziantep düşünemiyoruz. Umut her gittiği ortamın neşesi, mutluluğu ve hayat kaynağıdır. Biz Umut’u çok seviyoruz" dedi.
İstanbul Karaburun sahiline ‘Mavi Gelecek’ projesi dokundu, 107 kilogram atık toplandı Denizlerdeki kirliliğe dikkat çekmek ve sürdürülebilir bir deniz ekosistemi oluşturmak için Arnavutköy’ün Karaburun Sahili’nde kıyı temizliği etkinliği düzenlendi. Orzaks İlaç, Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD), Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ve Arnavutköy Belediyesi iş birliğiylegönüllülerin katılımıyla sahilde 107 kilogram atık toplandı. Omega-3 açısından zengin besin kaynakları sunan denizlerin temizliğine yönelik farkındalık amacıyla geçen sene Dünya Omega-3 Günü’nde "Mavi Bayrak, Mavi Kalp" etkinliğine öncülük eden Orzaks İlaç, projenin kapsamını genişletti. Omega-3 kaynaklarının korunması hedefine, kıyı temizliği ve plastik atıkların azaltılması farkındalığı da eklenerek "Mavi Gelecek" temasıyla yeni bir etkinlik düzenlendi. Orzaks İlaç, Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD), Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ve Arnavutköy Belediyesi iş birliğiyle, Karaburun Sahili’nde gönüllülerin de katılımıyla kıyı temizliği yaptı. Etkinliğe Orzaks İlaç Genel Müdürü Yunus Emre Alimoğlu, Orzaks İlaç Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Müge Turan, Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Abdülmenaf Batur katıldı. Deniz ve çevre temizliğinde farkındalık oluşturmanın önemine dikkat çeken Batur, 26 kilometrelik Karaburun sahilini korumak için sürdürülebilir projeler ürettiklerini söyledi. Batur şöyle devam etti: ‘‘Denizlerdeki ekosistemi korumak, kıyılarımızı temiz tutmak için farkındalık oluşturmak istiyoruz. Mavi Gelecek Projesi’nde de Orzaks İlaç ile bir araya geldik. Bu projede kıyı temizliği yaparak bu bilinci oluşturmak istedik. ‘Kirletmemek en büyük temizliktir’ sloganını benimsiyoruz. Arnavutköy Belediyesi olarak eğitim programlarımız devam ediyor. Geri dönüşüm için neler yapmamız lazım, kirletmemek için neler yapılmalı gibi konularda bu bilinci oluşturmaya çalışıyoruz.’’ ‘‘Omega-3 birçok yaşamsal fonksiyon için kritik bir öneme sahip’’ Orzaks İlaç Genel Müdürü Yunus Emre Alimoğlu da denizlerin temizliğinin Omega-3 kaynaklarının sürdürülebilirliği ve kalitesi için hayati önem taşıdığını vurguladı. Çevresel sürdürülebilirlik ile insan sağlığı arasındaki bağlantıya dikkat çeken Alimoğlu, şöyle devam etti: "Denizlerimiz, Omega-3 açısından zengin olan balıkların ve diğer deniz canlılarının yaşam alanıdır. Eğer denizlerimizi koruyamazsak, yalnızca deniz ekosistemlerini değil, insan sağlığını da tehlikeye atmış oluruz. Omega-3, kalp sağlığından bağışıklık sistemine kadar birçok yaşamsal fonksiyon için kritik bir öneme sahiptir. Ancak denizler plastik kirliliğiyle mücadele ederken, bu besin kaynağının sürdürülebilirliği de risk altına girmektedir. Orzaks İlaç olarak, sadece sağlıklı ürünler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ürünlerin doğal kaynaklarının korunmasına da öncelik veriyoruz. Bu nedenle, bu tür çevresel farkındalık projelerini hayata geçirmek bizim için bir sorumluluk." Alimoğlu, "Bugün, topluma katkı sağlama misyonumuz doğrultusunda bir araya geldiğimiz Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD) ve Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) başta olmak üzere projeye katkı sağlayan tüm paydaşlara teşekkür ediyorum. Orzaks İlaç olarak, çevresel sorumluluk bilinciyle hareket etmeye ve deniz ekosisteminin korunmasına destek vermeye devam edeceğiz’’ sözlerini ifade etti. "Amacımız gelecek nesillere temiz denizler bırakmak" Deniz Yaşamını Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Narcı, denizlerdeki kirliliğinin yüzde 80’inin karasal kaynaklı olduğunu vurgulayarak "Deniz ekosistemlerimizi korumak ve gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmak hepimizin sorumluluğunda. Denizlere ulaşan plastikler zamanla mikro ve nano boyutlara ayrışarak besin zincirine giriyor ve insan sağlığını doğrudan etkiliyor. Plastik atıkların deniz canlıları tarafından tüketilmesi, yalnızca deniz ekosistemlerini değil, aynı zamanda insan sağlığını da tehdit ediyor. Bu nedenle, kıyılardaki atıkların denize karışmasını önlemek ve kirliliğe dikkat çekmek amacıyla Karaburun Sahili’nde bu kıyı temizliği etkinliğinde yerimizi aldık. Amacımız yalnızca bir sahili temizlemek değil, aynı zamanda bireylerde farkındalık oluşturarak, daha sürdürülebilir bir çevre bilinci oluşturmak ve gelecek nesillere temiz denizler bırakmak.’’ diye konuştu. "Omega-3 gibi hayati besin kaynaklarının devamlılığı doğrudan denizlerle ilgilidir" Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) Genel Müdürü Almıla Kından Cebbari ise denizlerin korunmasının yalnızca ekolojik dengenin değilinsan sağlığının korunması için de kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti. Cebbari, ‘‘Çevre sağlığı olmadan insan sağlığını korumak mümkün değildir. Denizlerin temizliği, yalnızca ekosistem için değil, bizlerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için de büyük bir gerekliliktir. Omega-3 gibi hayati besin kaynaklarının devamlılığı doğrudan denizlerle ilgilidir. Türkiye Çevre Eğitim Vakfı olarak, Orzaks İlaç ile yürüttüğümüz bu projede denizlerin temizliği ve sürdürülebilirliği konusundaki farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz. Ancak denizleri korumak, sadece kurumların değil, tüm bireylerin ortak sorumluluğudur. Hep birlikte hareket ederek çevremize ve sağlığımıza daha duyarlı bir yaklaşım sergilemeliyiz. Bu anlamlı iş birliğinde destek veren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyoruz’’ dedi. Toplanan atıklar ayrıştırıldı ve tartıldı Konuşmaların ardından kıyı temizliği etkinliği başlatıldı ve deniz ekosistemine zarar veren atıklar gönüllüler tarafından toplandı. Etkinlik boyunca katılımcılar, denizlerdeki kirliliğin etkileri ve sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirildi. Karaburun Sahili temizlik etkinliği kapsamında 43 kg plastik, 27 kg kağıt, 22 kg cam ve 15 kg evsel atık olmak üzere toplamda 107 kg atık toplandı. Toplanan atıklar ayrıştırılarak geri dönüşüm süreçlerine uygun şekilde yok edilmesi sağlandı.
İstanbul Kız çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu riski 3 kat daha yüksek Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlke Beyitler çocuklarda idrar yolu enfeksiyonlarının ihmal edilmemesi uyarısı yaparak, "İleride büyük sorunlara yol açabilir" dedi. Beyitler ayrıca, kız çocuklarında yüzde 3 oranında görülen idrar yolu enfeksiyonlarının erkek çocuklarında yüzde 1 oranında görüldüğünü belirtti. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlke Beyitler, çocuklarda görülen idrar yolu enfeksiyonlarının zamanında tespit edilerek gerekli tedavinin yapılması gerektiğini belirterek "ihmale yer yok" dedi. Muhtemel ihmallerin gelecekte böbrek yetmezliği, hipertansiyon ve gebelik problemleri gibi riskli durumlara neden olabileceği uyarısında bulunan Doç. Dr. Beyitler, bol su tüketilerek, yeterli sıklıkta ve miktarda idrar yapılarak bu durumun önüne geçilebileceğini ifade etti. İdrar yolu enfeksiyonlarının birçok nedene bağlı olarak geliştiği bilgisini de paylaşan Doç. Dr. Beyitler, bu durumdan korunmanın çeşitli yollarına değindi. Geç tanı konulması durumunda tedavi edilemeyen çocukların gelecekte böbrek yetmezliği, hipertansiyon ve gebelik problemleri gibi riskli durumlarla karşılaşılabildiğini anlatan Doç. Dr. Beyitler, bu nedenle söz konusu rahatsızlığın teşhis edilmesi ve zamanında doğru tedavi yöntemi ile takip edilmesinin çok önemli olduğuna vurgu yaptı. "Tedavisi kolay ama ihmal ediliyor" Çocuklarda en sık görülen enfeksiyonların başında gelen idrar yolları enfeksiyonlarının, özellikle küçük yaştaki çocuklar için risk oluşturduğunu kaydeden Doç. Dr. Beyitler, bu durumun henüz gelişmekte olan böbrekler için tehlikeli sonuçlar oluşturabiliceğini ifade etti. Beyitler, "Tedavisi kolay olmasına rağmen çoğu kişi tarafından ihmal edilen bu rahatsızlık, çocuklarda ileride daha büyük sorunlara yer açabilir" dedi. İdrar yolu enfeksiyonlarının oluşmasına neden olan etkenlere de değinen Beyitler, şöyle devam etti: "Küçük çocuklardaki tuvalet eğitimi zorlu ve uzun bir süreç. Bu süre içerisinde anne babaların ciddi bir mesai harcamaları gerekiyor. Yuva ya da anaokulu çağındaki çocuklar birçok nedenle tuvalete gitmeye çekiniyor ve idrarını tutuyor. Bu da başlı başına idrar yolu enfeksiyonlarına yol açan bir sebep. İdrarın mesanede uzun süre kalması, orada hastalık yapan bakterilerin artmasına ve böylece koruyucu hücrelerin bozularak idrar yolu enfeksiyonu oluşmasına yol açıyor. En sık görülen belirtileri ise kabızlık, iştahsızlık, bulantı, kusma, kilo alamama şikayetleri oluyor." İdrar yolu enfeksiyonlarına ilişkin belirtilerin okul öncesi çocuklar tarafından dile getirilemediğini de hatırlatan Doç. Dr. İlke Beyitler, bunun ilk etapta anne ve babalar tarafından tespit edildiğini söyledi. Enfeksiyona dair bulgulara değinen Beyitler, küçük çocuklarda bu durumun "çocukların idrarını kesik kesik yapması, huzursuzluk ve ateşlenme" ile kendini gösterdiğini kaydetti. Okul çağındaki çocukların ise kendini ifade edebildiği için "sırt ya da bel ağrısı, idrar yaparken canının acıması" gibi ifadelerle bunu anlatabildiğine vurgu yaptı. Son dönemlerde sık karşılaşılan bir durum haline gelen idrar yolu enfeksiyonunun, ilk bir yaşa kadar erkek çocuklarında sık görüldüğünü anlatan Doç. Dr. Beyitler, kız çocuklarında ise bu sorunun bir yaşından sonra daha yaygın olarak ortaya çıktığını söyledi. "Bol su tüketilmeli" İdrar yolu enfeksiyonlarının birçok nedene bağlı olarak geliştiği bilgisini de paylaşan Doç. Dr. Beyitler, korunmanın yollarına da değindi. Bu enfeksiyonlarla mücadelede en önemli ve faydalı direnç mekanizmasının "yeterli sıklıkta, yeterli miktarda idrar yapılması ile bol su tüketilmesi" olduğuna söyleyen Doç. Dr. Beyitler, enfeksiyonların bazı nedenlerini ise şöyle sıraladı: "Genital bölgenin çok sık olarak sabun veya şampuanlı suyla yıkanması, mesanenin yetersiz boşalması, böbrek taşı hastalığı, sünnetsiz olma ve mesane dissinerjisi gibi nedenler enfeksiyona sebep olabiliyor. Ancak genel olarak bu enfeksiyon, bağırsak bakterilerinin idrar yoluna ulaşmasıyla meydana geliyor. Kız çocuklarında yüzde 3 oranında görülen idrar yolu enfeksiyonları erkek çocuklarında yüzde 1 oranında görülüyor. Bunun nedeni, mesaneye ilerleyen bakterilerin kız çocuklarda mesaneye daha hızlı ulaşabilmesi. Gereksiz antibiyotik kullanımı, kötü hijyen gibi faktörler de genital bölgenin doğal ortamını bozuyor. Böylece çocukların idrar yolu enfeksiyonundan korunmada direnci azalıyor." İdrar yolu enfeksiyonunun önüne geçebilmek için, yeterli sıvı alımının sağlanması ve sık aralıklarla idrar kesesinin boşaltılması gerektiğini anımsatan Doç. Dr. Beyitler, hijyen alışkanlıklarının gözden geçirilmesinden, kıyafetler kullanımına kadar birçok önemli ayrıntılar da paylaştı. "Çocuklara daha bol ve rahat kıyafetler giydirin" "İdrar yolu enfeksiyonuna dur diyebilmek ve önüne geçebilmek için, yeterli sıvı alımının sağlanması, sık aralıklarla idrar kesesinin boşaltılması, kabızlığın önlenmesi, varsa işeme bozukluğunun düzeltilmesi ve hijyen alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekiyor" diyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlke Beyitler, "Genital bölgenin sabun veya şampuanla değil sadece suyla yıkanması, kız çocuklarda genital bölgenin önden arkaya doğru silinmesi ve banyo süresinin çok uzatılmaması gerekiyor. Tüm bunlara ek olarak dar pantolon, tayt veya külotlu çorap giyilmesi pek tercih edilmemelidir. Bunların yerine çocuklara daha bol pantolon ve rahat kıyafetler giydirilmelidir. Kilosu fazla olan çocuklarda genital bölgenin kuru kalması zor oluyor. Bu yüzden kişiye özel, sağlıklı kilo vermelerine yönelik bir beslenme ve spor programı uygulanmalı, deniz ya da havuzda uzun süre kalınmamalı çıktıktan sonra ise kuru mayo giyilmesi yine dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor" ifadesini kullanıyor. Nasıl tedavi edilir İdrar yolu enfeksiyonunun normal şartlarda 5-10 gün süre içerisinde uygun antibiyotikle tedavi edilebildiğini anlatan Doç. Dr. Beyitler, buna karşın daha ciddi enfeksiyonlarda tedavi süresinin 14 güne kadar uzayabileceğini söyledi. Enfeksiyonun şiddetine göre antibiyotiklerin damar yolu ile veya enjeksiyon yapılarak uygulanmasının da gerekebileceği bilgisini veren Doç. Dr. Beyitler, "Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu tedavisinin yanı sıra riskli hastaların belirli görüntüleme yöntemleri ile incelenmesi ve yeni enfeksiyon gelişiminin önlenmesi için oldukça önemlidir. Bu amaçla en sık kullanılan yöntem ise üriner sistem ultrasonografisidir" dedi.