SAĞLIK - 16 Kasım 2023 Perşembe 10:23

Prof. Dr. İbrahim Öztek: “Bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır”

A
A
A

Sigara ve akciğer kanseri ilişkisiyle ilgili araştırmalar yapan Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, tütün tarlalarında bitkinin genetiğinin değiştirildiğini ifade ederek, “Tütün elde etme miktarı artıyor ama sonuç itibarıyla bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesi’nde ‘Sigara ve Akciğer Kanseri İlişkisi’ adlı konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, öğrencilere sigaranın zararları ve yaptıkları araştırmalarla ilgili bilgiler aktardı. Konferansın ardından İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulunan Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Sigaranın, her şeyden önce kanserin bir numaralı etkeni olduğunu, aynı zamanda kalp damar hastalığında da bir numaralı etken olduğunu ve bu nedenle sigaraya yapılan harcamalar ile birkaç tane Çanakkale Köprüsü, bir tane nükleer santral, birkaç tane havaalanı gibi alanların kurulabileceğini, sigaraya ödediğimiz paralarla 100 milyar dolar cebimizden çıkıyor. Bu korkunç bir masraf ve bütün kötülüklerin bu alışkanlıkla başladığını öğrencilerimize anlattık” diye konuştu.

Prof. Dr. İbrahim Öztek: “Bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır”

İlkokulda sigara içenlerin oranı artıyor

Sigaranın zararları ile ilgili yaptıkları araştırmalar hakkında bilgiler veren Öztek, “2005, 2008 ve 2017 yıllarında yapmış olduğumuz araştırmalar var. Buna göre 2007 yılında lise öğrencilerinden yüzde 14’ü sigara içerken, 2010 yılında bu rakam bu rakam biraz daha artıyor. 2015 yılına geldiğimiz zaman lise, ortaokul hatta ilkokul öğrencilerinde bu oran yüzde 25’e kadar çıkıyor. Uyuşturucu da buna ekleniyor, bu asrımızın en büyük felaketi. Sigara bütün bunların önde geleni, neden? Sigara insanın beyninde kimyasal reaksiyonlar meydana getiriyor. Sigara içen insanlar ve sigara içmeyen insanların otopside yapılan incelemede; sigara içen insanların beyinlerinde büyük harabiyetler meydana geldiği, beynin küçüldüğü, Alzheimer hastalığı bu tür insanlarda daha erken olduğu görülmüş. 1990’lı yıllarda yaptığımız araştırmada erkeklerin kadınlarda oranı 8’e 1 idi. Şimdi oran 3’e 1’lere indi. Kadınlarımız da sigara içmeye başladı. Sanayi ilerledikçe, fabrika bacalarından püsküren dumanları soluduğumuz için asbest, sigara içenlerde çok sayıda arttırıyor” diye konuştu.

“Bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır”

Tütün tarlalarında bitkinin genetiği ile oynandığına vurgu yapan Öztek, şunları söyledi:

“Tütün tarlalarımız eskiden milletçe işliyorduk, yetişen tütüne Türk tütünü veya Şark tütünü deniyordu. Bu tütün çok fazla ilaçlanmıyordu. Bugün tütün tarlalarımızın yüzde 87’si yabancıların eline geçti. Eskiden bizim Türk tütünü diz boyundayken, şimdiki tütün tarlalarında insan kayboluyor. Yaprakları kocaman, genetiği değiştirilmiş organizmalar şekliyle bu bitkinin genetiği değiştiriliyor. Büyük büyük yapraklar elde ediliyor, tütün elde etme miktarı artıyor ama sonuç itibarıyla bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır. Gelişmiş ülkeler, geri kalmış ülkelerin nesillerini tüketmek için en zararlı şekliyle sigara gönderiyorlar veya onların tütünlerini o hale getiriyorlar.”

Prof. Dr. İbrahim Öztek: “Bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır”

“Gençlerin sigara ve nargileden uzak durması lazım”

Spor yapan kişilerin riski azalttığına ancak çözüm olmadığını da belirten Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Sigara zararını hiçbir şey engellemiyor. Biz bunu akciğerimize çekiyoruz. Bir de tükürükle mideye, pankreasa, kan yoluyla idrar kesesine gidiyor. Kan kanserleri yapıyor. Çok spor yapıyorsun akciğerlerini oksijenle dolduruyorsun, yetmiyor. Çünkü hava odacıklarına kadar inen duman, hava odacıklarındaki hücreleri etkiliyor. Onlar mutasyona uğruyor, özel yapısını kaybediyor ve kanser olmaya başlıyor. Kanser olma yoluna girdiysek engelleyecek hiçbir şey yok. Sigara içen insan ‘ben çok spor yapıyorum’, belki çok spor yaptığı için içtiği sigara az olabilir; içtiği sigaranın azlığı da riskini biraz azaltabilir. Hepsi bu kadar. Nargilenin bir tütünü, içine neler konduğu meçhul. Kırk tane sigaraya bedel. Nargilenin marpucu dediğimiz boruların içinde yüzlerce bakteri ne kadar steril edilirse edilsin ölmüyor. Elektronik sigara çıktı; ‘bu zararsız bunu içerek sigarayı bırakacağım’ diyenler var. Patlıyor, adamın yüzü gözü yanıyor, evi yanıyor. Bunların hepsinden gençlerimizin uzak durması lazım” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İbrahim Öztek: “Bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır”

“Nar ve portakal çok büyük bir antikanserojen etki yapar”

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek ve kansere karşı etki yapabilecek meyvelerin tüketilmesi konusunda vatandaşlara çağrıda bulunan Öztek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Antioksidan dediğimiz bir takım meyveler var; kavun, karpuz, portakal, mandalina. Özellikle kara üzüm, insanlara ilaç olarak tavsiye ediliyor. Bunun çekirdeğini yiyeceksin. Eczanelerde kara üzüm çekirdeği toz haline getirilmiş, bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek ilaç gibi satılıyor. Nar, portakal gibi meyveleri sabah bir bardak sıkılarak içilirse insana çok büyük bir antikanserojen etki yapar. Etin ateşte islenmiş şekilde yenmesi doğrudan kanserojen gıdadır. Ateşte yapılan ızgara köfte, mangal partisi bunlar da pek uygun değil. Etin üzerinde kanserojen etki meydana getiriyor.”

İsmail Yasin Akçın - Enes Gümüş

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Özel Maltepe Ersoy Hastanesinden 19 yaşındaki eczacılık öğrencisi ölümüyle ilgili açıklama İSTANBUL (İHA) – Özel Maltepe Ersoy Hastanesi, burnundaki etten dolayı ameliyat olmak isteyen 19 yaşındaki eczacılık öğrencisi Heval Pekgöz’ün ölümüyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, "Öncelikle vefat eden hastamıza Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabırlar dilediğimizi belirtmek isteriz. Jetokain uygulamasında 3-4 dakika sonra ameliyata henüz başlamadan hastanın kalbi yavaşlamış, atropin yapılmış, nabız biraz düzelmiş ve daha sonra kalbi tekrar yavaşlamış, ilaç yapılmasına rağmen kalbi daha da yavaşlamış ve durmuştur. Aynı anda hastaya müdahale edilmiş, kalp mesajı yapılmış ve 2 dakika içerisinde hastanın kalp atımı geri dönmüştür” denildi. Hastanın üçüncü düzey yoğun bakımı olan bir merkeze sevki uygun görüldüğü ve entübe durumda sevk edildiği belirtilen açıklamada, “Burada hastanın iki defa daha kalbi durmuş ve yapılan müdahalelerle tekrar kalp atımı sağlanmıştır. Akabinde hasta yine entübe vaziyette ve oksijen e bağlı olarak Siyami Ersek Hastanesine sevk edilmiştir. Siyami Ersek Hastanesinde 3 gün yatan hasta buradan da nöroloji yoğun bakımı olan Cerrahpaşa Hastanesine sevk edilmiş ve bu hastanede vefat etmiştir. Jetokain enjeksiyonundan sonra böyle bir durumun görülmesi jetokain ilacının çok nadir ama olası yan etkisidir. Jetokain prospektüsünde bu durum açıkça yazmakta olup yetkili makamlarla paylaşılmıştır. Jetokain enjeksiyonundan sonra gelişen bu hastalığa LAST (lokal anesteziye bağlı sistemik toksisite) denmekte olup çok nadir görülmesi ile birlikte ölümcül sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Bu komplikasyonun tanımlı olduğunu dair ilgili bilgi ve belgeler de yetkili makamlara sunulmuştur” denildi.
Sakarya 35 yaşındaki kadını başından silahla vuran şahıs yakalandı Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde dün gece saatlerinde güzellik uzmanı sevgilisini başından vurarak ağır yaralayan şahıs, olayda kullandığı silahla polis ekiplerince yakalandı. Olay, dün gece saatlerinde Orta Mahalle Kökçü Sokak üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, iş merkezi içerisinde bulunan daireden silah sesi duyan çevredekiler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Konunun haber verilmesi üzerine bölgeye giden ekipler, Sehle G. (35) isimli kadını silahla başından vurulmuş şekilde buldu. Ağır yaralanan kadın, yapılan müdahalesinin ardından Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Polis ekipleri ise olayın ardından kaçan şüpheliyi yakalamak için geniş çaplı çalışma başlattı. Şahıs yakalandı İş merkezindeki dairesini hem iş yeri hem ev olarak kullanan Sehle G. ile sevgilisi olduğu öğrenilen S.S. arasında henüz bilinmeyen bir sebeple tartışma yaşandı. Tartışma esnasında S.S., silah ile Sehle G.’yi başından vurarak olay yerinden kaçtı. Konuya ilişkin inceleme başlatan Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri kaçan şüphelinin aracını Hendek ilçesinde boş bir şekilde buldu. İncelemelerini genişleten polis ekipleri bu gelişmenin ardından kısa bir süre sonra S.S.’yi Hendek ilçesinde saklandığı yerde olayda kullandığı silah ile birlikte yakalandı. Eşinden boşandığı ve 3 çocuk annesi olduğu öğrenilen güzellik uzmanı Sehle G.’nin hayati tehlikesi sürüyor.
Antalya 3. Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali başladı Antalya’nın zengin mutfak kültürünü tanıtmak, yöresel lezzetlerini ve coğrafi işaretli ürünlerini geniş kitlelere duyurmak amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası FoodFest Antalya Gastronomi Festivali başladı. “Antalya’dan Dünya’ya” mottosuyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3.’sü gerçekleştirilen Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali’nin açılışı Karaalioğlu Parkı’nda Antalyalıların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. “Türkiye’nin misafir odası Antalya” Karaalioğlu Parkı’nda düzenlenen açılış töreni töreninde konuşan Antalya Valisi Hulusi Şahin, Türk milletinin misafirperverliğine dikkat çekerek, her yıl milyonlarca turist ağırlayan Antalya’nın Türkiye’nin misafir odası olduğunu söyledi. Vali Şahin, “Milletimizin kültüründe evlerimizde misafire en güzel köşeyi ayırırız. Dünyada misafir odası diye bir kavramı olan başka bir millet var mı, sanmıyorum. En güzel koltukları misafir odamıza koyarız, kapısı bayramdan bayrama misafir geldikçe açılır. Ayrıca en güzel tabakları, bardakları, çanakları misafirimize ayırırız. Türkiye’nin misafir odası da Antalya’dır, çünkü senede yurt dışından 17 milyon misafir ağırlıyoruz, Türkiye’den gelenleri de sayarsak senede 23 milyon misafir ağırlıyoruz. Biz misafirimize odamızı, kalbimizi ayrıca soframızı da açarız. Bizim soframıza misafir geldiği zaman, elimizde ne varsa misafirimize ikram ederiz. Dünyanın en zengin mutfaklarından biri de Türk mutfağıdır. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin tanıtımında şu mottoyu kullanıyor; ’Herkes Türk mutfağını sever’, gerçekten herkes Türk mutfağını seviyor. Müthiş zengin bir mutfak. Şimdi Türkiye’nin misafir odasında Türkiye’nin mutfağını kuruyoruz. Antalya’da Halil İbrahim sofrası kuruyoruz, en güzel yemeklerimizle beraber dünyanın dört bir tarafından gelen misafirlerimizi ağırlıyoruz. Böylece Türkiye’yi dünyaya Antalya tanıtıyor” dedi. "Artık tropik meyveleri de meşhur olan bir Antalya var" Foodfest Antalya Uluslararası Gastronomi Festivali’nin Antalya için şart olduğuna dikkat çeken Vali Şahin, tropikal meyvelerin Antalya topraklarında yetişmesinin ayrıcalık olduğunun altını çizdi. Şahin, şunları kaydetti: “Türkiye’nin gastronomi zenginliklerinin dünyaca tanınması için bu festival önemli bir adım. Ben bazen dostlara tropik meyvelerden hediye gönderiyorum, ’İçine kullanma kılavuzu koy, nasıl yiyeceğimizi bilemiyoruz’ diyorlar. Ekvator çizgisine bu kadar uzak olup da tropikal meyvelerin yetiştiği tek yer Antalya, nasıl değerli bir yerde yaşadığımızın en güzel örneği. Yeni bir hikaye yazıyoruz, artık tropik meyveleri de meşhur olan bir Antalya var. Bundan yıllar sonra çok farklı ürünler karşımıza çıkacak, böyle bir su böyle bir güneş böyle bir coğrafyası olan Antalya dünyanın en güzel yeridir. Atatürk boşuna dememiş, dünyanın en güzel yerindeyiz ve bunu tanıtım için kullanacağız. Dünyanın en güzel yerine sahip çıkacağız, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir turizm, sürdürülebilir sanayi yapacağız. Denizimizi kumsalımızı şehrimizi ormanımızı suyumuzu koruyacağız." “Gastronominin başkenti olmalıyız” Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert ise tarımın başkenti Antalya’nın örtü altı tarımda ülke üretiminin yarısını karşıladığına dikkat çekerek, "Antalya’mız yerel mahsulleri, eşsiz lezzetleri, zengin gastronomisi ve tescil edilmiş 18 coğrafi işaretli ürünleri ile turizm, tarım ve ekonomimiz için büyük bir değer sağlamaktadır. Antalya’mızın her zeytin dalı, her narenciye ağacı, her coğrafi işaretli ürünü, milletimizin gücünü ve medeniyetimizin köklü yapısını simgeler. Bu nedenle, Antalya’nın mutfağını desteklemek, sadece bu kenti değil, tüm ülkemizi güçlendirmektir. Antalya sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gastronomi başkenti olmaya aday olan kadim bir şehirdir” diye konuştu. 38 tropikal meyve Alanya ve Gazipaşa’da yetişiyor" İhlas Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulunan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer de festivalin bu yılki teması olan tropikal meyvelere vurgu yaparak, yaklaşık 38 tropikal meyvenin Antalya topraklarında üretildiğini kaydetti. Cansel, şöyle devam etti: “Antalya, turizmin ve tarımın başkenti. Yılda 25 milyon turist ağırlayan kentimizde gastronomi severlerin de bir durağı olmasını, kültür sanat anlamında bir destinasyon olmamız hedefiyle bu festivali başlattık. Bu festivalimizde üç gün boyunca 1 milyonu aşkın ziyaretçi ağırlıyoruz. Her yıl bir coğrafi işaretli ürünümüzü tema olarak seçiyoruz. Bu yıl temayı tropikal meyveler olarak belirledik. Antalya’mızda mevsim itibarıyla uygun olan Alanya ve Gazipaşa ilçemizde tropikal meyvelerimiz yetişiyor, yaklaşık 38 tropikal meyve Alanya ve Gazipaşa’da yetişiyor. Biz bu yıl coğrafi işaretli olan Alanya avokadosunu öne çıkarttık. Festivalimize tüm Antalya halkını davet ediyoruz.” Açılış tropikal meyvelerle Konuşmalardan sonra protokol üyelerinin avokado, ejder meyvesi, longan, muz, lime limon, yıldız meyvesi, pasiflora çarkıfelek, ananas, guava, mango ve papaya meyvelerinden oluşan tropikal meyveler sepetlerini açmasıyla 3. Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali başladı. Ardından Antalya Valisi Hulusi Şahin, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert ve protokol üyeleri alanda kurulan ve yerel lezzetlerin sunulduğu stantları ziyaret ederek, esnafa hayırlı işler diledi ve vatandaşlarla sohbet etti. Açılış törenine Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer’in yanı sıra, Muratpaşa Kaymakamı İhsan Kara, Kaş Belediye Başkanı Erol Demirhan, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, ANSİAD Başkanı Ercan Özbek ve çok sayıda davetli katıldı.
Antalya 3. Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali başladı Antalya’nın zengin mutfak kültürünü tanıtmak, yöresel lezzetlerini ve coğrafi işaretli ürünlerini geniş kitlelere duyurmak amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası FoodFest Antalya Gastronomi Festivali başladı. “Antalya’dan Dünya’ya” mottosuyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3.sü gerçekleştirilen Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali’nin açılışı Karaalioğlu Parkı’nda Antalyalıların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. “Türkiye’nin misafir odası Antalya” Karaalioğlu Parkı’nda düzenlenen açılış töreni töreninde konuşan Antalya Valisi Hulusi Şahin, Türk milletinin misafirperverliğine dikkat çekerek, her yıl milyonlarca turist ağırlayan Antalya’nın Türkiye’nin misafir odası olduğunu söyledi. Şahin, şu ifadelere yer verdi: “Milletimizin kültüründe evlerimizde misafire en güzel köşeyi ayırırız. Dünyada misafir odası diye bir kavramı olan başka bir millet var mı, sanmıyorum. En güzel koltukları misafir odamıza koyarız, kapısı bayramdan bayrama misafir geldikçe açılır. Ayrıca en güzel tabakları, bardakları, çanakları misafirimize ayırırız. Türkiye’nin misafir odası da Antalya’dır, çünkü senede yurt dışından 17 milyon misafir ağırlıyoruz, Türkiye’den gelenleri de sayarsak senede 23 milyon misafir ağırlıyoruz. Biz misafirimize odamızı, kalbimizi ayrıca soframızı da açarız. Bizim soframıza misafir geldiği zaman, elimizde ne varsa misafirimize ikram ederiz. Dünyanın en zengin mutfaklarından biri de Türk mutfağıdır. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin tanıtımında şu mottoyu kullanıyor; “Herkes Türk mutfağını sever”, gerçekten herkes Türk mutfağını seviyor. Müthiş zengin bir mutfak. Şimdi Türkiye’nin misafir odasında Türkiye’nin mutfağını kuruyoruz. Antalya’da Halil İbrahim sofrası kuruyoruz, en güzel yemeklerimizle beraber dünyanın dört bir tarafından gelen misafirlerimizi ağırlıyoruz. Böylece Türkiye’yi dünyaya Antalya tanıtıyor”. “Artık tropik meyveleri de meşhur olan bir Antalya var” Foodfest Antalya Uluslararası Gastronomi Festivali’nin Antalya için şart olduğuna dikkat çeken Antalya Valisi Hulusi Şahin, tropikal meyvelerin Antalya topraklarında yetişmesinin ayrıcalık olduğunun altını çizdi. Şahin, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Türkiye’nin gastronomi zenginliklerinin dünyaca tanınması için bu festival önemli bir adım. Ben bazen dostlara tropik meyvelerden hediye gönderiyorum, “İçine kullanma kılavuzu koy, nasıl yiyeceğimizi bilemiyoruz” diyorlar. Ekvator çizgisine bu kadar uzak olup da tropikal meyvelerin yetiştiği tek yer Antalya, nasıl değerli bir yerde yaşadığımızın en güzel örneği. Yeni bir hikaye yazıyoruz, artık tropik meyveleri de meşhur olan bir Antalya var. Bundan yıllar sonra çok farklı ürünler karşımıza çıkacak, böyle bir su böyle bir güneş böyle bir coğrafyası olan Antalya dünyanın en güzel yeridir. Atatürk boşuna dememiş, dünyanın en güzel yerindeyiz ve bunu tanıtım için kullanacağız. Dünyanın en güzel yerine sahip çıkacağız, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir turizm, sürdürülebilir sanayi yapacağız. Denizimizi kumsalımızı şehrimizi ormanımızı suyumuzu koruyacağız.” “Gastronominin başkenti olmalıyız” Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert ise tarımın başkenti Antalya’nın örtü altı tarımda ülke üretiminin yarısını karşıladığına dikkat çekerek, “Antalya’mız yerel mahsulleri, eşsiz lezzetleri, zengin gastronomisi ve tescil edilmiş 18 coğrafi işaretli ürünleri ile turizm, tarım ve ekonomimiz için büyük bir değer sağlamaktadır. Antalya’mızın her zeytin dalı, her narenciye ağacı, her coğrafi işaretli ürünü, milletimizin gücünü ve medeniyetimizin köklü yapısını simgeler. Bu nedenle, Antalya’nın mutfağını desteklemek, sadece bu kenti değil, tüm ülkemizi güçlendirmektir. Antalya sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gastronomi başkenti olmaya aday olan kadim bir şehirdir” diye konuştu. “38 tropikal meyve Alanya ve Gazipaşa’da yetişiyor” İhlas Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulunan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer de festivalin bu yılki teması olan tropikal meyvelere vurgu yaparak, yaklaşık 38 tropikal meyvenin Antalya topraklarında üretildiğini kaydetti. Cansel, şöyle devam etti: “Antalya, turizmin ve tarımın başkenti. Yılda 25 milyon turist ağırlayan kentimizde gastronomi severlerin de bir durağı olmasını, kültür sanat anlamında bir destinasyon olmamız hedefiyle bu festivali başlattık. Bu festivalimizde üç gün boyunca 1 milyonu aşkın ziyaretçi ağırlıyoruz. Her yıl bir coğrafi işaretli ürünümüzü tema olarak seçiyoruz. Bu yıl temayı tropikal meyveler olarak belirledik. Antalya’mızda mevsim itibarıyla uygun olan Alanya ve Gazipaşa ilçemizde tropikal meyvelerimiz yetişiyor, yaklaşık 38 tropikal meyve Alanya ve Gazipaşa’da yetişiyor. Biz bu yıl coğrafi işaretli olan Alanya avokadosunu öne çıkarttık. Festivalimize tüm Antalya halkını davet ediyoruz.” Açılış tropikal meyvelerle Konuşmalardan sonra protokol üyelerinin avokado, ejder meyvesi, longan, muz, lime limon, yıldız meyvesi, pasiflora çarkıfelek, ananas, guava, mango ve papaya meyvelerinden oluşan tropikal meyveler sepetlerini açmasıyla 3. Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali başladı. Ardından Antalya Valisi Hulusi Şahin, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert ve protokol üyeleri alanda kurulan ve yerel lezzetlerin sunulduğu stantları ziyaret ederek, esnafa hayırlı işler diledi ve vatandaşlarla sohbet etti. Açılış törenine Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer’in yanı sıra, Muratpaşa Kaymakamı İhsan Kara, Kaş Belediye Başkanı Erol Demirhan, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, ANSİAD Başkanı Ercan Özbek ve çok sayıda davetli katıldı. (BA-SM-