SAĞLIK - 13 Nisan 2020 Pazartesi 14:40

Prof. Dr. Haydar Sur: "Yapılan testlerde vaka sayısı azalırsa salgında sönümleme başlamıştır demektir”

A
A
A
Prof. Dr. Haydar Sur: "Yapılan testlerde vaka sayısı azalırsa salgında sönümleme başlamıştır demektir”

Dünya ülkelerinde etkisini sürdürmeye devam eden kona virüs hakkında bilgiler veren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.

Dünya ülkelerinde etkisini sürdürmeye devam eden kona virüs hakkında bilgiler veren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, "Yapılan testler içerisinde vaka sayısı ne kadar azalırsa o zaman salgınDA sönümleme başlamış demektir. Şu an pozitif bulma oranımız yüzde 15’lerDen yüzde 7’lere düşmeye başladığında hastalık sönüyor demektir. Sıcaklık tek başına konuşulursa bizi aldatır. Sıcaklık artı nem oranıyla konuşmamız gerek” dedi.


Çin’de başlayan korona virüs dünyada etkisini göstermeye devam ediyor. Türkiye’de korona virüsle mücadele kapsamında alınan önlemler her geçen gün artarak devam ederken, Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, vatandaşların merak ettiği konuların başında gelen virüsün ne zaman biteceği ve sıcaklıkların hastalığın seyrini nasıl etkileyeceğine ilişkin soruları yanıtladı. Pozitif kişilerin virüsü nereden aldığı, kimlerle temaslı olduğu ve kimlere bulaştırdığını inceleyen filyasyon çalışmaları bulunan Prof. Dr. Sur, "Yapılan testler içerisinde vaka sayısı ne kadar azalırsa o zaman salgın sönümleme başlamıştır" diyerek, sıcaklık ve nemin bir arada konuşulması gerektiğini söyledi. Sur, virüsün 80 derecenin üstündeki nem oranları olduğu yerleri çok sevdiğini söyledi.



“Yapılan testler içerisinde vaka sayısı ne kadar azalırsa o zaman salgın sönümleme başlamıştır demektir”


Korona virüsün bittiğinin nasıl anlaşılacağı soruları yanıtlayan Prof. Dr. Sur, “Günlük hastaneye yatırılan kişi sayısı o gün hastaneden taburcu ettiğimiz kişi sayısından daha az hale gelince, yoğun bakıma yatırdığımız kişilerin sayısı o gün yoğun bakımdan gönderdiğimiz kişilerden daha az hale geldiği ve pozitif vakaların içinde yoğun bakıma yatırılanların oranı daha az hale gelince bu anlaşılır. Günde Türkiye 35 bin test yapıyor. 35 bin teste her 7 kişiden biri pozitif çıkıyor şuanda. Biz 35 bin test yapmaya devam eder de her 7 kişiden biri değil de, her 10 kişiden biri pozitif çıkmaya başlarsa yani gittikçe seyrelmeye başlarsa işte o zaman salgın sönümleme başladı demektir. Şu an pozitif bulma oranımız yüzde 15-20 gündür falan aynı istikrarlı seviyede gidiyor. Türkiye 20 bin test yaparsa 7’de biri pozitif çıkıyor. 30 bin test yaparsa 7’de biri pozitif çıkıyor. İstersek 50 bin test yapalım, bunun yine 7’de birini pozitif bulacağız. İşte bu oran yüzde 15’lerden yüzde 7’lere düşmeye başladığında giderek düşme eğilimine gerecektir ve hastalık sönüyor demektir. Yapılan testler içerisinde vaka sayısı ne kadar azalırsa o zaman salgın sönümleme başlamıştır demektir” ifadelerini kullandı.



"Sıcaklık tek başına konuşulursa bizi aldatır”


Prof. Dr. Sur, ”Sadece sıcaklıkla konuşursak aldanırız. Sıcaklık artı nem oranıyla konuşmamız gerek beraberce. 30 derecenin altında nem oranında ve 80 derecenin üstünde nem oranındaki pozisyonları çok seviyor. Sıcaklık artsa da azalsa da oralarda yaşayabiliyor. Demek ki nem oranını 30 ile 60 derecede tuttuğumuzda virüsün hoşlanmadığı iklim ortamını sağlamış oluruz. Rüzgar esip nemi dağıttığı zaman sıcaklık artarsa bu güzel bir şey. Rüzgarsız bir sıcaklık İstanbul’da nem oranını 80 derecenin üstene çıkaracaktır. Bu da virüsün en sevdiği pozisyon olacaktır. Sıcaklık tek başına konuşulursa bizi aldatır. Sıcaklığın olumlu tarafı ise, ultraviyole ışınları dünyaya daha dik gelmeye başladı. İlkbahara döndüğümüz için ultraviyole ne kadar dik gelirse virüsü o kadar iyi öldürüyor. O açıdan da şanslı bir döneme giriyoruz. Bu bütün virüsler ölecek biz hiç hastalanmayacağız anlamına gelmiyor. Biraz avantaj sağlıyor o kadar. İç Anadolu Bölgesi’nin kuru sıcağı nemli sıcaklardan daha fazla hastalığı kırıcı bir özellik taşıyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Devrek’te Regaip Kandili coşku içerisinde idrak edildi Üç ayların başlangıcının ilk kandili olan “Regaip Kandili “Devrek’te coşkuyla idrak edildi. Recep Ayı’nın ilk Cuma gecesinde kutlanan Regaip Kandili Devrek Merkez Hacı İbrahim Ağa ve diğer camilerde de coşku içerisinde kutlanırken, vatandaşların kandil nedeniyle camilere akın etmesinden dolayı zaman zaman yoğunluk yaşandı. Regaip Kandili nedeniyle mesaj yayımlayan Devrek İlçe Müftüsü Murat Mutlu "Allah’ın bizlere ikramı, müminlerin baharı, Recep ayı ile üç ayların rahmet, bereket ve mağfiret iklimine girmiş bulunuyoruz. Rızasını kazanıp, dünya ve ukbamıza yön vermede önemli bir yeri olan bu mübarek mevsime bizleri yeniden kavuşturduğu için Rabbimize sonsuz hamd ediyoruz. Allah Teala (C.C.) bazı mekanları diğer mekanlara üstün kıldığı gibi; bazı zamanları da diğer zamanlara üstün kılıp kıymetli eylemiştir. Allah Resulü (s.a.v.) bu kutlu zaman diliminin ilk ayı olan Recep girdiğinde, “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bizler için bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259) diye dua ederdi. Recep ayında iki mübarek gece vardır. Bunlardan biri Regaib, diğeri ise Miraç gecesidir. Regaib gecesi, İbadet ve taatin, hayır ve hasenatın Allah katında, ihsan ve ikramlarla karşılık bulduğu mübarek ulvi bir gecedir. Müminler için çok değerli bir fırsattır. Bu değerli, paha biçilmez, ömür sermayesinin en nadide anlarını, en güzel şekilde değerlendirmemiz gerekir. Bugün Alem-i İslam, hatta tüm insanlık, en müşkül dönemlerinden birini yaşamaktadır. Dini ve insani değerleri, alçakça ayaklar altına alan zalimlerin zulmü, arşı titretmektedir. Zalimler mukaddes canları ve beldeleri kana boğarken, cesaretini Müslümanların dağınıklığından almaktadır. Geliniz şu mübarek üç aylarda hayatımıza temiz, tefekkürlü bir sayfa açalım. Zulümleri ortadan kaldıracak bir şuura erişme gayretinde olalım. Cenab-ı Hakk’a tam bir iman ve teslimiyet ile tevbe-i nasuh ile kalb-i selim ile yalvaralım. Nefsimizin ve neslimizin ihyası için, üsve-i hasene olan Allah resulünü rehber edinelim. Bu vesileyle, idrak edeceğimiz üç ayların, Alem-i İslam’ın tez zamanda felaha ulaşmasına vesile olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum. Rabbim, dinimiz, devletimiz, vatanımız için canını feda eden şehitlerimize ve cümle geçmişlerimize rahmet eylesin. Yüce Rabbimiz, bu mübarek gün ve gecelerde yaptığımız Salih ameller, dualar hürmetine, bizleri, Alem-i İslam’ı ve tüm insanlığı her türlü afetten, musibetten ve kötülükten muhafaza eylesin. Bizleri hem dünyada hem de ahirette rahmet, bereket, af ve mağfiretine nail eylesin. Üç Aylarımız ve Regaib Kandilimiz mübarek olsun” ifadelerine yer verdi. Düzenlenen programın ardından hayırsever vatandaşlar tarafından cemaate gül suyunun yanı sıra ve çeşitli ikramlarda bulunuldu.
Bolu Bu gelenek 500 yılı aşkın süredir devam ediyor: "Bir bayram havası oluşuyor" Bolu’da Yazıören köyünde yaklaşık 500 yılı aşkın süredir devam eden Regaip Kandili geleneği bu yıl da devam etti. Kandillerin önemine vurgu yapan ve çocuklara örnek olunması gerektiğini ifade eden cami imamı, “Ama biz yapmazsak bizden sonra gelenler de yapmaz. Mübarek 3 ayları birer fırsat bilelim, yaptığımız hatalardan ders çıkaralım” dedi. Bolu’nun merkezine bağlı 65 haneli Yazıören köyünde yaklaşık 500 yılı aşkın süredir Regaip Kandili geleneği sürüyor. Regaip Kandili gününde köylüler evlerinde lokma ve yemek hazırlıyor. Akşam namazı vakti yaklaştığında ise vatandaşlar evlerinde hazırladıkları yemekleri caminin yemekhanesine taşıyor. Geleneğe göre, köydeki onlarca vatandaş akşam namazını kılıyor. Akşam namazının ardından cami yemekhanesinde tüm köy halkı hazırlanan yemekleri yiyor. Yıllardır süren gelenek sayesinde köylülerin, şehir dışındaki akrabaları ve aileleri kaynaşıyor. “Televizyonda kumanda ile kanal kanal gezeceğimize büyüklerimize yasin-i şerif okuyalım” Yazıören köyü imamı Turgut Yerlikaya namaz bitiminde, “Namazlarımıza gelelim ihmal etmeyelim. İkincisi ise eve gittiğimizde televizyonda kumanda ile kanal kanal gezeceğimize büyüklerimize Yasin-i Şerif okuyalım. Bildiğimiz dualardan okuyalım. Onları da memnun edelim. Ve bizi gören çocuklarımız der ki, ‘Ninemiz dedemiz böyle yapardı’ der. Biz de bu alemden öbür aleme gittiğimizde bizden gördüklerini yaparlar. Ama biz yapmazsak bizden sonra gelenler de yapmaz. Mübarek 3 ayları birer fırsat bilelim, yaptığımız hatalardan ders çıkaralım” diyerek cemaate seslendi. “Bir bayram havası oluşuyor” Murat Erdoğan isimli vatandaş, "Bunlar bizim için çok önemli. Neden çok önemli? Çünkü bunlar bizim geçmişimiz. Bu gelenek, atalarımızdan bize miras kalan bir gelenek. Bildiğimiz kadarıyla, büyüklerimizden duyduğumuza göre, 600 yıla yakın süredir devam eden bir gelenek. Burada gerçekten çok güzel şeyler yaşanıyor. Mesela şehirde yaşayanlar, köyden uzakta olanlar buraya geliyor. Burada adeta bir bayram havası oluşuyor. Hem Ramazan’ı karşılama hem de üç ayları karşılama amacı taşıyor. Bu sayede insanlar birbiriyle hoş sohbet ediyor. Yani hem bayramlaşma hem tanışma hem de kaynaşma gerçekleşiyor. Burası tek bir köy, ama iki mahalleden oluşuyor. Her yıl bir mahalle sırasıyla evlerinde hazırladıkları yemekleri buraya getiriyor. Bu etkinlikte çocuklar, kadınlar, erkekler herkes bir araya geliyor. Farklı sofralarda komşularının hazırladığı yemekleri tadıyorlar. Bir bayram havası oluşuyor” ifadelerini kullandı.