GÜNDEM - 20 Nisan 2025 Pazar 09:59

Pendik’te tarihe kök salan 400 yıllık ağaca özel bakım yapılıyor

A
A
A
Pendik’te tarihe kök salan 400 yıllık ağaca özel bakım yapılıyor

Pendik’te bulunan 400 yıllık anıt meşe ağacı, bahar dönemi bakımıyla yeniden hayat buldu. Budama, ilaçlama ve gübreleme çalışmalarıyla geleceğe taşınan bu doğal miras, Pendik’in en yaşlı canlı tanığı olma özelliğini taşıyor. Öte yandan Pendik Belediyesi ekiplerince yapılan bakım çalışmaları havadan görüntülendi.


Pendik’in Kurtköy Mahallesi’nde bulunan ve yaklaşık 400 yaşında olan meşe ağacı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıkları Müdürlüğü’ne bağlı tescilli bir anıt ağaç olarak dikkat çekiyor. İlçenin en yaşlı ağacı olma özelliğini taşıyan bu tarihi meşe, Pendik Belediyesi ekipleri tarafından her yıl düzenli olarak bakıma alınıyor.


Bahar dönemi kapsamında gerçekleştirilen bakım çalışmalarında, kışın ve rüzgârın etkisiyle zarar gören dalların budanması, ağacın gelişimini engelleyebilecek yabani otların temizlenmesi, zararlı böceklerin ağaca ulaşmasını önlemek amacıyla gövde ilaçlaması, toprağın havalandırılması ve zararlı böceklerin uzaklaştırılması için çapa işlemi ile ağacın daha sağlıklı beslenebilmesi için gübreleme çalışmaları yer alıyor. Ekipler anıt ağacın gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için titizlikle çalışıyor. Öte yandan bahar bakımı çalışmaları dron ile havadan görüntülendi.



"Pendik’in en yaşlı ağacı"


Anıt ağaç hakkında bilgi veren Ziraat Mühendisi Muhammed Emin Poyraz, "Pendik’in en yaşlı ağacı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıkları Müdürlüğü’ne bağlı tescilli bir anıt ağaçtır. Türü meşe olan bu kıymetli ağaç, yaklaşık 400 yaşındadır. Pendik genelinde birçok anıt ağacımız bulunuyor ve bu ağaçların düzenli olarak bakımını yapıyoruz. Bu 400 yıllık meşe ağacımıza da bahar dönemi kapsamında özel bir bakım uyguluyoruz. Kış aylarında ya da rüzgârlı havalarda zarar gören dallarını buduyor, ağacın gelişimini engelleyebilecek yabani otları temizliyoruz. Toprağın havalanması ve zararlı böceklerin uzaklaştırılması için çapa işlemi yaparken, gövde kısmını da ilaçlayarak ağacı zararlılardan koruyoruz. Ayrıca ağacın daha sağlıklı beslenebilmesi için gübreleme çalışması da gerçekleştiriyoruz. Pendik Belediyesi olarak ister yeni dikilmiş bir fidan olsun, ister bu gibi asırlık anıt ağaçlarımızın hepsini koruyarak gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarabilmek için özenle çalışıyoruz" diye konuştu.



Pendik’te tarihe kök salan 400 yıllık ağaca özel bakım yapılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.