SPOR - 16 Ekim 2023 Pazartesi 22:17

Okan Buruk: "Her maçı olduğu gibi Beşiktaş derbisini de kazanmak istiyoruz"

A
A
A
Okan Buruk: "Her maçı olduğu gibi Beşiktaş derbisini de kazanmak istiyoruz"

Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Trendyol Süper Lig’de bu hafta oynayacakları Beşiktaş derbisi için yaptığı açıklamada, "Önemli bir derbi. Beşiktaş ligin iyi takımlarından biri. Teknik direktör değişikliği oldu. Burak Yılmaz geldi, Burak da Türk futbolu için önemli bir isim, çok sevdiğim, çok değer verdiğim bir isim. Her maçı olduğu gibi bunu da kazanmak istiyoruz" dedi. Buruk, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkmak için iddialı bir takım olacaklarının da altını çizdi.

Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, GS TV’ye açıklamalarda bulundu. Bu sezonla ilgili düşüncülerini dile getiren Buruk, "Bir teknik direktör için, en güzeli, en kolayı tam takım olarak hazır şekilde sezon başı kampını yapıp, tüm transferler ile tüm hazırlık maçlarını oynayarak, Avrupa ve lige başlamak bizim için ideal senaryoydu. Ama hem elimizdeki imkanlar hem bir değişim içerisine girdik. Aslında geçen senenin şampiyon takımından pek çok oyuncu değiştirdik. Tabii burada amaç kadro kalitesini daha yukarı çekmek amaç. Çünkü Şampiyonlar Ligi oynayacaksınız, Süper Lig oynayacaksınız, Türkiye Kupası oynayacaksınız. Yani hedefler büyüdükçe kadronun daha iyi hale gelmesi, daha yarışmacı bir kadro olması gerekiyor. Bu da kolay değil, transfer yapmak kolay değil. Burada birçok etkeni var transferin. Oyuncuyu bulacaksınız, ikna edeceksiniz. Sizin bütçeniz, kulübünün bütçesi, oyuncu Türkiye’ye gelecek mi gelmeyecek mi, hedefleri ne. İnanılmaz farklı şeyler ortaya çıkıyor. Tabii ailesi var, yaşadığı şehir, geldiği şehir var, kazandığı para var. Burada transferin aslında biz ne kadar zor olduğunu biliyoruz ama bunu dışarıya da doğru anlatmak gerekiyor. Transfer zor bir iş. Bu bir süreç istiyor, bu süreç içerisinde biz bir yandan hem takımı tamamlamaya çalışırken bir yandan da yarıştık. Oyuncular geliyor, hazır olmadan gelen var. Geçmiş dönemden sakatlığı olan mesela, Zaha o şekilde gelmişti. Daha hazır olmayan oyuncular, antrenmansız gelen oyuncular, bu teknik adam için de oyuncular için de zor. Çok hızlı şekilde Şampiyonlar Ligi ön elemesi başladı. Bir yandan bu oyuncuları hazır hale getirmeniz gerekiyor, transfer yapmanız gerekiyor. Gidecekler, kafasında soru işareti olanlar, kalacak mıyım diye soru işareti olanlar. Transfer dönemi bitene kadar aslında hiçbir şey normal değil. Transfer bitiyor ondan sonra her şey normale dönüyor. Burada oyuncuların performansının artması, en iyi durumlarını bulması tabii eylül başını buluyor. Biz şu anda ekim ortasındayız. Yukarı doğru giden bir performansımız var. Bunu da devam ettirmek istiyoruz aslında. Bize sonradan katılan oyuncuların takıma girmesi, adaptasyonu, fiziksel ve mental olarak da hazır hale gelmeleri gerekiyor. Bizim unuttuğumuz şeylerden biri de bu oyuncular, yeni bir ülkeye geliyor, yeni bir şehre geliyor. Burada adaptasyon sorununu erken halleden var, geç halleden var. O yüzden pek çok etken var. Oyuncuların gerçek performanslarını bulmaları için bazen zaman da gerekiyor. Dediğim gibi biz takım olgusunu oluşturmaya başladık. Çok maçımız var. Burada maç maç oyuncu değişiyor, giren oyuncu oluyor, çıkan oyuncu oluyor. Bütün oyuncularımıza çok ihtiyacımız var. Her konuşmamda onlara söylüyorum. Hepsi çok önemli, hepsi çok değerli bizim için. Belki başlamayacak devam edecek, belki ortada girecek, belki en sonda finali yapıp takımı şampiyonluğa taşıyacak oyuncular bunlar. Bunu da oyuncuların kafasında oturtmak gerekiyor. Oynamayan oyuncu da bizim için çok değerli. Belki de bir sonraki maç, oynamaya aday oyuncu zaten. Oyuncularımıza da bunu hep vermeye çalışıyorum. Zaten takım olarak iyi yoldayız. Yukarı doğru giden bir performansımız var. Çok yoğun bir tempoyu (7 maçlık) geride bıraktık. 3 günde bir maç oynadık. Bunu iyi geçtik. Şu anda 6 tane daha arka arkaya maçımız var. Sadece 1 maç arasında cuma Kasımpaşa ile oynayacağız, cumartesi-cuma oynama şansımız var. Onun dışında 3-4 günde bir maçlarımız var, buna da elimizdeki oyuncularla, milli takıma gitmeyen oyuncularla hazırlanmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

"Galatasaray teknik direktörü olarak milli takımımıza verdiğimiz hizmet açısından sevindirici bir ara geçirdik"

Milli maç arasında futbolculara uzun bir dinleme süresi verdiğini belirten sarı-kırmızılıların teknik direktörü, "Burada dinlendiler, dinlenme süresini de uzun verdim. Çünkü üst üste çok maç oynuyoruz ve üst üste maç oynayacağız. Burada 4 günlük izin yaptılar, tekrar yenilenmeleri için de buna ihtiyaçları vardı, bunu da bence olumlu bir şekilde geçirdik. Milli takıma giden oyuncularımdan ötürü de mutluyuz. Bir yandan da onlar için de bir değer. Özellikle biz kendi milli takımımıza giden oyuncularımız için. Türkiye’nin başarısı, Türk milli takımının başarısı önemli. 3 oyuncumuz ilk 11’de oynadı, Kaan sonradan girdi. Hepsi önemli performans verdi bence, bu da aslında benim açımdan Galatasaray teknik direktörü olarak milli takımımıza verdiğimiz hizmet açısından da çok sevindirici bir ara geçirdik" şeklinde konuştu.

"A Milli Takımı ve Montella’yı tebrik ediyorum"

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella ile iletişim halinde olduklarını belirten Okan Buruk, "Ben öncelikle hayırlı olsun demek istiyorum. Montella ile iletişimimiz de var. Geldikten sonra ben de aradım, o da Manchester maçı sonrası tebrik etti. Her türlü yardıma, desteğe hazır olduğumuzu da ilettim. Ülkemiz için inşallah hayırlısı olur. Bence iyi bir başlangıç oldu. Belki Hırvatistan maçını kazanmasak bile gruptan çıkma şansımız yüksekti ama Hırvatistan maçını kazanarak Avrupa Şampiyonası’na katılacağımızın imzasını attık. O yüzden hem bütün oyuncularımızı hem de milli takımımızı, futbol federasyonumuzu da bu anlamda tebrik etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

"Yakalanan başarı milli takıma da yansıdı"

Bu sene Avrupa’da yakalanılan başarının altında mental olarak maçlara hazırlanmanın olduğunu söyleyen Buruk, "En büyük etkenlerden biri bence bu sene Avrupa’da yakaladığımız başarı. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe’nin şu anda Avrupa’da yakaladığı başarı. Aslında bu milli takıma da yansıdı. Baktığınızda yine Galatasaray, Fenerbahçe, yurt dışından da gelen oyuncularımız oldu. Ama büyük bir bölümü aslında yine Galatasaray, Fenerbahçeli oyuncuların çoğunluğunun lokomotif olduğu bir takım oldu. Burada hem Galatasaray’ın, Manchester United’ı deplasmanda yenmesi, Fenerbahçe’nin UEFA Avrupa Konferans Ligi’ndeki grupta 2 maçını da kazanması bence oyuncuların mental olarak kafalarında ne kadar başarı kazanan oyuncular olduğunu ve bunun da milli takıma olumlu bir şekilde taşıdıklarını net bir şekilde söyleyebilirim" açıklamasında bulundu.

 

"Yoğun fikstürde galibiyetler çok önemli"

Yoğun fikstürlerden geçtiklerini ifade eden Okan Buruk, "Tabii sonuçlar olumlu. Bazen hep en iyi futbolu da bekliyoruz, ben de bekliyorum, taraftar da bekliyor. Burada iyi oynadığımız maçlar da oldu, iyi oynamadığımız maçlar da. Kazandığımız, berabere bitirdiğimiz. Ama dediğim gibi çok geç biten bir sezon oldu. Biz haziranın 4’ünde sezonu bitirdik, kutlamalar derken bu oyuncuların tatile gidip buraya dönmeleri, aslında tatil yaptıklarının bile farkında değillerdi. Çok kısa bir tatil oldu, önceki sezonlara göre. Mili takıma giden oyuncular da oldu. Hızlı bir şekilde yeniden başladılar. Tabii bu oyuncuların adaptasyonu, hem fiziksel hem mental olarak tekrar sezona alışmaları da süreç alıyor. O yüzden bence şu anda milli takım araları bu anlamda bize yarıyor. Dinleniyoruz, yenileniyoruz milli takımda oynamayan oyuncularla. O yüzden bu aralarda, yine kasımda da bir ara var. Bu aralarda biraz daha dinlenme şansımız oluyor, yoğun maç temposunda. Performansın yükselmesi, erken forma girmek, her şeyin kafada olduğunu düşünmüyorum. Siz nasıl kendinizi inandırırsanız veya nasıl yaşarsanız bana göre yoğun maç temposunda oyuncular oynayabilir. Bütün dünya oynuyor bunu. Tabii ki yorucu oluyor, seyahatler yorucu oluyor. Maçlardan çok yurt dışına, mesela İngiltere’ye gittik, çok uzun bir süre, sabah 7’de buraya indik. Bunlar oyuncuları yoruyor. Ama 3-4 günde bir maç, bazı oyuncuların daha çok hoşuna gidiyor. Başarılı oldukça da, maç kazandıkça da bence oyuncuların performansları yine aynı şekilde bir sonraki maça yansıyor. Moral bozuklukları, burada belki o yorgunlukları arttıracak şeyler ama çok şükür kazanarak gittik. Bu da istediğimiz gibi gidiyor hem ligde, hem de Avrupa’da iddiamız var. Bunu da aynı şekilde devam ettirmek istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"Galatasaray, Türk futbolunun lokomotifi"

Türk futbolunun lokomotifinin Galatasaray olduğunu vurgulayan Buruk, "Hem Şampiyonlar Ligi’ne katılmak, hem Şampiyonlar Ligi’nde maç kazanmak Türk takımları için çok zor bir hale geldi. Uzun zamandır belki baktığımızda, Başakşehir, Manchester United’ı yendiği maç ve bizim Manchester’ı yendiğimiz maç. Son 3-4 seneye baktığımızda 2 galibiyetimiz var. Yine katılmada uzun zaman hep ön elemelerde sıkıntı yaşamıştık. Bu sene, bunu da kırdık. Bence Türk futbolunun yükselişi var. Burada da lokomotifin her zamanki gibi Galatasaray olduğunu düşünüyorum. Türk futbolundaki yükselişin de lokomotifi yine Galatasaray. Avrupa’da yaşadığı başarılar, Türkiye Ligi’ndeki başarıları, geçen seneki şampiyonluk, Galatasaray’ın vizyonu da ülke futboluna önemli bir katkı sağlıyor. Bu, statların doluluğundan, en çok stadı dolduran taraftara sahibiz. Oradaki destek, oradaki enerji, oradaki birliktelik aslında birçok takıma örnek oluyor. Bundan alıntı yapan takımlar oluyor, bu anlamda Türk futbolunun lokomotifi Galatasaray. Gerçekten Türk futbolunun marka değerini de, Türkiye Ligi’nin marka değerini de yaptığı transferlerle, getirdiği oyuncularla çok yukarıya çekti ve bu da herkes için aslında vizyon oldu. Galatasaray’ın bu anlamda Türk futboluna verdiği destek, beni çok mutlu ediyor. Çünkü herkesin Galatasaray’a ilgisini sokakta inanılmaz bir şekilde görüyoruz. Bu tamamen başarıyla alakalı bir şey, getirdiğiniz oyuncular, oynadığınız oyun, yaptığınız şovla. Sonuçta bu iş bir şov ve bu şovun içerisinde önemli figürler olması bizim için, Galatasaray taraftarı için, Türk futbolu için önemli bir değer katıyor" dedi.

"Rekorlarda hepimizin emeği var"

Kırılan rekorlarda herkesin emeği olduğunu ifade eden sarı-kırmızılıların teknik direktörü, "Hiçbir şey bilmeden yaşıyoruz aslında. Mesela sonradan duyuyoruz, şöyle bir rekor oldu diye, bunu hiç bilmediğimiz veya hiç hesaplamadığımız, hiç düşünmediğimiz için. Mesela bu rekorları kırdıktan sonra diyorsunuz ki, böyle bir şey varmış. Galibiyet serisini de aslında bilmiyorduk. Belli bir sayıya ulaştıktan sonra öğrendik galibiyet serisi sayısını, geçen sene kırdığımız rekoru. Ben hep bunu net ve açık bir şekilde söylemek istiyorum, bunu da çok içtenlikle söylüyorum. Bu ne benim, ne oyuncularımın tek başına kırdığı rekor değil. Aslında başında belki benim ismim yazılıyor teknik direktör olarak ama bu hep beraber, Galatasaray taraftarı, camiası ile kırdığımız rekor. Bu birlikteliği gösteren, bu kadronun oluşmasında verdikleri güçle, bizi destekleyen, bizim de bunu sahada göstererek ortaya çıkardığımız bir başarı bu. Hep beraber yaşadığımız hep beraber kırdığımız rekor aslında. Bu Galatasaray’ın kırdığı bir rekor. Burada bizim isimlerimiz geçiyor belki ama bence en başta oraya Galatasaray ismini koymamız gerekiyor. Galatasaray’ın oluşturduğu bu ortam bütün oyunculara bir şekilde yansıyor, bize net bir şekilde yansıyor. Benim görevim de zaten bunu yönetmek, oyuncularımızı maça hazırlamak taktiksel olarak onları hazırlamak, saha dışında hazırlamak, psikolojik olarak hazırlamak, hepsini hazır halde tutmak. Bunu da çok şükür 2 senedir çok iyi bir şekilde götürüyoruz. Bu da çok önemli tabii ki. İstediğiniz kadar iyi oyuncu alın ama bunları doğru bir şekilde kullanmadığınızda başarı şansınız yok. Çok önemli transferler yapılabilir ama burada başarı hiçbir zaman garanti değil. O yüzden başarıyı oluşturan etkenler içerisinde biz saha içindeyiz ama saha dışında da bizi destekleyen inanılmaz bir kitle var. Bizi destekleyen, desteklemeye devam eden ve her zaman bu takıma enerji veren, bizlere enerji veren, sokağa çıktığımızda bize o sevgiyi gösteren, oyuncularımıza o sevgiyi gösteren, sosyal medyada o sevgiyi gösteren, tabii ki eleştiriler de oluyor, hepsi olacak bunu da kabul etmek lazım. Ama gerçekten biz hep beraber olduğumuzda ne kadar büyüdüğümüzü ne kadar fark attığımızı ve Galatasaray ismini başarılarla birlikte ne kadar daha dünyaya duyurduğumuzu net bir şekilde görüyoruz. Hep beraber buna devam edeceğiz" diye konuştu.

"Hakim Ziyech’te yeni bir durum yok"

Milli takımdan dönecek oyuncuları beklediklerini söyleyen Okan Buruk, "İyi olan Türk milli takımının maçının erken olması. Hızlı bir şekilde bize katılacaklar. Onun yanında yurt dışına gidenler var. Bizim için en zoru Güney Amerika. Davinson Sanchez, en geç gelecek oyuncumuz. Perşembe günü gelecek, cuma günü takımla birlikte antrenmana çıkacak, cumartesi gününe hazır olacak. Diğer oyuncularımız da Afrika’da özellikle giden oyuncularımız var. Bakambu ile Zaha. Hakim Ziyech, daha iyileşmedi, milli takıma gitti ama orada tedavisine devam ediliyor. O konuya da açıklık getireyim. Hakim’in zaten burada olan bir ufak rahatsızlığı vardı. Milli takıma gittiğinde zaten oradaki milli takım doktoru ve hocasıyla yaptığımız görüşmelerde, orada oynatılmayacak ama tedavisine devam edilecek. Buraya döndüğünde de inşallah bizimle, takımla birlikte çalışmalara başlayacak diye düşündük. Burada ayağındaki ağrıyı sanki orada tekrar olmuş gibi dışarıya lanse ettiler ama bunun hiçbir gerçeklik payı yok. Hakim kendi kontrolümüz altında, bizim verdiğimiz, doktorumuzun verdiği program dahilinde orada milli takım ekibiyle birlikte tedavisine devam ediyor. Devamlı iletişim içerisindeyiz, döndükten sonra da yavaş yavaş bizle başlayacak. Ne zaman oynayacağını göreceğiz" şeklinde konuştu.

"Her maçı olduğu gibi Beşiktaş derbisini de kazanmak istiyoruz"

Trendyol Süper Lig’in 9. haftasında RAMS Park’ta oynayacakları Beşiktaş derbisi hakkında da konuşan Buruk, "Beşiktaş maçı çok önemli bir derbi. Beşiktaş ligin iyi takımlarından biri. Teknik direktör değişikliği oldu. Burak Yılmaz geldi, Burak da Türk futbolu için önemli bir isim, çok sevdiğim, çok değer verdiğim bir isim. Onun için de hayırlı olsun demek istiyorum. İkinci maçı bize karşı olacak. Geçen sezon da benzer bir şey oldu. Geçen sene Şenol Hoca, Ümraniye maçı ile başlamıştı, ikinci maçı bizim maçtı. Aslında aynı zamanlarda bir hoca değişikliği oldu. En iyi şekilde hazırlanacağız. Kadromuz, oyunumuz, kendi sahamızdaki oyunumuz, performansımız, her maçı olduğu gibi bunu da kazanmak istiyoruz. Her kazandığımız maç aslında bir sonraki maça da moral oluyor. 3 günde iki çok önemli maç oynayacağız. Bu 2 maçı en iyi şekilde geçirip taraftarımız ile birlikte önemli bir ortam oluşturmak istiyoruz. Bizi destekliyorlar, stadımız doluyor, her zamanki gibi yine dolacak öyle ümit ediyorum. Zaten çok önemli maçlarda taraftarımızın da tüm maç boyunca bütün oyuncularımıza destek vermesini istiyorum. Bunu tekrar hatırlatalım. Son oynadığımız maçlarda özellikle bazı maçlarda stattan ufak tefek, oyuncularımıza karşı belki çok az olsa da bir ses yükseldi. Bizi inanılmaz itiyor taraftarımız, biz de oynadığımız oyunla onları sahanın içine çekmek istiyoruz. Her zaman iyi oyunla, dominant oyunla, onların gücüyle birlikte biz de gücümüzü arttırmak istiyoruz. Ama tabii ki burada pas hatası da olacak yanlış da olacak, hata da olacak. Futbolun içinde hepsi var, o yüzden ben saha kenarından hata yapan oyuncumu alkışlamaya çalışıyorum, orada da dışarıya o mesajı vermeye çalışıyorum ama burada tabii ki oyuncularımıza 90 dakika boyunca, çünkü 90 dakika oynuyoruz, bütün maç boyunca o desteğimizi verelim. Onların performanslarını daha da yukarılara hep beraber çekeceğiz. O yüzden Beşiktaş maçında da bizim için en önemli gün. Tabii ki taraftarımızı maça bekliyorum, 90 dakika boyunca da yine bizle birlikte hücum, savunma hep beraber bu maçı da kazanmak için elimizden geleni yapacağız" ifadelerini kullandı.

"Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma adına iddialı bir takım olacağız"

UEFA Şampiyonlar Ligi’nde maç maç düşünmek istediğini belirten Okan Buruk, "Başta herkesin puan hesaplamaları vardı. Ama işin gerçeği de bütün maçlar sahada oynanıyor. Kopenhag maçından sonra da söyledim, beraberliği son dakikalarda yakaladık, önemli bir puandı aslında. Ben o maçı kazanmak için sahaya çıktığımızda, beklentimiz çok büyük olsa da yani 3 puan olsa da beraberlik de tabii ki 2-0’dan getirmek önemliydi. Yine Manchester maçını kazandık çok önemliydi ama şu anda daha hiçbir şey kazanmadık. Hep söylüyorum, grupta herkes birbirini yenebilir. Kopenhag’ın Bayer Münih’i nasıl elinden kaçırdığını net bir şekilde gördük. Şimdi Manchester United, Kopenhag ile 2 maç oynayacak, biz Bayern ile 2 maç oynayacağız. Bu maçlarda beklentimiz tabii ki kazanmak, onun için sahaya çıkacağız. Sahamızda oynuyoruz, deplasmanda da aynı şekilde kazanmak için sahaya çıkacağız. Her maçtan beklentimiz 3 puan kazanmak için oynayacağız. Bunu hep oynadık. Manchester maçında da bunu oynadık. İç saha da olsa deplasman da olsa kendi gücümüzü, kendi oyunumuzu net bir şekilde ortaya koyacağız. Bu 2 maç tabii ki çok önemli, ondan sonraki 2 maç da tabii ki ayrı bir senaryo olacak ama ben maç maç gitmek istiyorum. Aslında hep maç maç düşünmek istiyorum. Bu maçta da kazanmak çok önemli. Kazandığımız takdirde farklı bir yere gelebiliriz. Gruptan çıkma adına iç sahada bu performansı vereceğiz ama tabii ki çok önemli bir takımla oynayacağız. Bayern, yıllardır gruplarda oynadığı maçlarda mağlubiyet görmüyor. O yüzden çok güçlü bir takıma karşı oynayacağız ama dediğim gibi biz de iyi oyunculara sahibiz. Kendi sahamızda oynayacağız oyun felsefemizi aynı şekilde sahaya koyduğumuzda yine bu grup için bir üst tura çıkma adaylarından biriyiz. Bunu Manchester’da gösterdik, yine son 2 maç kendi sahamızda Manchester daha sonra deplasmanda Kopenhag. Bu maçlar da aslında Bayern maçları sonrası alacağımız puanlara göre durumumuzu ortaya çıkaracak. Ama görünen şu ki sonuna kadar hep iddialı olacağız, gruptan çıkma adına iddialı bir takım olacağız" açıklamasında bulundu.

"Taraftarların sevgisine layık olmaya çalışacağız"

Son olarak Galatasaray taraftarına mesaj gönderen Buruk, "Bütün Galatasaray taraftarına sevgilerimi göndermek istiyorum. Onlarla çok mutluyuz, daha büyük hedeflerimiz var. O başarılara hep beraber ulaşacağımızı düşünüyoruz. Bizi gerçekten inanılmaz bir şekilde destekliyorlar. Türkiye’nin neresine gidersek gidelim, bize yaşattıkları ortam ve oyuncularımıza gösterdikleri sevgi, bizim için çok önemli, çok değerli. Biz de onların bu sevgisine layık olmaya çalışacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

Oğuzhan Ort

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: Filistinlilerin kanı elinde olanların hadsizliği teneke tıngırtısı hükmündedir Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Elinde 70 binden fazla Filistinli kardeşimizin kanı olanların hadsizliklerinin bizim nazarımızda teneke tıngırtısından farkı yoktur ve olamaz. Oyuna gelmedik, gelmeyeceğiz. Tahriklere kapılmadık, kapılmayacağız" dedi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Ankara’dan Trablus’a giderken Haymana ilçesi yakınlarında kaza-kırıma uğrayan uçukta vefat eden Libya heyetine rahmet ; Libya halkına, silahlı Kuvvetlerine ve hükümetine başsağlığı dileklerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan," Bizleri derinden üzen elim hadiseyle ilgili gerekli tahkikat başlatılmıştır; safahatına dair bilgilendirme ilgili bakanlıklarımız tarafından yapılacaktır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 ayları tebrik ederek, "Önceki gün itibarıyla Peygamber Efendimizin (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) "Allah’ın ayıdır" diyerek ehemmiyetine işaret ettiği Receb-i Şerif’le müşerref olduk. İnşallah yarın akşam da Regaip Gecesini idrak ve ihya edeceğiz. Evvelemirde siz kardeşlerimle birlikte teşkilatımızın bütün mensuplarının ve elbette aziz milletimizin mübarek üç aylarını tebrik ediyorum. Bizleri, 3 ay sürecek bu rahmet, mağfiret, muhabbet ve bereket iklimine kavuşturan Cenab-ı Allah’a sonsuz hamd ediyor; hepimizi sağlık ve afiyet içinde 11 ayın sultanı Ramazan’a da ulaştırmasını niyaz ediyorum. AK Parti olarak, her sene yaptığımız gibi, inşallah önümüzdeki 3 ayı da en verimli şekilde değerlendireceğiz. Genel Merkeziyle, Meclisiyle, belediyesiyle, il, ilçe ve belde teşkilatlarıyla hep beraber daha fazla çalışacak, daha fazla insanımızla temas kuracak, halkımızla hemhal ve hemdert olmanın yollarını arayacağız" diye konuştu. Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti döneminde büyüyen genç kuşakların "eski Türkiye" yi hatırlamamasının doğal olduğunu belirterek, geçmişte yaşanan istikrarsız dönemlerin millete doğru bir üslupla anlatılması gerektiğini vurguladı "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" sözünü hatırlatan Erdoğan, bir dönem sabah erken kalkanın siyasete yön verdiği, hizmetin ve icraatın üretilmediği yılların, son 23 yılda hayata geçirilen yoğun hizmet ve eser siyaseti nedeniyle hafızalardan silinmesinin yadırganmaması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, "Dünü yarınlara unutturmamalıyız. Hem eski Türkiye’yi hatırlatmak hem de 23 yılda ülkemizi nereden alıp nereye taşıdığımızı milletimize anlatmak bizim vazifemizdir" dedi. Vatandaşla doğrudan ve samimi bir iletişim kurulmasının önemine dikkat çeken Erdoğan, bu sürecin nezaket, sabır ve müspet bir üslupla yürütülmesi gerektiğini belirterek, dolayısıyla bir taraftan insanımızla ruberu iletişim kurarken, aynı zamanda Türkiye’yi nereden aldığımızı, 23 yılda nereye taşıdığımızı nezaketle, sabırla ve müspet bir üslupla halkımıza tek tek izah edeceğiz. 86 milyonun her bir ferdine ulaşmanın çabası içinde olacağız " ’Üslub-u beyan, ayniyle insandır’ sözünün ışığında, meramımızı en veciz şekilde vatandaşımıza aktaracağız" ifadelerini kullandı. Muhalefetten farklı olarak yalnızca kendi seçmenlerine hitap etmediklerini vurgulayan Erdoğan, "Bizim derdimiz, yankı odalarında konuşmak değil; Türkiye’nin tamamına seslenmek, 86 milyonun tamamını kucaklamaktır" diye konuştu. AK Parti’nin belli ideolojik çevrelerin değil, tüm Türkiye’nin partisi olduğunu ifade eden Erdoğan, etnik köken, dil, din, mezhep ve görüş ayrımı gözetmeksizin 86 milyonun her bir ferdine ulaşma gayreti içinde olacaklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mübarek üç ayları kapsayan kış dönemi için AK Parti Teşkilat Başkanlığı tarafından kapsamlı bir saha programı hazırlandığını açıkladı. Erdoğan, kış boyunca en üst kademeden en ücra teşkilat birimine kadar sahada olunacağını belirterek, hane ziyaretleri, ev sohbetleri, kahvehane buluşmaları, sivil toplum kuruluşları ve esnaf ziyaretleriyle milletle birebir temas kurulacağını ifade etti. Muhalefetin ülkeye dair somut bir vizyon ortaya koyamadığını dile getiren Erdoğan, ana muhalefetin gündeminin belediyeleri yağmalayanları adaletten kaçırmakla sınırlı olduğunu kaydetti. Erdoğan, siyasette öne çıkan bazı isimlerin ise yalnızca kendi ikballeriyle meşgul olduğunu belirtti. "Onlar kendi dertleriyle uğraşadursun, biz milletin derdiyle dertleneceğiz" diyen Erdoğan, hazırlanan programın uygulanmasını bizzat takip edeceğini vurgulayarak, tüm teşkilat mensuplarından aktif katılım beklediğini söyledi. Soğuk kış günlerinde sosyal sorumluluğun önemine dikkat çeken Erdoğan, bacası tütmeyen evlerin mutlaka tespit edilmesini, ihtiyaç sahiplerinin kapılarının çalınmasını ve imkanlar dahilinde herkese el uzatılmasını istedi. Bu yaklaşımın bir tercih değil, millet karşısındaki sorumluluğun gereği olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Uzak-yakın demeden her mahalleye gitmek, kime oy verdiğine bakmadan her sokağa ve her haneye ulaşmak, AK Parti’nin siyaset anlayışının özüdür" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoğun çalışma temposu ve ağır sorumlulukların vatandaşla araya mesafe koymanın gerekçesi olamayacağını vurgulayarak, teşkilat mensuplarına önemli uyarılarda bulundu. Erdoğan, "İşimiz çok olabilir, mesuliyetimiz ağır olabilir, vaktimiz kısıtlı olabilir; ama bunların hiçbiri vatandaşla arayı soğutmanın mazereti olamaz" dedi. Erdoğan, kibir, gurur, böbürlenme ve halktan kopuk bir tavrın AK Parti siyaset anlayışıyla bağdaşmadığını belirterek, "Sokakta, çarşıda kasılarak yürüme gibi karakter zafiyetleri bu çatı altında, Tayyip Erdoğan’la yol arkadaşlığı yapan hiç kimseye yakışmaz. Buna, en başta AK Parti Genel Başkanı olarak biz izin vermeyiz" dedi. Milletle arasına mesafe koyanların, partiyle de arasına mesafe koymuş sayılacağını ifade eden Erdoğan, vatandaşa tavır alan, hürmetsizlik eden ya da hizmet ederken yüksünen anlayışın kabul edilemez olduğunu vurguladı. AK Parti’nin önceliğinin her zaman vatandaşın gönlünü kazanmak olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bizim gayemiz sorunları çözmektir; çözemiyorsak bile elimizden geleni yapmak, ihtiyaç duyduğu her an vatandaşımızın yanında olmaktır" diye konuştu. Bu anlayışın 24 yıldır titizlikle korunduğunu hatırlatan Erdoğan, il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis üyeleri ile kadın ve gençlik kollarının bu değerlere hep birlikte sahip çıkması gerektiğini belirterek, tüm teşkilata güvendiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze başta olmak üzere mazlum coğrafyaların asla ihmal edilmeyeceğini vurgulayarak, Türkiye’nin insani yardım ve dayanışma çabalarını kararlılıkla sürdüreceğini söyledi. Erdoğan, 11 Ekim’den bu yana Gazze’de ateşkes sağlanmış olsa da İsrail’in saldırılarıyla enkaza çevrilen yerleşim alanlarında sıkıntıların devam ettiğine dikkat çekti. Kış şartlarının ağırlaşmasıyla birlikte Gazze halkının yaşadığı zorlukların daha da arttığını belirten Erdoğan, şiddetli yağışlar nedeniyle su altında kalan çadırları ve aşırı soğuk sebebiyle hipotermi geçiren bebek ve çocukların durumunun yürekleri dağladığını ifade etti. Ateşkes mutabakatına göre Gazze’ye günlük 600 TIR insani yardım girmesi gerektiğini hatırlatan Erdoğan, İsrail’in bu konuda taahhütlerini yerine getirmediğini, insani yardım girişlerine çeşitli bahanelerle sürekli engel çıkardığını söyledi. Tüm bu engellere rağmen Türkiye’nin imkanlarını seferber ettiğini vurgulayan Erdoğan, geçen hafta bin 300 ton insani yardım malzemesi taşıyan 19’uncu "İyilik Gemisi"nin Mısır’ın El Ariş Limanı’na ulaştığını açıkladı. İsrail saldırılarının başladığı günden bu yana Gazze’ye gönderilen yardım miktarının ise 105 bin tona yaklaştığını kaydetti. Gazze halkının ilaca, gıdaya, giyeceğe ve ısınma amaçlı yakıta acil ihtiyacı olduğunu belirten Erdoğan, "Hepsinden öte Gazze’nin umuda, dayanışmaya ve manevi desteğe ihtiyacı var" dedi. Bu nedenle duaların artırılacağını ifade eden Erdoğan, mübarek üç aylarda Filistin’e yönelik yardımların daha da çoğaltılacağını vurgulayarak, "Türkiye olarak sinmeyeceğiz, susmayacağız, unutmayacağız. Gazzeli mazlumları hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız" ifadelerini kullandı. Erdoğan, Türkiye’nin tarih boyunca yalnızca hakkın, haklının ve mazlumun yanında yer aldığını vurgulayarak, bu duruşun dün olduğu gibi bugün de değişmeden sürdüğünü söyledi. Erdoğan, ecdadın "Allah Allah" nidalarıyla üç kıta yedi iklimde adalet için mücadele verdiğini hatırlatarak, Türkiye’nin tarih boyunca mazlumlar için bir "eman yurdu" olduğunu ifade etti. Din, dil ve köken ayrımı gözetmeksizin zulme uğrayan herkese kapıların açıldığını belirten Erdoğan, Engizisyondan kaçan Musevilerden Nazi zulmünden kaçan bilim insanlarına kadar pek çok mazlumun bu topraklarda güven bulduğunu dile getirdi. Kafkaslardan Balkanlara, Afrika’dan Asya’ya kadar dara düşenin yardımına koşmanın Türkiye’nin değişmeyen karakteri olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu anlayışın geçmişte olduğu gibi gelecekte de süreceğini söyledi. Ay-yıldızlı al bayrağın, mahzun gönüllere umut vermeye devam edeceğini ifade etti. Türk tarihinin adalet, merhamet, şefkat, cesaret ve kahramanlıkla yoğrulduğunu belirten Erdoğan, devletine sığınan mazlumu asla teslim etmeyeceğini söyleyen bir ecdadın mirasçısı olunduğunu dile getirdi. Kudüs’ün dört asır boyunca adaletle yönetildiğini hatırlatan Erdoğan, Filistin toprakları için yapılan tekliflerin, "Bir karış dahi toprak satılamaz" diyerek reddedildiğini vurguladı. Türkiye’nin bin yıldır bu coğrafyada bedel ödeyerek var olduğunu ifade eden Erdoğan, Çanakkale’den Millî Mücadele’ye, 15 Temmuz’a kadar istiklal ve istikbale kasteden tüm girişimlerin bozguna uğratıldığını söyledi. Türkiye’nin her zaman barıştan yana olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu, haksızlığa rıza göstereceğimiz, zulme sessiz kalacağımız anlamına gelmez. Asla" ifadelerini kullandı. Erdoğan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Ege’ye kadar her alanda hak ve menfaatlerini kararlılıkla savunduğunu vurgulayarak, "İster Doğu Akdeniz’de, ister Ege’de, isterse başka bir yerde olsun; biz ne hak yeriz, ne de hakkımızı yediririz" dedi. Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarının gasp edilmesine asla müsaade edilmeyeceğini belirten Erdoğan, "Anlaşmalar yapılabilir, imzalar atılabilir, sipariş sorularla çeşitli mesajlar da verilebilir. Bunların hiçbiri bizi bağlamaz, bizim politikamızı değiştirmez. Elinde 70 binden fazla Filistinli kardeşimizin kanı olanların hadsizliklerinin bizim nazarımızda "Teneke tıngırtısından" farkı yoktur ve olamaz. Oyuna gelmedik, gelmeyeceğiz. Tahriklere kapılmadık, kapılmayacağız. Türkiye olarak, uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalarımız çerçevesinde, tarihi tecrübemize ve köklü devlet geleneğimize yakışır şekilde; vakarla, basiretle, sağduyuyla, sükûnetle hareket etmeye devam edeceğiz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete hizmet aşkını her geçen gün büyüterek, coşku ve heyecanı artırarak tüm Türkiye için gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi. Sorunlara çözüm bulmak, dertlere derman olmak amacıyla bütün enerji ve gayretlerini, bilgi birikimlerini ve tecrübelerini ortaya koyduklarını ifade eden Erdoğan, bu mücadelenin kalpten ve samimiyetle yürütüldüğünü vurguladı Liyakatli ve tecrübeli kadroların liderliğinde Türkiye’nin büyüdüğünü, güçlendiğini ve küresel bir güç olma hedefine sağlam adımlarla ilerlediğini belirten Erdoğan, doğudan batıya 783 bin kilometrekarelik vatan toprağının her karışında olduğu gibi dünyanın birçok yerinde de Türkiye’ye yönelik muhabbetin arttığını, ülkeye gösterilen teveccühün çoğaldığını memnuniyetle müşahede ettiklerini kaydetti. Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecinde mesafe kat edildikçe yalnızca ülke içinde değil, sınırların ötesinde de karamsarlık havasının dağılmaya başladığını söyledi. Erdoğan, Arap, Kürt, Türkmen, Sünni ve Şii’lerin geleceklerine artık daha büyük bir umutla baktığını belirterek. u umutları güçlendirmek adına Türkiye’nin meşru zemin içinde üzerine düşen tüm sorumlulukları eksiksiz şekilde yerine getirdiğini vurguladı. Sürece ilişkin yürütülen istişareler neticesinde "efradını cami, ağyarını mâni" bir anlayışla hazırlanan raporun geçen hafta Komisyona teslim edildiğini ifade eden Erdoğan, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin de büyük emek verildiği anlaşılan raporunu Komisyona sunduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Ağustos’tan bu yana fedakârca çalışan Komisyon üyelerini tebrik ederek, her birine ayrı ayrı teşekkür etti. Cumhur İttifakı olarak sürecin ilk gününden itibaren yapıcı, kuşatıcı, makul, mutedil ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsediklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerin ölçülüp biçilerek, bir değil bin kez düşünülerek sarf edildiğini ifade etti. 86 milyonun emanetini taşımanın bilinciyle son derece dikkatli ve serinkanlı, aynı zamanda samimi ve kararlı bir politika izlediklerini belirten Erdoğan, bu sürecin hiçbir şekilde siyasi ikbal hesabıyla yürütülmediğinin altını çizdi. Türkiye’nin önünde açılan tarihi fırsat penceresini ardına kadar açarak ülkeyi terör belasından ilanihaye kurtarmayı hedeflediklerini dile getiren Erdoğan, bunun da şehitlerin aziz hatıralarını incitmeden, şehit yakınlarını ve gazileri rahatsız edecek hiçbir adıma izin vermeden gerçekleştirileceğini söyledi. Bugüne kadar bu hassasiyetin dışına çıkılmadığını vurgulayan Erdoğan, bundan sonra da böyle bir durumun asla söz konusu olmayacağını kaydetti. Erdoğan, ne kendilerinin ne de ittifak ortağı Devlet Bahçeli’nin bu yönde bir girişim içinde bulunmasının dahi düşünülemeyeceğini belirterek, atılan her adımın Türkiye’nin selameti için atıldığını, milletin de bu hüsnüniyeti açıkça gördüğünü ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, atılan her adımın yalnızca Türkiye ve Türkiye’nin selameti için atıldığını vurgulayarak, milletin bu süreçteki hüsnüniyeti açıkça gördüğünü söyledi. Erdoğan, bazı çevreler görmezden gelse de 86 milyonun neyin başarılmaya çalışıldığını çok iyi anladığını belirterek, Türkiye’nin huzurun, güvenliğin, kalkınmanın ve refahın olduğu bir yola girdiğini, bu yolun sabırla ve kararlılıkla sonuna kadar yürüneceğini ifade etti. Terörden beslenen odakların, coğrafyayı kan gölüne çevirmek isteyen katliam şebekelerinin ve bu yapılarla aynı kayığa binmeye hevesli marjinal unsurların provokasyonlarının bu süreci engelleyemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, ortak tarih ve ortak gelecek vizyonu ekseninde kardeşliğin güçlendirilmesi, bölgede barış ve istikrar kuşağının tesis edilmesi için gereken her adımın atılmaya devam edileceğini söyledi. Muhalefete de eleştiriler yönelten Erdoğan, ülkenin her meselesinde olduğu gibi komisyon raporu sürecinde de muhalefetin kolaya kaçtığını, hasbi değil hesapçı bir tutum sergilediğini dile getirdi. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin vesayete teslim olduğunu, baskılara direnemediğini ve sürecin önünü açacak somut hiçbir teklif ortaya koyamadığını ifade eden Erdoğan, rapor sayısıyla övünen CHP’nin iş çözüm üretmeye ve risk almaya gelince yine geri durduğunu kaydetti. Meclisin, neredeyse yarım asırdır Türkiye’nin ayağına bağ olan bir meselenin çözümü için büyük bir sorumluluk üstlendiğini belirten Erdoğan, Cumhur İttifakı’nın çözüm için tüm gövdesiyle taşın altına elini koyduğunu, buna rağmen ana muhalefetin sunduğu rapor niteliğindeki evrak yığınlarında somut bir öneri bulunmadığını söyledi. Muhalefetin ezberleri tekrar etmekten öteye geçemediğini ve sürekli yön değiştirdiğini dile getiren Erdoğan, bu rotasızlığın yalnızca rapor sürecinde değil, yurt dışı ziyaretlerinde de açıkça görüldüğünü ifade etti. CHP Genel Başkanı’nın verdiği sözlere rağmen yurt dışında Türkiye Partisi olma sorumluluğunu sergileyemediğini söyleyen her seyahatin millet adına mahcubiyet oluşturduğunu, gaf ve skandallarla 86 milyonu zor durumda bıraktığını söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin yabancılara şikâyet edilmesini ve uluslararası platformlarda küçük düşürücü tutumlar sergilenmesini eleştirerek, siyasi rakipleri olsa dahi CHP’nin yabancılar karşısında zafiyet içinde olmasını istemediklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ana muhalefet partisi genel başkanının uluslararası bir toplantıda muhataplarına "yalnızca 5 dakika" için yalvarır görüntüler vermesini kabul edilemez bulduklarını söyledi. Erdoğan, bırakın siyasetçiyi, bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen hiç kimsenin Türkiye’yi böyle bir duruma düşürmeye hakkı olmadığını vurgulayarak, "Sayın Özel, ülkesini yabancılara kötülemeyi belki kendisine yakıştırabilir Sayın Özel, muhatabından "5 dakika" dilenmekten belki gocunmayabilir. Ama biz bunu Türkiye’nin ana muhalefet partisine ve genel başkanına asla yakıştırmıyoruz. Milletimizin desteğiyle 23 yıldır Türkiye’yi uluslararası arenada iftiharla temsil eden bir siyasetçi olarak, batı karşısındaki bu kompleksli tavrı, ben içime sindiremiyorum. Hatta Sayın Özel’in tüm Türkiye’nin başını öne eğdiren içler acısı hallerini gördükçe, inanın onun adına ben hicap duyuyorum. Cumhuriyet Halk Partili vatandaşlarımın da, böyle bir ezikliği, böyle bir lakaytlığı kendi gönül dünyalarında kabul etmediklerine inanıyorum. Hoş Daha mezar başında nasıl davranacağından habersiz, kabristanda kadeh tokuşturmayı maharet zanneden birisinden, yurt dışında diplomatik temsil beklemek, beyhude bir uğraştır. Kendi müteveffa milletvekiline saygı duymayan, millete saygı duyar mı? Kendi örfünü, adetini bilmeyen, diplomasinin teamüllerini bilir mi? Çıkmışlar, bir de bu edepsizliği savunmaya kalkıyorlar. Ne diyelim, Allah CHP’li vatandaşlarımıza sabır; bunlara akıl-fikir versin" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güçlü bir AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, safların genişletilmesi, muhabbetin güçlendirilmesi ve birlik ile beraberliğin daha da kuvvetlendirilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, siyaseti hizmet aracı değil rant vasıtası olarak gören anlayışın belediyeleri hangi noktaya sürüklediğinin açıkça görüldüğünü belirterek,"86 milyonun geleceğini, gözlerini rant hırsı bürümüş kifayetsizlerin insafına terk etmeyeceğiz. Sizlerden omuzlarınızdaki yükün bilinciyle daha fazla çalışmanızı, daha fazla eser ve hizmet üretmenizi bekliyorum. Milletin bir kör kuruşunu dahi boşa harcamadan, tek bir lirasına dahi kirli ellerin uzanmasına müsaade etmeden çalışacağız, koşturacağız. Sözlerimi bitirmeden önce, 2026 yılı için 28 bin 75 lira olarak açıklanan yeni asgari ücretin, işçi ve işverenlerimize hayırlı olmasını diliyorum .Böylece, net asgari ücreti, geçtiğimiz yıla göre yüzde 27 oranında artırmış oluyoruz. Ayrıca, geçtiğimiz yıl Bin lira olarak uyguladığımız asgari ücret desteğini önümüzdeki yıl Bin 270 lira olarak uygulamayı sürdüreceğiz. Bundan sonra da emekçimizin, çalışanımızın, işverenimizin, velhasıl 86 milyonun her bir ferdinin yanında olacağız" açıklamasını yaptı.
Edirne Edirne’de mera ıslah projeleri ile hayvancılığa destek Edirne’nin Keşan ve Havsa ilçelerinde hayvancılığın geliştirilmesi, mera alanlarının verimliliğinin artırılması ve üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması amacıyla yürütülen Mera Islah ve Amenajmanı Projesi kapsamında çalışmalar aralıksız devam ediyor. Keşan ilçesine bağlı Karahisar köyünde projeyle ilgili toplam 25 dönüm mera alanında ıslah çalışmaları sürdürülüyor. Geçtiğimiz yıl mera verimliliğini artırmak amacıyla ön bitki olarak yulaf ekimi yapılan alanda, bu yıl 7’li karışım mera otu ekimi gerçekleştirildi. Ekim çalışmaları, modern tarım tekniklerinden biri olan drone destekli ekim yöntemi kullanılarak yapıldı. Karahisar Köyü Muhtarı Cavit Ateş, "Geçen yıl yapılan ekipleri çok iyi verim aldık. Bu yıl da biraz daha fazla alana ekim yaparak hayvancılığa katkı yapmak için ekimi gerçekleştirdik. Bize bu imkanı sağlayan il müdürlüğümüze ve bakanlığımıza saygı sunuyoruz" dedi. Taptık köyünde suni mera alanı 600 dekara ulaşıyor Havsa ilçesine bağlı Taptık köyünde ise Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nce desteklenen proje çerçevesinde altılı karışım mera otu tohumu ekimi yapıldı. Bu yıl 400 dekar alanda gerçekleştirilen ekim çalışmalarıyla birlikte, daha önce ekimi tamamlanan 200 dekar alanla, köyde toplam 600 dekar suni mera alanı oluşturulmuş olacak. Mera ekim çalışmalarına; Havsa Kaymakamı Oğuzhan Aksoy, İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse, İl Müdür Yardımcısı Volkan Diriker, Havsa İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ali Doğan, Havsa Ziraat Odası Başkanı Bülent Uzel, Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Şube Müdürü Metin Özkan, teknik personel ve üreticiler katıldı. Tohum ve gübre desteği Proje kapsamında Taptık köyünde yürütülen çalışmalar için 8 ton gübre, 4 ton yulaf tohumu, 2 ton altılı karışım mera otu tohumu kullanılarak toplam 600 dekarlık suni mera alanı tesis edilecek. Ekim çalışmalarının ardından yetkililer, köy kahvesinde üreticilerle bir araya gelerek vatandaşların talep ve önerilerini dinledi, karşılıklı istişarelerde bulundu. Yürütülen çalışmalarla mera alanlarının ıslah edilmesi, sürdürülebilir hayvancılığın desteklenmesi, üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması ve yem maliyetlerinin azaltılması hedefleniyor. Yetkililer, mera ıslah projelerinin Edirne genelinde artarak devam edeceğini vurguladı.
Bursa Gürsu’da sıfır atıktan sürdürülebilir tarıma geçildi Gürsu Belediyesi’ne bağlı Gürsu Tarımsal Araştırmalar Merkezi (GÜRTAM) tarafından yürütülen "Sıfır Atıktan Sürdürülebilir Tarıma; Kumlukalan Siyah Altın Projesi" keyifli bir sertifika töreni ile son buldu. ARGE Müdürlüğü tarafından geliştirilen proje, yerel kalkınmaya ışık tutan, çevresel sorumluluğu önceleyen ve üretim bilincini pekiştiren atığı bertaraf etmeyi değil; atıktan değer üretmeyi merkeze alan vizyoner bir yaklaşımla hayata geçirildi. Avrupa Birliği finansmanı ve ICMPD ENHANCER Hibe Programı desteğiyle yürütülen bu proje kapsamında; Kumlukalan’da hasat eğitimi, budama eğitimi, iş sağlığı ve güvenliği, kalite yönetim sistemleri ve soğuk hava depoları başta olmak üzere toplam 6 farklı eğitim programı başarıyla gerçekleştirildi. Bu eğitimler sayesinde üreticilerin bilgi ve uygulama kapasitesi sahada doğrudan güçlendirildi. Yine proje kapsamında kooperatifin kullanımına sunulan kompost makinesi, soğuk hava deposu altyapısı ve üretim süreçlerini destekleyen teknik ekipmanlar, çevre dostu ve verimli bir üretim yapısının kurulmasına önemli katkı sağladı. Üreticilere ve çiftçilere verilen eğitimlerin sertifikalandırıldığı törende konuşan Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, "Belediye olarak bizler, sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil; yerel yönetim sorumluluğu olarak görüyoruz. Bu nedenle; planlı, ölçülebilir ve çoğaltılabilir projeleri desteklemeye devam edeceğiz. Kumlukalan’da oluşturulan bu modelin, ilçemiz ve bölgemiz için güçlü ve örnek bir uygulama olacağına inanıyorum" dedi.
Afyon Sarı serumdan ölüm olayında ilk duruşma görüldü Afyonkarahisar’da geçtiğimiz yaptırdığı sarı serum sonrası fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Mehmet Gündoğan olayında hakim karşısına çıkan doktor kendisini gerekli yasal prosedürleri yerine getirdiği şeklinde savunarak, "Yoğun bakımda hayatını kaybeden Gündoğan için gerekli tetkiklerle birlikte elimizden geleni ekibimizle birlikte yaptık" dedi. Olay, geçtiğimiz 13 Ocak 2025’te kent merkezindeki özel bir klinikte meydana geldi. İddiaya göre, mobilya sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın sahibi olan ve umre yolculuğu hazırlığı yapan 2 çocuk babası Mehmet Gündoğan, grip şikayetiyle kliniğe başvurdu. Burada Gündoğan’a herhangi bir tetkik yapılmadan sarı serum bağlandı. Ancak Gündoğan serumun bitmesine yakın nefes almakta güçlük çektiğini söyleyerek fenalaştı. Sonrasında ise Gündoğan’a iddiaya göre klinik çalışanları müdahale edemedi. Yaklaşık 10 dakika sonra Gündoğan’ın refakatçi olarak yanında götürdüğü arkadaşı Gündoğan’ın durumunu görünce 112 Acil Çağrı Merkezini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine kliniğe gelen ambulansla Afyonkarahisar Devlet Hastanesine kaldırılan Gündoğan müdahalenin ardından yoğun bakıma alındı. Ancak Gündoğan girdiği yoğun bakımdan 20 saatin sonunda yaşama tutunamayarak hayatını kaybetti. "Sözlü onayıyla tedaviye başlandı" Olayın ardından Afyonkarahisar 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya tutuksuz sanık doktor S.E. ile tanıklar olayda yaşamını Mehmet Gündoğan’ın ailesi ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada sanık S.E. verdiği ifadesinde Gündoğan’ın kliniğe 13 Ocak’ta grip, bademcik şikayetiyle birlikte hızlı bir şekilde iyileşmek istediği üzerine başvurduğunu ve Gündoğan’ın sözlü onayıyla tedaviye başlandığını kaydetti. "O gün penisilin kaynaklı öngörülemeyen alerjiye bağlı olarak nefes almakta güçlük çekti" İçerikleri hakkında bilgi verdiği iki serumun maktule takıldığını söyleyen S.E, hastanın o gün penisilin kaynaklı öngörülemeyen alerjiye bağlı olarak nefes almakta güçlük çekmesi üzerine 112 Acil Sağlık ekibini çağırdıklarını kaydederek, "Bir süre sonra ambulansla entübe edilerek hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda hayatını kaybeden Gündoğan için gerekli tetkiklerle birlikte elimizden geleni ekibimizle birlikte yaptık" dedi. Sanık S.E., son olarak beraatini talep etti. Duruşmada söz alan Göndoğan’ın eşi Songül Gündoğan ise özel klinikte ihmallerin olduğu gerekçe göstererek suçluların cezalandırılmasını istedi. Tanık beyanlarının alınması sonrası, mahkeme duruşmayı 3 Mart 2026’ya erteledi.
Edirne Edirne’de mera ıslah projeleri ile hayvancılığa destek Edirne’nin Keşan ve Havsa ilçelerinde hayvancılığın geliştirilmesi, mera alanlarının verimliliğinin artırılması ve üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması amacıyla yürütülen Mera Islah ve Amenajmanı Projesi kapsamında çalışmalar aralıksız devam ediyor. Keşan ilçesine bağlı Karahisar köyünde projeyle ilgili toplam 25 dönüm mera alanında ıslah çalışmaları sürdürülüyor. Geçtiğimiz yıl mera verimliliğini artırmak amacıyla ön bitki olarak yulaf ekimi yapılan alanda, bu yıl 7’li karışım mera otu ekimi gerçekleştirildi. Ekim çalışmaları, modern tarım tekniklerinden biri olan drone destekli ekim yöntemi kullanılarak yapıldı. Karahisar Köyü Muhtarı Cavit Ateş, "Geçen yıl yapılan ekipleri çok iyi verim aldık. Bu yıl da biraz daha fazla alana ekim yaparak hayvancılığa katkı yapmak için ekimi gerçekleştirdik.Bize bu imkanı sağlayan il müdürlüğümüze ve bakanlığımıza saygı sunuyoruz" dedi. Taptık köyünde suni mera alanı 600 dekara ulaşıyor Havsa ilçesine bağlı Taptık köyünde ise Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen proje çerçevesinde altılı karışım mera otu tohumu ekimi yapıldı. Bu yıl 400 dekar alanda gerçekleştirilen ekim çalışmalarıyla birlikte, daha önce ekimi tamamlanan 200 dekar alanla, köyde toplam 600 dekar suni mera alanı oluşturulmuş olacak. Mera ekim çalışmalarına; Havsa Kaymakamı Oğuzhan Aksoy, İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse, İl Müdür Yardımcısı Volkan Diriker, Havsa İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ali Doğan, Havsa Ziraat Odası Başkanı Bülent Uzel, Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Şube Müdürü Metin Özkan, teknik personel ve üreticiler katıldı. Tohum ve gübre desteği Proje kapsamında Taptık köyünde yürütülen çalışmalar için 8 ton gübre, 4 ton yulaf tohumu, 2 ton altılı karışım mera otu tohumu kullanılarak toplam 600 dekarlık suni mera alanı tesis edilecek. Ekim çalışmalarının ardından yetkililer, köy kahvesinde üreticilerle bir araya gelerek vatandaşların talep ve önerilerini dinledi, karşılıklı istişarelerde bulundu. Yürütülen çalışmalarla mera alanlarının ıslah edilmesi, sürdürülebilir hayvancılığın desteklenmesi, üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması ve yem maliyetlerinin azaltılması hedefleniyor. Yetkililer, mera ıslah projelerinin Edirne genelinde artarak devam edeceğini vurguladı. (MÇ-