SAĞLIK - 20 Kasım 2024 Çarşamba 09:45

Migrenin sırlarını keşfedin: Şiddetli baş ağrılarının arkasındaki sebepler

A
A
A
Migrenin sırlarını keşfedin: Şiddetli baş ağrılarının arkasındaki sebepler

Nöroloji Uzmanı Dr. Nasuh Ağaoğlu, migreni "beyin kan damarlarındaki kimyasallarla yaşanan değişim nedeniyle meydana gelen, başın bir tarafında tekrarlayan zonklama ataklarının eşlik ettiği baş ağrısı türü" olarak tanımladı. Migren ağrılarının çoğunun çok şiddetli seyrettiğini söyleyen Uzm. Dr. Ağaoğlu, “Migren ağrısı olanlar baş ağrısına eşlik eden faktörler nedeniyle günlük işlerini tamamlamakta zorlanır” dedi.


BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nasuh Ağaoğlu, migrenin tam olarak hangi sebeplerle ortaya çıktığının henüz net olmadığını belirterek, bu hastalığın genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin birleşimi sonucu geliştiğini ifade etti. Ayrıca migren hastalarının çoğunun ailelerinde migren öyküsüne rastlandığını vurgulayan Dr. Ağaoğlu, bunun da genetik yatkınlığın etkisini gösterdiğini söyledi.



“Bazı gıdalar migren tetikleyicisi olabilir”


"Migren ataklarını tetikleyen faktörler, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir" diyen Nöroloji Uzmanı Dr. Nasuh Ağaoğlu, migrenin başlıca tetikleyicilerini şu şekilde sıraladı:


“Stres, açlık, fazla uyku, yorgunluk, hava değişikliği, adet dönemi, yüksek ses ve parlak ışık gibi çevresel faktörler migreni tetikleyebilir. Bunların yanı sıra, bazı gıdalar da migreni artırıcı etki yapabilir. Yağlı yiyecekler, alkol, çikolata, çay, kahve, fındık, fıstık, salam ve sosis gibi gıdalar migren ataklarını tetikleyen unsurlar arasında yer alır.”



“Auralı ve aurasız migren, şiddetli baş ağrılarıyla kendini gösterir”


Ağaoğlu, “Auralı ve aurasız migren, migrenin iki farklı şeklidir ve her ikisi de şiddetli baş ağrılarıyla kendini gösterir, ancak semptomları ve gelişim süreçleri birbirinden farklıdır. Auralı migren, baş ağrısından önce veya hemen öncesinde belirli belirtilerle ortaya çıkar. Bu belirtilere ‘aura’ denir ve genellikle görsel ya da duyusal değişiklikler şeklinde olur. Aura, ışık parlamaları, zigzag çizgileri veya görme kaybı gibi görsel bozukluklarla başlayabilir. Ayrıca, ellerde veya yüzde karıncalanma, uyuşma ya da konuşma zorluğu gibi duyusal belirtiler de görülebilir. Aura, genellikle 20-30 dakika sürer ve baş ağrısının başlamasıyla kaybolur. Aurasız migren ise daha yaygın bir türdür ve baş ağrısının yanında bulantı, kusma, ışığa ve sese hassasiyet gibi klasik migren belirtileri bulunur, ancak aura belirtileri yoktur. Aurasız migren hastaları, baş ağrısı sırasında sadece şiddetli zonklayıcı ağrı ve buna bağlı diğer semptomları yaşarlar. Her iki tür de benzer şekilde baş ağrısına yol açsa da, aura belirtilerinin varlığı veya yokluğu tedaviye başlama ve yönetim açısından farklılıklara neden olabilir” dedi.



“Doğru tedavi ile migrenin sıklığı azaltılabilir”


“Migren, hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyebilecek bir hastalıktır. Ancak doğru tedavi yöntemleri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile migrenin şiddeti ve sıklığı azaltılabilir” diyen Nöroloji Uzmanı Ağaoğlu, “Eğer sık sık migren atakları yaşıyorsanız, bir nörolog veya baş ağrısı uzmanına başvurmak, doğru tedavi sürecini başlatmak için önemli bir adımdır. Migreni yönetmek mümkündür ve çeşitli tedavi seçenekleriyle yaşam kalitenizi artırabilirsiniz” diye konuşmasını sonlandırdı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta milli patates çeşitleriyle yerel tarım güçleniyor Tokat’ta düzenlenen programla yerli üretimi desteklemek için çiftçilere “Başçiftlik Beyazı” ve “Güngörbey” cinsi milli patates çeşitlerine ait 20 ton tohumluk dağıtıldı. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi ile Tokat İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğiyle düzenlenen “Milli Patates Çeşitlerinin Tohumluk Dağıtımı” programında, yerli üretimi desteklemek amacıyla çiftçilere milli patates çeşitlerine ait tohumluklar dağıtıldı. Şehit Ferhat Koç Konferans Salonu’nda gerçekleşen törene, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Reşadiye Kaymakamı Ahmet Tan, akademik ve idari personel, öğrenciler ve üreticiler katıldı. “Yerel üretimi artıracak” Programda konuşma yapan TOGÜ Ziraat Fakültesi Endüstri Bitkileri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Bedrettin Karan, “Başçiftlik Beyazı” ve “Güngörbey” adlı milli patates çeşitlerine ait 20 ton tohumluk patatesin, DOKAP destekli projeyle üretildiğini belirterek projenin, yerel üretimi artırmak ve sürdürülebilir tarımı desteklemek açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Tokat İl Tarım ve Orman Müdürü Orhan Şahin, Tokat tarımında yapılan çalışmalar ve üretim süreçleri hakkında bilgi verirken, DOKAP Başkan Yardımcısı Mustafa Kemal Bilgin de bölge tarımını güçlendirmeye yönelik faaliyetlerini anlatarak milli projelere verdikleri desteğin altını çizdi. “Ülke tarımına değer kazandıracak” Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz ise konuşmasında, üniversitenin bölgesel kalkınmaya katkı sunma misyonuna değinerek, milli çeşitlerin geliştirilmesiyle ülke tarımına önemli bir değer kazandırıldığını ifade etti. Üzüm, ceviz ve tütün gibi diğer yerel ürünlerde de önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Yılmaz, ata tohumlarının korunması için düzenlenen tohum takas etkinliklerini vurguladı. Tören, üreticilere tohumluk patateslerin dağıtımıyla sona erdi. Katılımcılara, milli patates çeşitlerinden hazırlanan yemekler ikram edildi.
Samsun ‘3 haftadan fazla süren öksürük KOAH habercisi olabilir’ Kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) hava yollarını daraltan, solunumu güçleştiren bir hastalık olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Saliha Ercan, “Genellikle hastalar, öksürük ve balgamdan kısa mesafeli yürüyüşte bile oluşan nefes darlığına kadar değişik belirtiler yaşayabilir. Sigarayı bırakmak, KOAH gelişme riskini azaltan ve hastalığın ilerlemesini durduran tek ve en etkili girişimdir. 3 haftadan fazla süren öksürüğünüz varsa dikkate alın. Altından KOAH çıkabilir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Uzm. Dr. Saliha Ercan, Dünya KOAH Günü nedeniyle bilgilendirmede bulundu. KOAH’ın hava yollarını daraltan, solunumu güçleştiren bir hastalık olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ercan, “Genellikle hastalar, öksürük ve balgamdan kısa mesafeli yürüyüşte bile oluşan nefes darlığına kadar değişik belirtiler yaşayabilir. Dünyada 4. ülkemizde ise 3. ölüm nedenini oluşturan KOAH, ne yazık ki sinsice ilerler ve erken tanı konmazsa tedavi yetersiz kalır. Hastalığın en önemli sebebi sigaradır. Sigarayı bırakmak, KOAH gelişme riskini azaltan ve hastalığın ilerlemesini durduran tek ve en etkili girişimdir. 3 haftadan fazla süren öksürüğünüz varsa dikkate alın. Altından KOAH çıkabilir” diye konuştu. “Sigaranın bırakılması riski azaltır” KOAH riskini azaltmak için sigara tüketilmemesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Ercan, “KOAH sigarayı bırakmakla maalesef sona ermez ama hastalığı yavaşlatır. KOAH için kullanılan ilaçlar sadece hastaların nefes darlığı şikâyetlerini azaltır. Bu yüzden KOAH tedavisinin temeli sigarayı bırakmaktır” şeklinde konuştu. “4 evrede incelenir” Tanı konma sürecinden bahseden Uzm. Dr. Ercan, “Şikâyeti olan hastalarda solunum fonksiyon testi ile tanı konulur ve hastalığın şiddeti belirlenir. Hafif, orta, ağır ve çok ağır olmak üzere 4 evrede incelenir. Çok ağır evrede kalp yetmezliği meydana gelebilir ve ayaklarda su toplama (ödem) başlar. Kalp yetmezliği gelişen hastalarda hastalığın ileri dönemlerinde nefes darlığı çok şiddetlenir ve hastalar evden dışarı çıkamaz hale gelir. Bu dönemdeki hastalar artık günün yarısından çoğunda oksijen makinesine bağlı kalırlar” ifadelerini kullandı. “Tedavi yolları” Uzm. Dr. Ercan, KOAH’ın tedavi sürecindeki aşamaları şöyle sıraladı: “Hastalığın değerlendirilmesi ve izlenmesi, risk faktörlerinin azaltılması, farmakolojik ve farmakolojik olmayan yaklaşımlarla stabil KOAH’ın tedavisi, KOAH semptomlarında kısa süreli kötüleşme ile karakterize akut alevlenmelerin tedavisi.” Uzm. Dr. Ercan, “Stabil KOAH tedavisi, şikâyetler için bronş açıcı ilaçların kullanımını ve yılda bir kez grip aşısı yapılmasını içerir. Farmakolojik olmayan tedavi yaklaşımları ise, solunumsal rehabilitasyon programları, oksijen tedavisi ve sınırlı sayıdaki vakada uygulanan bronkoskopik valf yerleşimi gibi girişimleri içerir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
İstanbul Garanti BBVA yeni ödeme ve elektronik para kuruluşu TAMİ’yi tanıttı İSTANBUL (İHA) – Türkiye’de ödeme sistemleri alanında geliştirdiği yenilikçi hizmetleriyle öncü rol üstlenen Garanti BBVA’nın ödeme sistemleri altyapısı ve dijital ödeme çözümleri sunan yeni iştiraki Garanti Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri A.Ş TAMİ markasıyla faaliyetlerine başladı. TAMİ, Garanti BBVA’nın ödeme sistemleri alanındaki tecrübesi ve teknolojik altyapısı sayesinde işletmelere ve son kullanıcılara sağlayacağı yenilikçi ürün ve çözümlerle, hızla büyümeye devam eden e-ticaret ve online ödemeler dünyasında fark oluşturmayı hedefliyor. Yeni ve tamamen dijital bir ödeme deneyimi sunacak TAMİ’nin hedefleri, ürün ve çözümleri ile e-ticaret ve ödemeler dünyasındaki son gelişmeler, Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ceren Acer Kezik ve TAMİ Genel Müdürü Melda Çetin ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı. Garanti BBVA’nın yeni ödeme ve e-para şirketi TAMİ’nin ana ürünleri Çoklu banka POS’u ve Ön Ödemeli Kart olacak. Müşteriler bu ürünlere tami.com.tr, TAMİ mobil uygulaması ya da Garanti BBVA’nın dijital kanalları olan Garanti BBVA Mobil ve Garanti BBVA İnternet ile Garanti BBVA şubeleri üzerinden başvuru yapabilecekler. Özellikle e-ticaret odaklı iş yapan veya e-ticarete yeni başlayan işyerlerinin hayatını kolaylaştıracak TAMİ çoklu banka POS tarafında, müşteriler tek bir TAMİ POS’u alıp birçok bankanın POS’una sahipmiş gibi işlem yapabilecek. Bu sayede müşteriler bu bankaların taksitlerinden yararlanabilecek ve tüm raporlarını tek bir yerden konsolide şekilde görebilecekler. TAMİ diğer yandan ön ödemeli kart çözümüyle, halihazırda bankacılık sistemi dışında kalan, kredi kartı sahibi olamayan ancak online alışveriş ihtiyacı duyan ev kadınlarının, öğrencilerin ve gençlerin de hayatını kolaylaştıracak çözümler sunmayı hedefliyor. Müşteriler, söz konusu kanallar üzerinden kolaylıkla alınacak TAMİ ön ödemeli karta herhangi bir banka hesabından para yüklemesi yaparak kartlarını anında e-ticaret alışverişlerinde kullanabilecekler. TAMİ’nin tanıtımıyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ceren Acer Kezik, “Garanti BBVA olarak her zaman müşterilerimizin ihtiyaçlarını, beklentilerini ve deneyimlerini odağa alan bir anlayışla hareket ediyor, tüm ürün ve hizmetlerimizi bu anlayışla tasarlıyoruz. Ödeme sistemleri dünyası teknoloji ve dijitalleşmenin gücüyle çok hızlı bir değişim içinde. Gerek müşteriler gerekse üye işyerlerinin ihtiyaç ve beklentileri de aynı şekilde sürekli değişiyor ve dönüşüyor. E-ticaretin toplam harcamalar içindeki payı hızla büyürken, bu dinamizm artan kart harcamalarıyla birlikte farklı ödeme çözümleri ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Buradan hareketle, 2 yıllık geniş bir müşteri araştırması, ürün analiz ve geliştirme dönemi sonucunda müşterilerimizin ‘tam istediği’ ödeme teknolojilerini hız, yalınlık, kolaylık odağıyla karşılarına çıkaracağımız ve dijital ödeme süreçlerini daha da kolaylaştırıp ek faydalarla birlikte müşterilerimize katma değer oluşturacağımız bir altyapı geliştirdik. Müşterilerimizin görüşlerinden doğan TAMİ markamızla müşterilerimize ‘tam istediği teknoloji’ ‘tam istediği kart’ ‘tam istediği POS’ çözümünü sunuyoruz. TAMİ’nin sunmuş olduğu bu çözümlerle e-ticarete ve online ödemeler dünyasına yeni bir boyut katacağı inancındayız. Garanti BBVA’nın ödeme sistemleri alanında sahip olduğu deneyim ve öncü rolünü güçlü teknolojik altyapısıyla birleştirerek, sektörümüzü TAMİ gibi nice yenilikçi çözümlerle buluşturmaya; müşterilerimize ve işletmelerimize sürdürülebilir değer oluşturmaya devam edeceğiz. TAMİ olarak tam da bu noktada beklentilere cevap verecek hatta ötesine geçen, teknolojik altyapımızın gücüyle hayat bulan çözümlerimizle fark oluşturmayı hedefliyoruz. TAMİ çok geniş segmentte bir müşteri kitlesine, hangi bankayla çalışıyor olursa olsun veya bir banka hesabı dahi olmasa erişebileceği, güvenilir, hızlı, kolay ve kesintisiz çözümlerle geliyor” dedi. TAMİ Genel Müdürü Melda Çetin ise “TAMİ, ülkemizde güçlü şekilde büyümesini sürdüren e-ticaretin beraberinde getirdiği, alıcı ve satıcılar için, farklı kanallardan hızlı, güvenli, kesintisiz ödeme alma ve ödeme yapma ihtiyacına cevap verme hedefiyle yola çıktı. Şirketimiz bu kapsamda, KOBİ’lerden mikro işletmeler ve e-ticaret işyerlerine, sosyal medya kanalları üzerinden ticaret yapan bireysel satıcılardan ev kadınları ve öğrencilere kadar uzanan çok geniş bir kitleye yenilikçi ödeme çözümleri sunacak. TAMİ Türkiye’de arzu eden her işletmenin kolay ödeme almasını, rahatlıkla ödemelerini takip edebilmesini, bankalarla çalışırken aynı zamanda bankaların kartlarına taksit imkânı ve özel kampanyalardan yararlanmasını sağlayacak. Bu doğrultuda, bugün mevzuatlar gereği sadece ödeme ve elektronik para kuruluşlarının sunabildiği, çoklu banka POS’u, cüzdan, linkli ödeme ve raporlamasız pazaryeri gibi hizmetleri almak isteyen işletmelere gelişmiş teknolojik çözümleriyle hizmet verecek" diye konuştu. Sundukları ürünü sürekli geliştireceklerini ifade eden Çetin, "Bu kapsamda özellikle çoklu banka POS ürünümüzle, e-ticarete yeni başlayan işyerlerinin ya da mevcuttaki POS’unu değiştirip başka POS kullanmak isteyen ancak bunların sistemsel zorluklarından çekinen tüm işyerlerinin hayatlarını kolaylaştırıyoruz. İşyerleri, tek bir TAMİ POS’u alıp birçok bankanın POS’una sahipmiş gibi işlem yapabilecek, müşterilerini bu bankaların taksitlerinden faydalandırabilecek, tüm bankalardaki raporlarını ve işlemlerini tek bir yerden görebilecekler. E-ticarette faaliyet göstermek isteyen ve online ödeme almak isteyen müşterilerimize sanal POS’un yanında birçok katma değerli ürün sunuyoruz. Çoklu banka POS’u dışında web sitesine sahip olmadan da ödeme alabilmek için, linkli ödeme, bunun dışında kart saklama, pazaryeri çözümü, firmaların entegrasyonlarını kolaylaştırmak üzere developer portal ve Sandbox ile firmaların ödeme almasını kolaylaştırmak üzere ortak ödeme sayfası gibi ürünler hazırladık. Bu ürün setini sürekli ilerletip geliştireceğiz ve müşteri ihtiyaçlarına göre şekillendireceğiz" şeklinde konuştu. TAMİ ön ödemeli kartın sağlayacağı avantajlardan da bahseden Çetin, "Diğer taraftan henüz bankacılık sistemine dahil olmamış ev kadınlarını, 18 yaş altı öğrencileri, gençleri, bir kredi kartı olmayan tüm bireyleri de TAMİ ön ödemeli kartla ödemeler dünyasında kolaylıklarla buluşturuyoruz. Ön ödemeli kart sahiplerine herhangi bir yaş kontrolü olmadan 2 bin 750 TL limitle kullanılabilen anonim ya da uzaktan müşteri tanıma yöntemiyle doğrulanmış kart, 12-18 yaş arasındaki çocuklara yönelik de ebeveyn kontrollü kart gibi birkaç çeşit kart sunuyoruz. 12 yaş üzerindeki gençler doğrulama yaparak ve ebeveynlerinin onayıyla bu limitin üzerinde kartlarını kullanabiliyorlar. Hesaplarına koydukları tutarı özgürce ve güvenle, fiziksel veya online kanallardan harcayabiliyorlar. Ebeveynler aynı zamanda çocuklarının harcamalarını hem izleyebiliyor hem de sektör bazlı harcama limitleri belirleyebiliyor. Müşterilerimiz kartlarını kullanırken yaralanabilecekleri nakit iade kampanyaları, IBAN’a ya da IBAN’dan para transferi, “Tamiliden Tamiliye QR” ya da telefon numarasıyla yapılabilen PtoP para transferi ve e- para cüzdanı ürünlerini sunuyoruz. Sonuç olarak amacımız, TAMİ ile e-ticaret ve ödemeler dünyasında tüm müşterilerimize kusursuz bir deneyim yaşatmak ve tüm ihtiyaçlarına tek bir altyapı, tek bir uygulama üzerinden en hızlı ve güvenli çözümü sunabilmek” İfadelerini kullandı.
İstanbul SRC Belgesi almak isteyenleri 2025’te büyük zam bekliyor Ticari taksi, öğrenci servisi, otobüs, minibüs, kamyon ve personel taşımacılığı yapan sürücülerin alması gereken SRC Belgesi için 2025 yılında kurs ücretlerine en az yüzde 50, cezalara da yüzde 45 oranında zam gelmesi bekleniyor. 2025 yılı itibarıyla SRC Belgesi olmayan sürücüler için ciddi yaptırımlar gündeme geliyor. Hem sürücülere hem de araç sahibi firmalara uygulanan cezalar, önemli ölçüde artış gösterecek. SRC Belgesi olmadan ticari araç kullanan sürücülere ve SRC belgesi olmayan sürücülere araç teslim eden firmalara ayrı ayrı para cezası uygulanıyor. Buna göre; 2024 yılı için SRC Belgesi olmadan araç kullanma cezası belirlenen cezai miktar sürücülere 2 bin 250 TL, işletmeye ise 5 bin 679 TL olmak üzere toplam 7 bin 929 TL para cezası iken, vergi uzmanlarının hesaplarına göre 2025 yılında yüzde 45 oranında zam yapılması bekleniyor. Sürücülere uyarıda bulunan Tüm-Der İstanbul SRC Kursları Derneği Başkanı Nihat Gültekin, "Geç kalmadan SRC Belgenizi 31 Aralık tarihine kadar alın. 1 Ocak 2025 tarihi itibari ile kurs ücretlerine yaklaşık yüzde 60’ın üzerinde zam gelecek. Ayrıca sürücüye ve firma sahiplerine de yazılan cezalara yüzde 45 oranında YDO oranında artış bekleniyor" dedi. Ticari araç kullanmak için SRC Belgesi almak, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Yönetmeliğine göre zorunlu tutuluyor. Bu belgeler, sürücülerin trafikte daha güvenli bir şekilde araç kullanabilmeleri için gerekli eğitimleri almış olduklarını gösteriyor.
İstanbul Yenidoğan Çetesi fezlekesinde yer alan CİMER ihbarını yapan sanık savunma yaptı Yenidoğan Çetesi ile ilgili “Bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse, demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler, sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiçbir şüphem yoktur” şeklinde CİMER ihbarı yapan tutuklu sanık Deniz Korkmaz duruşmada savunma yaptı. Korkmaz savunmasında, “Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu. Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı” dedi. Yenidoğan Çetesi’nin dava dosyasında CİMER şikayeti yer alan Deniz Korkmaz savunma yaptı. “Bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse, demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler, sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiçbir şüphem yoktur” cümleleri ile CİMER’e başvuran tutuklu sanık Korkmaz savunmasında “Bir süre Bağcılar Sefa Hastanesi ve orası kapandıktan sonra bir süre sonra Reyap Hastanesi’nde ve A Hastanesi’nde çalıştım. Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu. Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Bize daha az şişe kullanılırsa, daha çok para kazanırız bize de çok malzeme gelir diyorlardı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Hastanedeki tüm aletler bozuktu. Bu insanları ben CİMER’e şikayet ettim" diye konuştu. Deniz Korkmaz CİMER’e yaptığı şikayetinde ise, “Eski PKK hükümlüsü ve şu anki İYİ Parti üyesi Reyap Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen, SSK’yı dolandırmaktadır. Reyap Hastanesi, Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi, Doğa Hastanesi, Medicine Bağcılar Hastanesi, eski olarak Ethica Hastanesi, Duygu Hastanesi ve birçok hastanenin yeni doğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar. İnsani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Bu şahıslar, 1. basamak olan hastaları epikrizlerde hep 3. basamak olarak göstererek ve 112 Komuta Kontrol Merkezi’ne rüşvet vererek bebek satın alarak yıllardır milyonlarca TL kazandılar. Yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Satılan bebekler, Fırat Sarı ve İlker Gönen’in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse, demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler, sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiçbir şüphem yoktur” ifadelerini kullanmıştı.