ASAYİŞ - 19 Nisan 2025 Cumartesi 08:52

Karar açıklanması beklenen tekel bayi cinayetine ilişkin acılı aile açıklamalarda bulundu

A
A
A

Esenyurt’ta meydana gelen tekel bayii cinayetine ilişkin 21 Nisan günü görülecek ve karar açıklanması beklenen duruşma öncesinde hayatını kaybeden iki maktulden biri olan Yunus Emre Erzen’in ailesi ve avukatı açıklamalarda bulundu. Erzen ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, "Müvekkillerimizin üzerinde bir baskı söz konusu. Hala para teklifleri gerçekleştirilmeye devam ediliyor" ifadelerini kullanırken, baba Cantürk Erzen ise, "Savcı mütalaasında müebbet hapis cezası istedi. Tasarlama yokmuş, kan gütme yokmuş. İnsanlar duydukça beni teselli etmeye çalışıyorlar. Halen bizimle barış için uğraşıyorlar. Yok 25 milyon verelim, 50 milyon verelim çık mahkemeye de ki ‘biz şikayetçi değiliz’. Ben oğlumun kanını mı satacağım size?" şeklinde konuştu.

Esenyurt’ta 28 Temmuz 2023’te Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır’ın hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin 10 sanığın yargılandığı davada, 21 Nisan günü görülecek duruşmada karar açıklanması bekleniyor. Duruşma öncesinde Yunus Emre Erzen’in ailesi ve avukatı davaya ilişkin açıklamalarda bulundu.

"Hala para teklifleri gerçekleştirilmeye devam ediliyor"

Erzen ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, "Mütalaa verildiği için bir karar duruşması bekliyoruz. Dosyanın içeriği, kanun maddeleri ve bizim uyuşmazlığımız ile alakalı 41 sayfalık bir mütalaaya beyan dilekçesi sunduk. Yunus Emre Erzen’in hem kan gütme saikiyle hem de tasarlayarak kasten öldürmenin içerisine dahil edilmesini istiyoruz. Bu şekilde dahil edilmediği takdirde canice bir cinayet hem aile tarafından hem vicdanlarda, hem adalet önünde karşılık bulmayacaktır. Müvekkillerimizin üzerinde bir baskı söz konusu. Hala para teklifleri gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Adil yargılamanın etkilenmesi ile ilgili de iddialar söz konusu. Türkiye Cumhuriyeti devletinin adaletine inancımız tam. Müvekkillerimin oğullarının kanını adalet önünde yerde bırakmamak için bu davayı her şekilde sürdüreceğiz. Mahkemenin hakkaniyetli bir karar vereceğine inancımız tam" dedi.

Karar açıklanması beklenen tekel bayi cinayetine ilişkin acılı aile açıklamalarda bulundu

"Ağırlaştırılmış müebbet istiyorum"

Anne Solmaz Erzen ise, "Çok canice 4 kişi birden onu orada katlettiler. Diğer çocuğun da hiçbir suçu yoktu. Bunun karşılığının ağırlaştırılmış müebbet olması lazım. Türk adaletine güveniyorum. Ağırlaştırılmış müebbet istiyorum" ifadelerini kullandı.

"Ben oğlumun kanını mı satacağım size?"

Hayatını kaybeden Yunus Emre Erzen’in babası Cantürk Erzen, "Savcı mütalaasında müebbet hapis cezası istedi. Tasarlama yokmuş, kan gütme yokmuş. İnsanlar duydukça beni teselli etmeye çalışıyorlar. Benim zaten dünyam bitti, çocuğum bitti, işim bitti. Mahkememize güveniyorum. Halen bizimle barış için uğraşıyorlar. Yok 25 milyon verelim 50 milyon verelim çık mahkemeye de ki ‘biz şikayetçi değiliz’. Ya ben nasıl böyle bir şey yapabilirim? Ben oğlumun kanını mı satacağım size? Gerekli cezayı versinler. Bir annenin babanın içini rahatlatsınlar" şeklinde konuştu.

Karar açıklanması beklenen tekel bayi cinayetine ilişkin acılı aile açıklamalarda bulundu

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz 2023 günü gece saat 23.20 sıralarında Esenyurt Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi Baray Tekel-Gold Park Şarküteri isimli iş yerinde meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede, taraflar arasında meydana gelen tartışma ve silahla ateş edilmesi sonucu Yunus Emre Erzen’in 8 adet kurşunla yaralanarak hayatını kaybettiği, Batuhan Bayındır’ın ise 2 el ateş edilmesi sonucu yaralanarak öldüğü anlatıldı. İddianamede müşteki Yusuf Erzen ve şüpheli Murat Özer’in de çeşitli yerlerinden yaralandıkları belirtildi. İddianamede, şüpheliler Tarık, Murat, Azat, ve Servet Özer’in ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’, ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet, ve 16 yıl 6 aydan 31 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. 5 diğer şüphelinin ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılması istendi.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.