SAĞLIK - 14 Aralık 2018 Cuma 16:48

İSTEUS Günleri’nin 3’üncüsü başladı

A
A
A
İSTEUS Günleri’nin 3’üncüsü başladı

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı tarafından düzenlenen İstanbul Endoskopik Ultrason ve İleri Endoskopi Günleri’nin 3’üncüsü başladı.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı tarafından düzenlenen İstanbul Endoskopik Ultrason ve İleri Endoskopi Günleri’nin 3’üncüsü başladı.



Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı tarafından gerçekleştirilen İstanbul Endoskopik Ultrason ve İleri Endoskopi Günleri Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başladı.


İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Sempozyum Başkanı ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Duman Güney, “Şuan Sağlık Bakanlığı Marmara Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi’nden İstanbul Endoskopik Ultrasonografi ve İleri Endoskopik Girişimler Kongresi’nin 3’üncüsünü yapıyoruz. Kongrenin ana kapsamı endoskopik ultrasonografi dediğimiz endoskopik yöntem ve bunun dışında diğer ileri girişimsel endoskopik yöntemlerin ya da halk arasında kapalı yöntem diye adlandırılan yöntemlerin uygulamalarını anlatmak, bunların detaylarını katılımcı hekim arkadaşlarımızla paylaşmak istedik. Bizim camiamızda çok ilgi gören bir toplantı" dedi.



"Hemşire arkadaşlarımızın da bu eğitimden faydalanması gerekiyor"


Toplantının Türkiye’de kendi alanında ilk defa Amerikan Gastroloji Akademisi tarafından onaylanıp, dünya çapında gidilmesi önerilen toplantılar içerisine alındığını kaydeden Prof. Dr. Deniz Duman Güney, "Diğer önceki toplantılara ilaven yarın endoskopik ultrasonografi ve endoskopi hemşireliği kursumuz olacak. Çünkü bunlar ileri yöntemler ve özel eğitim gerekiyor. Bize destek olan hemşire arkadaşlarımızın da bu eğitimden faydalanması gerekiyor" şeklinde konuştu.



Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Sadettin Hülagü ise ”Bugün iki ana bölümde bir tanesi endoskopik ultrasonografi ikincisi de çift alanlı endoskopi; yani ince bağırsakların görüntülemesine yönelik düzenlenecek. Aslında bu uzun zamandan beri yapılıyor. Ülkemizdeki yıllık yapılan gastroenteroloji günlerinde, haftalarındaki toplantılarda canlı vaka uygulamaları yapılıyor” açıklamalarında bulundu.



Toplantıya katılan Doç. Dr. Can Gönen de iki gün sürecek olan program içerisinde gerek yurt içinde bu alanda deneyimli hocaların, gerekse yurt dışından bilim adamlarının katılacağını dile getirirken, Dr. Emrah Alper ise Endos Tomografinin Türkiye’deki gelişmesi için ve bu konuda özellikle yayılması için çok etkili olan bir organizasyon olduğunu vurguladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Eşi ölünce 120 kiloya çıktı, devlet desteğiyle diyet yapıp 57 kilo verdi Adana’da eşinin ölümünün ardından depresyona giren ve 120 kiloya çıkan kadın, başvurduğu Çukurova Sağlıklı Hayat Merkezi’nde diyet yaparak 14 ayda 57 kilo vererek adeta bambaşka birisine dönüştü. Serpil Ata, "Depresyona girip dengesiz beslenmeye başlamıştım. Başvurduğum merkez sayesinde yeniden hayata tutundum. Artık günde en az 10 bin adım atıyorum" dedi. Adana’da yaşayan 2 çocuk annesi ev hanımı Serpil Ata’nın eşi İsmail, 2016 yılında kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etti. Serpil Ata, eşinin ölümünün ardından depresyona girdi ve dengesiz beslenmeye başladı. Bir anda 60 kilodan 120 kiloya çıkan Ata, günlük rutin işlerini dahi yaparken zorlanmaya başladı ve yaşam kalitesi düştü. Ayrıca Serpil Ata, tansiyon, şeker, guatr başta olmak üzere birçok hastalığa yakalandı. Diyetisyene başvurdu, hayatı değişti Önce kızlarının daha sonra da çevresinin uyarılarını dikkate alan Serpil Ata, sağlık ocağı doktorunun yönlendirmesiyle Çukurova Sağlıklı Hayat Merkezi’ne başvurdu. Burada diyetisyen Emrah Gülek’in tavsiyeleriyle diyete ve spora başlayan Serpil Ata, 14 ayda 57 kilo verdi ve 63 kiloya düştü. Günde en az 10 bin adım atan ve spor yapan Ata, hem depresyondan çıktı hem de yaşam kalitesini arttırdı hem de hastalıklarından kurtuldu. “58 bedenden 36 bedene düştüm” Eşinin ölümün ardından depresyona girdiğini anlatan Serpil Ata, yaşadığı zorlukları İhlas Haber Ajansı’na anlattı. Ata, artık kıyafet alırken daha mutlu olduğunu belirterek, “Eşimin ölümünün ardından yememe içmeme hiç dikkat etmedim. 120 kiloya kadar çıktım. Sonra burayı önerdiler ve geldikten sonra günde 10 bin adım atmaya başladım. İlk aylarda 3-5 kilo verdim ve çok azmettim. 57 kilo verdim ve 63’e kiloya düştüm. Ayrıca bu kiloyu koruyorum, geri kilo almıyorum. Yıllarca giyemediğim kıyafetleri şu anda giymeye başladım. Gidip kendime 36 beden kıyafet alabiliyorum. 58 bedenden 36 bedene düştüm ve kızlarımın kıyafetlerini giyebiliyorum” dedi. “Azmettikten sonra yapılamayacak hiçbir şey yok” Mide küçültme ameliyatı olmayı hiç düşünmediğini söyleyen Ata, “Çevremde ameliyattan sonra vefat eden kişiler olmuştu. Ayrıca ameliyat olup zorluk yaşayan insanlar oldu. O nedenle hiç ameliyatı düşünmedim ve sadece diyet, sporla bu kiloları verdim. Azmettikten sonra yapılamayacak hiçbir şey yok. Yeter ki azim olsun. İnsanlar bana ‘Hasta mısın, kanser misin?’ diye soruyorlar. Hastalığım da kalmadı, ilaç da kullanmıyorum. Herkese kilo vermeyi öneririm, boşuna kilo taşıyoruz” ifadelerini kullandı. “Verdiğimiz diyete harfiyen uyuldu” Diyetisyen Emrah Gülek ise danışanının çok azimli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Serpil Hanım gerçekten yüksek bir azme sahip. Verdiğimiz diyetlere harfiyen uydu. Kaçamak mümkün olduğunca yapmadı. Yürüyüşlerini aksatmadı ve her gün 10 bin adım attı. Kendisine bir beslenme, yaşam düzeni oluşturdu. Ayrıca Serpil Hanım verdiği kiloyu korudu. Çünkü bizim için kilo vermekten ziyade kiloyu korumak daha önemli. Böyle örneklerimiz çok. Birçok danışanımız güzel kilolar verdi. Herkesi merkezimize bekliyoruz.”
Erzurum Milli mücadelede “Erzurum Basını” paneli Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi ile Erzurum Yeni Medya Derneği iş birliğiyle, "Millî Mücadelede Erzurum Basını" konulu panel düzenlendi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesinin çok amaçlı salonunda gerçekleşen panelin açılışında konuşan Erzurum Yeni Medya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gamze İspirli, Erzurum basının milli mücadele döneminde stratejik öneme sahip olduğunu ifade etti. Tarihsel süreçte gazeteciliğin önemine değinen İspirli, “Bugün yine anlamlı bir çalışmanın paydaşıyız. Milli mücadele kentinde tarihsel süreçte gazeteciliğin önemini konuşacağız. Milli Mücadele dönemi, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük için verdiği büyük bir savaşın simgesidir. Bu süreçte basın, halkı bilgilendirmek ve milli bilinci güçlendirmek için önemli bir rol oynamıştır. Erzurum basını da bu dönemde milli mücadeleye olan katkılarıyla öne çıkmıştır. Erzurum, coğrafi konumu itibarıyla milli mücadelenin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Erzurum Kongresini şehrimizde yapmıştır. Doğu Anadolu’nun en büyük şehirlerinden olan Erzurum, hem askeri hem de lojistik açıdan kritik bir noktadadır. Bu nedenle, burada çıkan gazeteler ve basın organları, milli mücadeleyi desteklemek adına önemli bir misyon üstlenmiştir. Erzurum basını, milli mücadele döneminde birçok gazete ve dergi çıkarmıştır. Bu yayınlar, halkı bilgilendirmek, milli duyguları pekiştirmek ve mücadeleye destek sağlamak amacıyla önemli içerikler sunmuştur. Erzurum basını doğunun babı alisidir” dedi. Tarihsel süreçte Albayrak gazetesinin önemine değinen İspirli, “Erzurum’da çıkan en önemli gazetelerden biri olan Albayrak, milli mücadele döneminde halkı bilgilendiren ve milli duyguları güçlendiren yayınlar yapmıştır. Gazete, milli mücadeleye tam destek vererek, bağımsızlık için yapılan çalışmaları halka aktarmıştır. Erzurum basını, milli mücadelede halkı bilgilendirme ve motive etme görevini başarıyla yerine getirerek, milli bilincin oluşmasına ve güçlenmesine katkı sağlamıştır. Bu dönemde yayınlanan gazeteler ve dergiler, milli mücadelenin başarılı olmasında önemli bir rol oynamıştır. Erzurum basını, Türk milletinin bağımsızlık yolunda verdiği mücadelede unutulmaz bir yere sahiptir” dedi. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Raci Taşçıoğlu ise Millî Mücadelenin Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi açısından önemini vurgulayarak, yerel basının bu süreçteki kritik rolüne değindi. Prof. Dr. Taşçıoğlu, Millî Mücadelede Erzurum Basını panelinin, öğrencilerde bu önemli tarihi döneme dair farkındalık oluşturmak adına anlamlı bir etkinlik olduğunu belirtti. Ayrıca, İletişim Fakültesi olarak bu ve benzeri birçok etkinliği düzenlemeye devam edeceklerini ifade eden Dekan Taşçıoğlu, panelin hayırlara vesile olmasını temennisinde bulundu. Yakutiye Belediye Başkanı Mahmut Uçar ise Erzurum basının milli mücadele döneminde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, bu gibi etkinliklerin gençlerin milli bilincinin artması konusundaki önemine değindi. Uçar, panelin hazırlanmasında emeği geçen İletişim Fakültesi ve Erzurum Yeni Medya Derneği yöneticilerine teşekkür etti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Göktaş da böylesine önemli bir programa ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, üniversite olarak sivil toplum kuruluşlarıyla ortak programlar düzenlemeye devam edeceklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından panel akademisyen ve gazetecilerin sunumlarıyla devam etti. Prof. Dr. Besim Yıldırım, "Millî Mücadelede Albayrak Gazetesi" başlıklı sunumunda, Erzurum’un önemli yayın organlarından biri olan Albayrak Gazetesinin Millî Mücadeledeki etkilerini ve rolünü katılımcılara aktardı. Yıldırım, gazetenin halkı bilinçlendirmek ve Millî Mücadeleye katılımı teşvik etmek adına nasıl bir işlev üstlendiğini anlattı. Prof. Dr. Hakan Temiztürk ise "Erzurum Dergilerinde Millî Mücadele: Tarih Yolunda Erzurum Örneği" başlıklı konuşmasında, dönemin dergileri aracılığıyla Erzurum halkının Millî Mücadeleye nasıl dahil olduğunu ve bu yayın organlarının halkı bilgilendirme işlevini inceledi. Temiztürk, dergilerin sadece kültürel bir araç olmanın ötesinde, aynı zamanda milli bilincin aşılanmasında önemli bir yer tuttuğunu aktardı. “Millî Mücadelede Erzurum ve Öncü Gazeteler" başlıklı sunumunda, Erzurum’daki öncü gazetelerin bu süreçteki stratejik rolüne dikkat çeken Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu ise yerel gazetelerin halkı örgütleme, bilinçlendirme ve harekete geçirme konusundaki etkisini tartıştı. İsmail Bingöl, "Milli Mücadelede ve Cumhuriyetin İlk Yıllarında Erzurum Mahalli Basını" başlıklı sunumunda, Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde Erzurum’daki yerel basının gelişimi ve bu süreçteki dönüşüm hakkında bilgi verdi. "Mustafa Kemal’in Fazilet Adaları" başlıklı sunumunu gerçekleştiren Kadir Sabuncuoğlu ise Erzurum’daki yerel basının, Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerinin ve vizyonunun halk arasında yayılmasındaki katkılarına değindi. Sabuncuoğlu, Erzurum’un, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gelişmelere nasıl yön verdiğini ve bu sürecin basın aracılığıyla halkla nasıl paylaşıldığını anlattı. Panelde sunumların ardından, öğrenciler sunumlara ilişkin sorularını yönelterek konuşmacılardan daha ayrıntılı bilgiler aldı. Katılımcıların ilgisiyle verimli geçen panel, hem öğrenciler hem de katılımcılar için bilgilendirici ve aydınlatıcı bir deneyim sundu. Panel sonunda panelistlere protokol üyeleri tarafından plaket takdim edildi. Panele, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mehmet Akarsu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Göktaş, Yakutiye Belediye Başkanı Mahmut Uçar, Yakutiye Belediye Başkan Yardımcısı Hanifi İspirli, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Raci Taşçıoğlu, İletişim Başkanlığı Erzurum Bölge Müdürü Recep Küçükece, Erzurum Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Hasan Aykut, Erzurum Yeni Medya Derneği Başkanı Gamze İspirli, Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Yer, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Engin Ergül, STK temsilcileri panelistler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Erzurum Eğilmez: "İsrail’in Kürdistan (Küçük İsrail) hayali var" Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, terör örgütü PKK destekçisi İsrail’in, ayrılıkçı bir Kürt devletini resmi olarak destekleyen tek ülke olduğunu ifade etti. 2017 yılı Eylül ayında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yaptığı açıklamada, bölgede ayrılıkçı bir Kürt devletini desteklediğini çok açık bir şekilde ilan ettiğini hatırlatan Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, “Son dönemde Kürdistan kılıflı ’Küçük İsrail’ projesini hayata geçirilme çabaları hız kazanmıştır. Bu Küçük İsrail projesi, hem ABD hem de Avrupa tarafından ciddi bir şekilde desteklenmektedir" dedi. "Nihai ve asıl amaç Türkiye" Eğilmez, sözde Kürdistan üzerinden ikinci bir terör devletine sahip olma hayalini kuran İsrail’in, son günlerde hem sahada hem diplomaside hem de dijital mecrada faaliyetlerini yoğunlaştırdığı ve hızlandırdığının görüldüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yahudi diasporasının etkili olduğu tüm ülkelerde yapılan propaganda çalışmalarıyla terör örgütü lehinde büyük bir kamuoyu oluşturuluyor. Küçük İsrail’in gerçekleşmesindeki en büyük engelin Türk Devleti olduğunu bilen şer odakları içeride ve dışarıdaki tüm silahlarını Türkiye’ye karşı doğrultmuş durumdalar. Örneğin önce terör örgütünün TUSAŞ’a karşı düzenlediği hain eylem, sonra da PKK elebaşı Duran Kalkan’ın ’Savaşın asıl merkezi Türkiye olacak’ şeklindeki hadsiz çıkışıyla bölgedeki asıl ve nihai hedefin ne olduğunu açıkça ortaya konulmuştur. Son olarak terör örgütü PKK’nın başka bir maskesi olan Partiya Kurdistani (PAKURD) tarafından, MOSSAD bağlantılı isimlerin katılımıyla ’Yeni Orta Doğu için İsrail-Kürt İttifakı’ adıyla dijital konferanslar gerçekleştirileceği ortaya çıktı. İsrail eliyle kurulan PAKURD’un başındaki terörist İbrahim Halil Baran yaptığı açıklamalarla iplerinin kimin elinde oluğunu ve neye hizmet ettiğini açıkça ortaya koymuştur. Baran karanlık çalışmalarını ve amaçlarını şu şekilde açıklamıştır: ’Hem Kürt hem de Yahudi toplulukları hayatta kalma tehditlerine karşı ortak farkındalık kazanmaktadır. Hamas ve İran ittifakının İsrail’e yönelik saldırıları ile Türkiye’nin Kürt halkına yönelik (sözde) saldırganlığı, dayanışma ihtiyacının aciliyetini ortaya koymaktadır. Orta Doğu’da muhtemel sınır değişiklikleri gündemdeyken, bir Kürt devletinin kurulması, İsrail’in güvenliğinin sağlanması için kritik bir önem taşımaktadır.’" "Küçük İsrail için PKK-MOSSAD ittifakı" Küçük İsrail’in hayata geçirme çalışmalarının bir ayağının organizasyonunu, İsrail tarafından Ofra Bengio, Yehuda Ben Yosef ve Jonathan Spyer adındaki ajanlar öncülük ettiğini, bu üç ismin de açıkça Türk düşmanı ve PKK destekçisi olduğunu anlatan Eğilmez, “Bunlardan Ofra Bengio; MOSSAD Enstitüsü olarak bilinen Tel Aviv Üniversitesi’ne bağlı Kürt Çalışmaları programının başkanlığını yürütüyor. Diğer bir isim Yehuda Ben Yosef; MOSSAD uzantısı İsrail Kürt-Yahudi Topluluğu başkanıdır. Jonathan Spyer ise terör örgütü ile çok sıkı ilişkileri olan Orta Doğu Forum araştırmacısıdır" dedi. "Türkiye aleyhine çalışmaların Avrupa ayağı" Çalışmaların diğer ayağı olan Avrupa kıtasının, tam olarak Türkiye aleyhine bir kaleye dönüştüğünü vurgulayan ASİMED Başkanı Eğilmez, “PKK terör örgütü, Avrupa’nın neredeyse tamamında büyük bir yapılanma ile temsil edilmekte ve Avrupalı devletler tarafından himaye edilmektedir. Bu bakımdan sadece Almanya’da PKK’ya ait 189 dernek ve kuruluş faaliyet göstermektedir. Bu terör örgütü Avrupa’nın tamamında, vakıf, dernek, TV kanalı, gazete, dergi adı altında 400’den fazla örgütsel şubede faaliyet göstermektedir. Bu yapılanmayla Avrupalı devletler adeta PKK’nın kasası durumunda olup, terör örgütünün tüm iaşe ve her türlü ihtiyacı Avrupalı devletlerce karşılanmaktadır. PKK, Avrupa’da sivil toplum kisvesi alında düzenlediği organizasyonlarla yılda yaklaşık 150 milyon euro gelir elde ediyor. Hülasa, millet olarak birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan geçiyoruz. İçimizdeki hainler bizimle aynı isimleri ve kimlikleri taşıyor, bizimle aynı şehirlerde bizden birileri gibi yaşıyorlar. Bazen vekil olup mecliste, bazen başkan olup belediyede milletimiz ve devletimizin aleyhine çalışıyorlar. Ülkemizin geleceği için her zamankinden daha dikkatli olmalıyız. Ateş çemberinin ortasında olan ülkemizin ve milletimizin bekası için tüm siyasi ve mezhepsel ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak bir ve güçlü olmak zorundayız. Aksi takdirde çok ağır bedeller ödemek zorunda kalırız" ifadelerine yer verdi.
Hatay ’Her şeyi devletten beklemeyelim’ diyen vatandaşlar 7 saatte bir tır dolusu çöp topladı Hatay’da bir araya gelerek mesire alanında temizlik yapan 15 kişilik grup, 7 saatte bir tır dolusu çöp topladı. Gönüllü ekibin başında yer alan Yunus Emre Cömert, “Her şeyi devletten beklemeyelim. Sokakları, ormanları ve doğamızı kirletmeyelim” dedi. Türkiye’de orman varlığının en yüksek olduğu illerden Hatay’da temiz hava almak için mesire alanlarına akın eden vatandaşlar, çöplerini ise ormanlık alanda bırakıp ayrılıyor. Belen ilçesinde bu durumdan rahatsız olarak bir araya gelen 15 vatandaş, mesire alanında çöp toplama faaliyeti yaptı. Restoran işletmeciliği yapan Yunus Emre Cömert’in başında olduğu grup, 7 saatlik çalışmayla bir tır dolusu çöp topladı. “15 kişilik ekibimizle topladığımız çöpler tırı yüzde 70-80 oranında doldurdu” 32 yaşındaki Yunus Emre Cömert, “Radara yaklaşık 15 kişilik bir ekiple çıktık. Aslında orada olay bir tır çöp toplamak değildi. Merhametsizlik; yapılan bu davranış doğaya yapılan acımasızlıktır. Geleceğimize acımasızlık diye düşünüyoruz. 15 kişilik ekibimizle topladığımız çöpler tırı yüzde 70-80 oranında doldurdu. Arkadaşlarımızın çok emeği geçti, sağ olsunlar hepsi canla başla çalıştılar” dedi. “Her şeyi devletten beklemeyelim" Yaklaşık 7 saat gibi bir süreçte bir tır çöp topladıklarını dile getiren Cömert, “7 saat gibi bir zaman içerisinde topladık bir tır çöpü. Yapmış olduğumuz bu davranış sonrası çok mutlu olduk. Bu tarz kirli alanlarda çöp toplamaya devam edeceğiz. Yeşillik alanlarımızı kirletmememiz gerekiyor arkadaşlar. Bir izmarit bile olsa küçümsemememiz lazım. Çöplerimizi belediyenin koyduğu çöp konteynerlarıne atmamız lazım ki hiçbir şekilde çevremizi kirletmeyelim. Her şeyi devletten beklemeyelim. Sokakları, ormanları ve doğamızı kirletmeyelim. Kendi yaşam alanlarımızı katlanmaz bir hale getirmeyelim” ifadelerini kullandı.