KÜLTÜR SANAT - 16 Kasım 2024 Cumartesi 09:34

İstanbul’un semtlerinin isimleri, zengin bir mirasın izlerini taşıyor

A
A
A
İstanbul’un semtlerinin isimleri, zengin bir mirasın izlerini taşıyor

Tarihin şahdamarı olarak nitelendirilen İstanbul’un semtlerinin isimleri, köklü bir mirasın izlerini taşırken, kendine has anlamı ve bir hikayesi bulunuyor. Semt isimlerinin kökenlerini anlatan Tarihçi Zafer Bilgi,“ İstanbul’un semtlerinin ve sokak isimlerinin ilginç hikayeleri var. Tarih, sokak isimlerinde yaşıyor. Semtlerin isimlerine kulak verip, tarihe yolculuk yapmak gerekiyor. Asıl tarihe sevdalılar, buralardan okumayı çok rahat yapabilirler” dedi.


Roma ve Bizans İmparatorlukları ile Osmanlı Cihan Devletine başkentlik yapan İstanbul, tarih boyunca farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir şehir oldu. Dünya çapında eşsiz bir öneme sahip olan İstanbul’un semtlerinin isimlerinin, kendine has anlamı ve bir hikayesi bulunuyor. Taksim adını Osmanlı Cihan Devleti döneminde suyun şehre maksem edildiği bölge olmasından aldı. Nişantaşı’nın adı, buradaki ormanlık alanda okların ulaştığı en uç noktayı işaret etmek için dikilmiş nişan taşlarından geldi. Topkapı, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almak için döktürdüğü büyük top şahinin konulduğu kapı olmasından dolayı tarihe geçti. İstanbul’u fetheden, Fatih Sultan Mehmet’i yad etmek için Fatih semtine adı verildi. İstanbul’un semtlerinin isimlerinin derin kökenlerini Tarihçi Zafer Bilgi anlattı. Öte yandan, isimlerinde tarih gizli olan semtler havadan görüntülendi.


“Şehir, semtlerin isimlerinde hala yaşıyor”


İstanbul’un semt isimleri hakkında konuşan Tarihçi Zafer Bilgi, “İstanbul’un semtlerinin ve sokak isimlerinin ilginç hikayeleri var. Şehir, semtlerin isimlerinde hala yaşıyor. Şehri adım adım arşınlarken, üniversite öğrencilerimize ben sokak isimlerini gösteririm. Tarih, sokak isimlerinde yaşıyor. ‘Yaşmak Sıyıran Sokak’ dik bir yokuştur. İnsanlara yaşmağını sıyırtıyordur. İsmi oradan gelmiştir. O dik yokuş, bazen merkep bağırtan, deve bağırtan sokağı olarak da geçer. Sokak isimleriyle beraber semt isimlerinde de tarih gizli. Eminönü, deniz eminliğinin önünden geliyor. Deniz eminliğinin önünde, bal, yağ ve un temel ihtiyaçları olduğu için yakınında yemiş iskelesi var. Kuruyemiş orada birikiyor. Oradan Mısır Çarşısı’na gidiyor ve etrafa dağıtılıyor. Kuruyemiş dışında bal, yağ ve un ise kapanlara geliyor yani toptan alışveriş merkezlerinde bulunuyor. Unkapanı, Yağkapanı ve Balkapanı isimleri de oradan geliyor. Alttaki bölgeye ise ‘Tahtakale’ ismi, ‘Taht-ı Kale’den geliyor. Bir kalenin altında olmasından geliyor. Arapça bir kelimedir. Unkapanı’ndan yukarı doğru çıktığımızda bizi karşılayan semtlerden olan ‘Zeyrek’, ince düşünceli, zeki olan Zeyrek Mehmed Efendi’nin medresesini kurmasından geliyor. İleriye doğru ‘Karagümrük’ semti, karanın gümrük noktasıdır. ‘Edirnekapı’ ise Edirne’den gelen kervanların girdiği kapı. O kapıdan içeriye doğru girilip, kara kervanlarının gümrük noktasından Karagümrük ismi geliyor. ‘Topkapı’ ise büyük şahi topunun konulduğu kapıdan geliyor. Bugünkü ‘Topkapı Sarayı’ da yine önüne büyük şahi toplarının konulmasından geliyor. ‘Çatladıkapı’ depremde çatladığı için, ‘Kumkapı’ saraya inşaat kumlarının alınmasından dolayıdır. Böyle ilginç isimler hakikaten yaşıyor. Mesela su kültürü de yaşıyor. Aksaray’daki ‘Horhor’ semti, horul horul akan sudan geliyor. Suyun olduğu maksem de duruyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Horhor Çeşmesi maksem yapılmıştır. Maksem suyun toplandığı alandır. ‘Taksim’ suyun taksim edildiği alandır. Bugün Taksim semt ismi de oradan geliyor” ifadelerini kullandı.


“Semtlerin isimlerine kulak verip, tarihe yolculuk yapılabilir”


Semt isimlerinden tarihin okunabileceğini ifade eden Bilgi, “Fatih, her dediğimizde yabancı bir insan ‘Fatih nedir’ diye soruyor. Biz de diyoruz ki; bu şehri fetheden Fatih Sultan Mehmed’i her seferinde yad etmek adına bu ismi vermişiz. Her seferinde Fatih Sultan Mehmed’i hatırlıyoruz. Topkapı Sarayı’nın hemen yanında gül bahçesi bulunuyor. Sarayın kendi gül bahçesidir. Gülhane ismini oradan alır. Buralar tarihin şahdamarı diyebileceğimiz, insanların kulak verip tarihi dinleyebileceği yerlerdir. Biz bugün buralardan uzaklaşmışız. Uzaklaştığımız için göremiyoruz. ‘Nişantaşı’, okları nişan alınırken konulan taşlardır. Hala Nişantaşı’nda bunlar duruyor. ‘Okmeydanı’da okların atıldığı meydan. Bugün bunları anlayabilmek mümkün değil. Biraz semtlerin isimlerine kulak verip, tarihe yolculuk yapmak gerekiyor. Asıl tarihe sevdalılar, buralardan okumayı çok rahat yapabilirler” diye konuştu.



İstanbul’un semtlerinin isimleri, zengin bir mirasın izlerini taşıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin 3. Uluslararası Tarsus Festivali, sergi ile sona erdi Mersin Büyükşehir Belediyesinin, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı koordinesinde bu yıl 3.’sünü gerçekleştirdiği ‘Uluslararası Tarsus Festivali’nin kapanışı, muhteşem bir sergi ile yapıldı. Sergide, Uluslararası Tarsus Festivali kapsamında düzenlenen ‘Sanat Çalıştayı’na katılım sağlayan 35 ressamın, festival boyunca Tarsus Kültür Park içerisinde yaptıkları 70 eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sanat, tarih ve farklı kültürlerin bir arada bulunduğu Tarsus’ta, yurtiçi ve yurtdışından gelen sanatçıları ve farklı kültürlerin bir araya gelmesini sağlamayı amaçlayan ’Sanat Çalıştayı’na, Türk sanatçıların yanı sıra 12 farklı ülkeden toplam 35 sanatçı katılım sağladı. Tarsus’a özgü değerlerin tuvallere yansıtıldığı çalıştayda, sanatçılar özgün eserler ortaya çıkardı. Her sanatçının 2’şer eser ile katıldığı programda ortaya çıkan 70 resim, Tarsus Kültür Park’ın doğal ortamında sanatseverlerle buluşturuldu. Sergiye sanatseverler de yoğun ilgi gösterdi. “Amacımız bu eserleri, ileriki süreçte yapmak istediğimiz müzede sergilemek” Bu yıl festival kapsamında ilk kez Sanat Çalıştayı düzenlediklerini kaydeden Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü, Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger, “TADEKA Plastik Sanatlar Kurulumuzun önerisiyle ilk kez başlattığımız çalıştayımızın, sergiyle beraber kapanışını gerçekleştirdik. Son derece başarılı, birbirinden değerli 70 eserle beraberiz. Bu sergiyi en iyi şekilde sanatseverlerle, vatandaşlarımızla buluşturmayı ve onların beğenisine sunmayı arzu ediyoruz” dedi. Amaçlarının, ileriki süreçte yapmak istedikleri müze ve galerilerde bu eserlerin halkla buluşmasını sağlamak olduğunu ifade eden Özdülger, “Herkesi sanatla ilgilenmeye, sanatla bir arada olmaya, sanatla buluşmaya davet ediyorum. Çünkü sanatın iyileştirici, birleştirici ve şifalandırıcı gücünün farkındayız. Böyle bir festivalin yapılmış olmasında emek veren herkese, ama en başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer’e, Tarsus’umuza yaraşır, Tarsuslu vatandaşlarımızın da memnun kalacağını bildiğimiz, o doğrultuda içeriğini oluşturduğumuz bir festivalde bir araya gelmemizi sağladığı için teşekkür ederim” diye konuştu. “100’ e yakın ülkenin gözü kulağı bu festivaldeydi” Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sanat Çalıştayının küratörlerinden Prof. Dr. Orhan Cebrailoğlu, festivalin birçok ülkede ses getirdiğini belirterek, “35 sanatçıyla beraber Tarsus’un güzel parkında bir haftadır work shoplar, performanslar, resimler yapıyoruz. Çok farklı disiplinlerde sanatçılar var burada. Kendi alanında çok ünlü sanatçılar Tarsus’ta bir hafta boyunca, Tarsus’un sosyal, kültürel hayatını, burada gördükleri konuları, burada rastladıkları insanlarla sohbetlerinde aldıkları duyguları tuvallere aksettirdiler” ifadelerini kullandı. Bu resimlerin, ileride kurulması planlanan Mersin Modern Sanatlar Müzesinde sergileneceğini kaydeden Cebrailoğlu, “Bu konuda desteklerini esirgemeyen Büyükşehir Belediye Başkanına canı gönülden teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum. Çünkü uluslararası anlamda, dünya çapında bir iş başardı. 100’e yakın ülkenin gözü kulağı burada. Neler olup-bittiğini öğrenmek istiyorlar” dedi.