KÜLTÜR SANAT - 06 Kasım 2024 Çarşamba 10:39

‘Inside Out 2’ kasım ayında Tivibu’da

A
A
A
‘Inside Out 2’ kasım ayında Tivibu’da

Televizyon platformu Tivibu, kasım ayında zengin içerikleri sinemaseverlerle buluşturuyor. Birbirinden yeni yapımların yer aldığı platformda, ’Inside Out 2’ ve ’Garfield’ gibi 2024 yapımı filmler, Kirala Satın Al Klasöründe izleyicilerin beğenisine sunuluyor.



Türk Telekom’un televizyon platformu Tivibu, birbirinden özel içerikleri seyircilerle buluşturmaya devam ediyor. Platform kasım ayında animasyondan komediye, aksiyondan maceraya kadar birçok yeni içerik sunuyor.


Animasyon keyfi Kirala Satın Al Klasöründe


Kasım ayında çok sayıda yeni içeriği izleyicilerin beğenisine sunan Tivibu, Kirala Satın Al Klasörü’nde 2024 yılında vizyona giren ‘Inside Out 2’ animasyon filmini sinemaseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Dünya çapında yaklaşık 1,7 milyar dolar hasılat ile 2024’ün sinemalarda en çok izlenen filmi olan ‘Inside Out 2’, artık bir ergen olan Riley’nin çılgın ve kişisel duygularla dolu yeni maceralarını konu alıyor.


Klasörün 2024 yapımı olan bir başka animasyon içeriği ise ‘Garfield’. Jim Davis tarafından 1978 yılında kurgulanan ve hikâyeleri karikatür sayfalarından televizyona kadar uzanan Garfield’ın animasyon filminde, kayıp babası Vic ile yolları yeniden kesişen Garfield ve arkadaşı Ollie’in birlikte yaşadığı maceralar ekranlara geliyor.


Kirala Satın Al Klasörü’nün kasım ayında eklenen diğer yeni yapımlar ise ‘Furiosa’, ‘The Watchers’ ve ‘Bad Boys’. Hem yönetmenliğini hem senaristliği George Miller’in üstlendiği ‘Furiosa’, yaşadıklarından sonra güçlü bir savaşçıya dönüşen ‘Furiosa’nın hikayesini konu ediyor.


Klasörde öne çıkan bir diğer film ise, Dakota Fanning’in başrolde yer aldığı 2024 yapımı The Watchers. Aynı adlı kitaptan uyarlanan filmde, insanların gizemli yaratıklar tarafından evcil hayvan olarak tutulduğu Galway’in ücra ormanlarında geçen bir korku macerasına odaklanıyor.


Başrollerini Will Smith, Martin Lawrence ve Vanessa Hudgens’in paylaştığı Bad Boys: Ride or Die, klasörün aksiyon komedi türündeki filmi olarak öne çıkıyor. 2024 yapımı film, yaşı ilerlemiş iki çılgın polisin maceralarını anlatıyor.


Sinemaseverlerden tam not alan filmleri izleyicilerle buluşturan platform kasım ayında, ‘Ordinary Angels’, ‘10 Lives’, ‘They Shot The Piano Player’ filmlerini platforma dahil ediyor.


Klasörün bu ay öne çıkan içeriklerinden ‘Ordinary Angels’da Hilary Swank, Alan Ritchson ve Skywalker Hughes başrolleri paylaşıyor. 2024 yapımı film, Kentucky’nin küçük bir kasabasında, iki kızının geçimini sağlamak için mücadele eden Sharon Steves’in, Ed Schmitt ile tanışma hikayesini konu alıyor.


Tivibu Film Klasörünün kasım ayında dikkat çeken animasyon içeriği ise 2024 yapımı ‘10 Lives’. Film, dokuzuncu canını da kaybedince eski hayatına geri dönebilmek için yeniden şans isteyen şımarık bir kedinin eğlenceli hikayesini anlatıyor.


They Shot The Piano Player, klasörün belgesel ve müzikal türünde öne çıkan 2023 yapımlarından. Film, müzik gazetecisi Jeff Harris’in, 1976’da Buenos Aires’te ortadan kaybolan genç Brezilyalı samba-jazz piyanisti Francisco Tenrio Jnior hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmak amacıyla heyecanlı bir yolculuğa çıkmasını ele alıyor.


BluTV’nin en beğenilen dizileri Tivibu ekranlarında


En beğenilen dizileri seyirciyle buluşturan platform, kasım ayında BluTV’nin ‘The Responder’, ‘Violet Like The Sea’, ‘Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç Hikayesi’ ve ‘Kıyma’ isimli yapımlarını platforma dahil ediyor.


2022 yapımı olan ‘The Responder’, gece vardiyasında çalışan bir acil müdahale görevlisi olan Chris’in hikayesini konu alıyor. Liverpool sokaklarında heyecanlı hikayelerin anlatıldığı dizide Chris, yeni ortağı Rachel ile hem profesyonel hayatında hem de özel yaşamında zorluklarla kıyasıya mücadele ederek hayatta kalmaya çalışıyor.


İtalya’da geçen ve yine 2022 yapımı olan Violet like the Sea ise Miss İtalya ve moda gazetecisi Viola Vitale’nin, babasını aramak için Sicilya’ya dönmesinin ardından gelişen olayları anlatıyor. Dedektif drama türündeki dizi BBC One’da yayınlanarak büyük izleyici kitlelerine ulaştı.


Ayrıca bu ay öne çıkan ‘Kıyma’ ve ‘Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikâyesi’ başta olmak üzere bir çok BluTV yerli yapımı Tivibu Dizi klasöründe izleyicilere sunulmaya devam ediyor.



‘Inside Out 2’ kasım ayında Tivibu’da

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Rektör Hacımüftüoğlu, Irakly Sinyagin madalyası ile ödüllendirilen Prof. Dr. Ercişli’yi misafir etti Rusya Federasyonu Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanlığına bağlı Rusya Bilimler Akademisi, 17 Ekim 2024 tarihinde yaptığı toplantıda, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sezai Ercişli’yi, dünya tarım bilimine katkıları, bilimdeki uluslararası başarısı ve uluslararası ilişkilerdeki etkinliği nedeniyle 2024 yılı Irakly Sinyagin Madalyası ile ödüllendirme kararı aldı. Bu önemli ödülün ardından, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Prof. Dr. Ercişli’yi makamında ağırlayarak, bu büyük başarıdan dolayı kendisini tebrik etti. Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, Ercişli’nin hem üniversiteye hem de Türk bilim dünyasına sağladığı katkıların takdire şayan olduğunu belirterek, bu ödülün sadece Prof. Dr. Ercişli’nin değil, Atatürk Üniversitesinin de uluslararası bilimsel alandaki prestijini arttıran bir adım olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Sezai Ercişli ise aldığı ödülün, tarım bilimlerine olan katkılarının daha da görünür olmasına ve uluslararası alandaki iş birliklerinin güçlenmesine vesile olacağını ifade etti. Ercişli, bu başarıyı Atatürk Üniversitesinin akademik ve araştırma altyapısına, çalışma arkadaşlarına ve öğrencilerine adadığını belirtti. Irakly Sinyagin Madalyası; her yıl, tarım bilimlerinde uluslararası ilişkileri teşvik eden önemli çalışmalara imza atan bilim insanlarına veriliyor. Akademi üyelerinin oy birliğiyle aldığı karar neticesinde ödülün sahibi olan Prof. Dr. Sezai Ercişli, özellikle tarım bilimleri alanındaki uluslararası projelere katkıları, araştırmalarının geniş çaplı etkisi ve bilimsel iş birliklerine verdiği önem nedeniyle bu prestijli ödüle layık görüldü.
Sivas ‘Tokum ama yerim’ diyorsanız bu hastalığa yakalanmış olabilirsiniz Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Arslan, hedonik açlıkla ilgili bilgi vererek yemek yemenin düzenli saatlerde olması gerektiğini vurguladı. Sivas Medicana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Cansu Arslan, kişinin kalori ihtiyacından bağımsız, metabolizmanın uyarılarak yiyecekleri sadece lezzeti nedeniyle tüketme isteği olarak ifade edilen “Hedonik açlık” hakkında açıklamalarda bulundu. Teknoloji ve dijital medya kullanımının artması, insanların hedonik açlık düzeylerini artırdığını belirten Arslan “Hedonik açlık biyolojik ihtiyaç olmadan besinlerin tadı, kokusu ve diğer duyusal özellikleri nedeniyle iştahta meydana gelen artma ve besini tüketirken alınan zevk ile ilişkili olan açlıktır. Bu açlığı “Tokum ama yerim” cümlesiyle ifade etmek daha net anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Günümüzde sosyal medyada yemek tariflerinin, mekân önerilerinin artması, televizyondaki yemek programları, internetten hızla verilen siparişler hedonik açlığı tetikliyor. Bu etkiyi azaltmak için kişinin kendisi başta önlemler almalıdır. Takip ettiğimiz sosyal medya sayfalarının yemek içeriği ağırlıklı olmaması, belli bir saatten sonra yemek siparişi vermeme kararı almak, “Gerçekten aç mıyım?” sorusunu kendimize sormak ilk adımlar olabilir. Hedonik açlığın sağlık üzerine etkileri düşünülünce sosyal medya paylaşımları, yemek programları üzerine sağlık politikaları geliştirmek de daha ileri adımlar olabilir” dedi. “Duygusal yeme ön plandadır” Açlığın genel olarak homeostatik açlık ve hedonik açlık olmak üzere iki sürece ayrıldığını belirten Arslan “Vücudumuz acıkınca, lezzetli yiyecekler görünce beyinde nükleus akümbenste bulunan dopamin salınımı uyarılır. Ve iştahımız açılır, yeme isteğimiz oluşur. İki çeşit açlık kavramından bahsedebiliriz: Gün içinde enerji ihtiyacımızı karşılamak adına açlık hissetmemize ‘Homeoztatik Açlık’ denir ki bu hepimizin bildiği açlık hissidir. ‘Hedonik Açlık’ ise enerji ihtiyacımız olmaksızın lezzetli bulduğumuz besinlerin tüketiminden sağlanan haz amacıyla hissettiğimiz açlıktır. Yemek sonralarında tok olmamıza rağmen sevdiğimiz tatlıları rahatça tüketmemiz bu açlığın en güzel örneğidir. Birinde metabolik bir enerji ihtiyacı söz konusuyken diğerinde duygusal bir yeme ön plandadır. Yüksek kalorili ve lezzetli yiyeceklere kolay ulaşılabilirlik, büyük porsiyonlar obezojenik çevre dediğimiz yani obezite oluşma riski yüksek bir çevre oluşturmaktadır. Bu tarz besinlerin tüketimi ile yüksek oranda tuz, şeker ve yağ alımına bağlı olarak obezite ve obezitenin yol açtığı hastalıklarda artış görülebilmektedir. Diğer yandan obez bireylerde, obez olmayanlara göre daha yüksek hedonik açlık gözlemlenmiştir. Yani obez bireylerde hedonik açlık daha sık görülürken hedonik açlık yaşayan bireylerde de ihtiyaç fazlasını tükettiği için obezite riski artmaktadır. Bu iki yönlü durum obezite ile birlikte hedonik açlığında değerlendirilmesi gerektiğini bizlere göstermektedir” şeklinde konuştu. “Tokum ama yerim cümlesini kurmamaya çalışalım” Belirli yemek saatlerinin olması gerektiğini söyleyen Arslan “Hoş gelen atıştırmalıklar evde, işte kolay ulaşılabilir yerde olmamalı. “Gerçekten aç mıyım?” sorusunu mutlaka kendimize soralım. Susuz olabiliriz bu hissi de unutmayalım. “Tokum ama yerim” cümlesini kurmamaya çalışalım. Mutfağa sık uğramayalım. AVM veya restoranların çok fazla olduğu mekânlarda fazla gezinmek tok olsanız bile iştahınızı kabartarak bir şeyler yiyip içmemize neden olabilir. Bu alanlarda kısıtlı vakit geçirelim. Alışverişe aç çıkmayalım. Vitamin-mineral eksiklikleri herhangi bir besine karşı fazla istek duyulmasına sebep olabilir. Çikolata, kırmızı et, peynir, tatlı gibi keskin tatlara olan aşırı istek ve yönelim genellikle altta yatan vitamin mineral eksikliğiyle bağlantılıdır. Rutin kan sayımlarımızı ihmal etmeyelim. İyi hissetmiyorsak mutlaka bir uzman desteği alalım. Duygularımızı besinlerle baskılanmaya çalışmayalım. Sosyal medyada yemek hesaplarına belli bir saatten sonra bakmayalım. İyi bir uyku düzeni iştahımızı yönetmeyi kolaylaştırır bunu da uygulayalım. İhtiyacımız olanın dışına çıkmadan, israf etmeden, sadece haz duygusunu yaşamak adına yememeye özen gösterelim. Böylece hem bu öz denetimi sağlamayı öğreniriz hem kilo sorunu yaşamadan bu süreci atlatmış oluruz” dedi.
İstanbul Deniz ekosistemini koruyan Mavi Nefes Projesi’yle 3 yılda 225 tondan fazla atık toplandı Garanti BBVA’nın, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA işbirliğiyle deniz kirliliğini azaltmak ve önlemek amacıyla Marmara Denizi’nde başlattığı ‘Mavi Nefes Projesi’ başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor. Proje kapsamında 3 yılda 225 tondan fazla atık toplandı. Sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında iklim kriziyle mücadeleyi önceliklendiren Garanti BBVA’nın, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA işbirliğiyle deniz kirliliğini azaltmak ve önlemek amacıyla Marmara Denizi’nde başlattığı ‘Mavi Nefes Projesi’ başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor. Proje kapsamında Eylül 2021-Ağustos 2024 döneminde Marmara Denizi’nde 225 tondan fazla atık toplandı. Tatvan’da faaliyetlerini sürdüren Ahtapot 6, Van Gölü’nde Nisan-Ağustos 2024 döneminde 12 ton atık toplarken, Göcek’te faaliyet gösteren TURMEPA 3 teknesi ise 2023 Mayıs ve Haziran aylarında, 2 bin 141 tekneden 579 bin 385 litre atık su toplayarak, 4 milyon 635 bin litre deniz suyunun temiz kalmasına katkı sağladı. Projenin eğitim ayağında ise ‘Mavi Nefes’ çevrimiçi eğitimleriyle 8 ilde 73 bin 460 öğrenci ve 4 bin 78 öğretmene, eğitim otobüsüyle 7 ilde 3 bin 539 öğrenci ve öğretmene, Mavi Dedektiflerle ise 19 kurumda 403 öğrenci ve öğretmene ulaşıldı. Mavi Nefes Projesi, koruma ve farkındalık eğitimleriyle öğrenci ve öğretmenlerle buluşmaya devam ediyor. Alınan iki nefesten biri denizlerden Yapılan açıklamaya göre, Garanti BBVA’nın TURMEPA’yla yaptığı iş birliğinin genel kapsamı, ’’Aldığımız iki nefesten birini’’ sağlayan deniz ekosisteminin korunmasını, iyileştirilmesini ve gelecek nesillere en iyi şekilde aktarılmasını içeriyor. Bu kapsamda Mavi Nefes Projesi’nin deniz ekosistemi üzerindeki iyileştirici etkisi deniz altından ve üstünden birbirine paralel şekilde ilerliyor. Deniz altında Saros ve Göcek’te karbon yutağı ve oksijen üreticisi deniz çayırları, mercanlar gibi deniz canlılarının bulunduğu ekosistemlerin doğrudan korunmasına yönelik bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca azalma görülen bölgelerde deniz çayırı ekimi, deniz ekosistemi üzerindeki baskıların bilimsel olarak ortaya konulması ve gerekli önlemlerin alınması gibi çalışmalar uzman akademisyen ve profesyonel ekipler tarafından gerçekleştiriliyor. Mavi Nefes Projesi kapsamında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Biyoloji Bölümü/ Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Taşkın yürüttüğü Fethiye Göcek Körfezi’nde “Koy Ve Kıyılarda Deniz Çayırı Posidonia Oceanica Deniz Çayırlarının İzlenmesi, Korunması Ve Ekimi Projesi’nde kısa sürede başarılı sonuçlar ortaya kondu. Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde (ÖÇKB) 1.545 deniz türü tespit edildi. Dokuz istasyonda deniz çayırı Posidonia oceanica türünün yayılışı, genel özellikleri, izlenmesi ve transplantasyonu yapıldı. Posidonia oceanica’nın 6 Mayıs 2024 tarihinde ekimi yapılan alanın 6 Haziran 2024 tarihindeki kontrolünde en az yüzde 70 oranında canlılık tespit edildi. Proje boyunca Fethiye-Göcek ÖÇKB’de en az 10 bin Posidonia oceanica fidesinin transplantasyonu hedefleniyor. İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Dalyan’ın yürüttüğü ‘Saros Körfezi Deniz Çayırı ve Mercan Koruma, Ekimi ve İzleme Projesi’nde ise biyoçeşitliliğin izlenmesi, önemli deniz türlerinin haritalanması ve Körfez’deki sıcak noktaların belirlenmesi amacıyla 1-10 Temmuz 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen saha çalışmasında 19 farklı istasyonda 23 dalış gerçekleştirildi. Bu dalışlarda Saros Körfezi’nin habitat tipleri belirlendi ve kritik habitatların (deniz çayırları, korallijen habitatlar, taş mercanlar gibi) haritaları oluşturuldu. Saros Körfezi’nde yapılan dalışlar ve incelemeler sonucunda toplam 382 türün bulgusuna ulaşıldı.
Muş Muşlu ailelerin evlat nöbeti sürüyor Muş’ta çocuklarını terör örgütü PKK’nın pençesinden kurtarmak isteyen aileler, evlat nöbetini kararlı şekilde sürdürüyor. Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla DEM Parti Muş İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan aileler, 170 haftadır kararlı bir şekilde evlat nöbetini sürdürüyor. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda destek olmasını istedi. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti il binası önünde bir araya gelen aileler, "Anneler direniyor" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" pankartları açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları için çağrıda bulundu. Anne Ayten Koçhan, 9 yıldır oğlunun kaçırıldığını söyleyerek, "Çocuğuma sesleniyorum, yolunuz yol değil, dön. Gelin devlete sığının. Dağların başında, mağaraların içinde devlet kurulmaz. Bir bayrağımız var. Ben çocuğumu PKK’dan istiyorum. Evlat hasretine dayanamıyoruz. Ersin oğlum, ben ve baban hastayız. Bizi görüyorsan gel devlete teslim ol. Yolunuz yol değil yavrum. Bu bizim davamız değil, bu İsrail ve Amerika’nın davasıdır. Sizi orada kandırıyorlar ve sizi zorla tutuyorlar” dedi. Anne Şahinaz Özcan da 8 yıldır oğlundan hiç haber alamadığını ifade ederek, "Oğlum var mı yok mu bilmiyorum. Ben PKK’dan çocuğumu istiyorum. Bir kişi dağda kalana kadar buradayım. Çocuklarımızı götürüyorlar, çok vicdansızlar" diye konuştu.