EKONOMİ - 28 Aralık 2021 Salı 15:41

İEA Başkanı Fatih Birol: "2021 itibariyle dünyada otomobil satışlarındaki elektrikli araçların oranı yüzde 10’a yaklaştı"

A
A
A
İEA Başkanı Fatih Birol: "2021 itibariyle dünyada otomobil satışlarındaki elektrikli araçların oranı yüzde 10’a yaklaştı"

Türkiye’de ve dünyada elektrikli araçların geleceğinin ele alındığı ‘Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü’ konferansı Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde düzenlendi.

Elektrikli araçlar son dönemde dünya ve Türkiye’nin gündeminde oldukça fazla yer alıyor. Türkiye’de bu gelişen teknolojide söz sahibi olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Elektrikli araçların dünyada ve Türkiye’deki durumu ile ilgili bilgi vermek amacıyla Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde ‘Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü’ konferansı düzenlendi. Konferansta dünyada yaşanan gelişmeler, Türkiye’de e-mobilite ekosisteminin gelişimi, elektrikli araçların Türkiye’nin enerji dengelerine ve çevre performansına katkısı gibi konular ele alındı.

Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Uluslararası Enerji Ajansı (İEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, ‘’Dünyada iklim değişikliğine neden olan gazların yüzde 80’i tek başına enerji sektöründen kaynaklanıyor. İklim sorununu çözmenin ana yolu enerji sektörünü temiz bir hale getirmekten geçiyor. Dünya ekonomisinin yüzde 90’ı ülkelerin iklimle ilgili yaptığı taahhütler ile kapsanmış vaziyette. Birçok ülke emisyonlarını belirli tarihlerde emisyonlarını sıfıra getirmek için taahhütte bulundular. Yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında adımlar atılıyor’’ dedi.

"2021 itibariyle dünyada otomobil satışlarındaki elektrikli araçların oranı yüzde 10’a yaklaştı"
Elektrikli araçlar ile ilgili bilgiler de paylaşan Birol, ‘’2018-2019 yılında dünyada satılan her yüz arabanın sadece 2 tanesi elektrikliydi. 2021 itibariyle bu rakamın yüzde 10’a yaklaştığını görüyoruz. Bu büyüme önemli bir gelişme. Çin bu konuda çok önemli gelişme gösteriyor. Elektrikli araçların desteklenme nedeninin çeşitli sebepleri var; elektrikli araçlar çevre dostu olması nedeniyle talep gösteriliyor, bununun yanında Petrole olan bağımlılığı azaltmak için elektrikli araçlara yönelim oluyor. Ekonomik rekabet açısından da elektrikli araçlara yönelim var, ülkeler bu teknolojilerde söz sahibi olmak istiyor’’ diye konuştu.

"2030 yılından sonra içten yanmalı otomobillerin payının yüzde 50’nin altına düşmesi öngörülüyor"
TOGG CEO’su Gürcan Karakaş "Yeni bir teknolojinin ortaya çıkma aşamasında devletlerin bunu görüp desteklemesiyle birkaç adım ileriden başlama fırsatı oluyor. Elektrikli araçlar teknolojisine de en erken Çin başladı. Ülkemizde de devletimizin desteğiyle bizde elektrifikasyon geçiş yaptık. Sektörün cirosu ve karlılığı büyümeye devam ediyor. Karlılığın büyümesinde ciddi değişimler söz konusu. 2035’te yeni nesil araçlar toplam karlılığın yüzde 40’ını alabilir. 2030 yılından sonra içten yanmalı otomobillerin payının yüzde 50’nin altına düşmesi öngörülüyor. Otomobilden fazlasını yapmak için çalışıyoruz. Tasarladığımız aracı hem bataryanın etrafında hem de akıllı bir cihaz olarak tasarlamamız gerekiyor" sözlerini ifade etti.

"Otomotiv sanayisi sektörünün ihracattaki payı 26 milyar dolar"
Otomotiv sektörünün Türkiye için öneminden bahseden Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün ise ‘’Otomotiv sektörü artı değerler oluşturuyor, sektör milli gelirin yüzde 5’inden fazlasını üretiyor. Otomotiv sanayisi sektörünün ihracattaki payı 26 milyar dolar. Toplam ihracatın yüzde 15’ine denk geliyor. Pandeminin getirdiği olumsuz etkiler sonucu 32-33 milyar dolarlık hedefimizde bir miktar düşüş oldu. Otomotiv sanayi sektörü 6.8 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor. Sektör 53 bin kişilik doğrudan istihdam sağlıyor, paydaşları da katarsak bu rakam 500 bini aşıyor’’ şeklinde konuştu.

Konferansta IICEC tarafından Türkiye’de bir ilk olarak gerçekleştirilen “Türkiye Elektrikli Araçlar Görünümü” raporunun lansman sunumunu, IICEC Direktörü Bora Şekip Güray yaptı.

"Elektriğin petrolü ikamesiyle petrol faturasında 2,5 milyar dolar azaltım sağlanabiliyor"
Lansman raporunu açıklayan Güray, "2030 yılında elektrikli araçların yeni satışlarda üçte birin üzerinde paya ve toplam elektrikli araç parkının 2 milyona ulaştığı Yüksek Büyüme Senaryosunda, elektriğin petrolü ikamesiyle petrol faturasında 2,5 milyar dolar azaltım sağlanabiliyor. Petrol tüketiminde temiz elektrik ile sağlanan azaltım, Türkiye’nin büyük oranda ithalatçı olduğu petrol arzında fiyat dalgalanmalarından kaynaklı riskleri azaltırken enerji güvenliğini güçlendirme hedeflerini de destekliyor. Türkiye emisyon envanterinde elektrik sektöründen sonra ikinci sırada gelen karayolu ulaşımının emisyonları Yüksek Büyüme Senaryosunda 2030 yılından önce düşmeye başlayarak, net-sıfır emisyona sahip bir enerji geleceği vizyonunu ve temiz enerji dönüşümü perspektifini destekliyor" bilgilerini paylaştı.

E-mobilite ekosisteminin paydaşları için önerileri de paylaşan Güray, "2053 net-sıfır hedefi ve temiz enerji dönüşümü ekseninde, somut, gerçekçi ve ulaşılabilir politika hedeflerinin belirlenmesi, yönlendirici ve destekleyici mekanizmaların uygulanması, bu dönüşümün sürdürülebilirliğinin, yeşil enerji kaynaklarının gelişimi yoluyla güvence altına alınması, çevreyi ve teknolojiyi eksenine alan, bütüncül bir E-mobilite ekosisteminin, kamu, özel sektör, akademi iş birlikleri ve eşgüdüm içerisinde, azami toplumsal fayda ekseninde geliştirilmesi, dijitalleşme, akıllı sistemler, enerji depolama gibi yüksek değer önermesi sunan teknolojilerde Ar-Ge ve yerli üretime hız verilmesi, Bireysel ve kurumsal girişimcilik ekosisteminin ve insan kaynakları potansiyelinin, bölgesel ve küresel aktör olarak konumlanmayı destekleyecek şekilde güçlendirilmesi" olarak sıraladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.