GÜNDEM - 16 Temmuz 2024 Salı 16:06

Hayırsever iş insanından tip-1 diyabetli çocuklara 1 yıllık sensör bağışı

A
A
A
Hayırsever iş insanından tip-1 diyabetli çocuklara 1 yıllık sensör bağışı

Tip-1 diyabet hastası çocuklar için örnek bir davranışa imza atan hayırsever iş insanı, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ve deprem bölgesi olan Hatay’da Tip-1 diyabet tanısı ile tedavi gören çocuklara 1 yıllık sensör bağışında bulundu.


Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ve deprem bölgesi olan Hatay’da Tip-1 diyabet tanısı ile tedavi gören ve maddi durumu iyi olmayan çocuklara 1 yıllık sensör bağışında bulundu. Bu anlamlı bağışı çocuklara ve ailelerine takdim etmek amacıyla bağış töreni düzenlendi. Prof. Dr. Asaf Ataseven Ek Hizmet Binası’nda bulunan toplantı salonunda düzenlenen bağış törenine, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prof. Dr. Hakan Gündüz, çocuk endokrinoloji bölümünde görev yapan doktorlar ile diyabet tedavisi gören çocuklar ve aileleri katıldı. Törende, sensörlerin nasıl kullanılacağı anlatıldı.



“Sürekli ölçüm yapmak ciddi travmalar oluşturabiliyor”


Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabetoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Belma Haliloğlu, “Diyabetli çocuklarda kan şekeri ölçümü çok önemli. Günde en az 10-12 kere kan şekeri ölçümü gerekiyor. Hatta kan şekeri düşüklüğü ve yüksekliği durumlarında çok daha fazla ölçüm yapmak gerekiyor. Bu konuda hem çocuklar hem de aileler için ciddi travma oluşturabiliyor. Hem uyku kalitelerini hem de çocuklarla ilişkileri açısından sensörler bu konuda çok önemli. Her 5 dakikada bir kan şekeri ölçümü yapıyor. Cilt altında, çocuklar hiç bunu hissetmiyorlar ve bu ölçümler sayesinde kan şekerleri ne zaman yükselip ne zaman düşüyor önceden görüp ona göre müdahale edebiliyorlar. Özellikle gece uykuları aileleri için çok daha iyi durumda oluyor” dedi.



“Diyabetlilerin hayatına dokunan en önemli keşiflerden biri”


Sensörlerin şeker düşüklüğü ve şeker yüksekliği durumunda alarm verdiğini kaydeden Haliloğlu, “Hem çocukların parmak ucu kan şekeri ölçümünün engellemesi ve ortadan kaldırması hem de uzun vadede şeker düşüklüğü ve yüksekliğini önceden müdahale edebildikleri için de çok daha iyi bir metabolik kontrol sağlanmalarına yardımcı oluyor. Aslında tüm otoriteler tarafından da insülinin keşfinden sonra tip1 diyabetlilerin hayatına en fazla dokunan en önemli icatlardan biri olarak değerlendiriliyor sensörler. Maalesef maddi durumu olmayan ailelerimiz bunu alamadığı için hayırsever bir iş adamı tarafından kliniğimize 20 hastanın 1 yıllık kullanacağı kadar sensör bağışı yapıldı. Ayrıca yaklaşık 10 hastaya da deprem bölgesi Hatay’da sensörleri verilecek. Tabii ki gönlümüzden geçen onun SGK tarafından karşılanması ve bütün çocuklarımızın bu sensörü kullanma avantajına ulaşabilmesi. Bu konuda önemli adımlar bekliyoruz” ifadelerini kullandı.



“Rahat uyku uyuyabileceğiz”


Çocuğu diyabet hastası olan Seyfullah İmzaoğlu, “Biz sensörü daha önceden araştırmıştık ama bütçemiz el vermedi. Hastaneden aradılar, ‘sensör takılacak, yapalım mı’ dediler. Biz de kabul ettik. Allah razı olsun bağışçımızdan. Sürekli ölçüm yapıyorduk, ben işe gittiğim zaman eşim ilgileniyordu, daha çok geceleri kalkıyordu. Sürekli ölçüm yapmak zorundaydık. Şu an otomatik bağlandı, çocuğum da biz de rahat uyku uyuyabileceğiz. Çok teşekkür ederiz, Allah razı olsun” dedi. Bayram Şahin isimli bir vatandaş ise, “Çocuğumuz özellikle küçük olduğu için geceleri takip etmekte zorluk çekiyorduk. Sürekli ağlıyordu, yapmak istemiyordu. Tabii anlatmak da zor, her gün kan alıyoruz. O anlamda çok kolaylaştırıcı oldu. Bu bağış için bağışçımıza ve hastanemize çok teşekkür ederiz” diye konuştu.



Hayırsever iş insanından tip-1 diyabetli çocuklara 1 yıllık sensör bağışı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te ilk defa yüz germe ameliyatı başarıyla yapıldı Bitlis’te sağlık alanında önemli bir ilke imza atılarak ilk kez derin plan (deep plane) yüz germe ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. İleri düzey estetik cerrahi teknikleri arasında yer alan bu operasyon, Bitlis’te de modern ve nitelikli sağlık hizmetlerinin verilebildiğini gözler önüne serdi. Alanında uzman hekimler tarafından yapılan ameliyat, klasik yüz germe yöntemlerinden farklı olarak yüzün yalnızca derisini değil, kas ve bağ dokularını da kapsayan derin plan üzerinden uygulandı. Yapılan bu ameliyatla daha doğal, uzun süre kalıcı ve yüz ifadesini bozmayan sonuçlar elde edilmesi hedeflendi. Bitlis’te ilk kez gerçekleştirilen bu ameliyat, hem kentteki sağlık altyapısının geldiği noktayı ortaya koydu hem de estetik cerrahi alanında bölge halkı için önemli bir avantaj sağladı. Yetkililer, bundan sonraki süreçte benzer nitelikteki ileri cerrahi işlemlerin Bitlis’te daha sık yapılmasının hedeflendiğini ifade etti. Ameliyatı gerçekleştiren Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, ameliyathane şartlarının bölgedeki birçok hastaneye göre daha iyi olduğunu belirterek, "Hastamıza ilimizde bir ilk olarak derin plan yüz germe ameliyatı uyguladık. Bu ameliyat sadece cildi değil, aynı zamanda cilt altı dokularının da ve boyun bölgesinin de hassas bir diseksiyonun kesilmesi, açılması uygun planların ve bu planların yine uygun cerrahi planlarda, uygun açılarda gerilerekten bir hastanın 10-15 sene önceki haline döndürülmesini amaçlayan bir ameliyat. Şimdi ilk kez gerçekleşen bir ameliyat. Hem hasta çok bilinçli, uyumlu bir hasta hem bu sayede süreçte çok iyi geçti. Hem de bu ilk kez yapıldığı için de oldukça mutluyuz. Artık hani bu tarz daha nitelikli ameliyatlar da şehrimizde yapılabiliyor. Bunun dışında her ne kadar daha önce yapılmamış olsa da artık hani o kadar kompleks olmayan uygulanabilen bir ameliyat. İyileşme süreci de oldukça hızlı. Hastalar günlük hayata hızlı dönebiliyor. Bu açıdan hani uygun hastada uygun endikasyonlar yapılabilecek güzel bir ameliyat. Bölge şartlarında yapılabilmesi için herhangi bir eksiğimiz yok" dedi. Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, hastane şartlarının bu tür ameliyatlar için yeterli olduğunu da ifade ederek, "Hastanenin ekipmanları olsun, ekibi olsun bu konuda oldukça yardımcılar, bilgililer, tecrübeliler hani her ne kadar ilk kez yapılmış bir ameliyat olsa da tüm ekip bu süreçte oldukça İyi bir şekilde süreci yönetti, yardımcı oldular. Yani o açıdan bölgenin hiçbir eksiği yok. Hatta bazı açılardan fazlası dahi var" diye konuştu Yüz gerdirme ameliyatı olan Fatih Sirek ise, "Uzun zamandır bu ameliyatı yaptırmayı düşünüyordum. Devlet hastanesinde olması aslında benim için de çok isabet oldu. Çağhan Bey’in yanına geldim. Sağ olsun çok ilgilendi. Birlikte ameliyat olmama karar verdik. Ameliyat oldum. Son derece de iyi geçti ameliyatım. Herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Tabii ki ameliyat sonrası çehremizde değişiklik oluyor. Sarkan yerler daha deli toplu hale geliyor. Dolayısıyla yüz daha gençleşiyor. Sosyal hayatımızda da değişiklik oluyor. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. O anlamda da çok katkısı oldu bana. Hocamız da çok ilgili. Buradaki personeller de çok ilgili. Sağ olsun günde 3-4 defa servise kadar gelip bizi ziyaret etmiştir. Bakmıştır. Kontrol etmiştir. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
Erzurum YÖK, 2025 yılı üniversite izleme ve değerlendirme raporunu yayımladı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu" açıklandı. Sonuçlara göre, Atatürk Üniversitesi pek çok temel göstergede Türkiye’nin en başarılı yükseköğretim kurumları arasındaki yerini güçlendirdi ve stratejik alanlarda yükselişini sürdürdü. Atatürk Üniversitesi, eğitim kalitesini belgeleyen "Akredite Lisans Programı Sayısı" göstergesinde 52 programla Türkiye genelinde 1. sırada yer alarak bu alandaki liderliğini tescilledi. Nitelikli akademik çıktıların bir göstergesi olan "Doktora Mezun Sayısı"nda 385 mezun ile 8. sıraya yerleşen Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin doktoralı insan kaynağı ihtiyacına en büyük katkıyı sunan kurumlardan biri oldu. Ayrıca, 238 aktif öğrenci topluluğu ile sosyal kampüs imkânları açısından da Türkiye’nin en zengin 4. üniversitesi olma başarısını gösterdi. Ar-Ge ve inovasyonda Türkiye’nin öncü gücü olan, araştırma ve yayın performansıyla göz dolduran üniversite, bilimsel dünyanın en saygın dergilerinde yayımlanan makaleler baz alındığında, "İlk yüzde 10’luk Dilimde Bulunan Dergilerdeki Yayın Sayısı" kriterinde Türkiye’nin en başarılı 4. üniversitesi oldu. Teknoloji ve inovasyon alanındaki verimliliğini de kanıtlayan Atatürk Üniversitesi, "Olumlu Sonuçlanan Patent, Faydalı Model veya Tasarım Sayısı" göstergesinde ise Türkiye genelinde 3. sıraya yerleşti. Atatürk Üniversitesi, Kapsayıcı Bir Eğitim Ortamı Sunma Kararlılığı İle Yoluna Devam Ediyor Üniversite, proje geliştirme süreçlerinde de hem ulusal hem de uluslararası arenada etkinliğini artırdı. Buna göre, Atatürk Üniversitesi, 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporunda; Ulusal Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 4. sırada (189 proje), Uluslararası Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 8. sırada (63 proje), TÜBİTAK Proje Desteği Sayısında ise Türkiye genelinde 20. sırada (141 proje) yer aldı. Toplumsal Katkıda "Öğrenci Odaklı Başarı" sosyal sorumluluk projelerinde, öğrenci katılımını teşvik eden modelleriyle fark oluşturan üniversite; öğrenciler tarafından yürütülen 1.305 sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye genelinde 2. sıraya yerleşti. Üniversite yönetiminin bizzat yürüttüğü 291 proje sayısı ile Türkiye 5’incisi oldu. Ayrıca, "Kampüs Erişilebilirliği" ve "Engelsiz Üniversite" çalışmaları kapsamında çıkarılan 239 erişilebilirlik envanteri ile Atatürk Üniversitesi, Türkiye’de 7. sırada yer alarak kapsayıcı bir eğitim ortamı sunma kararlılığı bir kez daha gösterildi. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bu Başarı, Sürdürülebilir Gelişim Stratejimizin Bir Tecellisidir" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, elde edilen verilerin üniversitenin sürdürülebilir gelişim stratejisinin bir sonucu olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 yılı izleme raporunda, özellikle akredite program sayısındaki Türkiye birinciliğimiz ve patent verimliliğindeki üçüncülüğümüz, eğitimde kalite ve Ar-Ge’de katma değer odaklı yaklaşımımızın en somut göstergeleridir. "Bölgesel Güçten, Küresel Markana" vizyonumuzla sadece bilgi üreten değil, ürettiği bilgiyi teknolojiye ve toplumsal faydaya dönüştüren bir kurum olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bilimsel yayınlarımızın niteliği ve öğrencilerimizin sosyal sorumluluk projelerindeki öncü rolü, üniversitemizin hem küresel rekabet gücünü hem de toplumsal aidiyetini pekiştirmektedir. Bu başarı grafiğinde emeği geçen tüm akademik ve idari personelimiz ile geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimize şükranlarımı sunuyorum. Atatürk Üniversitesi olarak, ülkemizin milli teknoloji hamlesine ve 2071 vizyonuna en üst düzeyde katkı sunmaya devam edeceğiz."
Eskişehir ’Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından düzenlenen "Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü" başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminere Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rahşan Tamsü Polat, Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay ve öğrenciler katıldı. Antik dönem yemek kültürü seramikler üzerinden anlatıldı Seminerde konuşmacı olarak yer alan Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay, antik döneme ait seramik kapların boyutları ve üretim tekniklerinden hareketle dönemin yemek alışkanlıklarını, mutfak kültürünü, estetik anlayışını ve damak zevkini ele aldı. Oransay, seramik kapların yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda dönemin sosyal, hiyerarşik, bireysel ve kültürel yapısını yansıtan önemli göstergeler olduğunu vurguladı. Kottabos oyunu ve içki kaplarının önemi Konuşmasında Antik Yunan’daki Kottabos oyununa da değinen Doç. Dr. Oransay, "Sempozyomlarda kullanılan kaplar arasında içki içme kaplarının fazla olmasının nedenlerinden biri Kottabos adı verilen oyundur. Bu oyun sırasında kapların kırılması nedeniyle sıklıkla yeni kapların üretilmesi gerekmiştir." ifadelerini kullanarak içki kaplarının sosyal pratikler ve statü göstergeleriyle olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay’a katılım belgesinin takdim edilmesiyle sona erdi.