SAĞLIK - 21 Aralık 2023 Perşembe 16:59

Diyaliz hastalarında en önemli ölüm sebebi kalp yetersizliği

A
A
A
Diyaliz hastalarında en önemli ölüm sebebi kalp yetersizliği

Bir bütün halinde mükemmel bir mekanizma ile çalışan insan vücudunda birbirini destekleyen en hayati organların başında ise kalp ve böbrekler gelir. Böbrekler sağlıklı çalışmak için iyi çalışan bir kalbe, kalp ise sağlıklı çalışmak için sağlam böbreklere ihtiyaç duyar.


Böbrek ve kalp yakın bir ilişki içinde olan iki organ olduğu için diyaliz hastalarında en önemli ölüm sebebi kalp yetersizliği.


Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Uzun yıllardır ülke çapında yürüttüğümüz koruyucu hekimlik projelerinin yanı sıra ekmekteki tuz oranının azaltılması, masalarda tuzlukların kalkması, okul gıdası logosunun uygulanmasını yönelik kampanya gibi çok çeşitli saha çalışmalarının paralelinde, birinci basamak hekimlerine yönelik nefroloji, kardiyoloji ve endokrinoloji eğitimleri ile de aslında bugün Türk Kalp Vakfı ile ele almakta olduğumuz kardiyorenal sendromlar konusunun ilk adımlarını da atmıştık. Hem toplumun hem de başta hekimler olmak üzere sağlık profesyonellerinin bu konuda farkındalık sahibi olması, bu organlarla ilgili hastalık yönetimi açısından büyük önem arz ediyor. Böbrek hastalıkları ve kronik böbrek yetersizliği söz konusu olduğunda, yalnızca böbrek sağlığı uzmanları olan nefrologların değil, kardiyologların ve gerekli ise diğer pek çok alana ait tıp uzmanlıklarının bir arada çalışması gerekiyor. Bireyler, hastalığının çok yönlü yaklaşım gerektirdiğini bilmeli ki, bunu talep edebilsin. Özellikle son dönem kronik böbrek yetmezliği hastalığında, hasta odağında bir takım çalışması gerekiyor” dedi.


Türk Kalp Vakfı Başkanı Kenan Güven ise hastaların kaliteli bir yaşam sürmeleri için doktor uyarılarına ve tedavi yöntemlerine göre hareket edilmesinin önemine dikkat çekerek, “Kalp damar hastalıklarından kaynaklanan ölümlerin en aza indirilmesi için yıllardır çok çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Kalp damar hastalıklarına karşı farkındalık oluşturmak için yaptığımız etkinliklerin başında yer alan Kalp Haftaları ve Dünya Kalp Günleri’nde yaptığımız örnek çalışmaların yanında uluslararası projelerimizle de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün, “Kardiyo-renal sendrom” denilen, kalp ve böbrek rahatsızlıkları konusunda doktorlarımızın vereceği önemli bilgilerin, siz değerli basın mensubu dostlarımızın çok kıymetli emekleriyle halka ulaşması ve hayatımızı çok ciddi şekilde etkileyen bu hastalıklara karşı bilinç oluşturmak amacıyla bir araya geldik” dedi.


Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever de, “İnsan vücudu çok sayıda sistemden meydana gelir ve bu sistemi organlar oluşturur. Bu organların hiçbiri tek başına çalışmaz ve diğer organlarla işbirliği içerisindedir. Bu birbirini etkileme, kalp ve böbrek arasında belki diğer tüm organlardan çok çok daha fazladır. Her bir organ çalışmak için kan ihtiyacı içindedir. Kalp inanması güç ama bir gün içerisinde yaklaşık 8 - 9 ton kanı bütün vücuda pompalar. Tüm organlar kalbin pompaladığı bu kan ile işlevini yerine getirir fakat böbreği burada ayırmak lazım çünkü 70-80 kilo bir insanın böbreği 140-150 gram civarındır yani vücudun aşağı yukarı binde 4-5’i civarındadır. Buna karşılık kalbin 1 dakikada pompalamış olduğu kan miktarının yüzde 25’i böbreklere gider. Yani ağırlık binde 4, aldığı kan miktarı yüzde 25. Bu nedenle ‘Kardiyorenal Sendrom’ yani kalp - böbrek sendromu dediğimiz tablo, karşımıza sıklıkla çıkıyor” dedi.


Söz konusu organların aynı risk faktörleri ile tehlikeye girdiğini vurgulayan Sever, “Kamu sağlığı yönünden büyük önem taşıyan bir durum ise, her iki organı da aynı risk faktörlerinin bozmasıdır. Bunlar şeker hastalığı, yüksek tansiyon, şişmanlık, metabolik sendrom, damar kireçlenmesi ve kolesterol yüksekliği gibi.. Yani iki oranda aynı risk faktörleri ile karşı karşıya kalmış durumdadır ve maalesef bu risk faktörleri özellikle Türk toplumunda giderek artmaktadır. Özetle dikkat edilmesi gereken pek çok maddeye önlem alabilirsek aynı anda hem kalbimizi hem böbreğimizi koruruz. Kalp yetersizliği olduğu zaman böbreklerin bozulduğu bilenen bir gerçek, öte yandan kalp verimli çalışabilmek için iyi bir ortama ihtiyaç duyar yani vücutta yeterli miktarda su bulunması gerekir. Vücudun biyokimyasal durumunun bir dengede olması da son derece önemlidir. Böbrek yetersizliği söz konusu olduğunda vücutta önce su birikmeye başlar, bilinir ki diyalize giren hastalar hiç idrar yapamazlar. Kalp zaten fazla çalışan bir organken bir de fazla miktarda sıvı yükü ile karşı karşıya kaldığında ve kan tuzlarında dengesizlik ortaya çıkacak olursa bu çalışması iyice bozulur. Özetle kalp yeterince pompalayamadı böbrek bozuldu, böbrek yeterince süzemedi kalp bozuldu. Bu ikisi yakın bir ilişki içindedir. O nedenle diyaliz hastalarında en önemli ölüm sebebi kalp yetersizliğidir. Bu noktada daha sağlıklı bir toplum için iki vakfın bir araya gelerek attıkları bu adımı çok önemli buluyorum” dedi.


Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Deniz Kılıç ise iki hayati organın ne denli birbirini etkilediğine dikkat çekerek, “Kalbin temel görevi vücut dokularına ihtiyaç duydukları kanı pompalamaktır. Temel fonksiyonları arteryal kanı metabolik artıklardan arındırmak, vücuttaki asit-baz ve elektrolit dengesini, dolaşan sıvı hacmini dengelemek olan böbrek, bu fonksiyonunu yerine getirebilmek için yoğun ve kesintisiz bir kan akımına ihtiyaç duyar. Kalp tarafından pompalanan kanın önemli bir kısmı bu nedenle böbreklere yönlendirilir. Şok gibi vücuttaki dolaşan kan hacminin düştüğü durumlarda böbrek pozitif bir ayırıma tabi tutulur ve diğer dokulara pompalanan kan azaltılarak böbrek kan akımı en son aşamaya kadar korunmaya çalışılır” dedi.


Kılıç, “Kronik kalp yetersizliği, kardiyojenik şok gibi kalbin kan pompalama gücünün azaldığı durumlarda böbrek fonksiyonlarının bozulmaya başladığını görebiliriz ve hastanın klinik gidişi konusunda önemli bir takip kriteridir. Bu sürecin sonunda hastanın sodyum, potasyum, magnezyum gibi hayati elektrolitleri anormal seviyelere kayabilmekte bunun sonucunda hayati ritim bozuklukları, ani kalp durmaları tetiklenebilmektedir. Böbrek fonksiyonlarındaki birincil bozulmalar ciddi kalp sorunlarına, akut ve kronik bozulmalar asit-baz ve elektrolit dengesinin bozulmasına, sıvı hacminin artmasına, kansızlığa yol açarak kalbin pompa fonksiyonunda ani veya sürekli bozulmalara yol açmaktadır. Diyaliz gibi replasman tedavilerine ihtiyaç duyan kronik böbrek yetmezliği olan hastaların kalp kapaklarında dejenerasyon, kireçlenme gibi yapısal sorunlar oluşmaktadır. Damar yapısında da ciddi kireçlenmeler olabilmekte ve damar esnekliğini kaybetmektedir. Hastalar bu nedenlerle işlem veya ameliyatlar geçirmek zorunda kalabilmektedir” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: "İslam insanlığa nasip olmuş, verilmiş olan en büyük nimettir” Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Hz. Adem Peygamberimizden Hz. Muhammed aleyhiselatu vesselam Efendimize kadar bütün peygamberler İslam peygamberidir. İslam insanlığa nasip olmuş, verilmiş olan en büyük nimettir” dedi. Mübarek üç ayların habercisi olan Regaib Gecesi dolayısıyla yurdun tüm camilerinde programlar düzenlendi. Vatandaşların camilere akın ettiği gece, ibadet ve dualarla idrak edildi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeki tarihi Ulu Camii’nde düzenlenen "Regaib Gecesi Özel Programı"na katıldı. Başkan Erbaş’ın kıldırdığı yatsı namazının ardından başlayan programda, Kur’an-ı Kerim tilavetleri yapıldı, salavatlar getirildi, ülkemiz ve İslam alemi için dualar edildi. Programda konuşan Başkan Erbaş, Recep, Şaban ve Ramazan aylarının mukkaddes aylar olduğunu belirterek, “Bu üç ay içerisinde mübarek geceler vardır. İşte bu gece idrak ettiğimiz Regaib Gecesi, daha sonra Miraç Gecesi, yine Recep ayının 27’nci gecesine denk geliyor. Ardından Şaban ayının yarısında yani 15’inde idrak edeceğimiz Berat Gecesi. Sonra Ramazan ayı başlı başına bir mukaddes ay; Kur’an ayı, bereket ayı, zekat ayı, hayır hasenat ayı Ramazan ayını daha da mukaddes hale getiren Kadir Gecesi ve sonra Ramazan Bayramı. Görüyorsunuz üç ay içinde her günü neredeyse her gecesi mübarek olan bu ayları idrak etmemizi sağlayan yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun” dedi. “Yaratılış gayemiz imtihan olmak” Başkan Erbaş, dünyada daha iyi Müslüman ve insan olmak, iyiliği yeryüzünde yayarak ve sonucunda bunlarla imtihan olmak için yaratıldıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: “Allah ölümü de hayatı da bakalım ‘Hanginiz daha güzel amel işliyorsunuz, hanginiz en iyi işi yapıyorsunuz? Allah’ın hoşuna gidecek, Resulünün çizmiş olduğu sınırlar içerisinde kalacak. En güzel işleri yapıyorsunuz?’ diye sizi imtihan etmek için yarattı. Yaratılış gayemiz demek ki imtihan olmak. Bütün peygamberler bu hakikati gönderildikleri topluma anlatmak için vazifelendirilmişlerdir. Onlar Cenab-ı Hakkın kendilerine vermiş olduğu İslam’ı tebliğ görevini yerine getirmişlerdir. Hz. Adem Peygamberimizden Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam Efendimize kadar bütün peygamberler İslam peygamberidir. İslam insanlığa nasip olmuş, verilmiş olan en büyük nimettir. İslam’ı kabul eden insana ‘Müslim’ deniliyor. Peygamber Efendimiz insanlığa gönderilen en büyük nimet olan İslam’ı kabul eden Müslüman’ı şöyle tarif ediyor; ‘Müslüman, diğer Müslümanların, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.’” “İbadetler, daha güzel bir Müslüman olabilmemize vesiledir” Peygamber Efendimizin tarif ettiği gibi bir Müslüman olabilmek için bazı vesilelere ihtiyaç olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, “İbadetler, hayır hasenat, Kur’an-ı Kerim’de bize emredilen o emirleri yerine getirmek, bizim daha güzel bir Müslüman olabilmemiz için bir vesiledir. Mübarek günler, geceler, Regaib, Miraç, Berat, Kadir ve Mevlid Gecesi, cuma ile bayram günleri bu mukaddes zamanlar bir vesiledir” diye konuştu. Başkan Erbaş, “Biz insanı en güzel bir surette yarattık, sonra aşağıların aşağısına çevirdik” ayet-i kerimesini hatırlatarak, “Esasında biz yaratılış olarak en güzel bir surette yaratılmışız. Bu şerefimizi inancımızla, ibadetlerimizle, iyiliklerimizle, hayır hasenatımızla vesilelere sarılarak muhafaza etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Gençlerimizi peygamber ve Kur’an ahlakıyla yetiştirmek zorundayız” Gençlerin, çocukların peygamber ahlakıyla yetiştirilmesi gerektiğini söyleyen Başkan Erbaş, “Ahlaki ilkeler dediğimiz konuları hem kendimiz üzerimizde taşıyacağız hem de çocuklarımıza öğreteceğiz. Gençlerimizi Peygamber ahlakı, Kur’an ahlakıyla yetiştirmek zorundayız” şeklinde konuştu. İslam aleminin güçlerini birleştirerek özellikle Gazze’de, Filistin’de çocuk, bebek, kadın demeden masum insanların üzerine bombalar yağdıran zalimlerin birbirine düşmesi için dua eden Başkan Erbaş, “Zalimleri ve onlara yardım edenleri kahruperişan eylesin inşallah. Bütün Müslümanlara birlik, beraberlik, kardeşlik ve uyanıklık nasip eylesin. Bu şekilde Ramazan ayına ulaşmayı hepimize nasip eylesin” dedi. Program, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi’nin yaptığı dua ile sona erdi.
Kırıkkale Sürücüsünün ehliyeti olmayan tır, park halindeki kamyona çarptı Kırıkkale’de sürücüsünün ehliyeti olmayan tır, park halindeki kamyona çarptı. Kazada araçlar hurdaya döndü. Kamyon sürücüsü, "Telefon ışığıyla ikaz verdim ama fark etmedi, arkadan bodoslama girdi" diyerek kazayı anlattı. Kaza, gece saatlerinde Kırıkkale-Kayseri D765 karayolunun 35. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Nazmi İnan, mazotu biten Isuzu marka 06 CUA 778 plakalı kamyonunu yolun banket kısmına park etti. O sırada, iş makinesi taşıyan Y.Ö. yönetimindeki 06 DST 778 plakalı MAN marka tır, park halindeki kamyona arkadan çarptı. Çarpmanın şiddetiyle savrulan tır, orta refüje devrildi. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbarla olay yerine sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Kazada yaralanan tır sürücüsü, sağlık görevlilerince olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Tedavi altına alınan sürücünün sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Kazada, her iki araçta da büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Trafik ekiplerince yapılan kontrollerde tır sürücüsü Y.Ö.’nün ehliyetinin olmadığı tespit edildi. Tır sürücüsüne ve araç sahibine toplamda 37 bin 412 lira para cezası uygulandı. Yapılan işlemlerin ardından araçlar vinç ve çekici yardımıyla otoparka kaldırıldı. "Bodoslama girdi" Kaza anını anlatan kamyon sürücüsü Nazmi İnan, "Keskin yolundaydım. O sırada aracımın mazotu bitti. Dörtlüleri yaktım, bekliyordum. Kendim de arkadaydım. Telefon ışığıyla araçlara ikaz veriyordum. Bu amca (tır sürücüsü) beni fark etmedi, aracı da fark etmedi. Telefonla uzun süre ikaz vermeme rağmen arkadan bodoslama girdi. Daha sonra bu şekilde kaza oluştu. Amcaya koştum, sağlık durumunu sordum" ifadelerini kullandı.
Antalya Ferdi Tayfur, şarkılarıyla uğurlandı Antalya’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden sanatçı Ferdi Tayfur’un cenazesi hastaneden alındı. Hastane önünde toplanan yüzlerce kişi, usta sanatçıyı gözyaşları ve şarkılarıyla uğurladı. Muğla’nın Marmaris ilçesinde yaşamını sürdüren arabesk müzik sanatçısı ve bestekar 79 yaşındaki Ferdi Tayfur, 15 Aralık’ta tansiyon rahatsızlığı sebebi ile ambulansla hastaneye kaldırılmıştı. Yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınan Tayfur, 17 Aralık’ta ailesinin isteği ve uzman doktorların tavsiyesiyle ilk olarak ambulans helikopterle havalimanına, ardından ambulans uçak ile Antalya’ya sevk edilmişti. Usta sanatçı, organ yetmezliği sebebiyle tedavi gördüğü hastanede akşam saatlerinde hayatını kaybetti Ferdi Tayfur’un vefatının ardından sevenleri hastane önünde toplandı. Sık sık "Ferdi baba" sloganları atan sevenleri, zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Klasik bir minibüsle hastaneye gelenler de, açtığı duygu yüklü şarkıları sevenlerine dinletti. Şarkılarıyla gözyaşları içinde uğurlandı Tayfur’un cenazesi 23.30 sıralarına hastanenin morgundan cenaze aracına koyulup kalabalığın bulunduğu alana getirildi. İzdihamın yaşandığı alanda Antalya Valisi Hulusi Şahin ve İlker Arslan da alana gelerek Tayfur’un ailesine baş sağlığı diledi. Bu sırada Tayfur’un yakınları ve sevenleri uzun süre gözyaşı döktü, helallik alınması ve duaların ardından Ferdi Tayfur’un cenazesi şarkıları eşliğinde hastane alanından götürüldü. Yine sevenlerine bir esnaf tarafından lokma ikramı yapıldı. Aile mezarlığına defnedilecek Öte yandan Tayfur’un cenazesinin, cumartesi günü saat 12.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenecek anma töreninin ardından Emirgan Çınaraltı Camii’nde kılınacak cenaze namazı sonrası, ikindi namazını müteakiben Yeniköy’de aile mezarlığına defnedileceği belirtildi.