POLİTİKA - 04 Ocak 2025 Cumartesi 10:17

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak” dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ‘2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı’nda medya kuruluşlarının ekonomi haberleri müdürleri ile bir araya gelerek soruları cevapladı. Yılmaz, “Suriye yeniden imar edilecek. Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak. Burada da en yakın komşu olarak Türkiye bu sürece mutlaka müdahil olacak, bu sürece katkı sunacak. Suriye’nin büyümesi, gelişmesi, daha müreffeh bir ülke olması, Suriye’yle ticaretimizin artması, yatırımların artması karşılıklı olarak bütün bunlar Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar sunacaktır” dedi.



“Asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz”


Asgari ücret ile alakalı açıklamada bulunan Yılmaz, “Öncelikle bizim toplam istihdamımız sunumda da aktardım Ekim ayı itibariyle 32 milyon 970’ti. Bazen asgari ücretli çalışan sayısına ilişkin oranlar da tartışılıyor, bizim elimizde kayıtlı olan SGK’lı çalışanlar var, orada kayıtlı çalışanların yüzde 42’si asgari ücretli görünüyor o da 6.7 milyon kişi yapıyor. Yani şu anda kayıtlı asgari ücretli 6.7 milyon, toplam istihdamımız ise 32 milyon 970 bin. Toplam istihdam içinde Devlette çalışan var, SGK’lı ve SGK dışı çalışanlar var vs. tabii hepsini topladığınızda 32 milyon 970 bin kişiye ulaşıyorsunuz. Burada tabii kayıtlı çalışanlarda da şöyle bir durum var onu da izah etmemiz lazım: Kayıt dışılık dediğimiz şey ikiye ayrılıyor. Bir, tamamen kayıt dışı çalışma meselesi var, bir de eksik kayıtlılık dediğimiz şey var, yani kayıtlı aslında ama bir kısmı kayıtlı, bir kısmı kayıtsız diyelim. Dünyada da bu durum böyle, bizde de böyle.


Asgari ücret meselesinde biraz bu sorunun da olduğunu biliyorum, yani asgari ücretli 6.7 milyon gözüküyor, ama muhtemelen bundan daha düşük gerçek anlamda, çünkü asgari ücret üzerinden prim ödeniyor malum, birtakım yükümlülükler getiriyor. O yüzden asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz tabii kayıt dışılıkla da, eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz. Ama bu faktörleri dikkate almadan yapılacak bir yorumun çok da gerçekçi olmayacağını bilmemiz lazım.


Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu: Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret, bunun üstü bir limit söz konusu değil veya ideal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl problem asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler. Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyorlar. Ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor. Dolayısıyla, önemli olan bu verimliliği artırmak, daha sağlam bir zeminde, kalıcı bir zeminde bu gelişmeleri sağlamak. Biz bütün imkanlarımızla bu yönde gayret ettik.


2023 yılında enflasyon oranı yüzde 64,8, asgari ücrete yaptığımız artış yüzde 107.3, yani bugün yaptığımız artışlar geçmişteki bu yüksek oranların üzerine yaptığımız artışlar, bunu da dikkate almamızda fayda var.


2024 yılında bugün belli oldu yüzde yıllık enflasyon 44,4. Asgari ücret 49,1 arttırılmış, yani son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli artışlar. O yıldaki enflasyonun üstünde artışlar. Bu yıl da yine yaptığımız artışın bu yıl gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz.


Asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesi 5.6 olmuş, yani bu uzun dönemli baktığınızda da biz asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var 2022 yılında emeğin milli gelirden, katma değerden aldığı payı gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti 2022’de. Pandeminin de etkisiyle, başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayınladığında bunu gördük. Gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük 2022’de. Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz gelir dağılımında. Ben ,2024 verilerinde de yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum” dedi.



“Esas olan program etkisidir


Enflasyonda baz etkisi hakkında konuşan Yılmaz, “Geçen yıl yani 2024’ün Ocak-Şubat aylarında nispi olarak yüksekti enflasyon dolayısıyla baz etkisinin bu sene olumlu olacağını bu anlamda Ocak özellikle baz etkisinin olumlu olacağını düşünüyorum. Ocak’ta genelde diğer aylara göre nispeten daha yüksek olur aylık enflasyon, çünkü birçok fiyat, ücret Ocak’ta güncellendiği için Ocak ayı biraz daha normal ortalamanın üstünde gelir. Ama geçen senenin ocak ayıyla mukayese ettiğimiz zaman bu sene çok daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, geçen senenin Ocak’ı biraz daha beklentinin üstünde çıkmıştı onun baz etkisi olumlu olacaktır diye düşünüyorum. Geçen yıl Ocak atında yüzde 6,7 olmuş, Şubat 4,5 olmuş dolayısıyla, bu ilk aylarda bize olumlu olarak yansıyacaktır. Bazen medyadan arkadaşlarımız da söylüyorlar, baz etkisi de şu oldu, bu oldu diyorlar. Program yoksa baz etkisi de olmaz değerli arkadaşlar, esas etki program etkisidir. Çünkü program olmazsa siz bu oranı düşürmezseniz bu 6,7’nin altında bir oran çıkmazsa baz etkisi de oluşmaz zaten. Dolayısıyla, esas olan program etkisidir, ama baz etkisinin de faydalı olduğu aylar veya olumsuz etkilediği aylarda elbette olabilir. Esas olan program etkisidir, program etkisi de olumlu yöndedir” diye konuştu.



“Enflasyonun ana eğiliminde aşağıya doğru bir eğilim, gidişat oluşmuş durumda”


Yılmaz, “Merkez Bankası’nın faizlerle ilgili faiz indirimi oldu malum, Merkez Bankamız bir faiz indirimi yaptı. Burada Merkez Bankamız kendi kanuni çerçevesi içinde kararlarını veriyor ve bunları da toplumla paylaşıyor, izah ediyor. İki şeyin altını çiziyor yaptığı açıklamalarda, enflasyonun ana eğilimine bakıyorum diyor ve beklentilere bakıyorum diyor. Her ikisinde de bir iyileşme süreci olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bugün çıkan enflasyon oranı da yine enflasyonun ana eğiliminde özellikle hizmetlerde hep sizinle onu paylaştık biliyorsunuz, en katı olan alan hizmetler, özellikle hizmetlerde de son çeyrekte ciddi bir kırılma olduğunu görüyoruz, enflasyonun aşağıya doğru geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu enflasyonun ana eğiliminde aşağıya doğru bir eğilim, gidişat oluşmuş durumda. Bu da tabii Merkez Bankamızın politikasını etkileyecektir, başka türlü düşünmek de mümkün değil. Ama faiz politikası dışında da enstrümanları var Merkez Bankamızın. Bir taraftan da makro ihtiyati tedbirler dediğimiz başka tedbirler de alması mümkün. Sıkı tutuşunu ana çerçevede sürdürecektir tek hanede enflasyona düşünceye kadar, ama enflasyondaki bu ana eğilimlere göre de tabii ki kararlarını kendi yetkili kurullarında alacaktır. Ama genel çerçeve bu, enflasyonun ana eğilimi düşüyor, beklentiler iyileşiyor” dedi.



“Suriye yeniden imar edilecek”


Cevdet Yılmaz, “Suriye bizi nasıl etkiler? Bir defa geçmişten daha kötü etkilemez. O kadar kötü bir dönemden geliyoruz ki Suriye’de, bir diktatörün olduğu, savaşların, çatışmaların yaşandığı, bize dönük neler yaşadığımızı 13 yılda hepiniz biliyorsunuz. O kötü tabloların geride kaldığı bir dönemdeyiz. Bir diktatörlük yıkıldı, yeni bir düzen oluşuyor. Bugün orada yaşanan bir halk devrimi tabii. Şu anda acil konu buradaki siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye’nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Bunun inşası bizim için başlı başına büyük bir artı değer. Çünkü böyle bir Suriye, Türkiye’ye yönelik güvenlik risklerini bir defa azaltacaktır, göç riskini azaltacaktır, güvenlik risklerini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye’ye faydalar doğuracak.


Ekonomik boyutuna bakacak olursak, kısa vadede Türkiye’den oraya giden bir takım işgücü veya sermayesini alıp giden bazı Suriyeli vatandaşlar olabilir. Bunlar ekonomik etki bakımından farklı değerlendirilebilir, ama orta vadeli bir perspektifle yine bakarsanız, Suriye yeniden imar edilecek. Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak. Burada da en yakın komşu olarak Türkiye bu sürece mutlaka müdahil olacak, bu sürece katkı sunacak. Ben buradan dış ticaretimizin de, lojistiğimizin de çok çok olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Suriye’nin büyümesi, gelişmesi, daha müreffeh bir ülke olması, Suriye’yle ticaretimizin artması, yatırımların artması karşılıklı olarak bütün bunlar Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar sunacaktır. Dünyada da bunun örneklerini biliyoruz, komşuları istikrar içinde olan ve büyüyen ülkeler bundan olumlu etkilenirler. Dolayısıyla daha istikrarlı bir Suriye, daha müreffeh bir Suriye, Türkiye için de ekonomik anlamda da son derece olumlu olacaktır diye ifade etmek isterim.


Çok detaylarına girmeyeyim, ama şunu da söyleyeyim: Komşumuz Suriye’nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada tabii dünyaya da büyük bir rol düştüğünü ifade etmek isterim. Esad döneminde ortaya konan yaptırımlar var bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla Suriye’ye bakılması doğru değil, eski tanımlamalarla bakılması da doğru değil, yeni bir ortam var” şeklinde konuştu.



“Bahçeli her zaman ‘önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben’ diyen bir siyasetçi”


Yılmaz, “ Sayın Bahçeli her zaman önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla, buradaki perspektifi de şu: Terörsüz bir Türkiye. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri, Suriye’de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi.


Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanımız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var, çok büyük kazanımlarımız var, şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var, ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak diyor Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla, ana vizyonumuz da bu, bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz.


Şunun da hep altını çiziyorum ben: Terör demokrasinin de, kalkınmanın da düşmanıdır. Terörün olmadığı bir ortam ise demokrasiye de, kalkınmaya da güç verir. Terör varsa bir ortamda siz seyahat etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, düşüncelerinizi ifade etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, girişimcilik özgürlüğünüzü kullanamazsınız, yatırım ortamı gelişmez. Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz” dedi.



Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’da Yurtlar Arası Yurt Lig Müsabakaları 5 branşta tamamlandı Manisa’da Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen Yurtlar Arası Yurt Lig’de Yüzme, Okçuluk, Bilek Güreşi, Basketbol ve Masa Tenisi İl Birinciliği müsabakaları büyük bir heyecan ve çekişmeyle sona erdi. Manisa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı yurtlar arasında düzenlenen müsabakalar, Kapalı Yüzme Havuzu, Çok Amaçlı Spor Salonu, Muradiye Spor Salonu ve 75. Yıl Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Sporcular, kadınlar ve erkekler kategorilerinde hem bireysel hem de takım branşlarında kıyasıya mücadele etti. Müsabakalar sonunda yüzme kadınlarda birinci Yunus Emre Yurdu, erkeklerde ise birinci Ayşe Hafsa Sultan Yurdu oldu. Basketbol kadınlarda birinciliği Yunus Emre Yurdu elde etti. Okçuluk kadınlarda birinci Muradiye Yurdu oldu. Masa tenisi kadınlarda birinci Yunus Emre Yurdu, erkeklerde ise birinci Manisa Merkez Efendi Yurdu oldu. Satranç kadınlarda birinci Yunus Emre Yurdu, erkeklerde ise birinci Ayşe Hafsa Sultan Yurdu oldu. Bilek güreşinde ise sonuçlar şöyle oluştu: 100 kilo sağ kol birinci Ömer Tuğral (Merkez Efendi Yurdu), ikinci Mert Ali Başer (Salihli Yurdu), üçüncü Abdumenaf Değirmenci (Salihli Yurdu) 100 kilo sol kol birinci Ömer Tuğral (Merkez Efendi Yurdu), ikinci Abdumenaf Değirmenci (Salihli Yurdu), üçüncü Adil Orhan (Merkez Efendi Yurdu). 70 kilo sağ kol birinci Yılmaz Yıldırım (Merkez Efendi Yurdu), ikinci Alperen Şanlı (Demirci Yurdu), üçüncü Muhammed Sevinç (Demirci Yurdu) 75 kilo sağ kol birinci Adil Orhan (Merkez Efendi Yurdu), ikinci Kerem Değirmençay (Ayşe Hafsa Sultan Yurdu), üçüncü Süleyman Furkan Efe (Salihli Yurdu) Müsabakalarda dereceye giren takımlar ve sporcular, bölge şampiyonasına katılmaya hak kazandı. Dereceye girenlere madalya ve kupaları Eğitim Şube Müdürü Orçun Sarıgül ve Şehzadeler Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Erhan Özel tarafından takdim edildi. Manisa Gençlik ve Spor İl Müdürü Yunus Öztürk, yurtlarda öğrencilere yönelik düzenlenen spor faaliyetleriyle spor kültürünü yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Bu kapsamda gerçekleştirilen etkinliklerin, öğrencilerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerine önemli katkılar sağladığını vurgulayan Öztürk, spor faaliyetlerinin öğrenciler arasındaki dayanışmayı ve sosyal bağları güçlendirdiğini ifade etti. Özellikle yurt lig turnuvalarının büyük ilgi gördüğüne dikkat çeken Öztürk, bu organizasyonların öğrencilerin takım ruhu geliştirmelerine, spor yapma alışkanlığı kazanmalarına ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemelerini sağladığını söyledi. Turnuvaya katılan tüm takımları ve sporcuları tebrik eden Öztürk, bölge şampiyonasında başarılar diledi.
Burdur Öğretmenevi bahçesinden çıkan kemikler için antropologlar sahada çalışma başlattı Burdur Öğretmenevi bahçesinde yapılan kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan insan kemiklerine yönelik incelemeler sürüyor. Bölgenin eski bir Rum mezarlığı olabileceği iddiaları gündeme gelirken, konuyla ilgili uzmanlar ve eski Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya değerlendirmelerde bulundu. MAKÜ Antropoloji Bölümü akademisyenlerinin çalışmaları devraldığı bölgede iskeletler tek tek çıkarılarak incelemeye alınacak. Burdur merkez Bahçelievler Mahallesinde faaliyet gösteren Burdur Öğretmenevi bahçesinde peyzaj düzenlemesi yapılırken kanalizasyon için kanal açan işçiler insan kemikleri ile karşılaştı. Birden fazla kemiğin çıkması üzerine polis ekiplerine bildirildi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri bölgede geniş güvenlik önlemleri alırken olay yeri inceleme ekipleri alanda çalışma başlattı. Çalışmalar sonrasında bölgenin eski bir mezarlık olabileceği şüphesi üzerinde duran ekipler durumu Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü akademisyenlerine bildirdi. Bölgeye gelen akademisyenler bölgede inceleme yapmak için sahayı devraldı. Rum mezarlığı olabilir Eski Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya, bölgede gayrimüslim nüfusun tarihine dair uzun yıllardır araştırmalar yaptığını belirterek, "Burdur’da Rum ve Ermeniler mübadeleye kadar yaşamışlardı. Mezarlıklar konusunu araştırırken Rum mezarlığının tam yerini bilmiyordum ancak yaşlı kişilerden Tarım İl Müdürlüğü’nün kuzeybatı istikametinde olabileceğini duymuştum. Bugün öğretmenevi bahçesinde ortaya çıkan kemikler, buranın Rum mezarlığı olabileceği tezini güçlendiriyor" dedi. Antropolojik incelemeler sürüyor Sabah saatlerinde sahada çalışmalara başlayan ve şimdiye kadar 6 bireye ait iskeleti çıkaran akademisyenlerden Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek kemiklerle ilgili, “Dün öğretmenevi bahçesinde yapılan kazı esnasında bazı insan kemikleri tespit edilmişti. Bunun üzerine tabii adli makamlar olay yerine gelmişti. Daha sonra biz de devreye girdik durumları değerlendirmek için. Kemikler üzerinde yaptığımız ilk gözlemlere göre bunlar bir adli vakanın sonucu değil. Düzenli bir mezara gömülmüş bireyler olduğunu tespit ettik. Bugün de daha geniş bir ekiple geldik ve kazı çalışmasına başladık. Tamamen mezar olduğunu düşünüyoruz. Kemiklere baktığımızda bir antik dönem mezarı olmayacak kadar yeni ancak yeni bir vaka olamayacak kadar da eski olduğunu görüyoruz. Genel olarak yapılarına bakarsak tabi net bir şey söylemek mümkün değil ama 100-150 yıllık civarında bir kemik olduğunu söyleyebiliriz. Bu da tabi daha önceki dönemde yaşayan insanların mezarlık alanları olarak kullanabildiğini zaten biz sözlü olarak duyuyorduk. Bu da bunların en azından mezarlığın netliği yerine tespit etmek açısından önemli bir buluntu diyebiliriz. Burada biz çalışmalarımıza devam ediyoruz. Mevcut iskeletlerin hepsini çıkardıktan sonra MAKÜ laboratuvarlarına götürüp iskeletleri temizleyip yaş, cinsiyet ya da bireye ait bazı bilgileri elde edeceğiz ve daha sonra bunları da raporlandırıp ilgili birimlere teslim edeceğiz” açıklamasında bulundu. Kazı alanında güvenlik önlemleri devam ederken, bölgeden çıkarılan kemiklerin laboratuvarda yapılacak detaylı incelemelerle geçmişe dair önemli bilgiler sunması bekleniyor.
Kastamonu Kadın girişimciler kurdukları kooperatifle yöresel ürünlere değer katıyorlar Kastamonu’nun Araç ilçesinde yaşayan kadınlar, ürettikleri çam pekmezi, köknar pekmezi ile çeşitli marmelatları kurdukları kooperatif aracılığıyla pazarlayarak hem geçimlerini sağlıyorlar hem de ürettikleri ürünlere değer katıyor. Kastamonu’nun Araç ilçesinde, büyük kısmı kırsal kesimde yaşayan kadınlar, ormandan topladıkları ürünleri evlerinde çeşitli işlemlerden geçirerek pekmez haline getiriyor. Ürettikleri bu pekmezleri, ilçede kurulan kooperatifte satışa sunuyorlar. Araç ilçesinde 4 yıl önce kurulan El Ele Kadın Kooperatifi sayesinde özellikle kırsal kesimde yaşayan ve evlerinde ürettikleri ürünleri pazarlama imkanı bulan kadınlar, hem aile bütçesine katkı sunuyorlar hem de ürünlerine değer katıyor. Kuşburnu, kızılcık, çam, köknar gibi ürünlerden pekmez elde eden kadınlar, kooperatifte aldıkları eğitimle de kendilerini geliştirme fırsatı buluyor. Taş baskı, masa örtüsü gibi ürünler ile erişte, makarna, tarhana, reçel, sebze ve meyve kuruları gibi çok sayıda ürünü kooperatif çatısı altında satışa sunuluyor. Elde ettikleri gelirle aile bütçesine de katkı sağlayan girişimci kadınlar, ürettikleri ürünleri katıldıkları çeşitli festival ve organizasyonlara katılarak tanıtıyor. Diğer kooperatiflerle de iş birliği yapan kadın girişimciler, ürettikleri ürünlerle ihracat yapmanın hayalini kuruyor. “Kurduğumuz kooperatifte kadınlarımızın ürettiği ürünleri pazarlıyoruz” 4 yıl önce kadınların ürettikleri ürünleri katma değere dönüştürmek ve pazarlamak için Araç El Ele Kadın Kooperatifini kurduklarını söyleyen Kooperatif Başkanı Habibe Sevimlioğlu, “Kurulma amacı evdeki ve köydeki kadınlarımızı üretken hale getirmek. Köylerimizde birçok yapılan ürünlerimiz var. Dut, kızılcık gibi çeşitli marmelatlarımız var. Burası orman bölgesi, çam marmelatımız var. Kadınlar olarak çeşitli ürünler üretiyoruz. Kadınlarımız çeşitli kurslara gidiyorlar. Dokuma kursu var. Dokum kursunda kadınlarımız masa örtüsü üretiyorlar, taş baskı yapıyoruz, tırnak bağı yapıyoruz. Kadınlarımızın her alanda üretime katkıları var. Bunlar geliri olmayan kadınlar, bizler de üretime katkıları olsun diye kooperatif kurduk. Kurduğumuz bu kooperatifte de kadınlarımızın ürettiği ürünleri pazarlıyoruz” dedi. Kırsal kesimde yaşayan kadınların yaptıkları ürünleri kooperatife getirerek satışa sunduğunu söyleyen Sevimlioğlu, “Yapılan ürünlerde kooperatif üyesi kadınlarımızın isimleri bulunuyor. Herkes yaptığı ürünü kooperatifimize getiriyor. Reyonlarımıza koyuyorlar, kimin ürünü satıldıysa telefon açıp satılan ürünün parasını veriyoruz” diye konuştu. “Kışta, soğukta pazarda beklemek zorunda kalmıyorlar" Köylerinde ürettikleri ürünleri kadınların daha öncesinde pazarlamakta güçlük çektiklerini belirten Sevimlioğlu, “Haftada bir gün pazar kuruluyordu. Kış ayında, soğukta pazara gelmeleri oldukça zor oluyordu. Soğukta saatlerce bekliyorlardı. Biz, kurduğumuz kooperatif ile kadınlarımıza ürünlerini satma noktasında vesile olduk. Artık kadınlarımız köylerinde yaptıkları ürünleri kooperatifimize getiriyor, soğukta pazar yerlerinde beklemiyorlar. Bizler ürünlerini buradan satıyoruz ve emeklerinin karşılığını bu şekilde veriyoruz” şeklinde konuştu. “Kadınlarımız köylerde yaptıkları ürünleri bu kooperatifte satıyorlar” Kooperatif üyesi Avukat Şenay Hatipoğlu ise, “El Ele Kadın Kooperatifinin yoğun emekleri var. Kadınlarımız köylerde yaptıkları ürünleri burada satıyorlar. Bizler de zaman zaman bu ürünlerden satın alıyoruz ve kullanıyoruz. Ayrıca arkadaşlarımızın emeklerini taktir ediyoruz. Kooperatifin bazı hukuki sorunları olmuştu. Bu sorunlarda bir avukat olarak tabii ki destek olmam gerektiği inancında kadınlara, bir kadın olarak destek oldum. Ardından bu desteğimizi sürdürme adına daha yakından kooperatif işlemlerini izleyebilmek, yardımcı olmak ya da takip etmek için kooperatif üyesi oldum” ifadelerini kullandı. (Vİ-MK-