POLİTİKA - 25 Ekim 2024 Cuma 15:45

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Önümüze çıkartılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunu ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayi a

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Önümüze çıkartılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunu ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayi a

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen SAHA EXPO’da yaptığı konuşmada, "Bugüne kadar terörle mücadelemizi daima çok katmanlı, elimizin altındaki tüm araçları bütün imkanları kullanarak yürüttük. İnşallah bundan sonra aynı stratejik akılla mücadelemizi sürdüreceğiz. Tuzağa düşmeyeceğiz, hedeflerimizden kopmayacağız, kardeşliğimizden birlik ve beraberliğimizden taviz vermeyeceğiz. Ortada hiçbir sebep yokken aylar öncesinden Türkiye için iç karışıklık senaryoları yazan müstevlilerin heveslerini yine kursaklarına koyacağız" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı SAHA EXPO’da konuştu. Önceki gün, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Şirketi TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine düzenlenen terör saldırısına ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öncelikle bu kalleş ve alçak terör saldırısında şehit olan kahramanlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin acılı ailelerine, sevenlerine ve TUSAŞ’ımızın mensuplarına başsağlığı diliyorum. Şehitlerimizin fedakarlıklarını daima şükranla hatırlayacağız. Burada öncelikle bir hususun bilinmesini isterim. Her ne kadar şehitlerimiz sebebiyle acımız büyük olsa da Türkiye Yüzyılı ülkümüze kast eden alçaklarla mücadele azmimiz çok daha büyüktür. Bu tarz kalleşliklerle bize geri adım attıracaklarını zannedenlerin tepesine binmeye, inlerini başlarına geçirmeye devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücüne, kapasitesine ve kararlılığına sahiptir. Türkiye 85 milyon vatandaşının topyekün kenetlenmesiyle her türlü tuzağı bozacak basirete de hamdolsun ziyadesiyle haizdir. Şu gerçeği herkes yakında görecektir. Milletimizin huzur ve güvenliğini hedef alan her türlü saldırı akim kalacak, başarısız olacak, en sonunda dönüp kandan beslenen terör baronlarını vuracaktır. TUSAŞ’taki terör eylemini düzenleyen bölücü terör örgütü üyesi hainlerin ikisi de ölü olarak ele geçirilmiştir. Hava kuvvetlerimiz ve MİT Başkanlığımız bu alçak saldırıya cevabımızı Suriye ve Irak’taki terör hedeflerini yok ederek kat be kat fazlasıyla vermiş, şehitlerimizin mübarek kanlarını yerde bırakmamıştır. Savunma sanayii çalışanlarımızda saldırıdan hemen sonra ‘hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz’ diyerek bu milletin nasıl yenilmez bir irade, nasıl sarsılmaz bir imana sahip olduğunu göstermişlerdir. İstiklal Marşımızdaki o asil ruha bir kez daha şahit olduk. ‘Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun korkma, Nasıl böyle bir imanı bu var? Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.’ Evet, teröre meydan okuyan, TUSAŞ personelimizin şahsında bu millet yenilmeyeceğini, yıkılmayacağını alçakları yurduna asla uğratmayacağını dost, düşman herkese bir kez daha ilan etmiştir” dedi.


"85 milyonun kardeşçe barış ve huzur içinde yaşadığı terörsüz Türkiye hedefimizle aramıza kimsenin girmesine müsaade etmeyeceğiz"


Konuşmasında Terörsüz Türkiye hedeflerine yönelik vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, bu kalleşliklerin arkasındaki niyetin ne olduğunu çok net görebiliyoruz. Biz kiralık katil sürülerinin emellerinin ne olduğunun da gayet farkındayız. Aynı şekilde basiret ve feraset sahibi milletimiz de bölücü canilerin kanlı eylemlerinin hangi amaca hizmet ettiğini bilincindedir. Dünkü güvenlik toplantımızda hain terör saldırısını ve atacağımız adımları detaylıca ele aldık. 85 milyonun kardeşçe barış ve huzur içinde yaşadığı terörsüz Türkiye hedefimizle aramıza kimsenin girmesine müsaade etmeyeceğiz. Herkes şunu çok iyi anlasın; hiçbir hasmane terör saldırısı bu milletin ezeli ve ebedi kardeşliğini bozamaz, Türkiye Yüzyılı’nın inşasına engel olamaz, büyük ve güçlü Türkiye idealimizin önüne set çekemez. Türkiye düşmanlarının, ülkemizi karanlığa sürüklemesine izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Allah’ın izniyle, Türkiye Cumhuriyeti sadece tüm terör örgütlerinden değil bu cinayet şebekelerini üzerimize salan emperyalist çetelerden de daha büyüktür, daha güçlüdür, daha dirayetlidir, oyun kuranların oyunlarını tek tek başlarına geçirecek köklü devlet tecrübesiyle mücehhezdir. Bugüne kadar terörle mücadelemizi daima çok katmanlı, elimizin altındaki tüm araçları bütün imkanları kullanarak yürüttük. İnşallah bundan sonra aynı stratejik akılla mücadelemizi sürdüreceğiz. Tuzağa düşmeyeceğiz, hedeflerimizden kopmayacağız, kardeşliğimizden birlik ve beraberliğimizden taviz vermeyeceğiz. Ortada hiçbir sebep yokken aylar öncesinden Türkiye için iç karışıklık senaryoları yazan müstevlilerin heveslerini yine kursaklarına koyacağız" diye konuştu.


"Terör eylemi akabinde milletimizin yanı sıra muhalefet dahil siyasi partilerimizin benimsediği müşterek duruşu takdirle karşılıyoruz"


Terör eyleminin ardından milletin yanı sıra muhalefet dahil siyasi partilerin benimsediği müşterek duruşu takdirle karşıladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çağrımıza uygun şekilde kardeşlik ekseninde birbirine kenetlenen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Ancak burada bir üzüntümü de ifade etmek durumundayım. Terörün gayesi sadece kan dökmek, masumları katletmek değildir. Terörün asıl amacı toplumda korku ortamı oluşturmaktır. Ülkemizde kimi çevreler maalesef bilerek veya bilmeyerek terörün bu hedefine ulaşmasına bir nevi aracılık yapmaktadır. Bakınız hiçbir oto kontrolün hiçbir ahlaki değerin ve denetimin olmadığı sosyal medya mecralarını bir tarafa bırakıyorum. Çünkü orası zaten söz konusu Türkiye olduğunda terör eyleminin eksik kalan yanlarını tamamlayan bir operasyon aygıtına dönüşmüş durumda. Batıda bir terör eylemi gerçekleştirildiğinde gösterdikleri hassasiyetin ülkemize gelince esirgendiğini şimdiye kadar defalarca tecrübe ettik. Artık onlardan tutarlı, ahlaklı, ilkeli, vicdanlı bir duruş beklemiyoruz. Bizi asıl üzen; böyle meselelerde çok daha sorumlu, çok daha titiz yayın yapmasını beklediğimiz kendi yazılı ve görsel medyamızdır. Son dönemde medyamız bu tür hadiselerde çok kötü bir sınav veriyor. Hepimizi yaralayan menfur cinayetlerde sergilenen sorumsuzluğun bir benzerinin TUSAŞ’taki terör eyleminde de tekrarlandığını görüyoruz. Bunun kabul edilebilir, mazur ve makul görülebilir hiçbir yanı yoktur. Milletin, memleketin, devletimizin güzide kurumlarının hak ve çıkarlarının reyting yarışlarına feda edilmemesi gerekiyor. Tabii görüntüleri filtresiz bir şekilde milletin huzuruna boca edenler ne kadar büyük yanlışın içindeyse bu görüntüleri servis edenlerde devletimizin ve kurumlarımızın güvenliğine telafisi zor zararlar vermektedir. Bundan sonra bu tür sorumsuzlukların üzerine daha kararlı gideceğiz. Medyamızdan ve siyasetçilerimizden teröre karşı yürütülen mücadelenin topyekün ve çok boyutlu bir mücadele olduğunu her zaman göz önünde bulundurarak hareket etmelerini bekliyoruz. Rabbim tüm şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin diyorum" diye konuştu.


"SAHA EXPO savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir"


SAHA İstanbul’un bundan 9 sene önce savunma ve havacılık sektörünün lokomotifi olma hedefiyle kurulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yerlilik oranlarını artırmayı, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan SAHA İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen sürede çok büyük mesafe kat etti. SAHA İstanbul bugün, 52 farklı sektörden üyeye, bin 200’ü aşkın şirkete 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa ulaşmıştır. Kısa sürede ulaşılan bu geniş ve yayın ağı savunma ekosistemimiz adına çok kıymetli buluyorum. SAHA EXPO’nun ise Türk şirketlerini küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz. 2018’de ilki düzenlenen SAHA EXPO Fuarı ile ülkemiz firmalarının iş geliştirme ve ihracat çabalarını samimiyetle destekliyoruz. Rakamlar SAHA EXPO’nun sektörde geldiği seviyeyi ortaya koymaktadır. 150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, bin 400’den fazla şirket iştiraki ile SAHA EXPO memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir. Yine fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olması da dikkate değerdir. Geçen yıl biliyorsunuz; savunma ve havacılık sektörümüz toplam 5,6 milyar dolarlık ihracat rakamları yakalamıştır. SAHA EXPO’da neredeyse bu tutara yakın ihracat sözleşmelerine imza atılmış olacak. Ülkemize bu önemli başarıları yaşatan SAHA EXPO’yu ve tüm katılımcı firmalarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu.


"Son 22 yılda savunma sanayi alanında tam anlamıyla bir destan yazdık"


Türkiye’nin, global savunma sanayi sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu başarı, teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik işbirlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor. Bununla ne kadar iftihar etsek inanın azdır. Bakınız burada bazı güncel ve çarpıcı verileri sizlerle paylaşmak isterim. 2002’de savunma ihracatımız 248 milyon doları ancak buluyordu. Biz bunu aldık. Biraz evvel de ifade ettiğim gibi 5,6 milyar dolara çıkardık. Sadece geçen yıl 185 ülkeye, 230’dan fazla savunma ürünü ihraç ettik. Savunma ve havacılık ihracatımız bu yıl eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32 oranında yükseldi. İlk 9 aydaki ihracatımızda da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,2’lik bir artış oldu. Son 12 ayda gerçekleşen ihracatımız ise yüzde 10,4’lük artışla 6 milyar 15 milyon dolara ulaştı. Sadece 2024 yılı içerisinde savunma sanayii şirketlerimiz 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attı. Özellikle Bayraktar TB2, AKINCI, ANKA, AKSUNGUR gibi insansız hava araçlarımız dünyada büyük yankı uyandırmış ve oyun değiştirici olarak nitelendirilmiştir. Önümüzdeki dönemde buna insansız savaş uçaklarımız, KIZILELMA ve ANKA-3’ü de eklemeyi planlıyoruz. Bu asimetrik savunma ürünlerimizin de envantere girmesiyle Türkiye bu alandaki hakimiyetini daha da tahkim edecektir. Savunma sanayinde yerlilik oranımızı hamdolsun yüzde 80’in üzerine çıkarmış durumdayız. Artık sadece kendi ihtiyaçlarımızın ezici çoğunluğunu teminle kalmıyor, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de güçlü destek sağlıyoruz. Önümüze çıkartılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli-açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunun ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayi alanında tam anlamıyla bir destan yazdık. Bu gerçeği muhalif, dost, düşman herkes görüyor, kabul ediyor. Türkiye’nin başarılarını kendilerine örnek alıyor. Bilhassa 2002 öncesi yıllarda teröre karşı mücadele eden paşalarımız, askerlerimiz, güvenlik kuvvetlerimiz Türk savunma sanayinin nasıl bir başarı hikayesine imza attığını çok iyi biliyor" ifadelerini kullandı.


"Ülkemizin kutlu yürüyüşünü engelleyemeyeceklerdir"


Askerin, polisin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile tedarik edildiği Türkiye’ye asla yakışmayan o eski Türkiye tablosuna son verdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarında dahi başka ülkelerin silahına, aracına gerecine muhtaç olan bir ülkeyi savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık. Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü siper ve diğer pek çok projemizde kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede uzun menzilli füze yeteneklerimizi güçlendirmeye bunlara yönelik adımlarımızı da kararlılıkla atıyoruz. Sizlerin desteği ve gayretiyle çok daha iyi yerlere geleceğinden şüphe duymuyorum. Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım halindeyiz. Ülkemizi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen test edebilen bir konuma çıkarıyoruz. Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız Türkiye’nin ilk yerli ve milli gözetleme uydusu İMC ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkanına sahibiz. TÜRKSAT 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik. TÜRKSAT 6A ve İMECE projelerinde edindiğimiz kabiliyetleri, Ay misyonumuzun hazırlık ve gerçekleştirme süreçlerinde de kullanacağız. Bölgemizde yaşanan kritik gelişmeler, bize savunma, havacılık ve uzay teknolojilerinde hiçbir alanı ihmal etmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Gerek Gazze’de 50 bin masumun acımasızca katledildiği soykırımda, gerekse Lübnan’a yönelik saldırılarda gördük ki Türk Savunma Sanayii her açıdan güçlü olmak zorundadır. Sadece kendi vatandaşlarımızın güvenliği için değil, bölgemizde huzur ve istikrarın temini için de caydırıcılığımızın zirvede olması zarurettir. Şayet bugün kimseden izin almadan, kimseden çekinmeden, zalimlere en güçlü tepkiyi gösterebiliyorsak, bunun arkasında savunma sanayiimizin 22 yılda elde ettiği göz kamaştıran başarılar bulunuyor. İnşallah bu başarı grafiğimiz yükselmeye devam edecek. Şundan tüm milletimiz emin olsun Türkiye’nin savunma sanayindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir. Türkiye Yüzyılı hem içerde hem de dışarıda barışın huzurun adaletin, refahın ve ekonomik kalkınmanın hakim olduğu bir asır olacak. Ne eli kanlı caniler ne de bu canileri üzerimize salanlar ülkemizin kutlu yürüyüşünü engelleyemeyeceklerdir. tüm saldırılara tüm provokasyonlara rağmen yürüyüş hızlanarak devam edecektir" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TUSAŞ’a yapılan terör saldırına karşı icra edilen operasyonun süreçleri İçişleri Bakanlığı, Ankara’nın Kahramankazan ilçesindeki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) merkez yerleşkesine düzenlenen bombalı terör saldırısıyla ilgili icra edilen operasyon sürecinin detaylarını paylaştı. 23 Ekim günü TUSAŞ merkez yerleşkesine düzenlenen bombalı terör saldırısında 5 kişi şehit olurken, 22 vatandaş yaralanmıştı. Jandarma ve Emniyet timlerinde oluşan 730 personelin müdahalesiyle gerçekleştirilen operasyonda saldırgan 2 terörist etkisiz hale getirilmişti. Gerçekleştirilen saldırı ve operasyon süreci ile ilgili İçişleri Bakanlığı tarafından paylaşılan bilgiler ise şu şekilde: "15:26 - Teröristlerin taksiyle TUSAŞ yerleşkesine gelmesi ve ilk saldırıyı gerçekleştirmesi. 15:30 - Özel Güvenlik Görevlisi Atakan Şahin’in ateş açtığı kadın teröristin kendisini patlatması. 15:40 - Olay yerine jandarma komutasında 2 zırhlı araç ve 10 personelin müdahale etmesi. 15:52 - Polis Özel Harekat Timinin zırhlı araçla TUSAŞ akademi binası girişindeki turnikeleri kırarak içeriye girmesi. 16:09 - Polis Özel Harekat Timinin helikopter ile bölgeye intikale başlaması. 16:13 - Polis Özel Hareket Timi tarafından bina girişinde bulunan TUSAŞ personelinin tahliyesine başlanması. 16:20 - Ankara Jandarma Komando Tabur Komutanlığından ‘Ejder 120’ Timinin, müdahalede bulunan Polis Özel Harekatçılara katılarak binanın arka kapısından giriş yapması. 16:24 - Jandarma Özel Arama Kurtarma Komutanlığından 1. JOPER Timinin S-70 Genel Maksat Helikopteriyle TUSAŞ tesisine iniş yapması. 16:40 - Polis Özel Hareket ekiplerince müdahale sırasında TUSAŞ akademi binasının ikinci katında bulunan erkek teröristin kendisini patlatması. 5 Polis Özel Harekat personelinin yaralanması. 17:15 - Binada arama yapılması ve TUSAŞ personelinin binadan tahliye edilmesi. 17:30 - Bölgenin tamamen emniyete alınarak olay yeri inceleme birimlerince incelemelerin başlatılması." Operasyonda 479 Jandarma Genel Komutanlığı personeli ile 251 Emniyet Genel Müdürlüğü personeli olmak üzere toplam 730 personelin görev aldığı belirtildi.
Aydın Ulaş, Uğur Şirketler Grubu’nun başarılarını anlattı Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) İnsan Kaynakları, Kariyer ve Mezunlarla İlişkiler Koordinatörlüğü (İKAK) tarafından 22-24 Ekim 2024 tarihleri arasında düzenlenen ‘Kariyer Günleri’24’ etkinliğine katılan Uğur Şirketler Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Erdoğan Ulaş, başarı hikayelerini anlattı. Dünya devi Uğur Şirketler Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Erdoğan Ulaş’ı konuk eden öğrenciler, Uğur Grubu’nun dünya devi olma yolculuğunu ve 30 yılı aşkın süredir kurumdaki görevini başarıyla yürüten Erdoğan Ulaş’ın ağzından dinledi. Moderatörlüğünü ADÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Aydoğan’ın üstlendiği, marka yönetimi, pazarlama stratejileri ve tüketici davranışları üzerine derinlemesine bir tartışma ve bilgi alışverişi sağlamak amacıyla düzenlenen “Marka” adlı oturumun konuğu olan Uğur Şirketler Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Erdoğan Ulaş, tecrübelerini aktardığı oturumda Uğur Şirketler Grubu’nun kuruluşundan günümüze geçen sürede markalaşmayı anlattı. “Öncelikle işinizin uzmanı olun” Ulaş, Uğur Şirketler Grubu’nun yetmiş yıllık serüvenimi, 146 ülkeye ihracatını, Türkiye’de ilk 1000 ihracatçı içinden 165. sırada yer alma başarısını, yurt içi bayileri ve tüketicilerin marka, sadakat ve sevgi öyküsünü anlattı. Kendisi ile yaşıt olan Uğur Şirketler Gurubunun 1954 yılında Nazilli’de kurulduğunu ifade eden Ulaş: “Zor şartlar altında okuduğum üniversiteden 45 yıl önce mezun olduktan sonra hayata başladım. 70 yaşındayım ve kendimi bildiğimden beri her sabah amatör kalkıp akşam da profesyonel uyuyorum. Aldığım ilk ders, iletişim ve değişimin önemi idi. Korkmadan, cesaret ederek, değişerek, gelişerek bugünlere geldim. Kariyerimin gelişmesinde Uğur benim için bir dönüm noktasıdır. 1954 yılında Nazilli’de dondurma satarak hayatlarını kazanan ailenin, arıza yapan dondurma makinasını tamir ettikten sonra makinanın üretimine başlamaları ile başlayan başarı öyküsü tam 70 yıldır sürüyor. Türkiye’de ilk derin dondurucuyu üreten firma, bugün 5 kıtada 146 ülkeye ihracat yapan, Türkiye’deki bin ihracatçı içinde 165. sırada, 2 bin 500 çalışan, yüzde 100 yerli sermaye, Aydın ve Ege Bölgesi’nin iklimlendirme ve elektronik alanında ödüllü ihracat firması, ev ve ofis ürünleri ile dünya devi bir firmada çalışan en şanslı yöneticilerden biriyim. Dünyaca ünlü markaların da uluslararası tedarikçisiyiz. Ayrıca motosiklet sektörünün de önemli firmalarından olarak 2004 yılından bu yana satış lideriyiz. Başarı, hiçbir kimse için uzak bir olgu değildir. Başarmak önce kendi benliğinizle inanmaktan geçer. Kendinizi iyi tanıyıp yapabileceklerinizi bununla birlikte planlarsanız hayatta başaramayacağınız iş olmaz. Öncelikle mutlu olacağınız bir işe sahip olun. Sevdiğin işi yaptığında mutlu olursun. Kariyer ve başarı kovalamakla olur. Her gün mutlu uyanabileceğiniz bir işiniz olsun. Öncelikle işinizin uzmanı olun. İşin yüzde 20’si teknik ise yüzde 80’i iletişimdir. Dolayısıyla iletişim başarı için çok önemlidir” dedi.
Sivas Yapay zeka can aldı, uzmanı ebeveynleri uyardı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sefer Darıcı, hızla yayılan yapay zeka konusunda ailelere uyarılarda bulundu. ABD’nin Florida eyaletinde yaşanan yapay zeka kaynaklı intihar olayını hatırlatan Darıcı, ebeveynler tarafından önlem alınmadığında intihar vakalarının artabileceğine dikkat çekti. Her geçen gün hızla gelişen ve ilerleyen yapay zekâ teknolojisi, beraberinde birçok tehlikeyi de getiriyor. Faydalarının yanı sıra zarara da neden olabilen yapay zekâ teknolojisi, birçok yaş grubu tarafından kullanılıyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sefer Darıcı, ABD’nin Florida eyaletinde geçtiğimiz günlerde gündeme gelen yapay zekâ kaynaklı intihar olayı ile ilgili açıklamalarda bulundu. 14 yaşındaki Sewell Setzer’ın yapay zeka tarafından üretilen karakter ile mesajlaştığını ve konuşmanın ardından intihar ettiğini ifade eden Doç. Dr. Darıcı, ailelere uyarılarda bulundu. Ebeveynlerin duygusal boşluğu doldurması gerektiğini ifade eden Darıcı, “Özellikle burada ailelere yönelik bir uyarıda bulunmak istiyorum. Çocukların duygusal ihtiyaçları, istekleri, aileleriyle kurmak istedikleri bağ çok farklı olabilir. Onlarla fiziksel olarak o bağı kurup, kuvvetlendirmek gerekiyor. Eğer aileler bu bağı kurmazsa, tamamen dijitale çocuklarını emanet ederse bir müddet sonra maalesef bu tarzda vakalar yaşanabiliyor” dedi. “Kamuoyunu da şoke eden bir olaydı” Doç. Dr. Darıcı, Amerikan kamuoyunda en son meydana gelen intihar vakasıyla birlikte yapay zekanın sıklıkla tartışılmaya başlandığını ifade ederek, ”Yapay zeka, Amerikan kamuoyunda en son meydana gelen intihar vakasıyla beraber sıklıkla tartışılmaya başlandı. Aslında kamuoyunu da şoke eden bir olaydı. Çünkü 14 yaşındaki bir çocuk, yapay zeka ile oluşturulmuş karakterle konuşmasının ardından ailesinin iddiası bu görüşmenin ardından intihar ettiği şeklindeydi. Özellikle psikolojik açıdan farklı istek ve arzuları olan veya psikolojik açıdan duygusallık seviyesi farklı olan ve psikolojik ihtiyaçları farklı olan bireylerde yapay zekanın karşısında sanki insan varmış gibi kendisiyle diyaloğa girmesi ve bunun ardından kendisini aslında farkında olmadan tetiklemesi de mümkün olabilir. Bu açıdan bakıldığında özellikle yapay zekanın çok büyük faydaları olduğu kadar zararlarını da görmekteyiz. İnsanlar özellikle birbirlerinden uzaklaştıkça, yalnızlık hissiyatı çok daha fazla ağır bastıkça, kendisine zarar vermeyeceğini düşündüğü bir yapay zeka uygulamasını tercih ederek psikolojik olarak farklı durumlardan veya cevaplardan etkilenebilir. İnsanlar, duygusal olarak fikri anlamda veya etrafında yaşamış olduklarında çeşitli uyaranlara maruz kalarak, bu onun fikri dünyasını, eylemlerini, davranışlarını tetikleyebilir. Bu durum aslında antropomorfizme etmek olarak ifade edilebiliyor. Yani karşımızdaki makineyi aslında bir nevi insanmış gibi düşünmemiz lazım. Bazı insanlar bunu hayvanlar için de yapabiliyor. Yani aynı insan gibi hareket ediyor veya insan gibi davranabiliyor. Bu durum yapay zeka içinde makinanın sanki gerçekten karşısında bir insan varmış gibi algılanması sonucunu doğurabilir. Çünkü sizinle sohbet eden, diyalog kuran, sorunlarını paylaşan, sanki kendisinin sorunları varmış gibi bunu paylaşabilen ve sizinle yazdıklarınız doğrultusunda irtibat kuran bir yapıdan bahsediyoruz. Algoritma aynı zamanda kişinin daha önceki gönderilerini, daha önceki yapay zekayla kurmuş olduğu iletişim biçimlerini de bildiği için karşıdaki kişiye ona göre cevaplar verebiliyor. Bazen duymasını istediği ve duymasını istediğini düşündüğü ama halüsinasyon yanıtlar da olabiliyor. Buna dikkat etmek lazım” dedi. “Çok daha büyük sıkıntılar doğurabilir” Yapay zekayla ilgili çok daha acı haberler duymamak için ailelerin küçük yaştaki çocuklarının bu etkileşimlerini kontrol etmesi gerektiğini söyleyen Darıcı, “Özellikle duygusal olarak açlığı olan insanlarda ve psikolojik olarak intihar durumlarına meyilli kişilerde bu durum çok daha büyük sıkıntılar doğurabilir. İnsanların günümüzde yalnızlaşması, çevresiyle olan diğer insanlarla olan bağlarını koparması, çeşitli problemlerden sosyal veya psikolojik problemlerden kaynaklanan nedenlerle insanların arasındaki fiziksel olarak etkileşimin azalması ve dijital teknolojiye etkileşimin çok daha fazla olmasının zararlarından bir tanesine de maalesef bu durum örnek verilebilir. Özellikle burada ailelere yönelik bir uyarıda bulunmak istiyorum. Çocukların duygusal ihtiyaçları, istekleri, aileleriyle kurmak istedikleri bağ çok farklı olabilir. Onlarla fiziksel olarak o bağı kurup, kuvvetlendirmek gerekiyor. Eğer aileler bu bağı kurmazsa, tamamen dijitale çocuklarını emanet ederse bir müddet sonra maalesef bu tarzdaki vakalar yaşanabiliyor. Özellikle yapay zeka algoritmalarının bazı sürümlerinin henüz daha test aşamasındayken kullanıma başlanması, bunu doğuran en büyük etkenlerden bir tanesidir. İlerleyen süreçte yapay zekayla ilgili çok daha acı haberler duymamak için aileler küçük yaştaki çocuklarının bu etkileşimlerini kontrol etmeli, herhangi bir sıkıntıda ve sorunda mutlaka uzmanlara başvurmalıdır” diye konuştu.