POLİTİKA - 19 Nisan 2025 Cumartesi 19:13

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ana muhalefetin genel başkanının yüzü kızarması gerekirken sağa sola siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor"

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Son 23 yılda sağlık alanında büyük dönüşüme imza attık. Modern sağlık altyapısını ülkemize kazandırdık. İleri teknolojili her türlü araç gereci ile 23 yıl öncesine göre hayal dahil edilemeyen seviyedeyiz. Sağlık alanında devrim yaşandı" dedi.

Muhalefete tepki gösteren Erdoğan, "İstanbul için harcanması gereken kaynakların kimlere peşkeş çekildiği, kimlerin kesesine gittiği, kimlerin zenginleştiği tek tek deşifre oluyor. Normalde haya duygusu olan birisinin bu yaşananlardan sonra insan içine çıkmaması lazım. Ama bakıyorsunuz ana muhalefetin genel başkanının yüzü kızarması gerekirken sağa sola siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin açılış törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin Bağcılar, İstanbul, Türkiye ve sağlık camiası için hayırlara vesile olması dileğinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere yüklenici firmamıza, işçilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize, projede emeği geçen her bir kardeşime yürekten teşekkür ediyorum. 400 yataklı bu yeni hastanemizin hizmete girmesiyle Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanemizin yatak kapasitesi de 900’e yükselmiş oluyor. Uzun ve titiz bir çalışma neticesinde inşa edilen Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanemiz bir kez daha hayırlı, uğurlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı.

"Sağlık alanında gerçekten büyük bir dönüşüme imza attık"

Son 23 yılda sağlık alanında büyük bir dönüşüme imza attıklarını vurgulayan Erdoğan, "Dünyada örnek alınan, birçok ülkenin gelip incelediği modern bir sağlık altyapısını ülkemize kazandırdık. Aile hekimiyle, polikliniğiyle, hastanesiyle, en ileri teknolojili her türlü aracı gereciyle, 23 sene öncesine göre hayal dahi edilemeyen bir seviyedeyiz. Elbette kimi yerlerde birtakım eksiklikler, aksaklıklar olabilir. Ama oralarda da şikayetleri gidermek için yoğun gayret gösteriyoruz. İnsanımızın en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Bakın, bizim siyasette rehberimiz bellidir. Devlet, millet için vardır. Devlet, vatandaşına hizmet etmek için vardır. Bunun için hep ne diyoruz? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyoruz. Bu anlayışla tüm vatandaşlarımızı kucaklamaya, her hizmeti ülkemizin en ücra köşesine kadar ulaştırmaya çalışıyoruz. Yeni sağlık tesislerimizle, acil sağlık hizmetlerimiz ve aile hekimliklerimizle, insan kaynağı, çalışma şartları ve özlük haklarını iyileştirdiğimiz sağlık personelimizle milletimize aşkla hizmet ediyoruz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"23 yılda ülkemizde sağlık hizmetlerinde kelimenin tam anlamıyla bir devrim yaşandı"

Türkiye’de 23 yılda sağlık hizmetlerinde bir devrim yaşandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aradan zaman geçince insan geçmişi unutabiliyor. Özellikle yaşı 30’un altında olan kardeşlerimiz 2002 öncesini doğal olarak hatırlamıyor. Sıra bulmanın ayrı dert, ilacın ayrı dert, tedavinin ayrı dert olduğu o kötü günleri hamdolsun gençlerimiz bilmiyorlar. Eskiden sağlık deyince, hastane deyince insanlarımızın neden endişeye kapıldığını bugün idrak edemiyorlar. Burada çok kısa bir şekilde sizlerle bazı rakamları paylaşmak isterim. Özetin de özeti olan bu rakamlar sağlıkta nereden nereye geldiğimizi net bir şekilde ortaya koyacaktır diye ümit ediyorum. Geride bıraktığımız 23 yılda ülkemizde sağlık hizmetlerinde kelimenin tam anlamıyla bir devrim yaşandı. Rakamlar da bu devrimi inkar edilmez bir şekilde ispat ediyor. Ülkemiz genelinde 391 yeni hastane inşa ederek toplam hastane sayımızı bin 547’ye çıkardık. 37 bin 417 yataklı 25 şehir hastanemizi tamamlayarak hizmete açtık. 11 şehir hastanemizin yapımı sürüyor. İhale, proje ve arsa süreci devam edenler bittiğinde, yaklaşık 60 bin yatak kapasiteli 45 şehir hastanemizi milletimizin hizmetine sunmuş olacağız. Hastane yatak kapasitemizi 164 binden aldık, 270 bin 511’e taşıdık. 192 bin 824’ü hekim ve uzman hekim olmak üzere 1 milyon 47 bin yeni personelle sağlık ordumuzu daha da büyüttük" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"2 milyon 840 binin üzerinde vatandaşımıza evde sağlık hizmeti veriyoruz"

Sağlık tesislerinin imkanlarının iyileştirildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sağlık tesislerimizin imkanlarını iyileştirdik, altyapılarını güçlendirdik, ekipmanlarını modernize ettik. Şurası çok önemli; Bugün tam 2 milyon 840 binin üzerinde vatandaşımıza evde sağlık hizmeti veriyoruz. Koruyucu sağlık hizmetleri ciddi sıçrama yaşanan bir başka alan. Burada Sağlıklı Hayat Merkezlerimizin sayısını son 6 ayda açtığımız 24 yeni merkezle 286’ya çıkardık. Bu yıl 16 farklı branşta hizmet veren 100 sağlıklı hayat merkezini daha inşallah devreye alacağız. Başta sağlık okuryazarlığı olmak üzere vatandaşlarımıza pek çok alanda eğitimler verdiğimiz Sağlıklı Hayat Akademisi’ni 81 ilimize başlattık. 2002 yılında İstanbul’da bulunan kamu hastanelerinin yatak kapasitesi sadece 19 bin 715’ti. Üstelik bu yatakların çok büyük bir kısmı niteliksiz ve yetersizdi. Biz bu sayıyı yüzde 56 oranında artırarak 30 bin 726’ya yükselttik. Özel ve üniversite hastaneleri dahil toplam yatak sayısını yüzde 62,3’lük artışla 45 bin 481’e çıkardık. 2025 yılı sonunda toplamda 10 bin 582 kamu yatağını İstanbullu vatandaşlarımızın istifadesine sunacağız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Bu kadarı yeter gibi bir anlayış ile asla hareket etmedik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Planlama aşamasında olan 16 bin yatak kapasiteli 23 sağlık tesisini de inşallah çok yakın bir zamanda İstanbul’umuza kazandıracağız. 2002’de İstanbul’da 217 sağlık ocağında vatandaşlarımıza hizmet veren hekim sayımız sadece 762’ydi. Bugün İstanbul’un dört bir yanındaki bin 147 Aile Sağlığı Merkezi’nde 4 bin 264 aile hekimimiz hem de özveriyle hastalarımızın imdadına koşuyor. 2017-2025 yılları arasında 40 adet 1. basamak sağlık tesisini de yine İstanbul’da hizmete hazır hale getirdik. 2002’de 44 olan 112 Acil Yardım İstasyonu sayısını 347’ye, Acil Yardım Ambulans sayısını 495’e yükselttik. İstanbul genelindeki kamu uzman hekim mevcudu 4 bin 141’den 5 bin 506’a ulaştı. Kamu hemşire sayısını ise 7 bin 104’den 25 bin 507’e çıkardık. Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice yatırımı, projeyi imkanı İstanbullu hemşerilerimizin hizmetine verdik. Hizmet ederken kimsenin oy rengine bakmadan çalıştık. Sizden, bizden ayrımı yapmadan çalıştık. Yakın uzak demeden çalıştık. Koşturduk, hizmet götürdük. Sonuçta sağlık alanında ülkemizi bugün dünyada parmakla gösterilen bir konuma ulaştırmayı başardık. Elbette daha yapacak çok işimiz, gerçeğe dönüştürecek çok hayalimiz var. Bu kadarı yeter gibi bir anlayış ile asla hareket etmedik. Hep daha fazlasını hedef alarak koşturduk. Bir işi bitirdikten sonra hemen yenisine başladık. Ülkemizin imkanları arttıkça bizde her alanda hedef ve ölçek büyüttük. Durmadan, dinlenmeden, yorulmadan koşturuyoruz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Ana muhalefetin genel başkanının yüzü kızarması gerekirken sağa sola siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, "İstanbul için harcanması gereken kaynakların kimlere peşkeş çekildiği, kimlerin kesesine gittiği, kimlerin zenginleştiği tek tek deşifre oluyor. Normalde haya duygusu olan birisinin bu yaşananlardan sonra insan içine çıkmaması lazım. Ama bakıyorsunuz ana muhalefetin genel başkanının yüzü kızarması gerekirken sağa sola siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor. Partisini sarpalarından kurtarmak yerine yolsuzlukların peşine düşen yargı mensuplarına hakaret ediyor, dahası sorumluluk sahibi siyasetçinin ağzına asla yakışmayan sıfatlarla bakanlarımıza dil uzatıyor. Meyhane ağzı ile konuşmayı siyaset yapmak değildir. İşittiklerimiz karşısında inanın onun adına biz utanıyoruz. Üslubu ile duruşu ile kullandığı özenli dil ile topluma örnek olması gereken siyasetçilerin rakibimiz dahi olsa hakaret, kabalık ve tehdit ile gündeme gelmesinden onlar adına biz rahatsız oluyoruz. Bu düzeyde siyaset yapmayı, aziz milletimize ve temsil ettiğimiz makama hürmetsizlik olarak görüyoruz. Bugüne kadar hep sabırla davrandık. Bizim boş işlerle boş sözlerle oyalanacak zamanımız yok. Bizim gündemimiz, hedefimiz, niyetimiz belli. Biz Türkiye Yüzyılı’nı inşa etme derdindeyiz. Biz milletimizin refahını, huzurunu, gelirini artırma peşindeyiz. Yeni bir dünya kurulurken Türkiye, bu yeni küresel sistemde hak ettiği yerde temsil edilsin uğraşıyoruz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Ne hazindir ki muhalefet bizim bu vizyonumuzu anlayamadı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne hazindir ki muhalefet bizim bu vizyonumuzu anlayamadı. Ülkemizdeki ideolojik çevreler bizim ufkumuzu asla kavrayamadı. Ülkenin yüksek çıkarlarını değil kendi küçük menfaatlerini düşündüler. Bunların nasıl bir zihin yapısına sahip olduklarını geçen hafta biz kez daha gördük. Tartışmaları siz de takip ettiniz. Bir futbol kulübü, Sağlık Bakanlığımızın yürüttüğü bir farkındalık kampanyasına destek olmak için bir sahaya pankart ile çıktı. Pankartta hakaret eleştiri yoktu. Kimseye bir saygısızlık yoktu. Onların iddia ettikleri gibi kadınları rencide edecek hiçbir durum yoktu. Sadece çok önemli bir konuya dikkat çekme niyeti vardı. Son yıllarda ülkemizin kanayan yarası haline gelen soruna katkı sağlama amacı vardı. Kulübümüz gayet doğru bir adım attı. Bunun üzerine malum odaklar harekete geçti. Sporcularımızı, futbol kulübümüzü linç ettiler ve projeyi yürüten Sağlık Bakanlığımızı hedef alarak eleştiri oklarını bize yönelttiler. Son 1 haftadır çirkin ifadelerle ortalığı velveleye verenlere buradan şunu soruyorum; bakanlığımızın normal doğumu teşvik etmesi cerrahi müdahale yerine normal doğumu özendirmesi sizi niçin bu kadar rahatsız ediyor. Sağlık Bakanlığı’nın görevi bu milletin sağlığını korumak değil mi. Bunun için toplumda farkındalık oluşturmak değil midir? Ortada dünya ortalamalarına göre bir anormallik varsa buna çözüm üretmek, bunun üzerine gitmek değil midir? Sağlık Bakanlığı’ndan toplum sağlığı için elindeki tüm imkanları seferber etmesi dışında ne yapmasını bekliyorsunuz. Bilimsel veriler ortada, nüfus artış hızımızın doğurganlık oranımızın düştüğü seviye ortada. Bizleri 10 yıl, 20 yıl sonra bekleyen tehditler de ortada. Siz rahatsız oluyorsunuz diye tedbir almayalım mı? Toplumu doğru yönlendirmeyeli mi? Açık ve net söylüyorum. Doğurganlık oranı ve nüfus artış hızımızın alarm verdiği bir dönemde bizim bu hezeyanlara ayıracak vaktimiz yoktur. Bu bizim için bir beka meselesidir. Türkiye’nin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir varoluş tehdididir. Sapkın akımlarla milletimizi zehirlenmesine asla müsaade etmeyiz. Bu konudaki tavizsiz duruşumuzu bundan sonra da muhafaza edeceğiz. Birileri karşı çıksa da biz ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmayı kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi.

Hacer İnci



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Yolcu otobüsünde binlerce silah parçası ele geçirildi: 6 gözaltı Düzce’de yaklaşık 2 yıl süren teknik ve fiziki takibin ardından düzenlenen operasyonda, İstanbul’a sevkiyatı yapılmak üzere yolcu otobüsüne yüklenen 46 bin 655 adet silah parçası ele geçirildi. Aralarında tabanca gövdeleri, namlular ve torna tezgahının da bulunduğu malzemelerle yaklaşık 2 bin 100 tabanca üretilebileceği belirlenirken, olayla ilgili 6 şüpheli yakalandı. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, kentte faaliyet gösteren silah kaçakçılarına yönelik yaklaşık 23 aydır sürdürülen teknik ve fiziki takibin ardından operasyon için düğmeye bastı. Şüphelilerin Düzce’den İstanbul’a çok sayıda silah parçası sevkiyatı yapacağı bilgisi üzerine harekete geçen ekipler, şüphelilerden M.E.K.’ye ait Tokuşlar Mahallesi’ndeki iş yeri, otomobil ve yolcu otobüsünü takibe aldı. İş yerinden silah parçalarının koliler ve torbalar içerisinde otobüse yüklendiği tespit edildi. Otoyolda durdurulan araçlarda yapılan aramalarda, toplam 46 bin 655 silah parçası ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler arasında; 2 bin 115 tabanca alt gövdesi, 2 bin 100 üst kapak takımı, 2 bin 100 namlu, 2 bin 100 tabanca iğnesi, 2 bin emniyet mandalı, 2 bin 100 mekanizma yatağı, 2 bin 100 üst kapak tutucu, 2 bin 100 üst kapak düşürme mandalı, 2 bin 100 iğne kontrol pimi, 2 bin 100 arpacık, 2 bin 50 tetik tutucu, 2 bin 50 iğne tutucu gibi diğer tamamlayıcı parçalar ile 1 adet silah yapımında kullanılan çok amaçlı torna tezgahı yer aldı. Ayrıca, aramada 3 adet ruhsatsız tabanca ile bu silahlara ait çok sayıda fişek ele geçirildi. Ekipler, ele geçirilen malzemelerin birleştirilmesi durumunda yaklaşık 2 bin 100 adet ruhsatsız tabanca üretilebileceğini belirledi. Operasyon kapsamında şüpheliler M.E.K., A.Ö., M.C.Ö., İ.İ., D.D. ve otobüs şoförü Z.D. gözaltına alındı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma devam ediyor.
İstanbul Topkapı Sarayı’nda bir ilk: Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi ziyarete açıldı Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, kapsamlı bir hazırlık sürecinin ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Burada yaklaşık ilk etapta 250 parça çiniyi sergiliyoruz" dedi. Topkapı Sarayı’nda saray içi güvenlik, mahremiyet ve protokol açısından özel bir işleve sahip olan Mabeyn Yolu, çalışmaların tamamlanmasının ardından Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi olarak ziyarete açıldı. Sergi, Milli Saraylar Başkanlığı tarafından ilk etapta basın mensuplarına tanıtıldı. Topkapı Sarayı’nın Harem bölümü ile Mabeyn’i birleştiren koridor, tarihi işlevine sadık kalınarak galeri düzeninde ele alındı. Tematik yerleşim sayesinde ziyaretçiler, saray mimarisindeki kullanım bağlamını ve çini üslubundaki değişimi adım adım takip edebilecek. Modern depolama, titiz tasnif ve belgelemeyle özenle düzenlendi Topkapı Sarayı çinilerinin önemli bir bölümü, 2018’e kadar Harem’de dağınık depolarda saklanıyordu. Milli Saraylar, 2 bini aşkın kasada muhafaza edilen çinileri, Aziziye yapılarında kurduğu iki depoya taşıyarak saklama alanını 700 metrekareye çıkardı. 2021’de kurulan Çini Restorasyon Atölyesi ile tasnif ve belgeleme çalışmaları başlatıldı. 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı Çalışmalar kapsamında 9 bin 486 fotoğrafla belgeleme yapıldı, 800 farklı desen envantere alındı. Çini galerisi seçkisi de bu çalışmaların sonucunda oluşturuldu. Restorasyon ihtiyaçları için depolarda eşleşen parçaların tespiti ise sürdürülüyor. Eserler, 3 farklı yüzyıla ait çinilerden oluşuyor Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi; 16. yüzyılın İznik merkezli klasik üslubundan 17. yüzyıldaki dönüşüm ve çeşitlenmeye, 18. yüzyılda Avrupa etkilerinin belirginleştiği Kütahya üretimine uzanan çizgiyi bir arada sunuyor. Lale, karanfil, sümbül, hatâî gibi motifler ile dönemsel manzara ve figüratif sahneler, estetik evrim ve kültürel etkileşim perspektifiyle izlenebiliyor. "Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası" Galeriyle ile ilgili bilgi veren Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, çini koleksiyonun Milli Saraylar Başkanlığının önemli parçası olduğunu söyleyerek, "Burası görmüş olduğunuz gibi Topkapı Sarayı’nın gizemli kalmış köşelerinden bir tanesi. Aslında sarayın tarihi içerisinde çok önemli bir yeri var. Burası Mabeyn Yolu olarak bilinen padişahın özel kullandığı dairelerle, haremi birbirine bağlayan çok önemli bir koridor. Ama daha sonraki yüzyıllarda kullanım dışında kalmış. Ve uzun yıllar unutulmuş bir mekandı. Mabeyn ile ilgili restorasyon projelerimiz çerçevesinde bu ara geçiş güzergahını da mekanda bulunan çinilere de atıfta bulunmak amacıyla bir çini galerisi olarak düzenledik. Çiniler gerçekten Topkapı Sarayı başta olmak üzere Milli Saraylar Koleksiyonunun çok önemli bir parçası. Buradaki çinilerden kastımız dekoratif olarak mekanlarda kullanılmış olan çinileri kapsıyor" dedi. "İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor" Topkapı Sarayı’nın oldukça zengin bir çini koleksiyonuna sahip olduğunu söyleyen Yıldız, "Bilhassa inşa edildiği dönemlerde ve 16. yüzyıldaki yeniden yapılanmasında Türk çini sanatının en zirve dönemi olduğu düşünülürse, bu çeşitlilik daha iyi anlaşılabilir. Bu noktada İznik çinileri zaten koleksiyonun çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Bununla birlikte daha sonraki yüzyıllarda devreye giren Kütahya çiniciliğini çok özel örnekleri de var. Bunlarla ilgili tabi daha sonraki yüzyıllarda kullanım gereği bazı mekanlardan kaldırılmış çiniler, depolarımızda bulunuyordu. Bu çinileri ziyaretçilerin görme şansı pek fazla bulunmuyordu. Bu galeride bu çinileri bir bütün halinde bir seçki halinde ziyaretçiyle buluşturmayı hedefledik. Çünkü sarayın tarihinin ve koleksiyonlarının bu önemli parçası görülmeden bu saraya bir bütün olarak anlamak çok mümkün olmayacaktı" şeklinde konuştu. "Burada Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimlerinin olduğu çini eserleri var" Serginin galeri duvarlarında padişahların isimlerinin olduğu çinilerin olduğunu söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Yer olarak buranın seçilmesinin önemi de buradan kaynaklanıyor. Bu içinde bulunduğumuz Mabeyn Yolunda hemen kameraların arkasındaki duvarda görmüş olduğunuz uzun bir yazı dizisi var. Burada Osman Gazi’den Sultan İkinci Selim’e kadar yaşamış olan Osmanlı Sultanlarının isimleri bir bütün halinde dolayısıyla bir 16. yüzyıl çinisinde yazılmış olduğunu görüyoruz. Bütün bu boyutlarıyla ziyaretçilerimize özellikle harem bölümüyle mabeyni bir araya bağlayan bu önemli noktada böyle bir gazeleyi kazandırmış olmaktan dolayı fevkalade mutluyuz" ifadelerini kullandı. "Çalışmalar, bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldı" Mabeyn Yolundaki restorasyon çalışmalarının 3 yılda yapıldığını söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Restorasyon çalışmaları oldukça uzun sürüyor. Mabeyndeki padişah daireleriyle ilgili çalışmalarımızda sona geldik. Padişahın kullanmış olduğu Aynalı Oda, Valide Sultan Dairesi bunların hepsi yakın zamanda ziyarete hazır hale gelecek. Burayı haremle bağlayan bu içinde bulunmuş olduğumuz galeri haline dönüştürdüğümüz koridor ise bugünden itibaren ziyaretçi tarafından gezilebilecek. Çalışmaların bir bütün olarak yaklaşık 3 yılımızı aldığını söyleyebilirim" dedi. Sergide ilk etapta 250 eser sergileniyor Açılışı gerçekleştirilen sergide 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ait eserlerden ilk etapta 250 eserin sergilendiğini söyleyen Başkan Yasin Yıldız, "Belki eser sayısından önce özellikle giriş bölümünde Nahvin’in yazmış olduğu ve 19. yüzyıl çinilerine işlenen çok önemli bir kaside var. Bu koleksiyonumuzun çok müstesna bir parçasıdır. Bir bütün halinde burada sergileyebiliyoruz, çok sayıda çiniden oluşuyor. Burada yaklaşık ilk etapta biz 250 parça çiniyi sergiliyoruz. Çiniler yaklaşık söylemiş olduğum gibi 16. yüzyıl ve 19. yüzyıl arasını kapsıyor. Dolayısıyla 19. yüzyıla varması nedeniyle bunların içinde bir miktar saraya ithal çinilerin geldiği dönemi de kapsadığını düşünürsek aslında Osmanlı sarayında kullanılmış olan bir bütün çini geleneğini burada yerli olsun yabancı olsun göstermiş oluyoruz" ifadelerini kullandı. "Hatıralar Yolu": Kitabeler ve Panolar Serginin galeri duvarlarında Osman Gazi’den Sultan 2. Selim’e uzanan padişah adlarının sıralandığı iri yazılı çiniler bulunuyor. "Mihrabiye" motifli üç pano arasında görülen "Soffa-i ali" ve "Hamam-ı âli" ifadeleri, bu panoların vaktiyle Hünkâr Sofası ve Hünkâr Hamamı’ndan taşındığını düşündürüyor. Böylece Mâbeyn Yolu, bir sergileme alanının ötesinde, saray hafızasını taşıyan bir "hatıra galerisi" işlevi de üstleniyor. "Kaside-İ Münferice" Çinileri de galeride yer alacak Ziyaretçiler, Mabeyn Yolu Çini Sanat Galerisi boyunca Kaside-i Münferice’den seçilmiş beyitlerin işlendiği çinileri de görebilecek. 11. yüzyılda Tunuslu şair İbnü’n Nahvi tarafından kaleme alınan kaside, her sıkıntının ardından bir ferahlığın geleceğini vurgulayan mesajıyla tanınıyor. Halk arasında "kurtuluş getiren" bir metin olarak ün kazanan kaside, yüzyıllar boyunca zor zamanlarda dua niyetiyle okunmuş. Osmanlı döneminde de sevilen kasidenin Türkçe tercümeleri arasında 18. yüzyıl şairi Ebubekir Kani’nin manzum çevirisi öne çıkıyor. Çini Sanat Galerisi, Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı hariç, haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Ziyaretçiler, Harem bölümünde yer alan Mabeyn Taşlığı’ndan Mabeyn Yolu’na girdikten sonra Topkapı Sarayı çinilerini ve Tekfur Sarayı’ndan günümüze ulaşan bazı çini örneklerini; bir sonraki bölümde ise "Kaside-i Münferice" çinilerini görebilecek. Galeri, Harem bölümü bileti ile gezilebilecek, ilave ücret ödemek gerekmeyecek.
Tokat Tokat’ta Kızık kilimi özel ihtiyaçlı çocuklarla yeniden hayat buldu Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor, Kızık kilimi" projesiyle özel ihtiyaçlı çocuklar Tokat’ın coğrafi işaretli kültürel mirasına dokunarak hem sosyal hayata katılıyor hem de geleneksel kilim dokuma geleneğini yaşatıyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi öncülüğünde hayata geçirilen "Özel Eğitimin Elinden Tarih Dokunuyor: Kızık kilimi" projesinin açılışı gerçekleştirildi. Tokat’ın önemli kültürel değerlerinden biri olan Kızık kiliminin yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan proje, özel eğitim öğrencilerinin aktif katılımıyla dikkat çekti. TOGÜ Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Toplumsal Katkı ve Sosyal İnovasyon Koordinatörlüğü, Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Tokat Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde hazırlanan projenin açılışı, TOGÜSEM Binası Taşlıçiftlik Kampüsü’nde düzenlendi. Proje kapsamında özel ihtiyaçlı bireyler, geleneksel el sanatlarından biri olan Kızık kilimi dokuma sürecine dâhil edilerek hem mesleki hem de kültürel kazanımlar elde etti. Etkinlikte, kilim dokuma tezgâhlarında yapılan çalışmalar katılımcıların beğenisine sunuldu. "Özel ihtiyaçlı çocuklar kültürel mirasa dokunuyor" Projenin özel eğitim alanında farkındalık oluşturduğunu belirten TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Tokat’a özgü Kızık kilimi geleneğinin yaşatılmasına önemli katkı sağladığını ifade ederek, "Biliyorsunuz coğrafi işaretli Tokat’ın kültürel mirası olan Kızık kilimini sosyal sorumluluk vizyonumuz özelinde birleştirerek Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği halinde bir projeye dönüştürdük. Burada başta unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel mirasımız olan Kızık kilimini tekrar canlandırmak ve gün yüzüne çıkartmak amacıyla özel öğretim bölümü öğrencilerimizin de desteğiyle özel ihtiyaçlı çocuklarımıza burada eğitimler veriliyor. Kızık kilimi dokuma ustaları sınırlı. Bu alanda da bir ihtiyaç var. Geleneğimizin yaşatılması gerekiyor. Bunu daha önemli kılan özel ihtiyaçlı çocuklarımızın eliyle yapmaları oldu. Özel ihtiyaçlı çocuklarımız okullarını bitirdikten sonra sosyal yaşamdan uzaklaşıyorlar. Bunların sosyal yaşama katılmaları açısından bu projeyi çok kıymetli buluyorum" dedi.