GÜNDEM - 10 Ekim 2024 Perşembe 11:23

Cem Garipoğlu’nun kemikleri Adli Tıp Kurumu’ndan alındı

A
A
A

Münevver Karabulut’u vahşice öldüren Cem Garipoğlu’nun Adli Tıp Kurumu’nda DNA işlemleri tamamlandı. Garipoğlu ailesinin avukatı bugün Adli Tıp Kurumu’na gelerek kemikleri teslim aldı.

Bahçeşehir’de 2009 tarihinde lise öğrencisi Münevver Karabulut’u vahşice öldüren Cem Garipoğlu’nun mezarı DNA işlemleri yapılmak üzere açılmıştı. Garipoğlu’nun kemikleri DNA işlemleri için 03.10.2024 Adli Tıp Kurum’una getirilmişti. Biten işlemlerinin ardından Garipoğlu ailesinin bugün avukatı Adli Tıp Kurumu’na kemikleri teslim almak için geldi. Kemikleri teslim alan avukat defnedilmek üzere götürdü.

Cem Garipoğlu’nun kemikleri Adli Tıp Kurumu’ndan alındı

Volkan Kayalar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir BURSEM’ de yeni dönem Burhaniye Sosyal Etkinlik Merkezi (BURSEM), 2024-2025 eğitim-öğretim yılında 6. dönem faaliyetlerine 400 öğrenci ile devam ediyor. BURSEM, kontenjan dahilinde düşük gelir ve asgari ücret ile geçimini sağlayan ailelerin çocuklarına öncelik tanıyarak, 5. sınıftan 12. sınıfa kadar öğrencilere LGS ve YKS hazırlık kursları ile okula destek kursları sunuyor. Eğitim faaliyetleri çerçevesinde öğrencilere kaynak temini, deneme sınavları, birebir dersler, rehberlik hizmetleri ve tercih danışmanlığı sağlanıyor. Öğrencilerin akademik başarılarını artırmak amacıyla kapsamlı bir destek sistemi ile çalışmalarını sürdüren BURSEM, Burhaniye Belediyesi’nin eğitim alanındaki önemli projelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Başkan Deveciler: “Gençlerimizin Geleceğine Yatırım Yapıyoruz” Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler, BURSEM’in eğitime verdiği desteğin önemine vurgu yaparak, “Gençlerimizin başarılı bir gelecek inşa etmeleri için elimizden gelen tüm imkanları sunmaya çalışıyoruz. BURSEM, özellikle dar gelirli ailelerin çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlamayı amaçlayan bir faaliyettir. LGS ve YKS sınavlarında %80 gibi yüksek başarı oranı sağlayarak, çocuklarımızın eğitimine katkı sağladık. Burada sadece sınavlara hazırlık değil, aynı zamanda rehberlik ve kişisel gelişim alanında da önemli destekler veriyoruz. Eğitim, bizim en büyük önceliğimiz. Burhaniye Belediyesi olarak gençlerimizin geleceğine yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Samsun Veysel Bilen: "Fenerbahçe maçını kazanmak, sadece bir maç kazanmak değil" Samsunspor Başkan Vekili ve İcra Kurulu Üyesi Veysel Bilen, ligde Fenerbahçe ile oynayacakları maçı için yaptığı açıklamada, "Fenerbahçe maçını kazanmanın sadece bir maç kazanmak anlamına gelmediğini biliyoruz. O zaman Samsunspor’u Türk futbol gündemine farklı taşıyacağımızı biliyoruz." dedi. Trednyol Süper Lig’in ilk 8 hafta sonunda 2. sırada olan Samsunspor’da Başkan Vekili Veysel Bilen, Nuri Asan Tesisleri’nde basın toplantısı düzenledi. Kamuoyuna yansıyan konular ve takımın son durumu hakkında bilgiler aktaran Bilen, milli aradan sonra oynayacakları Fenerbahçe maçının önemi, milli takımlara gitmeyen oyuncular, transfer yasağı ve birçok konuya açıklık getirdi. "Asla gevşemeye ve şımarmaya tahammülümüz yok" Ligde bulundukları konum gereği şımarmaya ve gevşemeye tahammülleri olmadığının altını çizen Veysel Bilen, "Ligin ilk 8 haftası itibarıyla tüm futbol otoritelerinin takdirini kazanmış, oynadığı oyunla verdiği mücadele ve puan cetvelindeki sıralamasıyla şanlı mazisine tekrar geri dönme sinyali veren bir Samsunspor izlettirdiğimiz için çok mutlu ve gururluyuz. Geldiğimiz nokta sorumluluğumuzu bir kat daha arttırıyor. Asla gevşemeye ve şımarmaya tahammülümüz yok. Çünkü geride oynanmayan 30 maç var. Bu köprünün altından geçecek çok sular akacak. Sezonun ikinci yarısı çok daha zor geçiyor. Ara transferde birçok takım kadrosunu güçlendiriyor, eksiklerini kapatıyor. Bu nedenle biz alabildiğimiz kadar puanı almak için mücadele edeceğiz. Sonra da sıralamadaki yerimize bakacağız" dedi. "Fenerbahçe maçını kazanmanın sadece bir maç kazanmak değil" Ligin zorlu ekiplerinden Fenerbahçe’yi yenmelerinin yalnızca bir galibiyet olmadığına dikkat çeken Bilen, "Fenerbahçe - Samsunspor maçları her zaman zevkli, rekabetçi ve hafızalarda çok izleri olan maçlardır. 20 Ekim’de oynayacağımız maç da tam bir futbol şölenine dönüşecek. Oyuncu ve teknik ekibimiz bu maçı kafalarında oynamaya başladılar. Adana Demirspor maçının hemen ardından takım ara vermeden çalıştı. Pazartesi’den itibaren de hazırlıklar devam edecek. Fenerbahçe maçında sahada olanca gücüyle mücadele eden karakterli oyuncu gurubuyla kazanmak için sahaya çıkacağız. Tek düşüncemiz bu. Tüm camianın görüşü, bu maçı nasıl kazanırız diye. Fenerbahçe maçını kazanmanın sadece bir maç kazanmak anlamına gelmediğini biliyoruz. O zaman Samsunspor’u Türk futbol gündemine farklı taşıyacağımızı biliyoruz. O haftanın, ayın belki de sezonun konuşulacak maçlarından biri olacak. O nedenle bu maça taraftarların yoğun ilgisini görüyoruz. Hem kombine hem de bilet satışlarından stat tam dolu olacak. Bu ilgi ve iyi bir oyunla inşallah Fenerbahçe maçının ardından bunların olacağını görerek sohbet etmiş olacağız. Bu konuda da inancımız tam" diye konuştu. "Devre arasında transfer yapamıyoruz, transfer yasağımız gelecek sezon bitiyor" Devre arası transfer tahtasının açılacağı söylemlerine de değinen Veysel Bilen, "Başkanımız Yüksel Yıldırım’ın demeçleri bazen cımbızlanarak farklı gündemler oluşturuluyor. Bizim net bu sezon için transfer yasağımız var. Ara transfer döneminde de transfer yapamıyoruz. Tahtamız bu sezon bitince 2025-2026 sezonu için açılacak. ’Şubat’ta transfer yapılacak’ söylemleri yapılıyor. Bu hakikat ile ölçüşmüyor. Temmuza kadar transfer yasağımız var. Söylenmek istenen şubat başına kadar oyuncuyla görüşmemiz söz konusu olamaz. Dünyada da böyle ocak-şubatta ara transfer dönemi biter, bittikten sonra yeni sezon kadro yapılanması için çalışmalara başlarsınız. Başkanımız, şubat sonrası yeni sezon için çalışmaların başlayacağını ifade ediyor. Gözlemciler 12 ay boyunca izleme yapıyor. Teknik heyet bu oyuncularla ilgili raporu yönetime veriyor. Bu çalışmalar yıl boyu devam ediyor. Şubattan sonra lig konumumuz şekillenmeye başlayınca sözleşmesi bitecek oyuncularla görüşebilirsiniz. Zaten bir futbolcuyla sözleşmesinin bitmesine 6 ay kalmadan önce görüşemiyorsunuz. Transfer diye bir şey söz konusu değil. Hazırlıklara, görüşmelere Şubat’tan itibaren başlanacağı ifade ediliyor" şeklinde konuştu. "Okan Kocuk ve Oliver Ntcham sakat oldukları için milli takıma gitmedi" Oliver Ntcham’ın Fenerbahçe maçını bahane ederek milli takımlarına gitmediği ve Okan Kocuk’un da A Milli Takımı’ndan davet edilmediği iddiaları için ise Bilen, "Okan Kocuk’un A Milli Takım’a çağrılması gereken formda olduğu ve sahip çıkmadığımız konuşuluyor. Üstelik maçın Samsun’da olması da vurgulanıyor. Kaleci Okan, Adana Demirspor maçında ısınmada sakatlandı. Fedakarlık yaparak doktor müdahalesi ile maçı tamamladı. Bugün hala tedavi oluyor. Fenerbahçe maçına yetişecek. Böyle bir pozisyonda Okan Kocuk nasıl milli takıma gitsin? Milli takım zaten Okan’ı davet etmek için aradı. Sağlık ekibimizin raporunu görünce de olmadı. Oliver Ntcham’ın Fenerbahçe maçı için Kamerun Milli Takım’ına gitmeyi reddettiği de söylendi. Ntcham’ın durumu da Okan’ın durumuna benzer. Ntcham çok yoğun tempoda maçlar oynadığı için onun da hafif bir sakatlığı var. Tedavi olmak durumunda, sağlık ekibi milli takıma giderse ’İyileşme süreci uzar’ raporu verdi. Ntcham da ’Benim için Fenerbahçe maçı son derece önemli, o maçta mutlak oynamak istiyorum, hem takımıma katkı vermek hem de böyle bir maçı yaşamak istiyorum’ dediği için milli takımının hocasını arayıp affını istemiştir. Bugün de Samsun’da tedavi olduktan sonra 4 gün dinlenip, salı gününden sonra da takımla çalışacak. Yani biri milli takıma çağrılmamış, biri de reddetmiş olgusu değil, beyan ettiğim sözler gerçektir" ifadelerini kullandı.
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Mesele herkesin tartışmanın bir parçası olduğu ve ortaklaşa mutabakatın ortaya çıktığı bir anayasa yapım sürecinin gerçekleşmesidir" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, bütün kesimlerin işin içerisinde olduğu, herkesin tartışmanın bir parçası olduğu ve ortaklaşa mutabakatın ortaya çıktığı bir anayasa yapım sürecinin gerekli olduğunu belirterek, "TBMM 28. Dönem yakın tarihimizde gördüğümüz demokratik temsil kabiliyeti en yüksek parlamentodur. 14 siyasi partinin, 6 siyasi partinin grubunun olduğu, ayrıca oy veren halkın yüzde 95’inin temsil edildiği bir parlamentodur. Bu parlamentonun demokratik bir anayasayı hazırlama gibi önemli bir imkanı ve gücü olduğunu da açıkça söylemek isterim” dedi. Kurtulmuş ayrıca, anayasada yer alan “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" tabirinin değişmesi gerektiğini belirterek, "Çünkü devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz. Bu metin ’devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü’ şeklinde ifade edilmelidir" diye konuştu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Gazi Üniversitesi Akademik Yılı açılış törenine katıldı. Törende konuşan Kurtulmuş, “İçinde bulunduğumuz Gazi Üniversitesi, Cumhuriyet tarihimizin en önemli kurumlarından birisidir. 1926’da Orta Muhalif Mektebi ve Terbiye Enstitüsü adıyla kurulan bu büyük ilim yuvası, daha sonra 1933’te gerçekleştirilen eğitim reformuyla birlikte Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birisi haline gelmiş ve yetiştirdiği çok sayıda öğrencisiyle, çok sayıda bilim insanıyla gerçekten Türkiye’nin bilimsel kalkınmasına büyük destek vermiştir. Bu çerçevede Türk bürokrasisinden, Türk iş dünyasından çok sayıda insanımızın bu üniversitedeki sıralardan geçtiğini ve gerçekten başarılı birer insan olarak Türkiye’nin topyekun kalkınmasına katkı sunduklarını ifade etmek isterim” dedi. “Yeni anayasa yapılması ya da anayasada köklü bir değişikliğin gerçekleştirilmesi sadece bir siyasi argüman değil” Yeni anayasa için öğretim üyelerinden destek isteyen Kurtulmuş, “Türkiye’nin önündeki bu süreçte önemli meselelerinden birisinin de yeni bir anayasa yapmak olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni anayasa yapılması ya da anayasada köklü bir değişikliğin gerçekleştirilmesi sadece bir siyasi argüman değil, sadece efendim olursa da olur olmazsa da olur diye bakacağımız bir konu değil. Adalet, özgürlük, demokrasi üzerinde Türkiye’nin gelişmesi, Türkiye’nin çevresel tehditlere karşı daha güçlü olması, devlet ve millet kaynaşmasının tam manasıyla sağlanabilmesi için de samimi olan bir adımdır. Bunun için özellikle sizler, üniversitelerimiz bu süreçte yeni anayasanın yapılabilmesi için güçlü destek vermeliyiz. Ülkelerin olgunlaşmasına ve demokratik bir zeminde tartışılmasına vesile olmanızı, bu konuda da çabalarınızı ortaya koymanızı sizlerden istirham ediyorum” diye konuştu. “61 ve 82 Anayasaları seçkinci ve sivil olmayan bir anayasadır” Türkiye’de çok sayıda anayasa değişikliği yapıldığını hatırlatan Kurtulmuş, “Hem 1961 Anayasası hem 1961 Anayasası’ndan neşet eden 1982 Anayasası, niteliği itibarıyla seçkinci, birtakım çevrelerin menfaatlerini önceleyen, yapım şekli itibarıyla da sivil olmayan bir anayasadır. Şunu çok net söylüyorum; bu salondan da herhangi 4-5 akademisyen arkadaşımızı bir odaya kapatsak dünyanın kağıt üzerinde en demokratik anayasasını getirebilirler. Mesele kağıt üzerinden en demokratik yarışmak değil. Mesele bütün kesimlerin işin içerisinde olduğu, herkesin tartışmanın bir parçası olduğu ve ortaklaşa mutabakatın ortaya çıktığı bir anayasa yapım sürecinin gerçekleşmesidir. Onun için bir anayasanın sivil olması, ne kadar çok tartışıldığı, ne kadar toplumsallaştırıldığı, yapım sürecinde de ne kadar objektif bir şekilde, şeffaf bir şekilde hareket edildiği ile ilgilidir. Hiç şüphesiz 1982 Anayasası’nın maalesef Türkiye’de birçok siyasal ve toplumsal sorunların kaynağında büyük payı olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla artık Türkiye’nin bu darbe anayasasının ürününden, darbelerin ürünü olan bu anayasadan kurtulmasının vakti gelmiştir” dedi. Türkiye’nin halkı kuşatan ve kucaklayan bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirten Kurtulmuş, “Türkiye’nin ikinci asrında hiç şüphesiz yeni bir anayasaya, halkı kuşatan ve kucaklayan bir anayasaya ihtiyaç vardır. Ve bu anayasa hepimizin ortak sorumluluğudur. Ayrıca TBMM 28. Dönem yakın tarihimizde gördüğümüz demokratik temsil kabiliyeti en yüksek parlamentodur. 14 siyasi partinin, 6 siyasi partinin grubunun olduğu, ayrıca oy veren halkın yüzde 95’inin temsil edildiği bir parlamentodur. Bu parlamentonun demokratik bir anayasayı hazırlama gibi önemli bir imkanı ve gücü olduğunu da açıkça söylemek isterim” ifadelerini kullandı. “TBMM’nin üzerine düşen bu şeffaf müzakere sürecini yönetebilmektir” Anayasanın nasıl yapılması gerektiği hakkında konuşan Kurtulmuş, “Her şeyden evvel usul esasa mukaddemdir diye hukukun çok temel bir kuralı var. Önce hangi usulde yapacağınız, onu koymanız lazım ki ondan sonra esasları doğru bir şekilde tartışabilirsiniz. Bu çerçevede az önce ifade etmeye çalıştığım gibi herkesin fikrini ortaya koyacağı açık ve şeffaf bir sürecin yönetilmesi, sağlıklı bir tartışma ortamının ortaya konulması, müzakerelerin de gerçek bir şekilde, sonuç alıcı bir şekilde yönlendirilmesi şarttır. Bu çerçevede Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın üzerine düşen bu şeffaf müzakere sürecini yönetebilmektir. Ümit ediyorum ki böylesine bir sürecin açılması, Türkiye’de anayasa tartışmalarının sadece anayasa metni tartışmasından ibaret olmadığı, Türkiye’de reform ihtiyacı, yeni dönemde Türkiye’nin daha güçlü bir yapıya kavuşması için şart olduğunu da ortaya koyacaktır. Ayrıca bu müzakerelerin doğru zemin ve doğru yöntemlerle tartışılması lazım” şeklinde konuştu. “Anayasada yer alan ’Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü’ tabirinin değiştirilmesi gerekir” Anayasa konusunda her yerde ve her şekilde tartışmaların yapılacağını belirten Kurtulmuş, “Bu devletin aslı millettir. Devlet aygıtı nihayetinde milletin işlerini iyi yönetmek için kurulmuş olan bir mekanizmadır. Bu çerçevede anayasada aslolan milletin ihtiyaçlarının dile getirilmesi, anlatılmasıdır. Mesela çok sıradanmış gibi görünen ‘Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü’ cümlesi anayasada yer alan hepimizin çok sık kullandığı bir tabirdir. Doğrudur. Ama değişmesi gerekir. Çünkü devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz. Bu metin ’devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü’ şeklinde ifade edilmelidir. Bu seçkinci anlayışın bu devletçi anlayışında yeni anayasada milletin gücü üzerine yükselen bir devlet anlayışıyla yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.