GÜNDEM - 24 Nisan 2025 Perşembe 13:48

Bakan Kurum: "İstanbul’da 1.5 milyon riskli bina var, yüzde 30’u acilen dönüştürülmelidir"

A
A
A
Bakan Kurum: "İstanbul’da 1.5 milyon riskli bina var, yüzde 30’u acilen dönüştürülmelidir"

Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum, "İstanbul özelinde baktığınızda 1.5 milyon riskli binanın olduğunu hatta bunların yüzde 30’unun acilen dönüştürülmesi gereken binalar olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu tablo karşısında asla kaybedecek vaktimiz yok. Sorumluluk sahibi herkesin bilmesi gerekir ki, İstanbul’un artık tek gündemi deprem olmalıdır. İstanbul depremi bir mili güvenlik meselesidir ve bir seferberlik şuurunu gerektirmektedir. İstanbullu kardeşlerimiz, herkesten siyaseti, politikayı acilen bir yana bırakmasını beklemektedir. 16 milyon İstanbullunun canının ve geleceğinin söz konusu olduğu bir yerde siyasete ve polemiğe yer yoktur" dedi.


İstanbul’da dün 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ve diğer yetkililer İstanbul’daki AFAD merkezinde durum değerlendirmesi yaptı. Toplantının ardından bakanlar basın mensuplarının karşısına geçerek açıklama gerçekleştirdi. Açıklamasında Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum, "Dün öğle saatlerinde 6.2 büyüklüğündeki deprem nedeniyle hepimiz bir endişeye kapıldık. Tüm İstanbullulara ve çevre illerde depremi hisseden, Bursa’da, Yalova’da, Tekirdağ’da yaşayan tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Sözlerimin hemen başında; Cenab-ı Allah’tan ülkemizi, milletimizi, yavrularımızı her türlü afetten muhafaza eylesin diyorum. Dün depremin haberini alır almaz, her afette, sel ve yangında olduğu gibi bizde hemen afet bölgesine ilgili tüm ekiplerimizle birlikte harekete geçtik. Bakanlarımızla birlikte, AFAD koordinasyon merkezimize geçerek, Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde istişarelerimizi ve toplantılarımızı yaptık. Ekiplerimizi sahaya sevk ettik. Ardından şeffaf bir şekilde vatandaşlarımızı mevcut durumla ilgili bilgilendirmeye gayret gösterdik. Afet Koordinasyon Merkezi’nde bu bilgilendirme sürekli yapılacak. Bugün de yine sizlere Afet Koordinasyon Merkezi’mizden sesleniyoruz. İstanbul’umuzun 39 ilçesinde ana merkez, kaymakamlık nezdinde Afet Koordinasyon ilçe merkezlerimiz faaliyete geçmiş ve vatandaşlarımıza hizmet vermektedir. Bölgelerden, ilçelerden, mahallelerimizden gelen veriler ışığında depremin hemen ardından İstanbul başta olmak üzere çoğunluğu İstanbul’dan talepler aldık. Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova’daki vatandaşlarımızdan toplamda bin 399 yapı ihbarı aldık. İhbar edilen binaları ekiplerimiz tedbiren boşalttılar ve incelemelerini yaptılar. Şu ana kadar 7 binamız çok şükür az hasarlı. Bunun dışında herhangi bir orta hasar ve ağır hasar söz konusu değil. Fatih ilçemizde metruk bir binamız ki içinde herhangi bir vatandaşımız yaşamıyordu, o binamız yıkıldı. Onunla ilgili de hafriyat, enkaz çalışmaları süratli bir şekilde bugün içerisinde tamamlanmış olacak. Hasar tespit personelimiz de önceliği ihbar gelen bu yerlere acilen gitmek. İstanbul’un 39 ilçesi ve 963 mahallesinde saha çalışmalarına devam ediyoruz. Ekip sayısını dün itibariyle 3 bine çıkaracağımızı paylaşmıştık. Gün içerisinde 3 bin hasar tespit ekibi tüm İstanbul’da kamu binaları başta olmak üzere gelen tüm hasarları birebir yerine giderek tespit edecek ve incelemeleri gerçekleştiriyor olacağız" ifadelerini kullandı.


"28 bin 500 kamu binasına ilişkin hasar tespit çalışmalarını başlattık"


İstanbul’da dün meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından binalarda hasar tespit çalışmalarını başlattıklarını ifade eden Bakan Kurum, "Dün itibariyle İstanbul’daki okullarımızın, yurtlarımızın, cami ve hizmet binalarımızın içerisinde olduğu 28 bin 500 kamu binasına ilişkin hasar tespit çalışmalarını başlattık. Bunu da tedbir amacıyla yapıyoruz. Çok şükür ki okullarımız bu manada yaşadığımız depremler, yine hükümetimizin depremle mücadele alanında riskli binaların kaldırılması noktasında gerek okullarda gerek hastanelerde gerek kamu binalarında güçlendirmeyi her bakanlığımız kendi içerisinde yapıyor. Biz yine de herhangi bir hasar var mı yok mu incelemesini gidip 28 bin 500 kamu binasında yapıyor olacağız. Bunun dışında gelen hasar ihbarlarına arkadaşlarımız gidecekler, yerinde tespitleri yapacaklar. Dün İstanbul’da Gençlik ve Spor Bakanlığımızla yurtlarımıza ilişkin 36 Kredi Yurtlar Kurumuna ait yurdun incelemesini gerçekleştirdik. Dün gece itibariyle tamamladık. Bugünde İstanbul’daki tüm hastanelerin tespitlerini hızlı bir şekilde Sağlık Bakanlığımızla birlikte yapacağız. Şeffaf bir şekilde milletimizle sonuçları paylaşacağız. Yurtlarla ilgili arkadaşlarımız herhangi bir deprem hasarı tespit etmedi. Kamu binalarına yönelik olan kısmını 4 gün içerisinde tamamlayıp, milletimizi bu konuda bilgilendirmiş olacağız. Yaşadığımız bu depremle beraber bir kez daha gördük ki başta İstanbul olmak üzere ülkemizin en büyük gerçeği depremdir. Bugün ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 66 ce nüfusu itibariyle de baktığınız da yüzde 70’i deprem bölgelerinde yaşamaktadır. En son 6 Şubat 2023’te asrın felaketini hep birlikte yaşadık. 11 ilimiz, 14 milyon vatandaşımız etkilendi. Malatya’da, Maraş’ta, Adıyaman’da, Hatay’da bu deprem olurken, buradaki kardeşlerimiz, oradaki vatandaşların yardımına koştu. Devletimiz tüm birimleriyle oradaydı. Bu acıyı hep birlikte yaşadık. 86 milyon Türkiye yaşadı. İstanbullular çok iyi hatırlayacaktır, biz bu yaşadığımız depremlerde bir olmayı biliyoruz. Deprem geçtikten 3-5 gün sonra maalesef deprem gerçeğini unutuyor ve bu gerçek üzerinden hareket etmiyoruz. Bu noktada biz hep söylüyoruz; ‘Riskli bina öldürür, riskli binada yaşamayalım gelin hep birlikte bunu dönüşümü gerçekleştirelim’ dedik. Bundan tam 13 yıl önce Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul’dan ki bunu birçok siyasetçi söylemez, ‘Bedeli ne olursa olsun dönüştüreceğiz’ sloganıyla kentsel dönüşüm seferberliği başlattı. Bu çok önemli bir adımdı. Bugüne kadar Türkiye’de kanunun bile olmadığı, depremle mücadele noktasında bu kararlılığı ortaya koymak çok değerli, kıymetliydi. Biz de o seferberlik kapsamında çalışmalarımızı güçlü bir şekilde sürdürmeye gayre gösteriyoruz. Bugün İstanbul özelinde baktığınızda 1.5 milyon riskli binanın olduğunu, hatta bunların yüzde 30’u acilen dönüştürülmesi gereken binalar olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu tablo karşısında asla kaybedecek vaktimiz yok. Bu manada sorumluluk sahibi herkesin bilmesi gerekir ki, İstanbul’un artık tek gündemi deprem olmalıdır ve İstanbul’daki yapı stokunun bir dakika bile emin olun kayba tahammülü yoktur" şeklinde konuştu.


"İstanbullu kardeşlerimiz, herkesten siyaseti, politikayı acilen bir yana bırakmasını beklemektedir"


İstanbul’da yaşayan vatandaşların siyasetin ve politikanın bir yana bırakılmasını beklediğine dikkat çeken Bakan Kurum, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak, 39 ilçemizde 365 ayrı alanda dönüşüm çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2012’den bu yana geçen 13 yılda İstanbul’da özel sektörümüzle beraber tam 923 bin bağımsız bölümü dönüştürdük. Bir taraftan dönüşüm yaparken, diğer taraftan dar gelirli vatandaşlarımızın ev sahibi olabilmeleri için sosyal konut projeleri yapıyoruz. Evi olmayan vatandaşlarımız için tüm Türkiye’de 1.5 milyonu aşkın konutu üreten TOKİ’mizle İstanbul’umuza 125 bin 428 sosyal konut projesi var. Bunun 81 inini tamamladık milletimize teslim ettik. Şu an yine seçim meydanında söz verdiğimiz, ‘evi olmayan vatandaşlara teslim edeceğiz ve İstanbul’daki deprem riskini bertaraf edeceğiz’ dediğimiz, 44 bin 610 konutumuzun inşasına da kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Şu anda sahada; özel sektörümüzle birlikte baktığımızda toplam 209 bin ev ve işyerimizin dönüşümü devam etmektedir. Tabi biz biliyoruz ki bu yetmez. Daha hızlı, daha büyük, daha sağlam adımlar atmak mecburiyetindeyiz. Yine hatırlayın; Mayıs 2023’te Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbullulara tarihi bir kampanyayı müjdeledi. ‘Yarısı Bizden Kampanyası’nı başlattık. Kampanya kapsamında da 41 bin konutun görüşmeleri yürütülüyor. 21 binin de inşası sahada fiilen başladı. Özet olarak söylemek gerekirse; devletimiz tüm imkan ve kabiliyetleriyle İstanbul’u depreme hazırlamak için, deyim yerindeyse İstanbul’u kurtarmak için canla başla çalışmaktadır. Ben bu vesileyle buradan milletimize ve özellikle de deprem dönüşümünden doğrudan sorumlu olan belediyelerimize şunu ifade etmek istiyorum. İstanbul için her saniye değerli, çünkü vakit daraldıkça daralıyor. İstanbul depremi bir mili güvenlik meselesidir ve bir seferberlik şuurunu gerektirmektedir. İstanbullu kardeşlerimiz, herkesten siyaseti, politikayı acilen bir yana bırakmasını beklemektedir. 16 milyon İstanbullunun canının ve geleceğinin söz konusu olduğu bir yerde siyasete ve polemiğe yer yoktur. Tam aksine güçlü, sağlıklı bir İstanbul’da yaşamayı hak eden milyonlara karşı hep birlikte el ele verme zamanıdır" diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.