POLİTİKA - 24 Nisan 2025 Perşembe 22:17

Bakan Kurum: "İstanbul, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova’daki vatandaşlarımızdan toplamda bin 756 hasar ihbarı aldık"

A
A
A
Bakan Kurum: "İstanbul, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova’daki vatandaşlarımızdan toplamda bin 756 hasar ihbarı aldık"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "İstanbul, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova’daki vatandaşlarımızdan toplamda bin 756 hasar ihbarı aldık. İstanbul’daki ihbarların yüzde 80’i Avrupa yakasında toplanıyor, yüzde 20’si Anadolu yakasından geliyor" dedi.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Silivri Merkezi meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremle ilgili son duruma ilişkin AFAD Koordinasyon Merkezinde açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum, "Mobil araçlarımızla, sahadaki ekiplerimizle İstanbul’un hemen her noktasına ulaşarak arkadaşlarımız yoğun bir şekilde sahada çalışmalarını yapıyor. Şu ana kadar İstanbul, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova’daki vatandaşlarımızdan toplamda bin 756 hasar ihbarı aldık. İstanbul’daki ihbarların yüzde 80’i Avrupa Yakası’nda toplanıyor, yüzde 20’si Anadolu Yakası’ndan geliyor. En çok ihbarlar ilçelerimizden ilk üçü Avcılar, Esenler ve Bahçelievler ilçelerimizden, diğer ilçelere nazaran daha fazla ve yoğun talep geldi. Oradaki Kaymakamlıklarımızla ve AFET Koordinasyon merkezlerimizle süreci yönetiyoruz" diye konuştu.



"İstanbul’un 39 ilçesi ve 963 mahallesinde saha çalışmaları süratle devam ediyor"


İhbarların çoğunluğunda herhangi bir hasarın oluşmadığını söyleyen Kurum, "Bu ihbarların bin 467’sinde herhangi bir hasar oluşmadığını gördük, bu deprem sebebiyle herhangi bir yapı hasarı oluşmadı. Toplamda 83 binamızın da az hasarlı olduğunu tespit ettik. Sabah da ifade ettiğim gibi, hasar tespit personelimiz İstanbul’un 39 ilçesi ve 963 mahallesinde saha çalışmalarına, süratle devam ediyor. Ekip sayımızı hızla arttırıyor ve Anadolu’daki dört bir yanından İstanbul’daki, bu tespiti yapmak için gelmeye devam ediyor. İstanbul’daki 28 bin 538 kamu yapısına dair tespitlerimiz devam ediyor. 36 öğrenci yurduna dair tespitlerimizi yaptığımızı ve bu yurtlarla ilgili herhangi bir risk bulmadığımızı, ifade etmiştim. Şuanda arkadaşlarımız hastanelerimizi de hızlı bir şekilde tarıyor. Bir taraftan vatandaşlarımızdan gelen talepleri incelerken diğer taraftan kamunun yoğun bir şekilde kullandığı alanları hem ilgili bakanlıklarımız hem de bizler yerinde tespit etmeye çalışıyoruz" dedi.


Elde edilecek saha tarama sonuçlarına göre dönüşüm projelerini geliştireceklerini kaydedin Bakan Kurum, "İstanbul genelinde yaptığımız bu hasar tespit çalışmasından çıkan sonuçlar, önceden bu yana sayılarını sürekli paylaştığım ’İstanbul Risk Tespit Raporu’ muzu güncelleyecek. Bu bizim için gerçek bir veri olacak. Yapacağımız tüm dönüşüm projelerine de, altlık olacak, temel teşkil edecek. Bu manada tespitlerimizi İstanbul adına, İstanbulluların geleceği adına çok çok önemsiyoruz. Buradan, sahadan aldığımız verileri ilçe ilçe, mahalle mahalle inceleyeceğiz ve gerçekten bir alanda yoğunlaşmış mı, orada zeminle ilgili binalarla ilgili hangi riski teşkil ediyor, detaylı bir şekilde inceleyeceğiz" şeklinde konuştu.



"İstanbul’daki yapı stoğunun bir dakika bile kayba tahammülü yoktur"


İstanbul’un en büyük gerçeğinin deprem olduğunu vurgulayan Kurum, "Acilen cevap verilmesi gereken sorunu depremdir. İstanbul’umuzu deprem dönüşümünün kalbidir ve sorun, problem asla ve asla ertelenemez. İstanbul’daki yapı stoğunun bir dakika bile kayba tahammülü yoktur. Devletimiz 2012 yılından beri, bu manada tüm imkanlarını milleti için seferber etmiş, İstanbul’u depreme hazırlamak için çalışmaktadır. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, bu dönüşümü yapmazsak, binalarımızı sağlam hale getirmezsek İstanbul’un geleceği tehdit altıdandır, annelerimizi, yavrularımızın istikbali risk altındadır. Vakit daralmakta, İstanbul günden güne sıkışmaktadır. Bunu bilim insanlarımızı ve hocalarımız söylüyor. Ve Allah korusun İstanbul depremi herhangi bir afet değil, Türkiye’nin bağımsızlığını dahi tehlikeye düşürecek bir mili güvenlik meselesidir" şeklinde konuştu.


İstanbul için seferberlik vaktinin geldiğini aktaran Bakan Kurum, "Artık seferberlik vaktidir. 16 milyon İstanbullunun canının ve geleceğinin söz konusu olduğu bir yerde, başka hiçbir gündeme yer yoktur ve olamaz. Bugün hep birlikte, can kaybımızın olmadığı, yaralımızın olmadığı ve binalarımızın yıkılmadığı bir depremi yaşadık. Bu hepimiz için bir uyarı ve bu uyarıyı birlikte dikkate almak zorundayız. Milletimizle el ele, İstanbul’da tek bir riskli konut bırakmayana kadar çalışma zamanıdır. Belediyelerimizden gelen tüm talepleri değerlendirmeye devam edeceğiz. İstanbul’un dönüşüm seferberliğini sürdürmeye ve bir taraftan sosyal konut yapmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.