ÇEVRE - 26 Nisan 2025 Cumartesi 13:46

AYGM Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün: "Gerçekleşebilecek, kaydedilmiş ya da ihtimal bulunan en büyük depreme göre tedbirlerimizi aldık"

A
A
A
AYGM Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün: "Gerçekleşebilecek, kaydedilmiş ya da ihtimal bulunan en büyük depreme göre tedbirlerimizi aldık"

İstanbul’da meydana gelen depremlerin ardından akıllara gelen ilk gelen sorulardan biri, Avrasya Tüneli ve Marmaray Hattı’nın depreme karşı dayanıklılığı oldu. Konu ile ilgili konuşan AYGM (Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü) Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün, "Bu bölgede gerçekleşebilecek, kaydedilmiş ya da ihtimal bulunan en büyük depreme göre tedbirlerimizi aldık. Dolayısıyla yolcularımız ya da sürücülerimiz, hem Marmaray hem Avrasya için konuşursak, yer kabuğunun içinde olan, onunla beraber salınım yapan, görece daha güvenli olan bu yapıda her hususun deprem açısından en yüksek güvenlikle dizayn edildiğini ve imal edildiğini bilmeleri gerekir" dedi.

İstanbul’da, 23 Nisan’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ve devamında yaşanan artçıların ardından akıllara gelen ilk sorulardan biri de Avrasya Tüneli’nin ve Marmaray Hattı’nın depreme olan dayanıklılığı oldu. Yer altında bulunan tünellerin depreme olan dayanıklılığı ile ilgili AYGM (Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü) Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün, Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım AŞ binasında açıklamalarda bulundu.

"Bizim tünellerimiz bunlara karşı mukavimdir"

Marmaray ve Avrasya tünellerinin depremlere göre dizayn edildiğini söyleyen Eyigün, "Öncelikle şunu söyleyelim: Marmaray’ın, Avrasya’nın güvenliği konusu dahil olmak üzere dizayndan başlıyor. Biz dizayn yaparken Marmaray üzerinde konuştuğumuzda iki konuya yoğunlaşmıştık: Bir, zemin sıvılaşma meydana getirir mi? Sıvılaşma esnasında Marmaray Tüneli etkilenir mi? İkinci konumuz ise Marmaray Tüneli farklı karakterde bölgelerden oluşuyor. Yani delme tünel dediğimiz makinelerle kazdığımız bölüm var ama ortada, tam da boğazın merkezinde, segmentler dediğimiz yani 100 metrelik, 135 metrelik beton boxlar, beton kutular var. Onları tersanelerde inşa etmiştik, Tuzla’da taşımıştık, bunları yan yana birleştirmiştik. İşte her bir geçiş noktası bir sismik fokuslanma noktasıydı. Bizim Marmaray’ın kayaya bastığı bölümler ve zemine bastığı bölümler var. Ya da Avrasya Tüneli’nin; yani boğazın tabanı projenin değil, sadece kayada olan bir tünel daha emniyetlidir ya da sadece zeminde olan bir tünel için tedbirler alırsınız. Ama biraz kayada, biraz yumuşak zeminde ise bu tüneliniz, riskiniz kayadan yumuşak zemine ya da yumuşak zeminden kayaya geçtiği bölgelerdir. Bizim bu noktalar için özel sismik izolatörlerimiz var. Avrasya Tüneli’nde örneğin dokuz metrelik özel kesimler var. Nedir bu özel kesim?

En merkezinde çelik ve kauçuktan imal edilen, hem genleşmeye hem sıkışmaya hem yanan etkide kesmeye karşı koyan özel izolatörler. Bunlar nasıl davranıyor deprem esnasında? Bunları koymasak tünelin parçalanmasını, birbirinden ayrılmasını ya da sıkışıp kırılmasını sebep olabilecekken, bu önlemlerin alınmadığı tünellerde, bizim tünellerimiz bunlara karşı mukavimdir" şeklinde konuştu.

"Bu bölgede gerçekleşebilecek, kaydedilmiş ya da ihtimal bulunan en büyük depreme göre tedbirlerimizi aldık"

Gerçekleşebilecek her türlü ihtimale karşı tedbirin alındığının altını çizen Dr. Yalçın Eyigün, "Biz zaten mümkün olabilecek, bu bölgede gerçekleşebilecek, kaydedilmiş ya da ihtimal bulunan en büyük depreme göre tedbirlerimizi aldık. Elbette ki betonarme yapımız, elbette ki donatılarımız, elbette ki beton kalitemiz yine diğer unsurlardır. Dolayısıyla yolcularımız ya da sürücülerimiz, hem Marmaray hem Avrasya için konuşursak, yer kabuğunun içinde olan, onunla beraber salınım yapan, görece daha güvenli olan bu yapıda her hususun deprem açısından en yüksek güvenlikle dizayn edildiğini ve imal edildiğini bilmeleri gerekir. biz yapısal olarak yüzlerce yıl ömrü olacak bir yapıdan, binadan bahsediyoruz. Yani normal bir apartman 50-60 yıl sonra kullanışlı taraf kullanıcıları tarafından artık eskidi diye değiştirilebilir. Yapısal bir soru olmasa bile çoğu kez şartnameler zaten değiştirmeyi gerektiriyor. Ama biz boğaza bir büyük yapı koyuyoruz, her gün içinden yüz binlerce insan geçiyor. Bunun 40-50 yıl gibi bir ömrü tanımlanamaz, bunun yüzlerce yıl, yani tabir caizse ilelebet hayatta kalacağı bir yapı sağlığı anlayışıyla imal edilmesi gerekiyor" dedi.

"Her şey öngörülerimiz dahilinde gerçekleşti, hiçbir sorunumuz bulunmuyor"

Yaşanan son depremlerde tünellerin hiç bir hasar olmadığını belirten Eyigün, "Hiçbir hasarımız yoktur. İfade ettiğim gibi, Avrasya Tüneli’nde sismik izolatörlerimizden özellikle veriler aldık.

İzolatörler büyük bir depremde 75 mm kadar hareket kabiliyeti olan şişik contalardır. Çelik elemanlar, çelik barlar, kauçuk elemanlar marifetiyle tespit ettiğimizde, milimetrenin üçte biri kadar sadece bir esneme yaptı. Hepsi bu kadardı. Bizim dizaynımızda öngördüğümüz, gelecekte herhangi bir öngörülmeyen hadisede ne olur sorusunun cevabını küçük, orta ya da büyük bir depremde biz buradan takip ederek de kontrol etmiş oluyoruz. Her şey öngörülerimiz dahilinde gerçekleşti, hiçbir sorunumuz bulunmuyor" ifadelerini kullandı.

Selami Berke Kaya

AYGM Genel Müdürü Dr. Yalçın Eyigün: "Gerçekleşebilecek, kaydedilmiş ya da ihtimal bulunan en büyük depreme göre tedbirlerimizi aldık"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.