ASAYİŞ - 19 Aralık 2024 Perşembe 08:59

Ataşehir’de kadının önünü kesen şahıslar eşini silahla vurmuştu: Olayda yeni detaylar ortaya çıktı

A
A
A
Ataşehir’de kadının önünü kesen şahıslar eşini silahla vurmuştu: Olayda yeni detaylar ortaya çıktı

Ataşehir’de 5 aylık hamile Şeyda Şahin’in önünü kesen iki şahıs, kadından kendilerini Gülçin Öksüz adlı bir kadının yanına götürmesini istedi. Şeyda Şahin, adı geçen kadını tanımadığını söyleyip eşi İbrahim Şahin’i olay yerine çağırdı. İki saldırgan İbrahim Şahin’i silahla vurarak yaralayıp kaçtı. Öte yandan, yaşanan olaya ilişkin yeni detaylar ortaya çıktı.


Olay, 17 Aralık Salı günü Ataşehir’de Aşık Veysel Mahallesi’nde Mustafa Kemal Caddesi’nde saat 16.25 sıralarında meydana geldi. 5 aylık hamile olan Şeyda Şahin (31) cadde üzerinde yürüdüğü sırada, Tahmil A. B. ve Ekrem B. B. kardeşler tarafından durduruldu.


İki şahıs, Şeyda Şahin’den kendilerini Gülçin veya Gülcan Öksüz adında bir kadının yanına götürmesini istedi. Şeyda Şahin, bahsettikleri kişiyi tanımadığını söyleyerek bir mağazaya girip eşini aradı.


Olay yerine gelen eşi İbrahim Şahin ve beraberindeki kuzeni Emrah Bayram ile şüpheliler arasında tartışma çıktı. Ardından, şüphelilerden biri yanında bulunan silah ile İbrahim Şahin’i sol bacağından vurarak yaraladı. Şahin hastanede tedavi altına alınırken polis ekipleri 44 iş yeri ve güvenlik kamerası izleyerek Tahmil A. B. ile Ekrem B. B. kardeşleri Üsküdar’da kendi iş yerlerinde yakaladı.


Öte yandan, şahıslar tarafından durdurulan Şeyda Şahin’in emniyette verdiği ifadesine ulaşıldı. Şahin verdiği ifadesinde, “Bugün yani 17.12.2024 günü evimdeki işlerimi hallettim. Saat 15.00 sıralarında aile dostumuzu arayarak çay koymasına kendisine gideceğimi belirttim. İkametimden çıkarak Atakent istikametine doğru gidecektim. Mahallemdeki 30 Ağustos durağının önüne geldim. O sırada elimde telefonumla uğraşıyordum. Plakasını hatırlamadığım bir taksi fark ettim. İçerisinde şoförün yanında bir erkek şahıs daha vardı. Bir anda bu bahsettiğim şahıs yanımda belirdi. Ben kendisini tanımıyorum ilk defa bu şahsı gördüm. Bu erkek şahıs bana doğru ’Gülçin veya Gülcan Öksüz nerede, beni onun yanına götür’ dedi. Ben de bu şahsa bu isimde birini tanımadığımı söyledim. O sırada panik yaptım, bulunduğum tam adresini hatırlamadığım aktarcıdan şahıslar çıkarak beni dükkanına soktu. Dükkanda eşimi arayarak haber verdim. Bir süre sonra da yanıma eşim İbrahim Şahin geldi, yanında kuzenim Emrah Bayram ile beraber yanıma geldiler. Bir süre dükkanın oralarda durduktan sonra beraber yürüyerek evimize doğru ilerliyorduk. Biraz ilerlerken yolda yanıma gelen ismini hatırlamadığım o erkek şahsı tekrar gördüm. Eşim bana ’bu muydu’ diye sordu ben de olay büyümesin diye ’yok’ dedim. Eşim ve kuzenim bu şahsın yanına gittiler. Eşim beni adını hatırlamadığım bir giyim mağazasına sokarak bir bayana ’eşim beş aylık hamile biraz burada dursun ve sakinleşsin’ dedi ve mağazadan çıktı. Yaklaşık 5 dakika sonra 1 el silah sesi duydum. Kimin vurulduğunu görmedim, daha sonra mağazaya gelen akrabalarım beni evime götürdü. Sonradan öğrendiğim kadarıyla eşim İbrahim Şahin mağaza önünde ayağından vurulmuş. Eşimin bildiğim kadarı ile hiç borcu yoktu. Herhangi bir hasmı ve düşmanı yoktu” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Dr. Sözütok: “Kanser tedavisinde etkin sonuçlar için multidisipliner yaklaşım önemli” Kanser tedavisinin etkinliğinin multidisipliner bir yaklaşım ve uzman ekip çalışmasıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirten Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler ile Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Sinan Sözütok, kanser hastalarının en iyi tedavi sonuçlarına ulaşabilmesi için farklı branşlardan gelen uzmanların bir araya geldiği güçlü bir ekip çalışmasının önemli olduğuna işaret etti. Kanser tedavisi, her hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmesi gereken karmaşık bir süreç. Bu nedenle, uzmanlar kanser tedavisinin etkinliğinin, multidisipliner bir yaklaşım ve uzman ekip çalışmasıyla doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çekiyor. Medical Park Seyhan Hastanesi Onkoloji Konseyi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler ile Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Sinan Sözütok, kanser hastalarının en iyi tedavi sonuçlarına ulaşabilmesi için multidisipliner yaklaşım ve uzman ekip çalışmasının rolü hakkında bilgilendirmede bulundu. Kanser tedavisinde multidisipliner bir yaklaşımın tedavi sürecinin her aşamasını en iyi şekilde yönetmeyi mümkün kıldığını belirten Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, “Onkoloji konseyinde bir araya gelen uzmanlar, hastaların tedavi planlarını daha kapsamlı bir şekilde değerlendirir. Bu, hastaların tedavi sürecinde muhtemel riskleri minimize eder ve tedaviye daha iyi yanıt almayı sağlar. Medical Park Seyhan Hastanesi Onkoloji Konseyi’nin uyguladığı multidisipliner yaklaşım, tedavi planlarının yüzde 43-52 oranında değişmesine yol açmakta, radyolojik ve patolojik değerlendirmeler sonrası cerrahi yöntemlerin ise yüzde 9-34 oranında güncellenmesine neden olmaktadır. Bu oranlar, multidisipliner yaklaşımın etkinliğini ortaya koymaktadır” ifadelerine yer verdi. “Her hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmalı” Kanser tedavisinde her hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmasının, tedavi sürecinin başarısı için kritik öneme sahip olduğunun altın çizen Op. Dr. Gökler, "Cerrahi müdahale, kanser tedavisinin önemli bir parçasıdır, ancak her hastaya uygun tedavi yöntemini seçmek için multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Her hasta, kanser türüne, evresine ve genetik özelliklerine göre özel bir tedavi planına tabii tutulur. Ayrıca, tedavi sürecindeki her aşama, hastanın genel durumu ve tedaviye verdiği yanıt doğrultusunda gözden geçirilir ve gerektiğinde tedavi planı güncellenir” şeklinde konuştu. Özellikle bazı kanser türlerinde cerrahi müdahaleye alternatif olarak, girişimsel onkoloji yöntemlerin de büyük önem taşıdığını söyleyen Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Sinan Sözütok ise, "Girişimsel onkoloji, tümörleri hedef alarak minimal invaziv yöntemlerle etkili tedavi sağlar. Yüksek teknoloji kullanarak hastaların iyileşme sürecini hızlandırmak ve yaşam kalitelerini artırmak mümkün oluyor. Hastanemiz bu alanda da ileri teknolojiyi kullanarak hastalarına daha etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır” dedi. “Multidisipliner yaklaşımla gereksiz girişimlerden kaçınılır” Multidisipliner yaklaşımın tedavi süreçlerini daha hızlı ve etkin bir şekilde yönetmeyi sağladığını ifade eden Uzm. Dr. Sözütok, şu bilgileri paylaştı: “Multidisipliner yaklaşım sayesinde gereksiz girişimlerden kaçınılır ve tedavi süreleri kısaltılır. Uzmanlar arasında sürekli bilgi paylaşımı, tedavi sürecinin zamanında ve etkin bir şekilde yapılmasını sağlar. Ayrıca, kanser tedavisinde psikiyatristler, psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarının yer alması, hastaların duygusal destek almasını kolaylaştırır. Psiko-sosyal destek, hastaların tedaviye uyumunu artırırken, tedavi sürecindeki stres, kaygı ve depresyonla başa çıkmalarına yardımcı olur. Bütüncül bakım sayesinde meme koruyucu cerrahinin oranı da artmakta ve daha az invaziv tedavi seçenekleri uygulanabilmektedir. Bu, tedavi sürecinin hastaların yaşam kalitesine zarar vermeden gerçekleştirilmesini sağlar. Ayrıca, multidisipliner yaklaşımın sağladığı bütüncül bakım ile hastaların sağkalım süreleri uzamakta, tedaviye daha iyi yanıt alınmakta ve genel sağlık durumları iyileşmektedir.” “Başarı için birden fazla uzmanlık alanı işbirliği yapmalı” Kanser tedavisinde başarının birden fazla uzmanlık alanının işbirliği ile mümkün olduğunu sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Sözütok, Medical Park Seyhan Hastanesi Onkoloji Konseyi’nin her hastayı özel olarak değerlendirip, en uygun tedavi sürecini belirlemek için multidisipliner bir yaklaşım sunduğunu belirterek, “Bu kapsamlı yaklaşım, kanser hastalarının tedavi sürecinin her aşamasını izlemeyi ve gerektiğinde hızlı müdahaleler yapmayı mümkün kılar. Uzman ekip, tedaviye verilen yanıtları sürekli olarak değerlendirerek, hastaların iyileşme sürecini hızlandırır ve tedavi sonuçlarını iyileştirir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Tunceli Tunceli’de depreme karşı binalarda güçlendirme çalışmaları sürüyor Uzmanların sık sık deprem konusunda uyardığı Tunceli’de Vali Bülent Tekbıyıkoğlu öncülüğünde başlatılan çalışmalar devam ediyor. Vali Tekbıyıkoğlu, güçlendirme çalışmaları tamamlanan yapılarda incelemelerde bulunarak, ilgililerden bilgi aldı. Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, güçlendirme çalışmaları tamamlanan İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde incelemelerde bulunarak bilgi aldı. Kentte depreme hazırlık çalışmalarının aralıksız devam ettiğini belirten Vali Tekbıyıkoğlu, ’’İlimizde toplam 78 okul ve kurum binasında deprem performans analizi yaptırmıştık. Bu binalardan 44’ü için güçlendirme kararı alınmıştı. Bugün itibarıyla 42 binamızın güçlendirme çalışmalarını tamamlamış bulunuyoruz. Dersim Anadolu Lisesi ile Atatürk Anaokulu’nun güçlendirme çalışmaları ise Bakanlığımızın planlaması doğrultusunda devam etmekte olup, inşallah 2025 yılında tamamlanmış olacak. Öte yandan deprem riski taşıdığı için 31 okul için yıkım kararı alınmıştı. Bu binalardan 25’inin yıkımı tamamlandı, 6 bina için yıkım çalışmaları sürüyor’’ dedi. Çocukların en iyi şartlarda eğitim alması için tüm imkanları seferber ettiklerine vurgu yapan Vali Tekbıyıkoğlu, “2025 yılı itibarıyla ilimizde 7 yeni okul binasının yapımına başlanması da planlanmıştır. Bugün güçlendirmesi tamamlanan iki binamızın 90 gün gibi kısa bir sürede hizmete hazır hale getirilmesi bizleri ayrıca memnun etmiştir. Tüm bu çalışmaların ilimize ve çocuklarımıza hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
İzmir Taksi şoförleri saldırılardan tedirgin, şoför sıkıntısı var: "Korkuyoruz" Ticari taksilerde son günlerde yaşanan saldırılar, özelikle saldırı altında olan taksicileri tedirgin ederken, İzmir’de duraklar ilanlar vermesine rağmen çalışacak şoför bulmakta zorluk çekiyor. Özelikle gece belli bölgelerden müşteri almayan ve seçici davranarak kendi önlemini alan taksiciler, biran önce araç içi kabin önleminin alınması gerektiğini belirtiyor. Son günlerde ticari taksilerde yaşanan üst üste saldırılar, şoförleri tedirgin etmeye başladı. Saldırıya uğrayan şoförlerin kimi çalışmak zorunda olduğu için görevine devam ederken, kimi ise mesleği bırakmayı tercih ediyor. İzmir, taksicilere yönelik saldırıların arttığı illerin başında geliyor. Bu durum nedeniyle kentte şoför sıkıntısı yaşanırken, özelikle saldırıların çok yaşandığı gece saatlerinde ilan olmasına rağmen taksi şoförlüğü pek yapılmak istenmiyor. Taksi şoförleri ise zaman zaman seçici davranarak veya tekin olmayan bölgelerden müşteri almayarak kendince önlem alıyor. Şoförler, saldırılara durdurabilecek “kabin” önleminin hayata geçirilmesini bekliyor. “Tedirginiz, ailemizde çok tedirgin” Taksi Şoförü Samet Karamuk, “Tedirginiz, ailemizde çok tedirgin” dedi. İş yapamaz duruma geldiklerini ifade eden Karamuk, “Şoför bulmakta zorluk çekiyoruz. Ben şuan tek başıma çalışıyorum. Tek başıma çalışmak zorunda kaldım; çünkü şoför yok. Kimse yapmak istemiyor. Aileleri yüzünden, tedirginler. Kimin bindiği, kimin indiği belli değil; kimin ne yapacağı da belli değil. Gecede çalışıyorum. Gece çalışırken kendimizce; bildiğimiz yerlerde, bildiğimiz mevkilerde, genellikle belli profillerde müşteri almamaya çalışıyoruz. Bu şekilde kendimizi korumaya çalışıyoruz. Onun haricinde yapabileceğimiz bir şey yok. Çok şükür daha önce saldırıya uğramadım. Gece çok korkuyoruz; yani belli bir saatten sonra 22.00 ile 03.00 arası dışarıda çalışırken, müşteri alırken tedirgin oluyoruz. Bu konuda da bir önlem alınması gerekiyor. Bize göre bu kabin olayı artık olması gerekiyor” dedi. "Daha önce silahlı çatışmanın ortasında kaldım" Bir diğer taksici Ali Yüksek de, “Saldırı çok. Kendimizi savunmak için bir cisim bulunduramıyoruz, bulundurulan cisimlerde suç aleti sayılıyor. İnsanlar takside çalışmaya çekiniyor; yani şoför sıkıntısı var. Gece çalışırken, yolda giderken, bakıyoruz ve biraz daha seçici oluyorsunuz. Müşteriyi aldığınız yer çok önemli; mesela sıkıntılı yerler, bölgeler var. Oralardan yolcu almıyoruz. Ben daha önce silahlı çatışmanın arasında kaldım. Mecburen yapıyoruz. Devam edeceğiz” diye konuştu. "Çok tipi bozuk olduğu zaman ben almıyorum" Bir başka taksici Önder Özneşeli, şunları söyledi: “Tedirginliğimiz var; yani uzun zamandır böyle ve özellikle gece. Gece işine ‘kabus’ deriz biz. Soramıyorsun ki ‘sen kimsin nesin?’ diye. Duruyorsun, alıyorsun; şansına ne çıkacağını bilmiyorsun. Gece biraz müşteri seçiyoruz. Tipine bakıyoruz, tipinden ne kadar anlaşılırsa. Çok tipi bozuk olduğu zaman ben almıyorum; yani belli bölgelerden de almıyoruz. Mutlaka bir kabin yapılması lazım. Avrupa’daki gibi bir güvenlik önlemi olması lazım. Öbür türlü hiç emniyet diye bir şey yok. Bunlar tabii çoğalırsa, bırakanlar olur, çalışmaz. Niye çalışsın yani? Hayatı daha önemli değil mi?”
Gaziantep Suriyeli esnaf: “Esad Suriye’yi kendi dükkanı gibi kullanıyordu” Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’nda 13 yıldır bakırcılık yapan Suriyeli Zekeriya Hanki, Suriye’ye dönmek için hazırlıklara başladığını söyledi. Hanki, yaşanan son gelişmeler ardından Suriye’nin özgürlüğüne kavuştuğunu ifade ederek, “Esad Suriye’yi kendi dükkanı gibi kullanıyordu” dedi. Gaziantep Bakırcılar Çarşısı’nda esnaflık yapan ve aynı zamanda bakır ustası olan Zekeriya Hanki, Esad’ın devrildiği haberini aldığında büyük bir mutluluk yaşadığını ifade etti. Zekeriya Hanki, Suriye’ye dönmek için hazırlıklara başladıklarını da söyledi. "Esad, Suriye’yi kendi dükkanı gibi görüyordu" 13 yıldır Türkiye’de yaşamını sürdüren Hanki, Esad rejiminin Suriye halkına yıllarca zulüm ettiğini belirterek, “Esad, Suriye’yi kendi dükkanı gibi görüyordu. Orada yaşayan insanları da kölesi gibi kabul ediyordu. Ama artık bu zulüm sona erdi. Esad gitti, biz de bu baskıdan kurtulduk. En kısa zamanda vatanımıza döneceğiz” dedi. “Savaş bitti biz de ülkemize dönmek istiyoruz" Esad rejiminin sona ermesinin ardından ülkesine dönmek için hazırlıklara başladığını söyleyen Zekeriya Hanki, “Savaş bitti biz de ülkemize dönmek istiyoruz. Esad rejiminin bitmesini bir röportajla anlatmam imkansız. Esad çok zalim adamdı. Suriye’yi kendi dükkanı gibi kullanıyordu. Suriyeli vatandaşlarını köle gibi kendi çıkarları için kullanıyordu. Suriye’nin en güzel yerlerini kendisi ve yakınları almış. Biz Suriyeliler olarak çok mutluyuz. Fakat İsrail’in ülkemize girmesi bizi üzdü. Bizim yeni hükümetten umudumuz çok yüksek. Şu anda Suriye’de olan akrabalarımız var. Onları gidip görmek istiyoruz. Yakın zamanda gitmeyi planlıyoruz. 13 yıldan sonra vatanımıza kavuşacağımız için çok mutluyuz. Suriyeliler Esad rejiminde her türlü işkenceyi gördü. Artık Suriyelilerin mutlu olma zamanı” şeklinde konuştu. “2025’e savaşsız bir Suriye’de girmek istiyoruz” Yeni yılda savaşsız bir ülke hayal ettiğini ifade eden Hanki, “2025’e savaşsız bir Suriye’de girmek istiyoruz. Yeni yılda ülkemizde birlik ve beraberliğin hakim olmasını istiyoruz. Biz Suriyeliler olarak kendi ülkemizde çocuklarımız ve ailemizle barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Babam, Esad’ın devrildiğini duyduğu gün gitmek için yola çıkmak istedi. Çocuklarım hiç görmedikleri vatanlarına kavuşmak istiyor” diye konuştu.