EKONOMİ - 18 Nisan 2025 Cuma 09:58

Aksa Doğalgaz 6’ncı kez ‘Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’ne değer görüldü

A
A
A
Aksa Doğalgaz 6’ncı kez ‘Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’ne değer görüldü

Aksa Doğalgaz Çevre, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde bu yıl 10’uncusu düzenlenen Karbon Nötr İstanbul Karbon Zirvesi’nde, ‘Doğal Gazımızda Atığın Yerli ve Yeşil Gücü’ projesiyle SÜT-D Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’ne 6’ncı kez değer görüldü.



Türkiye’nin önde gelen doğal gaz dağıtım şirketlerinden Aksa Doğalgaz, 62 bin kilometreyi aşan şebeke uzunluğuyla 29 il merkezi, 327 ilçe ve beldede 7,3 milyon abonesine doğal gazı güvenle ulaştırıyor. Faaliyet gösterdiği dağıtım bölgelerinde milyonlarca insanın her yeni güne daha mavi bir gökyüzünün altında başlamasına katkı sağlayan şirket, üst üste 6’ncı kez SÜT-D Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’nün sahibi oldu.


Karbon Nötr 10’uncu İstanbul Karbon Zirvesi, 14-15 Nisan’da İTÜ’de Karbonsuzlaşma Yolunda Sürdürülebilir Çözümler ve Yeşil Akçenin Gücü başlığıyla düzenlendi. Törende Aksa Doğalgaz’a sera gazı emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğine karşı etkin mücadelede örnek oluşturan kuruluşlara verilen SÜT-D 2025 Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’nün veriliş gerekçesini İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu açıkladı. İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İpek Akın Karadayı ödülü takdim etti.


İnsana, doğaya ve yaşama saygı


Şirket olarak faaliyetlerini, sürdürülebilir bir gelecek anlayışıyla insana, doğaya ve yaşama saygı çerçevesinde gerçekleştirdiklerini ve bu doğrultuda yürüttükleri çalışmalardan biri olan "Doğal Gazımızda Atığın Yerli ve Yeşil Gücü" projesi ile Türkiye’nin enerji arz kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçladıklarını ifade eden Aksa Doğalgaz Perakende Ticaret ve Müşteri Operasyonları Başkan Yardımcısı Şinasi Gölbaşı, sözlerine şöyle devam etti: "Yeşil Mutabakat kapsamında küresel iklim krizine karşı kapsayıcı ve sürdürülebilir bir çevresel yönetim adımlarıyla ilerliyor, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadelede alternatif yakıtların ve çevreci enerji kaynaklarının önemine inanıyoruz. Bu bakış açısıyla hayata geçirdiğimiz ve Gazbir-Gazmer ile birlikte yürüttüğümüz Ar-Ge projemizde, organik atıklardan elde edilen biyometanın doğal gaza karıştırılması sonucunda elde edilen karışım gazın kullanımının ekonomik açıdan sürdürülebilirliğini, karbon emisyon azaltımına ve enerji verimliliğine etkilerini değerlendirdik."


11,13 milyon ton daha az karbon salımı


Çevre dostu doğal gazı 20 yılı aşkın süredir milyonlarca kişiye ulaştırdıklarına dikkate çeken Gölbaşı, "Doğal gaz, karbon salımının düşürülmesine katkı sağlayan önemli bir yakıt. Geçtiğimiz yıl 5,3 milyon mutlu abonemize sunduğumuz hizmetlerden faaliyetlerimizden kaynaklı olarak 11,13 milyon ton daha az karbon salımının gerçekleşmesine katkıda bulunduk. Yeşil dönüşümü, gelecek hedeflerimiz ile süreçlerimizin ayrılmaz bir parçası görmeye ve çocuklar başta olmak üzere toplumun her bireyine güvenle nefes alabilecekleri temiz hava sahası sunmak için çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.


Gezegenimizi abonelerimizle birlikte yeşillendiriyoruz


2024 yılında faaliyet gösterdikleri tüm bölgelerde sera gazı oluşumuna neden olan kaynakların tespit edilmesi, karbon emisyonunun kontrol altına alınması ile azaltılması amacıyla hayata geçirdikleri Karbon Emisyonu Hesaplanması ve Azaltılması projesini dağıtım bölgelerinin tamamında yaygınlaştırdıklarının bilgisini veren Gölbaşı, "Proje kapsamında 310 ilçe ve beldede bulunan 207 ofisimiz için Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi (YEK-G) ile belgelendirerek 2024 yılı elektrik tüketimimizden kaynaklı Kapsam 2 karbon emisyonlarımızı nötrledik. Gelecek nesillere güvenle nefes alabilecekleri bir hava sahası bırakmak ‘Doğamızda var’ diyerek Ecording to Nature ile ormanlaştırma ve biyoçeşitlilik çalışmalarına destek vermeye devam ediyoruz" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.