ASAYİŞ - 24 Ocak 2022 Pazartesi 13:01

AK Parti İl Başkanlıklarından suç duyurusu

A
A
A
AK Parti İl Başkanlıklarından suç duyurusu

AK Parti İl Başkanlıkları, katıldıkları televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sarf ettikleri sözleri nedeniyle CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve Sedef Kabaş hakkında suç duyurusunda bulundu.

AK Parti İl Başkanlıkları, katıldıkları televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sarf ettikleri sözleri nedeniyle CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve Sedef Kabaş hakkında suç duyurusunda bulundu. AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe açıklamasında, “Türk Milleti ve AK Parti Teşkilatı olarak, bu hakareti yapan ve hakarete sessiz kalanları şiddetle kınıyoruz. Bu konu artık hukukun ve vicdanın meselesidir Cumhurbaşkanımızı hedef alan bu çirkinliği antidemokratik ve faşizan sözleri, şiddetle kınıyoruz” dedi.


AK Parti İl Başkanlıkları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik, televizyon programında söyledikleri sözleri nedeniyle Sedef Kabaş, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu hakkında 81 ilde eş zamanlı suç duyurusunda bulundu. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde suç duyurusuna ilişkin yapılan açıklamaya AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, ilçe belediye başkanları, il yöneticileri, ilçe başkanları ve partililer katıldı.



Üç kişi hakkında, üç ayrı suç duyurusu sunuldu


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Erdoğdu hakkında sunulan dilekçede, televizyon programında sarf ettiği sözler nedeniyle ‘Cumhurbaşkanına hakaret’, ‘tehdit’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan, Özkoç’un ise aynı programdaki sözleri dolayısıyla ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan cezalandırılması talep edildi. Sözleri nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Sedef Kabaş’ın hakkında savcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesinde de ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan cezalandırılması istendi. Şüpheliler hakkındaki üç ayrı suç duyurusu dilekçesinde, Özkoç, Kabaş ve Erdoğdu’nun beyanlarının eleştiri ile ifade özgürlüğü sınırını aştığı aktarıldı. Şüphelilerin Cumhurbaşkanına, hükümete, devlete ve millete kamuoyu önünde hakarette bulunduklarının belirtildiği dilekçede, demokrasiye, insan haklarına, kişi hak ve özgürlükleri ile halkın iradesine saygılarının olmadığının göstergesi olduğu anlatıldı.



“Testinin içinde ne varsa dışarıya da onun sızdığını görmüş olduk”


Suç duyurusuna ilişkin konuşan başkan Kabaktepe, “Geçen hafta bir televizyon kanalında partimize, Genel Başkanımıza ahlak, hukuk tanımayan hakaretamiz ifadelerle en ağır saldırılar gerçekleştirilmiştir. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu ve sözde gazeteci Sedef Kabaş’ın konuk olduğu bu programda Kabaş, AK Parti Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bu defa hiçbir şekilde tahammülü mümkün olmayan ağır bir hakarette bulunmuştur. Daha önce değişik zamanlarda da hakaretlerde bulunmuş bu program ve konukları hakkında sessiz kalmanın artık mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Yine bu yaşanan olayı hadsizlik ve bir itibar suikastı olarak değerlendirdiğimiz gibi, devletimizi ve en üst makamını, milyonlarca insanımızın gönlünde taht kurmuş Cumhurbaşkanımızın seviyesiz bir dille hedef alındığını üzülerek müşahede ettik. Bir kez daha atasözünde duyulduğu gibi, onu da müşahede etmiş olduk, testinin içinde ne varsa dışarıya da onun sızdığını görmüş olduk” ifadelerini kullandı.


“Hiçbir ifade özgürlüğü devlet başkanımıza hakareti meşru gösteremez”


Sözlerinin devamında başkan Kabaş, “Binlerce yıllık devlet geleneğimiz, siyasi tarihimiz galiz ve seviyesiz bir dille maalesef hedef alınmıştır. Hedef alınırken biraz önce de ifade ettiğim gibi, Sayın Kabaş’ın bu ifadelerini kullandığı programda ilgili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç ve CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu da hiçbir ses çıkarmayarak tabiri caizse en hafif şekilde suç ortaklığı pozisyonuna düşmüşlerdir. Taraflı tarafsız, herkesin açık bir şekilde haksız bulduğu bu çirkin saldırıya karşı suskun kalan CHP’li vekiller de aziz milletimizin vicdanında en az Sedef Kabaş kadar yaralamış, milyonların teveccühünü kazanmış Cumhurbaşkanımız hakkında sahneye konulmaya çalışılan hadsiz ve ahlaksız oyunun bir parçası olmuşlardır. Hiçbir ifade özgürlüğü savı, devletimize ve devletimizin en üst makamı olan devlet başkanımıza hakareti meşru gösteremez” diye belirtti.



“Cumhurbaşkanımızı hedef alan bu çirkinliği antidemokratik ve faşizan sözleri, şiddetle kınıyoruz”


İfade özgürlüğünün arkasında olduklarını söyleyen başkan Kabaktepe, “Konuşan Türkiye’nin arkasındayız. İfade özgürlüğünü savunan herkesin arkasındayız ancak konuşmanın ve ifade özgürlüğünün ahlak ve etik sınırlarını zorlayan, küfre ve hakarete varan çizginin de herkes tarafından bilinmesi, korunması ve ortak değer olarak savunulmasını da bir kez daha buradan belirtmek istiyorum. Kamuoyunca açık olan malum bu sözü, bir dil sürçmesi olarak görmek mümkün değildir. Ne hazindir ki necip milletimizin değerlerini bir türlü anlayamayan bazı siyasiler de bu ahlaksız vakaya karşı sessiz kalarak adeta bu sürecin bir parçası gibi davranma pozisyonunu seçmişlerdir. Sözde iletişim uzmanı değersiz ruhluğunda pişirmiş olduğu nefreti ve kaba aşı edep sınırlarını da hayasızca aşarak milletimizle paylaşmıştır. Türk Milleti ve AK Parti Teşkilatı olarak, bu hakareti yapan ve hakarete sessiz kalanları şiddetle kınıyoruz. Bu konu artık hukukun ve vicdanın meselesidir. Cumhurbaşkanımızı hedef alan bu çirkinliği antidemokratik ve faşizan sözleri, şiddetle kınıyoruz” dedi.


Son olarak başkan Kabaktepe, “AK Parti Teşkilatları olarak, Sedef Kabaş ve ilgililerle alakalı hazırladığımız şikayet dilekçesini savcılığımıza vermek üzere buradan savcılığımıza hareket edeceğimizi bildirmek istiyorum. Biz AK Parti olarak milletimizin, gazetecimizin, siyasetçimizin kendi fikirlerini söylemesinin önündeki her türlü engelin ve seddin kalkmasının yanında olduk, bundan sonra da yanındayız ancak ifade özgürlüğü kalkanı oluşturarak, hakaretin meşrulaştırılmasını, insanların ve toplumun sevgisini kazanmış Cumhurbaşkanımıza, akla dahi gelmeyecek hakaretamiz cümlelerin ve ifadelerin kullanılmasının da karşısında olduğumuzu, bu karlı kış gününde de bununla ilgili milletimizin temsilcisi olarak en temel hakkımızı kullanarak, hukuka müracaat ettiğimizi tekrar buradan ifade etmek istiyorum. Yarınların Türkiye’sinde hem insanımızın özgür yaşadığı hem insanımızın özgür konuştuğu hem de insanlarımızın muhalefetle hakareti karıştırmadığı, ifade özgürlüğüyle insanların özlük haklarını ve devletimizin Cumhurbaşkanına, en üst makama küfretmeyi karıştırmadığı günleri yaşamak umuduyla sizlere de teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Sanayi ve akademi dijital dönüşüm için bir araya geldi Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), Gaziantep Üniversitesi (GAÜN), Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ), SANKO Üniversitesi paydaşlığında, Gaziantep OSB Teknokent, Gaziantep OSB Müdürlüğü ve HKÜ İnovasyon ve Teknoloji Transfer Ofisi iş birliğiyle düzenlenen "Dijital Avrupa Programı Bilgilendirme ve Proje Yazım Eğitimi" etkinliği yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. OSB Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa; HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı, GAÜN Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu, GİBTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bedir, OSB Teknokent Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özmen, T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi uzmanları Halil İbrahim Özer, Esma Dilik ve Özge Çalık, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AB Uzman Yardımcısı Murat Tokucu ile Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, Gaziantep OSB Teknokent ve HKÜ Teknoloji Transfer Ofisi yetkilileri, akademisyenler ve sanayiciler katıldı. "Girişimcilerimizin ve işletmelerimizin rekabet güçlerinin artırılmasına katkı sağlamaya devam edeceğiz" Toplantıda konuşan HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli, "Gaziantep, yüksek ihracat kapasitesi ile öne çıkan sanayi odaklı ve önemli bir üretim üssüdür. Bu başarının sürdürülebilmesi için sanayimizin, KOBİ’lerimizin, eğitim ve kamu kurumlarımızın dijital dönüşüm sürecinde etkin olmaları büyük önem taşımaktadır. Biz de, Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak, dijital dönüşüm sürecinde aktif rol üstlenmekteyiz. HKÜ olarak, Adana Sanayi Odası liderliğinde oluşturulan ve Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri (ADİM) ağına Türkiye’den katılmayı başaran 5 konsorsiyumdan biri olan ‘Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri (ADİM) Anadolu Projesinin’ ortağıyız ve bölgemizdeki üniversiteler, teknokentler, kalkınma ajansları ve odalarla birlikte önemli faaliyetlere imza atacağız. ADİM Anadolu Projesinin amacı, nesnelerin interneti, büyük veri analitiği, siber güvenlik, yapay zeka, cobot’lar ve robotlar, artırılmış gerçeklik ve simülasyon konularının yanı sıra, eklemeli üretime odaklanarak KOBİ’leri, girişimcileri ve kamu kuruluşlarını dijital dönüşümlerinde desteklemek üzere istasyon olacak bir merkez oluşturmaktır. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak, gerek ADİM Anadolu Projesi gibi Dijital Avrupa fonları ve diğer AB destekli fonlarla, girişimcilerimizin ve işletmelerimizin rekabet güçlerinin artırılmasına katkı sağlamaya devam edeceğiz" dedi. 8,1 milyar avro bütçeli Dijital Avrupa Programı (DAP) kapsamında firmaların, akademisyenlerin ve girişimcilerin yararlanabileceği fon destekleri hakkında bilgi verilen etkinlikte, Dışişleri AB Başkanlığı Birlik Programları Daire Başkanı Zelal Şen, T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Uzmanları Halil İbrahim Özer, Esma Dilik ve Özge Çalık ile T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AB Uzman Yardımcısı Murat Tokucu konuşmacı olarak yer aldı.
Kocaeli Derince Belediyesi ve Safiport arasında ruhsat krizi Kocaeli’de liman işletmeciliği yapan Safiport ile Derince Belediyesi arasında ruhsatsız deniz dolgusu tartışması yaşanıyor. Belediye, limanın çevreyi kirlettiğini ve denetimsiz faaliyet yürüttüğünü öne sürerken, şirket ise iddiaları reddediyor. Derince Belediyesi, geçtiğimiz günlerde limanının işletmesini alan Safi Derince Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’nin deniz dolgusu faaliyetinin ruhsatsız olduğu gerekçesiyle tutanak tuttu. Şirkette buna ilişkin dün açıklama yaptı. "Derince Belediyesi tarafından bugün itibariyle hukuksuz bir şekilde tutanak tutulmuştur" Safiport’tan yapılan açıklamada, "Bilindiği üzere Derince Limanı’nın işletmesi, İşletme Hakkının Devrine İlişkin Sözleşme (İHDS) ile 39 yıl süresince bir başka ismiyle (yap-işlet-devret) tarafımıza devredilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan İHDS ile yürürlükte olan İmar Planı kapsamında deniz dolgusu yapmak suretiyle Derince Limanı’nı genişletme yükümlülüğü zorunludur. Bu yatırım yapılmazsa da sözleşmenin fesih sebebidir. Bu kapsamda yatırımlarımız yarı kamu iştiraki olarak tüm hızıyla devam etmektedir. Ancak göreve yeni gelen Derince Belediyesi’nin başkanının dolgu alanlarına yönelik ruhsat talepleri mevcuttur. Bir kamu yatırımı olan Derince Limanı’nda yapılan yatırımlar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından onaylanan İmar Planı doğrultusunda yapılmakta olup, bu kapsamda yapılan yatırımların ruhsata tabi olmadığı açıktır. Geçmişte de tarafımızca açılan davalar mevcut olup, söz konusu davalar Şirketimiz lehine sonuçlanmıştır. Ancak tüm bu duruma rağmen Derince Belediyesi tarafından bugün itibariyle hukuksuz bir şekilde tutanak tutulmuştur" denildi. "Şirketimiz hukuksuz tutum sergileyen ilgili belediye yetkililerinden davacı olacaktır" Açıklamada, söz konusu yaklaşımın tamamen hukuk dışı olduğu, tutulan tutanağın hukuka uygun tarafı bulunmadığı ifade edilerek, "Söz konusu yaklaşım tamamen şova yöneliktir. Şirketimiz bugüne kadar hukuk içerisinde hareket etmiştir, bundan sonra da hukuka uygun şekilde davranmaya devam edecektir. Bugüne kadar yapılan tüm yatırımlar Bakanlar Kurulu tarafından onaylandığı şekilde zorunlu olarak kamu adına yapılmıştır. Nitekim İHDS’de açıkça belirtildiği üzere, şirketimiz tarafından kamu hizmeti niteliğinde hizmet sunulmaktadır. Şirketimizce tamamen hukuki zeminde hareket edilirken, Derince Belediyesi’nin hukuka aykırı eylemleri, mahkemenin ve devletimizin verdiği kararlara açıkça aykırıdır. Şirketimiz hukuksuz tutum sergileyen ilgili belediye yetkililerinden davacı olacaktır" cümleleri kullanıldı. "Unutulmamalıdır ki Derince Limanı kamunundur" Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: "Derince Belediyesince yapılan işlemleri hukuki çerçevede anlamakta zorlanmaktayız. Bu nedenle de, Derince Belediyesi’nin tutumunda kamu yararı olmadığı gibi oluşturulmaya çalışılan ortam kamu vicdanını da yaralamıştır. Unutulmamalıdır ki Derince Limanı kamunundur. Taahhüt ettiğimiz yatırımları İHDS ile belirlenen sürede tamamlama adına başlattığımız çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini, bu yatırımların zamanında tamamlanacağını ve TCDD’ye yani kamuya ait olan Derince Limanı’nın 2054 yılında yine TCDD’ye yani kamuya devredileceğini kamuoyunun bilgisine sunarız" . Derince Belediyesi: "Safiport yıllardır Derince’nin havasını ve suyunu kirletiyor" Safiport’un açıklamalarına yanıt veren Derince Belediyesi, şirketin kamuoyunu yanılttığını savundu. Derince Belediyesi tarafından yapılan açıklamada ise "Kamuoyu ile paylaşılan açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. Kendilerini Derince halkının, yargının ve devletin üstünde gören bir anlayışla kaleme alınan bu açıklamayı esefle karşıladık. Kendi işletmelerinin de sınırları içerisinde olduğu, Derince’mizin çok kıymetli halkının iradesiyle seçilen belediye başkanımızdan ’Göreve yeni gelen Derince Belediyesi’nin başkanı’ gibi özensiz bir ifadeyle bahsetme fütursuzluğunu Derince halkına hakaret kabul ediyoruz. Büyükşehir Belediye Kanunu ile yetki ve sorumluluğumuz kapsamında olan Derince Liman alanının denetimi belediyemiz uhdesindedir. Safiport yıllardır Derince’nin havasını ve suyunu kirletmekte, yollarını tahrip etmektedir. Hiçbir denetime tabi olmadan kapalı kapılar ardında denizi doldurmakta, depreme ve yangına karşı herhangi bir önlem alınıp alınmadığı kontrol edilmeden inşaa faaliyetlerde bulunmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların kamu menfaati olarak sunulması tamamen bir çarpıtmadır. Bugüne kadar yapım ve işletme sürecinde Derince halkına yansıyan bin bir türlü olumsuzluk ortadayken, söz konusu işletmenin kentimize sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda kayda değer bir katkısı da olmamıştır" ifadeleri kullandı. "Akılla ve hukukla bağdaşır hiçbir tarafı bulunmamaktadır" Derince Belediyesi’nin açıklaması şöyle devam etti: "Kıyı Kanunu’na, 3194 Sayılı İmar Kanunu’na ve yargı kararlarına göre ruhsat alınması gerekliliği sabit olmasına rağmen bahse konu şirket üzerine düşen sorumluluğu ısrarla yerine getirmemektedir. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının en basit inşaat talebi dahi ilgili kanunlara göre inşaat ruhsatına tabidir ve vatandaşlarımız bu talepleriyle ilgili tüm işlemleri mevzuata uygun yapmaktadır. Aynı şekilde tüm kamu kurumları; hastaneler, okullar ve hatta belediyemizin inşaa ettiği en ufak bir yapı için dahi inşaat ruhsatı alma zorunluluğu varken ’Ben devletim’ yaklaşımı içinde bulunan Safiport yönetiminin kendi yaptığı binlerce metreküp deniz dolgusu ve bunların üzerinde yapılan devasa yapıların inşaat ruhsatından muaf olduğunu söylemesinin akılla ve hukukla bağdaşır hiçbir tarafı bulunmamaktadır. Bilindiği gibi kentimiz birinci derece deprem kuşağında bulunmaktadır. Bununla birlikte ülkemizi son zamanlarda derinden yaralayan ve birçok canımızı yitirdiğimiz yangın hadiseleri de tazeliğini korumaktadır. Bu gerçekler ortadayken Safiport’un izinsiz ve denetimsiz inşa ettiği bu yapılarda yaşanacak herhangi bir olumsuz hadisenin sorumlusu kim olacaktır? Halkın iradesiyle görev başına gelen bizlerin asli sorumluluğu, hukuki esaslar çerçevesinde Derince halkının ve kamunun menfaatlerini gözetmektir. Yasaların bize verdiği yetkiler çerçevesinde kendini devletin üstünde gören bu anlayışa karşı halkımızın hakkını ve hukukunu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da korumaya devam edeceğiz. Son olarak bilinmelidir ki, Derince Limanı Derince halkınındır. İşletmecisi kim olursa olsun, yasa ve yönetmeliklere uymak zorundadır"