GENEL - 02 Temmuz 2022 Cumartesi 09:25

3 senede sadece yüzde 5 ilerlenen Kirazlı-Halkalı metro hattında çalışmalar durduruldu

A
A
A
3 senede sadece yüzde 5 ilerlenen Kirazlı-Halkalı metro hattında çalışmalar durduruldu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 3 senede sadece yüzde 5 ilerleme kaydettiği Kirazlı-Halkalı Metro çalışmaları, yönetim tarafından tekrar durduruldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 3 senede sadece yüzde 5 ilerleme kaydettiği Kirazlı-Halkalı Metro çalışmaları, yönetim tarafından tekrar durduruldu. Metro çalışmasıyla ilgili açıklama yapan AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Batur, “Her yere dünyanın aynı anda 10 metro hattı yapan tek şehri diye yalanları devam ediyor” dedi.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 170 milyon Euro borç alınarak yapımına tekrar başlanılan Kirazlı-Halkalı metro hattının çalışmaları yeniden durduruldu. AK Parti döneminde başlatılan ve yüzde 4’lerde şu anki yönetime teslim edilen Kirazlı-Halkalı metro hattında 3 senede sadece yüzde 5 ilerleme kaydedildi. Çalışmaları durdurulan metro hattı dron ile görüntülendi. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Başkan Yardımcısı Batur, hattaki çalışmanın hızlandırılması için yeniden ihale edileceği söylemlerinin olduğunu iddia etti. Başkan Yardımcısı Batur, ihale süreçleriyle dönemi tamamlayacaklarını ifade ederek, “Aldıkları kredileri bu zaman zarfında ne yapacakları soru işareti” dedi.


“Her yere dünyanın aynı anda 10 metro hattı yapan tek şehri diye yalanları devam ediyor”


10 metro hattı yapan tek şehri yalanlarının devam ettiğini dile getiren AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Dr. M. Ejder Batur, “Kirazlı-Halkalı metro hattı bir süre evvel durduruldu. Bu hat bizim dönemimizde ihale edilmiş 600 milyon Euro’ya ihale edilmiş bir hat. İstanbul’un en kalabalık ikinci ilçesi Küçükçekmece, 3. ilçesi Bağcıları birbirine bağlayan saatte tek yönde 70 bin yolcu kapasiteli bir hat. Bizim dönemimizin sonunda yüzde 4’lerde bıraktığımız bir hat. Aradan geçen 3 yılda şu anki durdurulmuş halindeki seviyesi yüzde 9. yani 3 yılda yalnızca yüzde 5 ilerleme kaydedilmiş. 600 milyon Euro’ya ihale edilen bu hat için hani sık kullandıkları beceriksizliklerini bir maske olarak kullandıkları engelleniyoruz ibaresi var ya o engelleniyoruz dedikleri konulardan Büyükşehir Belediye Meclis grubu olarak çoğunluk bizde olduğu için borçlanma konularında meclis gündemine bu teklifi getirirler yine bu metro hattı borçlanmayla alakalı bize bir teklif getirdiler ve Kirazlı-Halkalı metro hattı için tam 170 milyon Euro borçlanma yetkisi o engelleniyoruz demelerine rağmen verdik. 170 milyon Euro demek bu hattı yalnızca alınan kısmıyla yüzde 28 seviyesinde ilerletebilmek demek. 3 yıl içinde gelin görün ki yüzde 4’lerden alınan hat bugün itibariyle sadece yüzde 9’a ulaştırılabilmiş ve hatta durdurulmuş vaziyette. Tekrar ihale etmekten bahsediyorlar. Oysa borçlanma miktarı itibariyle bile yüzde 4’ten yüzde 32’ye çok rahat çıkartabilecekleri geçen sene büyük törenlerle hızlandırıyoruz diye bahsettikleri bir hat. Öte taraftan dağa taşa her yere dünyanın aynı anda 10 metro hattı yapan tek şehri diye dezenformasyonumuz yalanımız devam ediyor. Büyükşehir Belediyesinin mevcut yönetimi maalesef bu. Ciddi bir becerisizlik basiretsizlik var. Bunu da maskelemek için kullandıkları engelleniyoruz ve şimdilerde de biz hızlandırmak için tekrar bu durdurulmuş iki hattı tekrar ihale edeceğiz gibi söylemleri var. Tekrar ihale edeceğiz demelerinin sebebi bu hattın şu anki tespitleri resmi olarak yapılacak. İhale süreçleri ve bu süreçlerle dönemi tamamlayacaklar herhalde. Tabii aldıkları kredileri bu zaman zarfında ne yapacakları ciddi bir soru işareti” diye konuştu.


“Müteahhitlerin artık bu işi yeterli ödemeyi yapmadığınız için altından kalkamıyoruz diye çekilme hakkı var”


Müteahhitlerin artık bu işi yeterli ödeme yapılmadığı için altından kalkamıyoruz diye çekilme haklarının olduğunu ve şu anda bu problemin yaşandığını sözlerine ekleyen AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Batur, “Yüklenici firma açısından da olaya baktığımız zaman finansman ihtiyacı giderilmiş olan bu projelerde işveren yeterli ödemeyi yapmıyorsa siz üretim yapamazsınız. Üretim yapamayınca da iş artık sizin açınızdan fizibıl olmaktan çıkar. İster metro inşaatı ister herhangi bir üst yapı inşaatı olsun neticede büyük bir oranla yaklaşılmamışsa tek taraflı olarak da müteahhitlerin yüklenicilerin artık bu işi yeterli ödemeyi yapmadığınız için altından kalkamıyoruz diye çekilme hakkı var. Şu an bu problemi yaşıyoruz. Ulaştırma Bakanlığı olarak İstanbul’da 5 farklı metro hattı yapıyoruz. Onların seviyeleri de Büyükşehir Belediyesi gibi 3 yılda yüzde 3 yüzde 5 ilerlemiş seviyelerinden ibaret değil. 3 yılda yüzde 40 yüzde 50-60 ilerleme oranı olan metro hatları. Tam 91 km’lik metro hattını 2023 yılında İstanbullu hemşerilerimizin hizmetine sunacağız. Bir kıyas yapabilmek için bir rakam vermek isterim. Ulaştırma Bakanlığı hat başına 3 yılda yıllık 4.2 km ilerleme kaydetmişken Büyükşehir Belediyesinin kaydettiği miktar 3 yılda sadece 600 metre hat başına” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.