EĞİTİM - 08 Nisan 2025 Salı 16:54

10. EURIE Avrasya Yükseköğretim Zirvesi başladı

A
A
A

Avrasya Üniversiteler Birliği’nin (EURAS) organize ettiği ‘10. EURIE Avrasya Yükseköğretim Zirvesi’ başladı. 65 ülkeden katılımın gerçekleştiği zirvede, 2 binden fazla uluslararası eğitim lideri, akademisyen ve sektör temsilcisi bir araya buluyor.

Dünyanın dört bir yanından prestijli üniversiteleri, akademisyenleri, yükseköğretim sektörünün önde gelen temsilcilerini ve uluslararası öğrenci temin acentelerini bir araya getiren ‘10. EURIE Avrasya Yükseköğretim Zirvesi' başladı. Bu yıl 8-10 Nisan 2025 tarihlerinde gerçekleşecek olan zirve, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenleniyor.

Açılış törenine; Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İstanbul Valisi Davut Gül, Malezya Yükseköğretim Bakanı Dr. Zambry Abdul Kadir, Kuzey Amerika Uluslararası Eğitimciler Birliği - NAFSA Ceosu Dr. Fanta Aw, British Councıl Küresel Başkanı Martın Hope, Hizmet İhracatçıları Birliği ve İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ve Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı Mustafa Gültepe katıldı.

65 ülkede. 310 yükseköğretim kurumu temsil edilecek
Zirvede, 65 ülkeden 310 yükseköğretim kurumu temsil edilecek. 152 alanında uzman konuşmacı, akademik dünyaya ışık tutacak. 61 eş zamanlı panel, seminer ve konferans düzenlenecek. 2 binden fazla uluslararası eğitim lideri, akademisyen ve sektör temsilcisi bir araya gelecek.

10. EURIE Avrasya Yükseköğretim Zirvesi başladı

Prof. Dr. Özvar: "360 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan ilk 10 ülke arasında yer almakta"
Açılışta konuşan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Günümüzde yükseköğretim, hızla değişen teknolojiler, toplumsal beklentiler ve ekonomik şartlar doğrultusunda dönüşüm geçirmektedir. Üniversiteler sadece akademik bilgi üretmekle kalmayıp toplumsal etki oluşturmak, dijital gelişmelere ayak uydurmak ve uluslararası iş birliklerini artırmak gibi yeni roller üstlenmektedir. Bu nedenle kurumlarımız, çağın taleplerine uyum sağlamak için esnek, yenilikçi ve topluma duyarlı olmalıdır" dedi.

"Yükseköğretim Kurulu'nun 2024-2028 Stratejik Planı'nın temel hedeflerinden biri uluslararasılaşmadır" diyen Prof. Dr. Özvar, "Bu hedef doğrultusunda, Türk yükseköğretiminin bölgesel ve küresel akademik hareketlilikte bir merkez haline gelmesi hedeflenmektedir. Hâlihazırda Türkiye, yaklaşık 360 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Bu sayının 2030 yılına kadar 1 milyona çıkarılması hedeflenmektedir. Türkiye, yurtdışında kampüsler açmakta, ortak üniversiteler kurmakta ve kapsamlı iş birliği protokolleri imzalamaktadır. Bakü'de kurulan Türkiye-Azerbaycan üniversitesi, bu vizyonun somut örneğidir. Bu başarılı modeli sürdüren Türkiye, yakın zamanda Özbekistan'da Türk Devletleri Uluslararası Üniversitesinin kurulmasına yönelik anlaşmalar imzalamıştır" açıklaması yaptı.

10. EURIE Avrasya Yükseköğretim Zirvesi başladı

Vali Gül: "1 milyon uluslararası öğrenciye ulaşma hedefimiz var"
Vali Davut Gül, "Dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz. Çok kültürlü, olağanüstü bir geçmişi olan bu şehir hem üniversiteleriyle hem de öğretim görevlileriyle dünyanın dört bir köşesinden gelen öğrencilerimizin sahip olduğu deneyimleri, tecrübeleri, bilgiyi, birikimi aktarıyor, aktarmaya da devam edecek. Ülkemizin bir hedefi var. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı 1 milyon uluslararası öğrenciye ulaşma hedefi. Küreselleşen bir dünya var. Artık sınırların ortadan kalktığı, bilginin, teknolojinin, eğitimin dünyanın her tarafına çok rahatça ciddi ulaşabildiği bir dünyada bilgiyi sınırlara hapsedemeyiz. Ülke olarak bu bilgiyi paylaşırken hem ülkemiz kazanır hem aynı şekilde ülkemizi eğitim almaya gelen öğrencilerimiz kendi ülkelerine önemli kazanımlar elde ediyorlar. İnsanlar bilmediğinin düşmanıdır, tanımadığının düşmanıdır. Kültürlerin birbirini tanıması, öğrencilerin birbirini tanımasıdır. Ülkemize bu hedefi koyarken bu öğrencilerin gelmesinde altyapının çok önemli bir faydası var. Üniversite ve öğretim görevlilerimizin sayısının artması bu hedefe emin adımlarla gitmemizi sağlıyor. Bu zirvenin de hayırlara vesilesini vesile olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Aydın: "Yükseköğretimde kayıtlı öğrenci sayısı 250 milyonu aştı"
EURAS&EURIE Kurucu ve Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın ise "Dünya akademik camiasını bir araya getirdiğimiz Avrasya Yükseköğretim Zirvemizin her yıl olduğu gibi bu yıl da uluslararası yükseköğretimde iş birliklerine vesile olacağına inancımla şimdiden tüm paydaşlarımıza başarı diliyorum. UNESCO verilerine göre dünya genelinde yükseköğretimde kayıtlı öğrenci sayısı 250 milyonu aşmış durumda. Bu rakamın 2030'a kadar 380 milyona, 2040 yılında ise 600 milyona ulaşması beklenmektedir. Böylesine dinamik bir ortamda üniversiteler artık yalnızca bilgi üreten kurumlar değil, aynı zamanda küresel krizlere çözüm geliştiren ve insanlığa katkı sunan merkezler olmaktadır. Bu süreçte uluslararasılaşma; üniversitelerimizde kaliteyi, iş birliğini, küresel ölçekte de rekabetçi hale getirmenin en büyük adımlarından olmaktadır. Akademik iş birlikleri, kültürel etkileşim ve bilgi paylaşımı sürdürülebilir kalkınmanın ve bilimsel ilerlemenin temel taşlarıdır" açıklaması yaptı.

Prof. Dr. Aydın: "2030 yılına kadar 170 milyon yeni meslek ortaya çıkacak"
Prof. Dr. Aydın sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünya Ekonomik Forumunun 2025 raporuna göre 2030 yılına kadar 170 milyon yeni mesleğin ortaya çıkacağını, 92 milyon mesleğin ortadan kalkacağını ve buna bağlı olarak 78 milyonluk bir iş artışı gerçekleşeceğini öngörmekte. Ayrıca gelecekte iş dünyası için en önemli becerilerin arasında; yapay zekâ, veri uzmanlığı eleştirel düşünme, etkili iletişim, duygusal zekâ, işbirliği, yetenek yönetimi, teknolojik okul yazarlık yer almaktadır. Yükseköğretimde uluslararasılaşma, rekabetten ziyade uzun vadeli iş birliğini temsil eder. Küresel Dünyada yaşadıkları coğrafyanın dışına çıkamayan hiçbir kurumun tek başına fark oluşturması ve stratejik hedeflere ulaşması da mümkün değildir. Bu bağlamda uluslararası eğitim, öğrencilere ve akademisyenlere küresel vatandaşlık kimliği kazandırması açısından oldukça önem arz etmektedir. Üniversiteler arasındaki uluslararası çalışmaların beraberinde getirdiği eğitim diplomasisi günümüzde ülkeler arasında uzun vadeli barış ve iş birliğini sağlamak için önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır" dedi.

"Avrasya Yükseköğretim Zirvesi olarak 10 yıldır yükseköğretimde iş birliklerine teşvik eden, akademik ortaklıkları güçlendiren, bilgi ve tecrübe paylaşımını arttıran bir platform oluşturmanın gururunu yaşıyoruz" diyen Prof. Dr. Aydın, "Gelecek yıllarda üniversitelerimizin küresel alanda daha etkin ve daha geniş bir rol üstlenmeleri için Avrasya Yükseköğretim Zirvesi ve Avrasya Üniversiteleri Birliği olarak çalışmalarımıza kararlı ve aralıksız devam edeceğiz" şeklinde sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Villaya silahlı saldırı İstanbul’da bir iş adamının villasına silahlı saldırı gerçekleştirildi, zanlılardan birinin hem ateş edip hem o anları telefonla görüntülemesi güvenlik kamerasına yansıdı. İş adamının avukatı Adem Ay, "Önce tel örgüleri demir makasla kesiyor sonra evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, ailesi, misafirleri zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Bir şahıs hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah eylemi gerçekleştiriyor. Çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi. İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşayan bir iş adamının villasına 7 Aralık tarihinde sabah saatlerinde iddiaya göre ailesinin, çalışanlarının ve misafirlerinin bulunduğu sırada henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı saldırı düzenlendi. Villanın çevresindeki demir tellerin kesilerek alana girildiği belirtilirken 2 zanlının çevreye ateş açtığı anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde zanlılardan birinin hem ateş edip hem de yaşananları telefonla çektiği görüldü. Saldırı sonrası Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatırken iş adamının Avukatı Adem Ay, saldırının öncesi ve sonrasına ilişkin konuştu. "Büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldı" Olaya ilişkin konuşan Avukat Adem Ay, "Öncesinde müvekkil İzmir’de alışveriş yapmak üzere şehir merkezine ulaştı. Alışverişini gerçekleştirirken ne yazık ki aracına bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda plaka zarar görmesi ve aracın belli başlı yerlerinde ezikler mevcut. İstanbul ilindeki Sarıyer ilçesine bağlı olan bir semtte oturmakta. Buradaki saldırı çerçevesinde malına zarar veriliyor. Kendisinin evde bulunması, çocuğu ve ailesiyle evde ikamet etmesi sebebiyle büyük bir zarar görme tehlikesi altında kaldığını açıkça belirtmek isteriz. Biri misafir aracı olmak üzere toplamda 2 araç zarar görüyor ve bir kurşunlama olayı olarak gerçekleşiyor" şeklinde konuştu. "Bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor" Sözlerini sürdüren Avukat Ay, "Güvenlikli bir site olmasına rağmen sitenin içerisine giren şahıslar önce tel örgüleri demir makasla kesiyor. Kestikten sonra içeri kolay bir şekilde girip, evi tespit edip önündeki araçlara zarar veriyorlar. Müvekkil, orada bulunan ailesi ya da yurt dışından gelen misafirleri de zarar görme ihtimaliyle karşı karşıya kaldı. Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’müze de teşekkür etmek isteriz çünkü desteklerinin yanımızda olduğunu her zaman hissettik. Olay, İzmir’deki olaydan hemen hemen 1 ay sonra gerçekleşti. Hem devletimize hem emniyet güçlerimize sonsuz bir inancımız var. Kişiler, edindiğimiz bilgiye göre şu anlık yakalanmadı. Ne yazık ki 2 şahıs birlikte hareket ederek 1 şahıs yukarı doğru çıkıyor, yan komşunun bahçesinden, yukarıdan araçları hedef alıyor. Diğer şahıs ise hedef gözetmeksizin hem eve hem araçlara gelebilecek şekilde bir elinde telefon bir elinde silah olmak üzere eylemi gerçekleştiriyor. O çektiği video kaydını kimlere gönderdiği noktasında sorgulanması gerektiği kanaatindeyiz" dedi.
Bitlis Van Gölü yüzeyinde ilginç görüntü şaşırttı Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü yüzeyinde oluşan köpüklenme ilginç görüntüler oluşturdu. Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Adabağ köyünün Van Gölü açıklarında görünen köpüklenme böyle görüntülendi. Alkali karaktere sahip olduğu için köpüklenmeye yatkın olan Van Gölü yüzeyinde oluşan kilometrelerce uzunluğundaki beyaz köpüklenme akademisyen ve fotoğraf sanatçısı Veysel Akşahin tarafından görüntülendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversite (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip sularının kıyıya yakın yerlerde yer değiştirdiğini belirtti. Gölün altındaki karbonatça zengin suyun yüzeye doğru hareket ettiğini ifade eden Akkuş, rüzgarın etkisiyle köpürmeler oluştuğunu söyledi. Akkuş, "Van Gölü 3 bin 712 kilometre karelik yüzey alanı ile beraber ülkemizin en büyük gölü ve sahip olmuş olduğu su kalite kriterleri olaraktan özel bir ekosistem. Yani pH seviyesi 9.2’lerde, tuzluluk ise binde 21’lerde. pH seviyesinin yüksek oluşuyla beraber aynı zamanda dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Alkali karaktere sahip olan Van Gölü’nün son günlerde Tatvan tarafında kıyıya yakın bölgelerinde köpüklenme olduğunu gösteren görüntüler görüyoruz. Yani adeta gölün yüzeyi kar yağmış gibi köpük öbeklerinden oluşuyor. Öncelikle alkali karakterdeki göller köpürmeye daha yatkın konumda bulunuyorlar. Özellikle rüzgârların yoğun olduğu bu dönemde rüzgârlarla beraber yüzey suları ile dip suları, dip suları kıyıya yakın yerlerde yer değiştiriyor. Yani alttaki karbonatça zengin su yüzeye doğru hareket ediyor. Yüzey daha planktonlarca yoğun, organik madde yüzeye geliyor ve Van Gölü’nün yüzeyinde biz köpürmeler olduğunu görüyoruz. Bu tip durumları hemen kirlilikle veya olumsuz bir durumla bağdaştırmak aslında doğru değil. Bu durum aslında Van Gölü’nün bize ne kadar özel bir ekosistem olduğunu gösteriyor. Alkali karakteriyle beraber Van Gölü adeta kıyıdaki insanlara görsel bir şölen oluşturuyor. Rüzgarla beraber dalgalar ortaya çıkıyor ve su köpürmeye başlıyor. Köpüren su ana akıntı hatlarıyla beraber hepsi birden bir alana toplanıyor ve akıntı yönünde harekete başlıyor. Bu elbette ki fotoğrafçılar ya da dron çekimi yapan insanlar için bulunmaz fırsatlardan birisi. İşte bu Van Gölü’nün ne kadar özel bir ekosistem olduğunun göstergelerinden birisi" dedi. (ÖO-MSA-Y
Eskişehir Eskişehir’de ‘Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız’ başlıklı program Eskişehir’de Dünya Türk Dili Ailesi Günü anısına düzenlenen "Ortak Kimliğimiz ve Medeniyet Hafızamız" başlıklı program, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi ve ilgi gördü. Türk dilinin tarihi derinliği, Türkoloji çalışmaları ve çağdaş dünyadaki yeri çok yönlü sunumlarla ele alındı. Programın sunuculuğunu diksiyon ve tiyatro eğitimcisi Şeker Aybala üstlendi. Etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Anadolu Rektör Yardımcısı Erkan Erdemir yaptı. Açılış konuşmasını ise Edebiyat Fakültesi Dekanı Fuat Güllüpınar gerçekleştirdi. Program kapsamında Prof. Dr. Mehmet Mahur Tulum, Türk Dilinin ve Türkolojinin Tarihî Gelişimi üzerine kapsamlı bir sunum yaparak alanın akademik birikimini dinleyicilerle paylaştı. Ardından Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar, ‘Rusya’da Türkler ve Türkoloji’ başlıklı sunumunda, Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türk boylarının dil, kültür ve din politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bayraktar, ‘’Rusya’da Türkçeye ve Türk kültürüne artan ilgiye dikkat çekerek Türkçenin ‘Bir Dilden Fazlası, Bir Dostluğun Dili’ olduğunu’’ söyledi. Bayraktar konuşmasında, "Türkiye ve Rusya dostluğuna Türk dili ve kültürünün derin bir katkısı söz konusu. Türkçe, Rusya’da artık yalnızca kelimelerden ibaret bir dil değil; sıcaklık, empatî ve anlayışın ifadesi haline gelmiştir. Türkçeyi her yeni öğrenen, kültürel bağların bir temsilcisidir. Bu sürecin kazananı sadece dost iki ülke değil; ortak bir kültürel geleceği inşa eden genç kuşaklardır’’ dedi. Programın son bölümünde Doç. Dr. Ferdi Bozkurt, ‘Türk Dili için bireyler olarak neler yapabiliriz?’ sorusunu merkeze alan sunumunda, ‘’Dilin korunması ve yaşatılmasının yalnızca akademik çevrelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Günlük hayatta Türkçenin doğru, özenli ve bilinçli kullanımının önemine değindi. Özellikle sosyal medya, dijital platformlar ve kamusal alanlarda dil hassasiyetinin artırılması gerektiğini’’ ifade etti. Program; akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin yoğun ilgisi ve katılımıyla tamamlandı. Etkinlik sonunda katılımcılar, ‘’Türk dilinin tarihi, kültürel ve toplumsal boyutlarını farklı perspektiflerden ele alan sunumların bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Benzer programlar, Türk dili ve kültürü bilincinin güçlenmesine önemli katkılar sundu. Bu yönüyle program, ortak kimlik ve medeniyet hafızasının canlı tutulmasına yönelik anlamlı bir akademik ve kültürel buluşma olarak hafızalarda yer aldı’’ dediler.