ASAYİŞ - 30 Mart 2012 Cuma 15:08

AZİZ YILDIRIM: "BU ÜLKEDE BAKANLAR BİLE TELFONLA GÖRÜŞMEYE ÇEKİNİYOR"

A
A
A
AZİZ YILDIRIM: "BU ÜLKEDE BAKANLAR BİLE TELFONLA GÖRÜŞMEYE ÇEKİNİYOR"

Şike davasında ek savunmasını yapan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, "İddianamede `şimdi konuşmayalım yüz yüze konuşuruz` ifadeleri var. Bunlar farklı yorumlanıyor. Bu ülkede bakan bile telefonda konuşmaya çekiniyor" dedi.
``Futbolda Şike`` iddialarına ilişkin Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım`ın da aralarında bulunduğu 16`sı tutuklu 93 sanık hakkında açılan davanın 12`nci duruşması devam ediyor. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen duruşmada, Aziz Yıldırım, Olgun Peker, İlhan Ekşioğlu ve Tamer Yelkovan`ın da aralarında bulunduğu 15 tutuklu sanığın yanı sıra aralarında Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, eski futbolcu Cemil Turan`ın da bulunduğu 10 tutuksuz sanık duruşmada hazır bulundu.
Duruşmanın başlamasının ardından iddianamede ``Müşteki`` olarak yer alan Turgay Demircan, dinlendi. Demircan duruşmada verdiği ifadede, ``Soruşturma sürecinde emniyete çağırdılar. İki gizli tanık iş yerimin yağmalandığını söylemiş. Ben de böyle bir şey olmadığını söyledim. `Şikayetçi misin?` dediler. Şeker hastasıyım, yakın gözlüğüm de yanımda yoktu. Bu şekilde bana imza attırdılar ve gönderdiler. Sonradan öğrendim ki söylediklerimi de yazmamışlar oraya. Bu nedenle emniyetteki ifademi kabul etmiyorum``
dedi.
Müşteki Demircan`ın ardından tutuklu sanık Olgun Peker`in ek savunmasını yaptı. Olgun Peker geçtiğimiz günlerde bazı davaların gizli tanıklarının tehdit edilmesine ilişkin yapılan operasyona değinerek " Biz size Metris Cezaevine geçmek konusunda talepte bulunmuştuk. Ancak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı bu talebimizi reddetti. İyi ki de reddetmiş çünkü operasyonda gözaltına alınan Metris Cezaevindeki bir gardiyana benim talimatlarımı dışarıya ilettiği sorulmuş. Eğer Metrise geçmiş olsaydık sizin
gözünüzdeki imajımız farklı olurdu" dedi.
"MAÇ ÖNCESİ TRANSFER YAPANLAR DEОİL BİZ YARGILANIYORUZ"
Peker`in ardından ek savunmasını yapan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım "Maç öncesinden futbolcu transferi yapanlar yargılanmıyor, biz transfer şikesi diye yargılanıyoruz. Spora siyaseti bulaştıran Trabzonspor dur" dedi.
Söz konusu davanın şike davası olmadığını iddia eden Yıldırım ilk savunmasında eksik kalan bazı maçlarla ilgili iddiaları anlatacağım" diye konuştu.
İddianamede, Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçıyla ilgili iki yoldan şike olduğunun öne sürüldüğünü belirten Yıldırım, "Bu maçta genel hadise Mehmet Şen ile Doğan Özcan`ın üzerinden yapılan bir şike operasyonundan bahsediliyor. Şike operasyonu, İlhan`a söylediğim söylemlerle bu hadisenin başladığı belirtiliyor. Mehmet Şen beni arıyor. Görmek istediğini söylüyor. O gelmeden ben İlhan beyle konuşuyorum. Mehmet geldi konuşmak istiyor diyorum. Maç ertesi günü, bu konuşmalarda gece oluyor. Daha şike operasyonu
yapmamışız. İlhan beyin ilk defa haberi oluyor. İlhan bey ve Mehmet beyde geldi. Aykut hocayla hep beraber oturduk ve konuştuk.Bir diğer iddia ise Mehmet Şen`e benim Serdar Kulbilge üzerinden irtibata geçtiğimdir. Bu iddiayla ilgili Mehmet Şen İlhan`a bir mesaj yolluyor. Mesajda, `Serdarla konuştum hiç kimseyle konuşmamış iş halloldu` diyor. Serdar Kulbilge`ye gitmiş olsaydık bu mesajın olmaması gerekiyor" diye konuştu.
Davanın sanıklarından Doğan Ercan hadisesinde ise Serdar Kulbilge ile hiç bir irtibatlarının olmadığını çünkü alacaklardan vazgeçildiğini belirten Yıldırım, ``Şike olsa alacağından insan vazgeçer mi? 5 bin 10 binle işler yapılmaz. En düşük para kazanan futbolcu 1 milyon lira kazanıyor. Karalanma için maalesef bu hale geldik`` diye konuştu. Yıldırım, hiç bir transferi maçtan önce yapmadıklarını, futbolcular Emenike ve Sezer`i sezon sonunda transfer edildiğini ifade ederek Maç öncesinden futbolcu transferi
yapanlar yargılanmıyor, biz transfer şikesi diye yargılanıyoruz" dedi.
"BU OPERASYON FB VE AZİZ YILDIRIM`A YÖNELİKTİR"
"Orhan Şam`ı 3,5 milyon avroya aldık. Şike yaptığınız bir oyuncuyu alır mısınız?" diyen Yıldırım iddianamedeki ``tarla`` ifadesinin şifreli konuşma olmadığını her hafta Eyüp Sultan`a gidip kurban kestiklerini ve burada maç için dua ettiklerini söyledi. Yıldırım, burada ettikleri dua için ``tarla`` ifadesini dilek anlamında kullandıklarını iddia etti. Yıldırım, ``Bizi buraya getirenler şike diye getirdiler ortada şike yok. Bizim size bir sitemimiz yok. Sitemimiz bizi buraya getiren organizedir,
savcılıktır`` ifadelerini kullandı.
İddianamenin Orduspor`u suçladığını ancak savcılığın somut delil elde edilemediğinden dava açmadığını söyleyen Yıldırım, ``İddianamenin sırf bir başlığı olsun diye içinde bulunduğumuz durum açıktır. Her tapemi cevaplandırırım. Bu operasyon Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım`a yöneliktir`` dedi.
"BEN TRABZON`A GİTMEDİM, GİTMEME AVUKAT NE KARIŞIYOR?"
Aziz Yıldırım savunma yaptığı sırada davanın tutuksuz sanığı Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener`in avukatı Fatih Selami Mahmudoğlu söz aldı. Avukat Mahmudoğlu, "Aziz Yıldırım savunma yaparken başka kulüplerle ilgili iddianame dışında isnatlar getiriyor. Böyle ihbarlar varsa suç duyurusunda bulunulur. Burada bu açıdan yanlış bir yargılama yapıldığını düşünüyorum. İnşallah, Yıldırım ve arkadaşları Trabzon`un maçını izlemeye gider" diye konuştu. Aziz Yıldırım ise, "Ben Trabzon`a gitmedim gitmemde. Ne
karışıyor benim Trabzon`a gidip gitmememe. Trabzonspor, siyaseti futbola soktu. CHP`si MHP`si AK Parti`si futbola girdi. Bursa`dan bir bakan çıktı `futbolda şaibe vardı bursa şampiyon oldu şaibe bitti` dedi. Siz hiçbir Fenerbahçe`yi savunan Fenerbahçeli bir siyasetçi gördünüz mü?" ifadelerini kullandı.
"İDDİANAME SAVCI BERK TARAFINDAN DEОİL, ÇAОLAYAN`DA HAZIRLANDI"
Davanın tutuklu sanıklarından Ali Kıratlı`nın kendi adamı olmadığını ifade eden Yıldırım, "Biz burada samimi olduk. Ali Kıratlı`nın Eskişehir ile olan bağlantısı, orada dostları olmasıyla ilgilidir. İddianame kasıtlı olarak hazırlandığı için, bilgiler eksik. Yoksa Eskişehir`e bizden kimin kaç kere gittiğini dosyaya koyarlardı" diye konuştu.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, "Kasıt olduğunu düşünüyorsanız suç duyurusunda bulunun. Bulundunu cayla hep beraber oturduk ve konuz mu?" sorusuna Yıldırım, "İddianameyi Savcı Mehmet Berk yazmadı. Bu iddianame Çağlayan`da yazıldı, emniyete götürüldü. Organize polisi de buralardaydı. Duruşma salonuna gelip bizi dinliyorlardı. Dışarıya çıkan insanları takip ediyorlar zorluk çıkarıyorlar. Dün 6 kişilerdi." dedi. Yıldırım bu açıklamalarına Başkan Ekinci, "Kimse yok, böyle birilerinin geldiğini
gördünüz mü?" şeklinde sorusuna Yıldırım, "Bugün yoklar, Dün 6 kişilerdi" cevabını verdi.
İddianamedeki telefon tapelerine de değinen Yıldırım`ın "Eskişehirspor maçında Trabzonspor 1 milyon dolar ve araba verdi diye tapelerde yer alıyor. Biz bunu engellemeye çalışıyoruz ve 10 aydır tutukluyuz. Herkes namuslu herkes temiz öylemi. Biz kimin ne yaptığını biliyoruz" sözleri üzerine Başkan Ekinci, "Biliyorsanız açıklayın" dedi. Aziz Yıldırım ise "Açıklarsam ne olacağını bildiğim için açıklamıyorum. Hodri meydan, hadi sporu yargılayalım. Bunca delil içerisinde var mı, Fenerbahçe kimseye para götürmüş
mü? Avukatlar Trabzonspor`la ilgili tapeleri örtbas etmeye çalışıyor. Biz anlatmazsak bunları kim anlatacak" dedi.
Davanın çok öneli bir dava olduğunu sözlerine ekleyen Yıldırım, "Ancak iddianamenin çöpe gitmesi gerekiyor. Sizin için çok önemli olmasa bile bizim için öyledir. Bu dava sporun geleceğine yön verecek bir davadır" şeklinde konuştu.
Şikeden yargılanmadıklarını iddia eden Yıldırım, "Fezlekede olan ama iddianameye girmeyen şeyler var. Biz siyasetin içinde olmadık. Başbakanı tehdit ettiler, tapeler burada. Savcı adalete güvenmemiz için iddianame hazırlasaydı bir şey diyemezdim. İddianameyi Trabzonspor üzerine kurması gerekiyordu. Hep sustuk. Kupayı istiyoruz, kupanın kulpunu istiyoruz dedi. Bursa`dan bir bakan çıktı dedi ki `ligde şaibe var` şampiyon oldu sustu. Biz siyasetin içinde yokuz. Sporun içerisine siyaseti Trabzonspor soktu"
dedi.
İddianamede Sadri Şener ve Mahmut Özgener`in konuştukları telefon tapelerine dikkat çeken Yıldırım, "Başbakanın toplantısına gitmeyelim. Fenerbahçe`ye yönelik, siyasete yönelik söz var mı? Yok, ama Aziz Yıldırım yargılanıyor. Böyle bir şey var mı?" dedi. İddianamede haklarındaki suçlamalardan birinin de haksız kazanç sağlamak olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Eskişehirspor maçına Trabzonspor para verdi. Biz teşviki önlemek için çalıştık. 10 aydır cezaevindeyiz, herkes bize vuruyor. Ben kimin ne olduğunu
biliyorum ama susuyoruz. Açıklarsak kimlere neler olacak ama açıklamıyorum hepimiz yargılanalım, sporu yargılayalım" şeklinde konuştu.
"BU ÜLKEDE BAKANLAR BİLE TELFONLA GÖRÜŞMEKTEN ÇEKİNİYOR"
Bazı telefon görüşmelerine değinen Yıldırım, "Şimdi konuşmayalım yüz yüze konuşuruz ifadeleri var. Bunlar farklı yorumlanıyor. Bu ülkede bakan bile telefonda konuşmaya çekiniyor. Siz çekinmiyor musunuz, rahat konuşabiliyor musunuz?" diye sorması üzerine Başkan Ekinci`nin "Konuşabiliyoruz" cevabı salonda gülüşmelere sebep oldu.
Davanın tutuksuz sanığı Sadri Şener`in şifreli konuşmaları olduğunu iddia eden Yıldırım, "Dördüncü hakemi değiştirdik, şunu şuraya bunu buraya getirdik diyor. Ahmet Bulut tehdit ediliyor. Bizde hiç tehdit yok. Ama maalesef bizi cebir ve şiddet suMeçuna sokabilmek için savcı bizim bir toplantımızı iddianamenin içine sokmuş" d cayla hep beraber oturduk ve konuedi.
Fenerbahçe aleyhinde yürütülen propagandaya rağmen tahliye kararı beklediklerini söyleyen Yıldırım, Başkan Ekinci`ye hitaben, "Sizin bu ortama rağmen bu karara imza atabilecek cesaret ve karaktere sahip olduğunuza inanıyoruz. Tüm acılar bir gün yalanlar gibi son bulacağı gerçeğini ifade etmek istiyorum" diyerek savunmasını bitirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Belediye temizliyor, duyarsızlar kirletiyor Nazilli Belediyesi tarafından başlatılan temizlik seferberliği kapsamında rutin olarak temizlenen alanlara duyarsız vatandaşlar tarafından bırakılan çöp yığınları halk sağlığını tehdit ediyor. Kent merkezinde vatandaşların yoğun olarak kullandığı meydan, cadde ve sokaklar başta olmak üzere park ile sosyal etkinlik alanlarına gelişigüzel bırakılan çöp ve molozlar nedeniyle Nazilli Belediyesi vatandaşlara duyarlılık çağrısında bulundu. Her gün sabah erken saatlerde temizlik faaliyetlerine başlayan ekipler, temizlenen noktalarda öğle saatlerine kadar yeniden çöp yığınları oluştuğunu ifade ederek bu görüntülerin Nazilli halkına yakışmadığını dile getirdi. Kahvehanelerin bulunduğu alanlar başta olmak üzere hemen hemen tüm sokaklarda izmaritlerin yere atılması, okul bölgelerinde öğrencilerin içecek kutuları, gıda paketleri gibi atıkları yollara bırakması, esnafların dükkan önlerinde çöplerini sokaklara atması, mesire alanlarından her hafta kamyon dolusu atık toplanması, çöp konteynerlerinin yanına moloz yığınlarının bırakılması, çocuk parklarına alkol şişelerinin atılması ise durumun önemini gözler önüne seriyor. Nazilli halkına duyarlılık çağrısında bulunan Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik; “Ekiplerimiz insanüstü bir gayretle 7 ay önce başlattığımız temizlik seferberliği kapsamında Nazillimizin 82 mahallesinin tamamına hizmet veriyor. Ancak bugün geldiğimiz noktada bir kez daha gördük ki halkımızın desteği olmadan bunu başaramayız. Halkımızdan rica ediyoruz; çocuklarımızın bizlere emaneti olan bu dünyaya iyi bakalım. Sokaklar çöp atma alanları değil. Nasıl ki evlerimizde çöplerimizi halının üstüne atmıyorsak caddelere sokaklara da atamayız. Nazilli’de bu manzaraları gördükçe şehrim adına üzülüyorum. Gelin, sizler de başlattığımız temizlik seferberliğine destek verin” dedi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Üniversitelerin kapısı ardına kadar açık olmak zorundadır" İstanbul Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yıl Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Üniversite evrensel şehir, evrensel bir alan demektir. Üniversitelerde ön yargılara, zihinsel kalıplara ve normlara yer yok. Üniversiteler zihni açık insanların yeridir. Her türlü farklılığa, değişik görüşe açık olan bir alandır. İstanbul Üniversitesi ilimin kapısıdır. Bu kapı ardına kadar açık olmak zorundadır" dedi. İstanbul Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı düzenlenen açılış töreniyle başladı. İstanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen açılış töreni, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar ve çok sayıda öğretim üyesi ile öğrencinin katılımıyla gerçekleşti. Saygı duruşu ile başlayan törende İstiklal Marşı okundu. Ardından İstanbul Üniversitesi’nin gelecek vizyonunun anlatıldığı ’Perspektif 2053’ kısa filmi izleyicilere sunuldu. Filmin izlenmesinden sonra ise açılış konuşmaları yapıldı. "’Tek tip’ üniversite istemiyoruz" Törende bir konuşma gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bulundukları şehre değer katan üniversiteler, toplumsal sorumluluk projeleri ve yerel kalkınma programları ile bölgesel eşitsizlikleri azaltır. Aynı zamanda sosyal bütünleşmeye katkıda bulunur. Ayrıca, uluslararası işbirlikleri sayesinde küresel bir bilgi ağı kurarak, geleceğin bilim insanlarını ve liderlerini yetiştiren stratejik bir öneme sahiptirler. Bugün bizleri bir araya getiren İstanbul Üniversitesi, bu misyonların ülkemizde en güçlü şekilde yerine getiren yükseköğretim kurumlardan biridir. Az önce ekranlarda da olduğu gördük. Biz üniversitelerin açık sistemler olmasını istiyoruz. Etrafında fiziki duvarlar olur olmaz bir şey diyemem ama zihinlerde bu duvarlar olmamalıdır. Bu çok önemli. Üniversite evrensel şehir demektir, evrensel bir alan demektir. Üniversitelerde ön yargılara, ön kabullere yer yok. Üniversite de zihinsel kalıplara, normlara yer yok. Üniversiteler zihni açık insanların yeridir. Her türlü farklılığa, değişik görüşe açık olan bir alandır. İstanbul Üniversitesi ilimin kapısıdır. Bu kapı ardına kadar açık olmak zorunda. Az önce de açık olduğunu gördük. Bütün üniversitelerimizin böyle olmasını istiyoruz. Sonuçta toplum üniversite için bir fedakarlık yapıyor. Tarlada çalışan, inşaatta ter döken vatandaşımızın, fabrikada gün boyu mesai harcayan birçok insanın emeğiyle ortaya çıkan değer ve vergilerimizle üniversitelerimizi destekliyoruz. Bunun da karşılığını toplum olarak üniversitelerimizden bekliyoruz. Bu karşılığı alabilmemizin yolu da toplum ve üniversitenin etkileşimidir. ‘Tek tip’ üniversite istemiyoruz. Üniversitelerimiz farklılaşsın içinde bulundukları bölgelere, şartlara göre mutlaka farklı işlevleri olan üniversiteler olsun. Birbirinin kopyası olan üniversitelerimizin ülkemize bir yere kadar değer katabilirler. Ama farklılaşan üniversiteler, belli alanlara yoğunlaşan o alanlarda dünya ölçeğinde işler yapan üniversiteler, ülkemize çok daha büyük değerler katar" ifadelerini kullandı. "Kadınların okullaşma oranını yüzde 14’ten yüzde 51’e çıkardık" Cumhuriyetin en kıymetli özelliğinin fırsat eşitliği olduğunu belirten Yılmaz, "Bazen sloganlar, ideolojik tartışmalar oluyor. Bence en kıymetli şeylerden biri budur. Hangi yörede doğarsanız doğun, hangi sosyoekonomik gruptan olursanız olun, devlet - ülke size bir fırsat sunuyorsa işte bu çok kıymetlidir. Bu açıdan şunun altını çizmek isterim: Fırsat eşitliği herkesin çaba göstererek daha iyi yerlere gelebileceği ortamı ifade eder. Ama o fırsatı değerlendirip, değerlendirmemek herkesin bireysel çabasına kalmıştır. Genç kızlarımızın, kadınlarımızın eğitime erişimi son 22 yılda iktidarımız döneminde en fazla önem verdiğimiz şeylerden biri bu oldu. Okul öncesinden yükseköğretime kadar kadınların okuma ve okullaşma oranlarında ciddi bir gelişme sağladık. Kadınların okullaşma oranını yüzde 14’ten yüzde 51’e çıkardık. Eğitimdeki bu dönüşümün toplumsal etkilerini önümüzdeki dönemlerde çok daha rahat göreceğiz. Bundan 20 yıl önce 182 bin olan yurt yatak kapasitemizi bugün 993 bine ulaştırdık; dünyada en fazla örgün öğrenci başına yurt, oda sayısı olan ülkelerden biri biziz. TBMM’de görüşmelerine başladığımız 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifimizde eğitime öncelik verdik ve yüzde 14,8 ile en yüksek payı ayırdık. Bunların yanı sıra, göreve geldiğimizde 64 bin civarında olan öğretim elemanı sayısını bugün 185 bine çıkararak ülkemizi OECD ülkeleri arasında 8. sıraya taşıdık. Bu sayısal artış, bilimsel çalışmalara ve üretime de yansıdı; ülkemizi bilimsel yayınlar açısından dünya sıralamasında 29. sıradan 17. sıraya yükselttik. Ülkemizin yükseköğretimdeki başarısı, uluslararası raporlarla da tescilleniyor. İstanbul Üniversitesi, ARWU (Academic Ranking of World Universities) Sıralaması’nda ilk 500 üniversite arasında yer alıyor" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Kanser hastası anne, ağlayarak evladını PKK’dan istedi Diyarbakır annelerinin oturma eylemine 2 ailenin katılımıyla sayı 379’a yükseldi. Kanser hastası anne, ağlayarak evladını PKK ve HDP’den istedi. 3 Eylül 2019 yılında eski HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti 1891’inci gününde devam ediyor. Diyarbakır ve Ankara’dan gelen 2 ailenin katılımıyla sayı 379’a çıktı. 2023 yılında Hollanda’ya gidip bir daha haber alınamayan Vural Işıklı’nın (21) annesi Nülifer Polat, Ankara’dan geldiğini, oğlunun yurt dışında olup haber alamadığını söyledi. Çocuğunun PKK’nın elinde olduğunu ileri süren Polat, “Çocuğumu bana versinler. Çocuğuma yalvarıyorum, sesimi duysun, beni görsün. 4’üncü evre kanser hastasıyım. Son nefesimde çocuğumu görmek istiyorum. Hollanda’ya gitmişti. 4 Ekim 2023’ten beri haber alamıyorum. PKK, çocuğumu götürdü. Benim canım yandı, onların da yansın. Belki 1,1,5 ay yaşayacağım. Hiçbir şekilde haber alamadım, sesini duyamadım. Kız kardeşin çok kötü, ne olur geri gel. Bütün bilgiler o tarafta, çocuğum PKK’nın elinde, başka yerde değil. Çocuğuma eğitim verdiklerini duydum” dedi. 2013 yılından beri kız kardeşi R.N.’den (28) haber alamayan abla A.A. da, Diyarbakır’dan gelip oturma eylemine katıldı. Öte yandan, şimdiye kadar oturma eylemine dahil olan ailelerden 56’sı evladına kavuştu.
İstanbul Cher Ndour: “Şimdi iyi bir reaksiyon verme zamanı” Beşiktaş’ın genç futbolcusu Cher Ndour, Süper Lig’de üst üste aldıkları Galatasaray ve Kasımpaşa mağlubiyetlerinin ardından yarın Malmö karşısında reaksiyon vererek maçı kazanmak istediklerini söyledi. Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi dördüncü maçında yarın saat 18.30’da evinde İsveç ekibi Malmö ile mücadele edecek. Karşılaşma öncesi siyah-beyazlıların 20 yaşındaki futbolcusu Cher Ndour, Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısında konuştu. “3 puan almak istiyoruz” Zor bir maç olacağından bahsederek sözlerine başlayan Ndour, “Fiziksel olarak iyi bir takıma karşı oynayacağız. Oyun temposu yüksek bir takım. Bizim onlardan daha kaliteli bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Tempomuz ve taraftarın desteğiyle 3 puan almak istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Büyük bir takımda oynuyorum” Genç futbolcu, Beşiktaş’ta çok mutlu olduğunu söyleyerek, “Büyük bir takımda oynuyorum. Böyle bir taraftarı olan bir takımda oynadığım için çok gururluyum. Hocama teşekkür etmek istiyorum, bana şans verdi. Ben de şansı iyi kullandığımı düşünüyorum. Çalışarak daha iyiye gitmeye çalışacağım” cümlelerine yer verdi. “İyi bir reaksiyon verme zamanı” Süper Lig’de oynadıkları Galatasaray ve Kasımpaşa müsabakalarını kaybettiklerinin hatırlatılması üzerine siyah-beyazlı oyuncu, “Son 2 maçımızı kaybettik ligde. Ama yarın farklı bir kulvarda mücadele edeceğiz. Avrupa Ligi’nde deplasmanda Lyon’a karşı 3 puanla bitirdik. Bu son 2 mağlubiyette Galatasaray maçında iyi oynadık, Kasımpaşa maçında kötüydük. Şimdi iyi bir reaksiyon verme zamanı” şeklinde konuştu.