EKONOMİ - 16 Şubat 2022 Çarşamba 15:01

DeFacto CEO’su İhsan Ateş: “Su ve karbon ayak izimizi azaltıyoruz”

A
A
A
DeFacto CEO’su İhsan Ateş: “Su ve karbon ayak izimizi azaltıyoruz”

Artan üretim ve mağaza sayısına rağmen kaynak kullanımını azaltan DeFacto, kaydettiği ilerlemeyi kamuoyuyla paylaşıyor.

Artan üretim ve mağaza sayısına rağmen kaynak kullanımını azaltan DeFacto, kaydettiği ilerlemeyi kamuoyuyla paylaşıyor. 2020 yılına ilişkin Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladıklarının bilgisini veren CEO İhsan Ateş, “Su ve karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Son 5 yılda enerji tüketiminde yüzde 37 azalma sağladık. Geçen yıl devreye aldığımız projelerle su ayak izimizi 1 yılda yüzde 26 oranında küçültmeyi başardık” dedi.


DeFacto, 4. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Pandeminin damga vurduğu 2020 yılında e-ticaret hacminde artış kaydeden şirket, dijitalleşme süreçlerinin ivme kazanmasıyla sürdürülebilirliğe sağladığı katkıyı da artırdı.


Sürdürülebilir koleksiyonlar, geri dönüşüm faaliyetleri, su ve enerji yoğunluğunun azaltılması gibi hedefleri kapsamında geleceğe değer yaratmaya odaklandıklarını belirten DeFacto CEO’su İhsan Ateş, “Mağazacılık tutkumuzun rehberliğinde büyürken, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını gözetmeye devam edeceğiz. Sürdürülebilirlik alanına sağladığımız katkıyı dijitalleşme, fırsat eşitliği ve çevresel projelerimizle artıracağız” dedi.


Sürdürülebilirliğin DeFacto’nun kuruluş felsefesinde yer alan bir kavram olduğuna dikkat çeken DeFacto CEO’su İhsan Ateş, “Son dönemlerde yaşadığımız zorluklar, doğal afetler ve tüm dünyayı etkilemeye devam eden pandemi, sürdürülebilirlik kavramının ne denli önem taşıdığını her kesime kanıtladı. Biz şirket olarak bu kavramı DNA’mızda yer alan, kurum kültürümüz olan yol göstericimiz olarak yaşıyoruz. Yatırımlarımız, üretimimiz, insan kaynağımız, sosyal sorumluluk projelerimiz, ekosisteme saygılı duruşumuzla büyüyoruz. Sektörümüzde BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayan ilk 2 şirketten biriyiz. Dördüncü sürdürülebilirlik raporumuzu yayınlayarak bu alanda da öncü konumumuzu koruyoruz” dedi.


Pandemiyle birlikte 2020 yılında tüm dünyada artan dijitalleşme süreçlerinin sürdürülebilirliğe olumlu etki yarattığına dikkat çeken CEO Ateş, “Dijital dönüşüm hem iş süreçlerinin iyileştirilmesi hem de teknolojinin insan hayatı ve dünyanın geleceği için bir araç olması açısından fırsat yaratıyor. Özellikle zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan dijital uygulamalar, tedarik zincirinin dijitalleşmesi ve ihtiyaç duyduğumuz teknolojiyi kendi bünyemizde DeFacto Teknoloji şirketimizde üretmemiz sayesinde dijital dönüşümümüzü ve çevik yapımızı güçlendirdik. Bu dönüşümü tamamlamaya çok yakınız” ifadelerini kullandı.


“Odak noktamız çevresel sürdürülebilirlik”


2020 yılında da çevresel sürdürülebilirliğin, temel sürdürülebilirlik perspektiflerinden biri olduğunu belirten CEO Ateş, “Mağaza sayımızdaki artışa rağmen, gerçekleştirdiğimiz verimlilik çalışmalarıyla, mağaza enerji yoğunluğumuzu azaltmayı başardık. Elektrik kaynak tüketiminde son 5 yılda yüzde 37 azalma sağladık. Fiziksel laboratuvarımızda geri dönüştürülmüş tekstil atığı miktarı toplamını 10 buçuk ton ve çevreye zararsız atık suyu miktarını da toplam 42 ton olarak gerçekleştirdik” açıklamasında bulundu.


Küresel su kaynaklarının sürdürülebilir olması için su kullanımını azaltma hedeflerini aktaran CEO Ateş, “Sektörümüz açısından su kullanımı kritik öneme sahip. 2019’da 1 milyon 220 bin adet sürdürülebilir ürün için 9 bin 700 ton su tasarrufu sağlamıştık. Devam eden yılda hedef yükselttik ve su tasarrufunda son bir yılda yüzde 26 ek tasarruf sağladık” ifadelerini kullandı.


“Toplumsal cinsiyet eşitliği pusulamız”


DeFacto’nun istihdam kapasitesi 15 bini aşkın kişiden oluşuyor. Şirketin 2020 yılı kadın çalışan oranı, DeFacto Türkiye’de yüzde 57, yurtdışı operasyonlarında ise yüzde 54 seviyesinde. Yurtiçi ve yurtdışında görev yapan orta ve üst yönetim kademesindeki kadın yönetici oranı ise 2020’de yedi puanlık bir artışla yüzde 33’e yükseldi.


DeFacto’nun cinsiyet nötr bir işletme olduğunu ifade eden Ateş “Şirketimizde hiçbir ayrımcılığa müsamaha yoktur. Kadınların iş hayatındaki varlığını güçlendirme amacımız doğrultusunda, kadın çalışanlarımıza pozitif ayrımcılık uyguluyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği pusulamız. Birleşmiş Milletler Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri imzacısıyız ve hem istihdam politikamız ve insan kaynakları uygulamamız hem de iletişim dilimiz, kampanya ve projelerimizle bu alanda farkındalık yaratarak topluma katkı sunuyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.