SAĞLIK - 17 Mart 2021 Çarşamba 12:47

Bebeklerde atopik egzamanın nedenleri

A
A
A
Bebeklerde atopik egzamanın nedenleri

Bebeklerde atopik egzamanın sıkça görüldüğüne işaret eden Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç.

Bebeklerde atopik egzamanın sıkça görüldüğüne işaret eden Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu “Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarır ve alerjik reaksiyonlara neden olur. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir” dedi.


Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, bebeklerde sıkça görülen alerjik egzamaya karşı ailelere önemli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Nacaroğlu, alerjik egzama olarak da bilinen atopik dermatitin, cildin koruyucu bariyerinin ve nem tutma kabiliyetinin bozulması sonucu ortaya çıkan kaşıntılı döküntülerle karakterize, kronik seyirli, tekrarlayan bir deri hastalığı olduğunu açıkladı. Atopik dermatitin oluşumunda genetik ve çevresel nedenlerin ortak rol oynadığına değinen Doç. Dr. Nacaroğlu, “Ailede alerjik hastalık olması yani genetik yatkınlık olması bu hastalıkların gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Çeşitli çalışmalarda olguların yüzde 60 ila 70 kadarında pozitif aile öyküsü bildirilmiştir” dedi.


Bu faktörler hastalığı şiddetlendiriyor


Doç. Dr. Nacaroğlu, hastalığı alevlendiren nedenleri şu şekilde sıraladı: “Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarırlar ve alerjik reaksiyon gelişmesine neden olurlar. Bu da atopik dermatitin şiddetini artırır yani cildin daha da kötüleşmesine sebep olur. Kaşınma ve ovalama cildi tahriş eder hatta durumu daha da kötüleştirir. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir. Enfeksiyonlar hem atopik dermatitin şiddetini artırır hem de tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca cilde uygulanan tahriş edici kimyasal ürünler, sabun, deterjan ve bazı cilt bakım ürünleri ile hava değişimi, aşırı sıcak hava, terleme gibi faktörlerde dönem dönem hastalığın alevlenmesine sebep olabilir.”


“Tetikleyici gıdalara dikkat”


Besinlerin de atopik egzamayı alevlendirdiğine işaret eden Doç. Dr. Nacaroğlu, şöyle devam etti: “Bir diğer önemli husus da orta ve ağır egzamalı olguların bir kısmında süt, yumurta, buğday, yer fıstığı, ağaç kuruyemişleri, balık, besin katkı maddeleri gibi bazı gıdalar alevlendirebilir. Ayrıca ev tozu akarı, hayvan tüyü, polenler gibi solunum alerjenleri bulguların alevlenmesine neden olabilir. Tetikleyici alerjinin saptanmasına yönelik olarak alerji testleri yapılması gerekir. Alerji testleri, kan örneklerinden ve cilt üzerine alerji damlaları kullanılarak yapılabilir. Doğru bilinen bir yanlış ise cilt testlerinin bebeklerde ve küçük çocuklarda yapılamayacağıdır. Her iki yöntem doğumundan itibaren tüm yaş grubunda güvenle uygulanabilir. Besin alerjisi ile ilgili alerji cilt testleri erken yaşlarda da yapılabilirken, bahar alerjisine yönelik alerjiler iki yaşından önce nadiren geliştiği için daha geç yaşlara bırakılmalıdır. Cilt testi ağrısızdır ve hemen sonuç verir. Özellikle testin duyarlılığı 3 aylıktan itibaren yaşla beraber artar. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve şikayetleri dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle testler mutlaka alerji kliniklerinde çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır.”


“Aileler bu önerilere kulak vermeli”


Doç. Dr. Nacaroğlu, alınması gereken önlemlere ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: “Hastaların cildi düzenli nemlendirilerek korunmalıdır. Nemlendirme tedavisi bireyselleştirilmeli ve hangi nemlendirici formunun, hangi hastada kullanılacağı, hastanın cilt özelliğine ve uygulanacak olan hastalıklı bölgeye göre değişkenlik gösterebileceği unutulmamalıdır. Ilık su ile duş alma, banyoda kurutmayan, alkali olmayan, nemlendiricili sabunlar kullanma, kısa süreli ılık banyo sonrası derinin tahriş edilmeden kurulanması ve banyodan hemen sonra derinin nemlendirilmesi büyük önem taşır. Pamuklu ve yumuşak dokulu giysiler tercih edilmelidir. Atopik dermatitin alevlenmesine neden olan besin ve solunum yolu alerjenleri belirlenmeli, bu faktörlerle temastan kaçınılmalıdır. Kaşınma ve çizik oluşumunu önlemek için, tırnaklar kısa kesilmeli, küçük bebeklerin ellerine eldiven geçirilmelidir. Hastalığın derecesine ve hastanın yaşına uygun tedavileri alerji hekiminiz kontrolünde tarif edildiği şekilde ve aksatmadan kullanmak egzama alevlenmeleri önlemek açısından çok önem arz etmektedir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.