GENEL - 30 Ocak 2021 Cumartesi 10:18

Teknoloji çağının yeni takıntısı: Dijital istifçilik

A
A
A
Teknoloji çağının yeni takıntısı: Dijital istifçilik

Kompulsif Biriktirme Hastalığı olarak bilinen istifçilik hastalığına teknoloji çağıyla birlikte dijital istifçilik de eklendi.

Kompulsif Biriktirme Hastalığı olarak bilinen istifçilik hastalığına teknoloji çağıyla birlikte dijital istifçilik de eklendi. Bilgisayar ya da cep telefonlarında, ‘belki işe yarar diye’ tutulan ve silinmeyen her şeyin sizi yavaş yavaş dijital istifçiliğe sürüklediğini söyleyen Psikiyatri Uzmanı Onur Okan Demirci asıl sebebin öz güven eksikliği olabileceğini söyledi.


Değerli olsun veya olmasın, eşya, atık, ambalaj vb. şeyleri atamama durumu olarak tanımlanan Kompulsif Biriktirme Hastalığına, çağa ayak uydurmak adına hayatımıza girerek vazgeçilmezlerinden olan telefon ve bilgisayarla birlikte dijital istifçilik de konuşulmaya başlandı. İnsanlar artık sadece fiziki eşyalarını değil telefonlarından fotoğrafları ve konuşmaları, bilgisayardan maillerini ya da dosyaları gibi her türlü dijital veriyi belki lazım olur düşüncesi ile silemediklerinden dolayı yeni bir tanım olarak ortaya çıkan dijital istifçilik hakkında İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatri Uzmanı Onur Okan Demirci hastalığa sebep olan durumları ve sonuçları hakkında değerlendirmelerde bulundu.



“Normal istifçilikten çok farkı yok”


Yeni bir tanım olarak önümüze çıkan dijital istifçiliğin aslında normal istifçilikten çok da bir farkı olmadığını belirten Onur Okan Demirci konuşmasına şu şekilde başladı, “Biriktiricilik aslında rahatlatıcı bir davranış olarak yapılan psikolojik bir eylem. İstifçiliği, normal hayatımızda atamadığımız, daha sonra belki işe yarar diye düşündüğümüz veya kendimizi korumak adına, daha sonra başımıza gelebilecek herhangi bir eylemle karşılaştığımızda işe yarar mı diye düşündüğümüz, bir takım nesneleri biriktirme durumu olarak adlandırıyoruz. Bu biriktirme bazı insanlarda maalesef hat safhaya ulaşır ve insanlar bu eyleme saatlerini, günlerini hatta yıllarını harcamaya başlar. Bu durum da normal hayatlarında birçok ciddi sıkıntıyı beraberinde getirir hatta kişileri depresyona ya da işin içinden çıkmayacağı durumlara sürükleyebilir” dedi.


Dijital istifçiliğin de yine gerekli ya da gereksiz tüm dijital verinin saklanması ile ortaya çıktığını ifade eden Demirci, “Dijital istifçilik kavramı da aslında normal istifçilik kavramından çok farklı olmayan sadece dijital dünyada gerçekleştirdiğimiz bir eylem. Örneğin, fotoğrafları, telefona ya da bilgisayara indirdiğimiz dosyaları, mailleri silememek gibi durumlar dijital dünyada istifçiliğe yol açmakta. Gerçek hayattaki istifçilik gibi atamamak, silememek dosyaların birikmesine, dosya düzenine saatlerin harcanmasına, zihnin hep oraya takılı kalmasına neden olmaktadır. Bu da işlevsellik, enerji, iş gücü kaybı anlamına gelmektedir. Maillerden örnek verecek olursak mail istifçiliği yapan kişiler maillerini bir türlü silemedikleri için daha sonra tekrar bulmak istedikleri mail olduğunda çok zorlanmakta. Dijital istifçilik aynı zamanda günümüzde şirketlerin başına da bela oluyor. Çünkü çalışanlar istifçilik yaptıkları zaman ciddi anlamda bir dijital evrak yükü ortaya çıkmakta. Yasal açıdan da bakacak olursak en büyük tehlike ellerinde bulundukları büyük verilerin siber saldırlar sonucu kaybetmesi durumunda çok ciddi cezalar alabiliyorlar” şeklinde konuştu.



En büyük sebep öz güven eksikliği


İstifçiliğe ya da dijital istifçiliğe sebep olan durumların başında özgüven eksikliği olduğunu vurgulayan Demirci ayrıca, “Dijital istifçilik çok yeni bir kavram olduğu için geniş ve kitlesel yapılmış bir araştırma durumu şimdilik yok. Fakat normal hayattaki istifçilikle orantılı olarak düşünürsek yüzde 15 yüzde 30 arasında kültüre ya da ülkeye göre değişen rakamlar var. Bu aslında ciddi de bir rakam. Baktığımızda istifçilik ya da dijital istifçiliğin altında genelde özgüvensizlik, herhangi bir şey olacak korkusu, her an benden bir şey istenir korkusu, korku, kaygı, endişe, istifçiliğin ve dijital istifçiliğin temelinde rol oynamakta” diye konuştu.



“Psikolojik destek alınmalı”


Son olarak da kişi kendi başına üstesinden gelemediği takdirde psikolojik bir destek alması gerektiğini söyleyen Demirci, “Aslında bu durum psikolojik bir rahatsızlıktır bu yüzden profesyonel bir destek alınması gerekir. Hayat kalitelinizi etkiler konuma geldiyse, çevrenizden şikâyetler başladıysa, işimizde, sosyal hayatımızda artık düşüşe geçmişizdir bu tür durumlarda uzman desteği almak lazım. Şirketler de bu duruma önlem olarak çalışanlarına istifçiliğe yönelik bir takım eğitimler verilebilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Bir kadının öldüğü şüpheli yangına jandarma el koydu Denizli’nin Tavas ilçesinde yangında harabeye dönen bağ evinin enkazından tamamen yanmış bir kadın cesedi çıkartıldı. Jandarma ekipleri şüpheli yangınla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. Olay, Tavas ilçesine bağlı Altınova Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; kırsal mahallenin merkezine yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki Avşar mevkiinde bulunan İ.A.’ya ait bağ evinde henüz belirlenmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bağ evini saran alevleri fark eden mahalle sakinleri, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbar etti. Yangın ihbarı üzerine bölgeye jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yoğun uğraşları neticesinde alevler kontrol altına alındı. Tamamen yanmış bir kadın cesedi bulundu Yanan bağ evinde inceleme yapan jandarma ve itfaiye ekipleri, harabeye dönen tek katlı binanın enkazında bir kadına ait cansız bedene ulaştı. Yapılan incelemeler neticesinde, tamamen yanmış cesedin 55 yaşındaki Ayşe Uçar isimli kadına ait olduğu belirlendi. Yapılan incelemelerin ardından Ayşe Uçar’ın cansız bedeni otopsi yapılmak üzere Denizli Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı morguna kaldırıldı. Bir kadının hayatını kaybettiği şüpheli yangınla ilgili olarak Denizli İl Jandarma Komutanlığı’nın dedektifleri olan Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) ve Tavas İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından çok yönlü bir araştırma başlatıldı. Jandarma ekiplerinin yangınla ilgili çalışmalarının devam ettiği bildirildi.
İzmir İzmir’de müftülük görevlisini öldüren şahıs tutuklandı İzmir’in Beydağ ilçesinde, 2 ay önce müftülükte göreve başladığı öğrenilen 35 yaşındaki kişinin tabancayla vurularak öldürülmesi olayında gözaltına alınan cinayet şüphelisi tutuklandı. Olay, geçtiğimiz salı günü sabah saatlerinde Beydağ İlçe Müftülüğünde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, 2 ay önce Muğla’dan İzmir’e gelerek müftülükte göreve başlayan Selman Başer (35), daha önceden kavgalı olduğu S.D. tarafından tabancayla vuruldu. Vücuduna 11 mermi isabet eden Başer kanlar içerisinde kalırken, zanlı olay yerinden kaçtı. Durumun bildirilmesi üzerine müftülüğe gelen sağlık ekipleri tarafından yapılan kontrolde Selman Başer’in hayatını kaybettiği öğrenilmişti. Tutuklandı Olayın ardından kayıplara karışan zanlı S.D. ise kısa süre sonra Manisa’nın Turgutlu ilçesinde, Ödemiş Organize Büro Amirliği ekipleri ve Turgutlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından suç aletiyle birlikte kıskıvrak yakalandıktan sonra Turgutlu Devlet Hastanesindeki sağlık kontrolünün ardından İzmir’e gönderilmişti. Zanlının emniyetteki ilk ifadesinde, Selman Başer ile daha önce Muğla’nın Datça ilçesinde kavga ettikleri, kavganın ardından kendisinde görme bozukluğu meydana geldiği ve cinayeti de bu yüzden işlediğini söylediği öne sürülmüştü. Emniyetteki işlemleri tamamlanan S.D., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.