GENEL - 20 Nisan 2012 Cuma 10:47

USTA OYUNCU ÖZTEKİN YÜZLERİ GÜLDÜRDÜ

A
A
A
USTA OYUNCU ÖZTEKİN YÜZLERİ GÜLDÜRDÜ

Tiyatro, sinema ve televizyonda birçok karaktere hayat vermiş usta oyuncu Rasim Öztekin, Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi`nde gerçekleştirilen "Yüzümüzü Güldürenler" söyleşisine konuk oldu.
Küçükçekmece Kültür ve Sanat Merkezleri Sanat Danışmanı Levent Tülek`in sunuculuğunu yaptığı ve Türkiye`nin yüzünü güldüren isimleri konuk ettiği söyleşi programı ünlü oyuncu Rasim Öztekin`i ağırladı. Programa Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin İpek ve çok sayıda Küçükçekmeceli katıldı.
Öztekin, söyleşide Levent Tülek`in sorularını yanıtlayarak, katılımcılarla sohbet etti. Televizyon, sinema ve tiyatro dünyasından, futbola; günümüz mizahından, 80`ler dönemine birçok konunun konuşulduğu söyleşide, Rasim Öztekin katılımcıları anlattıklarıyla gülmekten kırdı, geçirdi. Usta oyuncu, 80`ler dizisinin devam edeceğinin müjdesini verirken, dizide 12 Eylül dönemine hazırlık yapıldığının da altını çizdi. Öztekin, günümüz mizah anlayışıyla bugünkü mizah anlayışını kıyasladı. Öztekin, geçmişte
siyaset üzerinden mizah yapıldığını ifade ederek, " Eskiden mizah dendiğinde bir eleştiri mekanizması vardı. Mizahın yüzde 95`i siyaset üzerinden yapılırdı. Ancak şuan apolitik bir Türkiye mevcut. Espriler belden aşağı bir hal aldı. Espri düzeyi düştü ve insanlar bu düzeydeki esprilere gülüyor. Fazlasını aramıyor" diye konuştu.
BOŞ KONUŞMA MODASI VAR
Radyo programcıları Cenk ve Erdem kardeşlerin 52 saat konuşarak, Guinness Rekorlar Kitabı`na girmesini eleştiren Öztekin, "52 saat ne konuşulur, merak ediyorum. Geyik muhabbetinden başka bir şey değil. İnsanlar bunlarla rekor kırıyor. Türkiye`de boş konuşma modası var. Herkes çok ve boş konuşuyor" dedi.
Günümüz sanatçılarında duruş eksikliği olduğunu söyleyen ünlü oyuncu, "Sanatçı her zaman muhalif olmalıdır. Sanatçının asıl görevi, toplumda aksayan bir takım şeyleri göstermek, dışarı vurmaktır. Eleştirel olmaktır. Sanatçının muhalif bir dünya görüşü olmalı ve sözlerinin arkasında durması gerekir. Bugün sanatçılarda bu duruş yok. Bunun yanı sıra herkes sanatçı olduğunu zannediyor. Halk seni onaylıyorsa, sanatçısındır. Kimse seni iplemiyorsa senin bir anlamın yoktur" diyerek, sanatçıları eleştirdi. Usta
oyuncu, televizyonlarda süregelen dizi furyasını da değerlendirerek, TRT televizyonlarında yayınlanan dizilerin, diğer dizilere göre daha şanslı olduğunu vurguladı.
TÜRK FUTBOLUYLA OYANDILAR
Levent Tülek`in futbolla ilgili sorularını da yanıtlayan Öztekin, bu yıl ligin tadının kaçtığını ifade ederek, futbol dünyasını eleştirdi. Usta oyuncu, "Bu yıl ligin tadı kaçtı. Abuk subuk şeyler ortaya çıkardılar. Bir firma para kazanacak diye koca Türk futboluyla oynadılar. Senede adam akıllı iki derbi maçı yapamıyorlar. Rakipler maçlarda birbirini vuruyor. Normal yaşamda bile fanatizm kötü bir durumda. Para kazanmak ve günü kurtarmak için bu riski oluşturup, Türk futbolunun içine ettiler" dedi.
Rasim Öztekin, kendisini izlemeye gelen tiyatro kursiyerlerine tavsiyelerde bulundu. Usta oyuncu, alaylı bir oyuncu olduğunu belirterek, "Günümüzde her ildeki üniversitenin konservatuarı var, ancak bu kadar oyuncu yetiştirecek konservatuar eğitimcisi yok. Sahneye hiç çıkmamış insanlar eğitmen olarak konservatuarlara gönderiliyor. İnsanların düşüncesi de oyunculuk yapmaktan ziyade, meşhur olmak. Bu yüzden ortaya çok kısa dönemli halkın taptığı insanlar çıkıyor ama 3 ay sonra onları kimse hatırlamıyor. Bu
kapsamda usta- çırak ilişkisi hepsinden önemli. Bana göre konservatuar, Ali Poyrazoğlu, Ferhan Şensoy, Tuncel Kurtiz, Erol Günaydın`dır" diye konuştu,
Öztekin, yoğun bakımda tedavi altında olan Erol Günaydın ve Münir Özkul`a acil şifalar dileyerek, onlarla ilgili anılarını da katılımcılarla paylaştı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Meslek Fabrikası bu yıl 8 bin 500’ü aşkın kişiye umut oldu Mesleki ve teknik eğitim kursları ile gerçek bir fabrika gibi işleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası, hem meslek edindiriyor hem de istihdam olanakları sunuyor. 2024 yılında Meslek Fabrikası Şube Müdürlüğü kurslarından 8 bin 668 kursiyer mezun olurken, 299 kişi de İstihdamı Geliştirme ve Destekleme Birimi aracılığıyla işe yerleştirildi. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 10 Aralık 2024 tarihli iş gücü istatistiklerine göre işsizlik oranı 2024 yılı ekim ayında yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası ise özellikle kadın ve gençlere yönelik düzenlediği mesleki ve teknik eğitim kurslarının yanı sıra yarattığı istihdam olanakları ile işsizlik sorununun çözümüne destek oluyor. Farklı alanlarda nitelikli insan kaynağı yetiştirerek İzmir’in rekabet gücünün artmasına da destek olan Meslek Fabrikası; gaz altı kaynakçılığı, otomotiv mekanikçisi, soğutma ve iklimlendirme gibi sanayiye ara eleman yetiştiren kursların yanında dijital pazarlama gibi çağın taleplerine yanıt veren eğitimler de veriyor. En çok ihtiyaç duyulan alanlarda yeni kurslar açmaya devam eden Meslek Fabrikası, eğitimlerini üniversiteler, meslek liseleri, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, Çalışma ve İş Kurumu İzmir İl Müdürlüğü ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ile iş birlikleri yaparak gerçekleştiriyor. 83 kursta bin 471 kursiyer eğitim görüyor Mesleki ve Teknik Eğitim Birimi, İstihdamı Geliştirme ve Destekleme Birimi ile Proje Geliştirme ve Uygulama Birimi olmak üzere üç birimden oluşan Meslek Fabrikası, 16 ilçedeki 27 farklı kurs merkezinde, 35 alan ve 215 branşta mesleki bilgi ve becerileri geliştirmeye yönelik ücretsiz kurslar açıyor. Bu kapsamda 2024 yılında Meslek Fabrikası Şube Müdürlüğü kurslarından 8 bin 668 kursiyer yararlandı. Şu an 83 kursta bin 471 kursiyer eğitim görmeye devam ediyor. Meslek Fabrikası kurslarından mezun olan çok sayıda kursiyer, kendi işyerini açarak hem kendi ekonomisine hem de kent ekonomisine katkı sağlıyor. Mezun olanlar işe yönlendiriliyor İŞKUR Hizmet Noktası olarak da görev yapan Meslek Fabrikası İstihdamı Geliştirme ve Destekleme Birimi, bünyesindeki kurslardan mezun olup iş arayan kişileri işe yönlendiriyor. 2017’den bugüne 21 bin 85 kişi İzmir iş gücü piyasasında çeşitli işlere yönlendirilirken, 2 bin 35 kişi de işe yerleşti. İstihdamı Geliştirme ve Destekleme Birimi, https://www.kariyerimiz.com.tr/ ile de iş arayanları ve işverenleri tek çatı altında topluyor. Bu kapsamda bu yıl 9 bin 331 kişi çeşitli sektörlerde işe yönlendirildi ve 299 kişi işe yerleşti. Ödüllü projeler Proje Geliştirme ve Uygulama Birimi, gençlerin ve kadınların toplumdaki konumunu güçlendirmek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak amacıyla kentteki genç ve kadın istihdamını destekleyecek mesleki eğitim projeleri geliştirip ve uyguluyor. Hem iş piyasasında hem de erkek egemen alanlarda kadın istihdamının güçlendirildiği projelerde alınan ulusal ödüller, Meslek Fabrikası’nın çalışmalarını taçlandırır nitelikte. Bu kapsamda Altın İğne ve Adettendir Üretiyoruz projeleri hem kadın çalışmalarına ve istihdamına katkı sundu, hem de Sürdürülebilir İş Ödülleri Yarışması’nda iki ayrı kategoride ödül aldı.
Erzurum Vali Çiftçi: "Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz" Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Sarıkamış Harekâtı (Allahuekber Dağı) Şehitlerini anma mesajı yayınladı. Vali Mustafa Çiftçi, 110 yıl önce 22 Aralık’ta, Sarıkamış Harekâtı’nın başlangıç noktası olan Şenkaya’da, Allahuekber Dağları’nı iman ve vatan sevgisiyle aşmaya çalışan aziz şehitleri rahmet ve minnetle yâd ettiklerini ifade ederek, “I. Dünya Savaşı’nda birçok cephede mücadele eden askerimiz, Kafkas Cephesi’nde soğuk havada savaş şartlarının en çetiniyle imtihan olmuştur. Sarıkamış Harekâtı’nda Osmanlı Cihan Devleti’nin hedefi, Rusya’yı Anadolu’dan çıkararak devletin bütünlüğünü güvence altına almak, işgal altındaki Türk-İslam milletlerini özgürlüklerine kavuşturmak, Rus ve Ermeni katliamlarını sonlandırmak ve 93 Harbi’nin intikamını alarak Anadolu ile Kafkasya’ya yeni bir ruh kazandırmaktı. 22 Aralık 1914’te Erzurum üzerinden başlayan Sarıkamış Harekâtı’nda; Allahuekber Dağları’nda can veren yiğitler, şanlı bir direnişin ve adanmışlığın timsali olmuşlardır. 9’uncu Kolordu Bardız, 10’uncu Kolordu Oltu istikametinde olmak üzere kahraman ordumuz; Allahuekber Dağları’ndan Sarıkamış’a giden mevzilere yürümüş; mücadelesiyle azmin, fedakârlığın ve sebatkârlığın üstünlüğünü tarih sayfalarına yazdırmıştır. Ecdadımızın tarihimizin çeşitli safhalarında fevkalâde zor şartlarda istiklâl ve istikbal mücadelesinden asla taviz vermediğine şahit olmaktayız. Gönülleri iman ve vatanseverlik aşkıyla dolu atalarımız; Yemen’de, Balkanlar’da, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de bizlere ibret dolu bir mazi miras bırakmıştır. Bugün bizlere düşen Sarıkamış ruhunu ve inancını diri tutmak, milli mefkûre sahibi nesiller yetiştirmektir. Maziden devraldığımız, son derece önemli bir yere mâlik olan Sarıkamış ruhu, istikbal inşâmız açısından bizlere güç vermektedir. "Dağlar aştım eğilmedim/ Yollar geçtim ezilmedim/ Ben düşmana yenilmedim/ Yol vermedi şu kara kış/ Ver elini Sarıkamış" diyenlerin kararlılığı, bugün bizlere örneklik teşkil etmektedir. Ezanların ebediyen bu toprakların semalarında yankılanması ve vatanımıza düşman eli değmemesi için canlarını feda eden aziz şehitlerimiz, bu kutsal toprakları kanlarıyla vatan kılmıştır. Bu duygu ve düşüncelerle, başta Sarıkamış Harekâtı olmak üzere vatanımızı korumak ve bizlere bu topraklarda huzur içinde bir yaşam sunmak uğruna canlarını tereddütsüz feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun.”
Artvin Hopa’daki tır yoğunluğu bitmek bilmiyor Türkiye’nin Kafkaslar ve Orta Asya’ya açılan kapısı Sarp Sınır Kapısı’nda geçiş yapmak için sıra bekleyen tırlar, Artvin’in Hopa ilçesinde büyük bir yoğunluğa neden oluyor. İhracat yüklerini teslim etmek üzere yola çıkan tırlar, özellikle Sarp Sınır Kapısı’ndan geçmek için beklerken, Karadeniz Sahil Yolu’nun her iki yönünde park ederek uzun kuyruklar oluşturuyor. Tır kuyruğu zaman zaman Kemalpaşa, Hopa ve Arhavi ilçelerine kadar uzanıyor. Tır parklarının yetersizliği ya da sürücülerin park ücretlerini ödemek istememesi nedeniyle yol kenarına park eden araçlar, trafiği aksatmanın yanı sıra ölümlü trafik kazalarına da yol açıyor. Hopa’da bu yoğunluk artık günlük yaşamı olumsuz etkiliyor. Sokak aralarına, mahallelere ve çocuk parklarına kadar uzanan park halindeki tırlar, kentte ciddi bir sorun oluşturuyor. “Hopa tır istilası altında” Konuyla ilgili açıklama yapan Hopa Ticaret ve Sanayi Odası (HTSO) Başkanı Osman Demircioğlu, tır yoğunluğunun çözümü için bölgede yeni bir tır parkı projesinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Sarp Sınır Kapısı’nın Türkiye’nin Kapıkule’den sonra en yoğun sınır kapısı olduğunu belirten Demircioğlu "Tır bazlı konuşacak olursak, Sarp Sınır Kapısı’ndan yaklaşık 700’ün üzerinde günlük tır geçişi ihracat yönünde olmakta, 500 ortalamaları da ithalat tarafından Türkiye’ye giriş yapmaktadır. 1200 ortalamaları bir çalışma mevcuttur. 24 saatlik bir zaman diliminde bunun dışında da 1400 civarında Türkiye’nin değişik yerlerinden Hopa Sarp Sınır Kapısı’ndan geçilmektedir. Dolayısıyla günlük hareket ve günlük hareket çıkışlarına ve sevkiyatlara bakılırsa, günlük yoğunluk gitgide artmakta. İhracat anlamında da önem arz etmektedir. Coğrafi olarak da kente baktığımız zaman, Karadeniz’in coğrafi yapısı dağlar ve deniz arasına sıkışmış bir alan olarak tanımlanabilir. Bulunduğumuz bölgedeki transit yolu gördüğünüz üzere çift taraflı tırlar tarafından mecburiyet olarak park edilmiş durumda. Tırcılarımızın park edecekleri alan yok. Ya uluslararası transit yolları çift yönlü emniyet şeridi ve yan şeridi iki sıra yapılarak devam ediliyor ya da mahallelerimizdeki sokaklarımız, çocuklarımızın park alanları. Kısacası, Hopa’nın tamamı tır istilasıyla karşı karşıya. Bu sorunlar içerisinde bizim odamızın da içerisinde olduğu bir tır parkı projesi mevcut. Gerekçeli çalışmaları her yerde gündeme getiriyoruz. Bu güne kadar tahminen yüzlerce ciddi kazaya sebebiyet verildi. Bunun içerisinde ölümlü kazalarımız, yaralanmalı kazalarımız, sadece araç hasarlı kazalarımızla geçiştirilmiş kazalar dahil oldu. Bu düzensizliği ortadan kaldıracak çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara Türk Eğitim-Sen’den ÖMK yönetmeliği hakkında değerlendirme Türk Eğitim-Sen tarafından öğretmenlik meslek kanunu yönetmeliği (ÖMK) hakkında yapılan açıklamada, "MEB takvimi yayınlamalı, Çevrimiçi eğitim yoluyla ivedi bir şekilde sertifika işlemlerini tamamlamalıdır. Ayrıca yıl içerisinde 3 veya 4 dönem bu eğitimleri açarak 1 ay, 1 gün gibi kaçıranları uzun süre mağdur etmemelidir" denildi. Türk Eğitim-Sen, 21 Aralık 2024 tarihli 32759 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Aday öğretmenlik ve öğretmenlik mesleği kariyer basamakları yönetmeliği" hakkında yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Türk Eğitim-Sen olarak en başından beri açtığımız davalar, yaptığımız açıklamalar ile bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve öğretmenlerin lehine sonuçlanması için mücadele verdik, vermeye devam ediyoruz. Meslek Kanununda yapılan son değişiklik ile yazılı sınavın kaldırılmış olması, eğitimcilere yönelik şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme yapılmış olması, 20 yıl ve üzeri kıdemi olan öğretmenlerin uzman öğretmenlikte bekleme şartı olmadan başöğretmen olabilmesi sendikamızın gayretleri ve ısrarlarının sonuçları olmuştur. Kanuni düzenlemenin yapılması ile yetinmeyip, yönetmelik hazırlıklarında da MEB yetkilileri ile görüşmeler yaparak özellikle hizmet süresi hesabında sayılması gereken süreler noktasında görüşlerimizi ilettik. Yayınlanan yönetmelik de yer verilen; adaylık öğretmenlik, asker öğretmenlik Bakanlığın Öğretmen harici yönetim kademelerinde geçen süreler, sözleşmeli öğretmenlik, ücretli öğretmenlik, özel öğretim kurumlarında öğretmen ve uzman öğretici, vekil öğretmenlik, PIKTES kapsamında öğretmenlik de geçen sürelerin Kariyer Basamakları için öngörülen sürelerin hesabında sayılması gayet yerinde olmuştur. Bununla birlikte özellikle ifade etmemize rağmen Akademi de yapılan görevler olarak tanımladığımız, Üniversiteler bünyesinde; araştırma görevlisi, Dr. Öğretim Üyesi, Öğretim Görevlisi gibi yapılan görevlerinde sayılması gerekmektedir. Askerlik hizmetinde geçen sürelerin tamamının kısıtlama olmadan sayılması gerekir. Ücretli Öğretmenlik de geçen sürelerin hesabında fiilen öğretmenlik yapılan sürelerin tamamı yerine sigorta ödemesi üzerinden yapılması yersiz ve haksız olmuştur. Ayrıca Ücretsiz İzin de geçen tüm sürelerin bu hesaba katılması gerekirken, kısıtlama getirilmiş ve bazı izinler sayılırken özellikle doğum sonrası ücretsiz izin hakkının, yurt dışı eğitim izin hakkının da yer aldığı 657 DMK’nın 108 maddesinin kapsam dışı tutulması yönetmeliğin eksikliği olarak değerlendirilmelidir. Bütün bunlara rağmen büyük oranda beklentiyi karşılayacak 300 bin öğretmene ilave ödeme sağlayacak bu düzenleme daha fazla vakit kaybetmeden yürürlüğe girmelidir. MEB takvimi yayınlamalı, Çevrimiçi eğitim yoluyla ivedi bir şekilde sertifika işlemlerini tamamlamalıdır. Ayrıca yıl içerisinde 3 veya 4 dönem bu eğitimleri açarak 1 ay, 1 gün gibi kaçıranları uzun süre mağdur etmemelidir. Eğitim camiasının beklentisi sayın bakanın en son Erzurum da ifade ettiği gibi 15 Ocak 2025 tarihinde tazminatlarının maaşlarına yansıması şeklindedir."