KÜLTÜR SANAT - 19 Nisan 2025 Cumartesi 10:38

Asrın felaketinde yerle bir olan tarihi Meclis binası 23 Temmuz’da ziyarete açılacak

A
A
A

Asrın felaketinde yerle bir olan tarihi Hatay Meclis Binası’nın aslına uygun inşa edilmesi için çalışmalar aralıksız sürüyor. Hatay Valisi Mustafa Masatlı, tarihe ışık tutan binanın 23 Temmuz’da ziyarete açılmasının planlandığını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti’ne son katılan şehir olan Hatay’da 1927 yılında Fransız mimar Leon Benju tarafından Köprübaşı olarak anılan meydanda inşa edilen bina, 1938’den Hatay Devleti’nin Türkiye’ye katıldığı 29 Haziran 1939’a kadar meclis binası olarak hizmet verdi. Tarihi meclis binası, 6 Şubat 2023 tarihinde ve devamında yaşanan depremlerde yerle bir olarak kullanılmaz hale geldi. Bölgenin tarihine ışık tutan meclis binasının yeniden inşası için Hatay Valiliği harekete geçti. Enkaz kaldırma çalışmalarının ardından aslına uygun şekilde inşasına başlanan binada yürütülen çalışmalarla ilgili Hatay Valisi Mustafa Masatlı açıklamalarda bulundu. Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldığı tarih olan 23 Temmuz’da binayı ziyarete açmayı planladıklarını belirten Vali Masatlı, binanın aslına uygun olarak yapıldığının söyledi.

Asrın felaketinde yerle bir olan tarihi Meclis binası 23 Temmuz’da ziyarete açılacak

"Temelde 200 kazık çaktık, bu kazıkların boyutu neredeyse 24 metreye ulaştı"

Tarihi Meclis Binası enkazından çıkan taşların numaralandırıldığını ve ardından 24 metreyi bulan 200 kazık çakılarak yeni binanın inşasına başlandığını ifade eden Vali Masatlı, "Hatay ilimiz barışın, hoşgörünün, dini inançların buluşma merkezi ve medeniyetler şehridir. Bu şehrimiz tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve pek çok medeniyetin de izlerini taşır. Burası da bizim açımızdan, şehrimiz açısından simge bir bölgedir. 6 Şubat ve devamındaki depremlerde pek çok olaya tanıklık etmiş olan meclis binamızda tam göçme şeklinde göçmüştür. Hemen deprem sonrası biz sahada çalışmalara başladık. Öncelikli olarak bir arkeolojik kazı hassasiyetiyle buradaki tarihi meclis binamızın ve hemen arkasındaki Adalı Konağı’nın özel daha sonra aslına uygun olarak inşa edeceğimiz zaman kullanabileceğimiz parçalarını; ayrıştırdık, depolandırdık, numaralandırdık. Devamında da burası tamıyla kazınarak, rölevesine uygun bir şekilde restore edilmeye ve yeniden inşa edilmeye başlandı. Temelde 200 kazık çaktık, bu kazıkların boyutu neredeyse 24 metreye ulaştı. Kazıkların üzerine de betonarme yapı inşa edildi ve şimdi de kaplamasına başlandı. Burada betonarme bir yapı inşa edildiği anlaşılmasın, tamamen ayrıştırdığımız parçalar bu binamızın yeniden inşasında kullanılıyor" ifadelerini kullandı.

Asrın felaketinde yerle bir olan tarihi Meclis binası 23 Temmuz’da ziyarete açılacak

"23 Temmuz’da meclis binamızı ziyarete açmış olacağız"

Tarihi Meclis Binası’nın 23 Temmuz tarihinde ziyarete açılmasının planlandığını söyleyen Vali Masatlı, "En önemli tarihte 23 Temmuz’dur. Şehrimizin Türkiye Cumhuriyeti devletine katılmasının yıl dönümü olan 23 Temmuz’a yetiştirmeyi planlıyoruz. 23 Temmuz’da meclis binamızı ziyarete açmış olacağız. Şehrimiz 6 Şubat ve devamındaki depremlerde büyük hasar aldı ama şehrimizi eskisinden daha güçlü, eskisinden daha sağlam bir şekilde yeniden inşa ediyoruz. Tarihi eserlerimizi de aslına uygun bir şekilde yeniden ihya etme yönünde çalışmalarımız devam ediyor. Gençlerimiz 23 Temmuz’dan sonra buralara gelecekler ve burada Hatay’ın medeniyetinin izlerini, diğer taraftan da atalarının burada neler yaptığını görüp ona şahitlik edecekler" dedi.

Asrın felaketinde yerle bir olan tarihi Meclis binası 23 Temmuz’da ziyarete açılacakOgün Aslan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.