SAĞLIK - 30 Ocak 2025 Perşembe 14:57

Müdür Eren, gereksiz çağrılara karşı vatandaşı uyardı

A
A
A
Müdür Eren, gereksiz çağrılara karşı vatandaşı uyardı

Hakkari 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürü Adem Eren, 112 Acil Çağrı Merkezinin acil durumlar dışında meşgul edilmemesini istedi.


Açıklamalarda bulunan Müdür Adem Eren, Türkiye’de eskiden 155 Polis, 156 Jandarma, 110 İtfaiye gibi 20’den fazla acil çağrı numarasının bulunduğunu belirterek, bu karmaşanın vatandaşlar için büyük bir zorluk oluşturduğunu vurguladı. 112’nin bu karmaşayı ortadan kaldırmak ve acil durumlarda vatandaşların kolayca ulaşabileceği bir numara sunmak için benimsenmiş olduğunu ifade eden Eren, “112 Acil Çağrı Merkezi, kamu düzeni ve güvenliği, sağlık, doğal afetler, trafik kazaları, yangın, su baskınları gibi can ve mal güvenliğini tehdit eden durumlar için kullanılmalıdır. Acil durumlar dışındaki gereksiz aramalar, 112 Acil Çağrı Merkezi hattını meşgul ediyor. Bu tür gereksiz çağrılar, gerçek acil durumlarda yardıma ulaşmayı zorlaştırarak hayati tehlikelere yol açabilir” dedi.


Eren, vatandaşların gereksiz yere hattı meşgul etmemeleri gerektiğini belirterek, "Bir trafik kazası ya da yangın anında 112 hattı meşgul olduğunda, yardım bir saniye daha geç ulaşabilir ve bu kaybedilen zaman can kaybına yol açabilir" ifadelerini kullandı.



Müdür Eren, gereksiz çağrılara karşı vatandaşı uyardı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Kas ve iskelet sistemi hastalıklarına kulaktan gönderilecek sinyal ile çözüm TRABZON (İHA) – Türkiye’de yoğun olarak görülen bir çok kas ve iskelet sistemi hastalığı kulağa takılacak bir cihaz vasıtası ile gönderilecek sinyal ile tedavi edilebilecek. Avrasya Üniversitesi’nde geliştirilen elektriksel uyarı tekniği kas iskelet sistemi ağrısı yaşayanlar için bir umut olacak. Avrasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Alper Perçin, kas iskelet sistemi ağrısı, vertigo, eklem disfonksiyonu yaşayan ve romatizmal tanısı olan hastalar için geliştirdikleri ‘Vagus Sinir Stimülasyonu’ hakkında bilgi verdi. Çalışmalarının ‘’Science Citation’’ indeksli dergilerde yayınlanmış olması ve TÜBİTAK projesi olarak da devam ediyor olmasının önemine vurgu yapan Perçin, "Ülkemizde vagus sinir stimülasyonu ile ilgili hem invazif olan hem de non-invazif olmayan stimülasyon işlemleri başarıyla devam etmektedir. Avrasya Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ve Ergoterapi bölümlerinde bu çalışmaları yaklaşık 1 yıldır devam ettirmekteyiz. Bu aşamada ‘Science Citation’ indeksli dergilerde yayınlanmış başarılı çalışmalarımız bulunmaktadır. Amacımız otonom sinir sistemi kaynaklı hastalıkların değerlendirilmesi ve tedavisinde alternatif ve yan etkisiz tedavilerin ortaya çıkarılması ve bilim dünyasına sunulmasıdır" dedi. "Geliştirdiğimiz sistem elektriksel bir uyarım tekniğidir" Kulak içi vagus sinir stimülasyonunun kullanımı ile ilgili bilgi veren Perçin "Merkezi sinir sisteminde sinir hücrelerinin sinyal işleme yeteneğini değiştiren, beynin refleks devrelerini aktive eden, tedavi edici amaçlar için beyin plastisitesinden yararlanan ve böylece beynin çok farklı alanlarını etkileyen, farmakolojik olmayan ve girişimsel olmayan bir elektriksel uyarım tekniğidir. Vagus sinirinin elektriksel uyarımı, beyin ve vücut arasındaki bilgi aktarımı ile ilişkili çok sayıda fizyolojik süreci etkiler. Kulak içi vagus sinir stimülasyonu, miyofasiyal ağrı sendromu, fibromiyalji epilepsi, inme, vertigo, romatoid artrit, kalp yetmezliği gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılabilir ve sürdürülebilir tedavi edici uygulamaları içerir. İnvazif olmayan veya transkütanöz Vagus Sinir Stimülasyonu uygulama sistemleri, dış kulakta vagus sinirinin auriküler dalında uyarım sağlar. Böylece cerrahi implantasyon ihtiyacını ortadan kaldırır. Günümüzde kullanılmakta olan invazif olmayan Vagus Sinir Stimülatörleri dış kulak konkasını uyarır. Elektrot bir stimülasyon kutusuna bağlıdır ve stimülasyon yoğunluğu tedavi eden sağlık profesyoneli tarafından ayarlanabilir" diye konuştu. Tedavi uygulanacak hasta nasıl belirlenir? Transkutanöz vagus siniri uyarımı yapılacak hastanın nasıl belirlendiğini de anlatan Dr. Öğr. Üyesi Alper Perçin "Bu işlemin uygulanabilmesi için öncelikle otonom sinir sisteminin değerlendirilmesi gerekir. Otonom sinir sisteminin değerlendirilmesinde kalp hızı değişkenliği yöntemini tercih etmekteyiz. Kalp hızı değişkenliği basitçe her bir kalp atışı arasındaki zaman değişiminin bir ölçüsüdür. Bu değişim, sinir sisteminin otonom sinir sistemi adı verilen tarafından kontrol edilir. Perde arkasında çalışır ve diğer önemli görevlerin yanı sıra kalp atış hızımızı, kan basıncımızı, nefes almamızı ve sindirimimizi otomatik olarak düzenler. Kalp hızı değişkenliği ölçümü sempatik sinir sistemi lehine bir sonuç verdiyse ve hastanın hekimi tarafından uygun görülürse transkutanöz vagus sinir stimülasyonu uygulanabilir" ifadelerini kullandı.
Ağrı Ağrı’da unutulmaya yüz tutan gelenekler yeni nesillere aktarılıyor Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından başlatılan "Şehrimi Keşfediyorum" projesi çerçevesinde 23 Nisan Anaokulu’nda düzenlenen etkinlikte nine ve dedeler, torunlarına yöresel yemekleri ve geleneksel el sanatlarını tanıttı. Ağrı 23 Nisan Anaokulu’nda gerçekleştirilen etkinlikte unutulmaya yüz tutmuş gelenekler canlandırıldı. Etkinlikte tandır ekmeği yapımı, soba üzerinde patates pişirme, keşkek hazırlama, un helvası yapımı gibi geleneksel mutfak kültürü öğretilirken, yün eğirme ve halı dokuma gibi eski el sanatları da tanıtıldı. Anaokulu Müdürü Kübra Hilal Yavuz, kültürel mirasın korunmasının toplumsal ilerleme açısından büyük önem taşıdığını belirterek, "Bugün Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde başlatılan ‘Şehrimi Keşfediyorum’ projesinden yola çıkarak kadim geleneklerimizi ve değerlerimizi çocuklarımıza aktaracağımız bir platform oluşturduk. Peyami Safa’nın da dediği gibi bir milleti yok etmek için askeri istilaya gerek yoktur, ona tarihini, kültürünü ve dilini unutturmak yeterlidir. Biz de bu bilinçle geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmak istedik" dedi. Etkinlikte çocuklara soba üzerinde patates pişirmeyi öğrettiklerini ifade eden Yavuz, "Eskiden tandır geleneği çok yaygındı, ancak günümüzde bu gelenek azalmış durumda. Bunu yaşatmak adına annelerimizi buraya davet ettik, onlara tandır ekmeği ve hamur açtırarak pişirme sürecini çocuklarımıza gösterdik. Keşkek yöremizde hala çok yapılan bir yemektir, halise olarak da bilinir. Küçük tüplerle kurduğumuz platformda annelerimize keşkek yaptırdık. Yöremizde meşhur olan un helvasını, bazıları ‘jejerunda’ olarak adlandırıyor. Çocuklarımız için un ve şeker getirerek velilerimizin helva yapmasını sağladık" ifadelerini kullandı. Yün eğirme ve halı dokuma gibi unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarının da çocuklara aktarıldığını vurgulayan Yavuz, "Eskiden çok yaygın kullanılan iplik, tarak gibi yün eğirme ve halı dokuma malzemelerini getirerek çocuklarımıza tanıttık. Büyüklerimiz, torunlarına bu mirası anlatırken hem geçmişin izlerini yaşattılar hem de geleceğe anlamlı bir hatıra bıraktılar" diye konuştu.