ASAYİŞ - 21 Kasım 2024 Perşembe 15:45 | Son Güncelleme : 21 Kasım 2024 Perşembe 16:28

Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine 4'üncü gününde devam ediliyor

A
A
A
Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine 4'üncü gününde devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4'üncü gününde devam ediliyor.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Davanın görülmesine 4'üncü gününde devam ediliyor

Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin görülmesine 4'üncü gününde devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada mahkeme heyeti de yerini alarak duruşmayı başlattı. Duruşmada bugün sanık savunmalarının alınmasına devam edileceği öğrenildi.

Funda Özen: “Dolandırıcılık ile suçlanıyorum ama hiçbir menfaatim, kazancım yok”

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Funda Özen, “Doktor asistanı olarak çalıştım Reyap Hastanesi’nde 3 ay. Sonra 2024 yılının Mayıs ayına kadar medikal muhasebe uzmanı olarak çalışmaya başladım. Yenidoğan birimini fatura ettim. Dolandırıcılık ile suçlanıyorum. Ama hiçbir menfaatim, kazancım yok. Dosyadaki çoğu kişiyi tanımıyorum. 5-6 kişi tanıyorum bunlar da hastanede çalıştığım kişiler. Hiçbir şekilde ek bir gelirim yok. Medikal muhasebede SGK faturalandırma işlemi yapılır. SGK’da tıbbi evraklar ile oynama yapıldığı gerekçesi ile dolandırıcılık suçundan yargılanıyorum. Ama benim tıbbi bilgim yok. Tıbbi bir evrak ile oynama imkanım olamaz. Bu şekilde bir oynama yapmadım. Ben basamak değiştirmenin nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum. Ben iddianameyi okuduğumda anladım böyle bir işletme olduğundan bilgim yoktu” dedi.

Renas Kılıç: "Amacım, Esenyurt Belediye Başkanı olmaktı"

İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22'si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada bebekleri, çetenin ilişkisi olan hastanelere sevk eden Renas Kılıç, savunma yaptı.

"Siyasi ve makam olarak bir yere gelmek istiyordum"

2017 yılında göreve başladığını aktaran Kılıç, "Reyap'ı korumak için işe başladım. Daha sonra Esenyurt Belediyesi'nde işe başladım. Hastanede de görev aldım. Ben bebeklere iğne yapıyordum. Siyasi ve makam olarak bir yere gelmek istiyordum. O hastaneye bir sevgim vardı. Ben vazifem gereği orada işimi yapıyordum" diye konuştu.

Para karşılığı hasta sevkini sağladığı iddialarını yalanladı

Mahkeme başkanı sanığa, "Bebek sevki sağlamak için maddi menfaat sağladığın iddiaları var. Bununla ilgili ne diyorsun?" diye sordu. Sanık, "112 bu kadar basit bir sistem değil, kabul etmiyorum" diye yanıtladı.

"Fırat Sarı'dan para almadım, para verdim"

Fırat Sarı ile hastaların durumu dışında bir iletişiminin olmadığını aktaran Renas Kılıç, "Fırat Sarı'dan para almadım, Fırat Sarı'ya para verdim. Polis fezlekesinde de bana Fırat Sarı'dan para aldığım konusunda diretme yapıldı. Para alsam bu halde olmazdım. Kesinlikle kabul etmiyorum, bu imkansızdır. Fırat Sarı'ya hasta talebi olduğunda bana bunu söylememesi gerektiğini söyledim" diye konuştu.

"Hastalar mutlaka önce güveze alınır, sonra sevki yapılırdı"

Savunmasına devam eden Kılıç, "Yabancı hastalar vardı. Mavi kod geldiği zaman o hasta ilk önce mutlaka kuvözde kalırdı, sonra sevki yapılırdı. Benim görevim, hastalar ilçe başkanlarına ya da belediyelere geldiklerinde, o an nereden hasta geliyorsa, oraya yakın eczane ile anlaşıp, hastaları o eczaneye yönlendiriyorduk" ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanı, sanığa Fehmi Alperen ile sanık arasında geçen "Sen gönderme dersen ben göndermem" konuşmasını sordu. Sanık buna cevap olarak "Burada hastadan bahsetmiyorduk. Bir takım kişilerin işten çıkarılmasından bahsediyorduk. Eşim Hasdal'da 112 de çalışıyor, devlet memuru" diye konuştu.

"Amacım, Esenyurt Belediye başkanı olmaktı"

Savunmasına devam eden Renas Kılıç, "Yedi aydır tutukluyum, hedefim kimseyi öldürmek değil, ben belediye bünyesinde çalışıyorum. Amacım bu işlere bulaşıp, kazanç sağlamak değil, Esenyurt Belediyesi'nde Belediye başkanı olmaktı. Asla suçlu çıkacağıma inanmıyorum. Bu çocuklar vefat etti, ben bu çocukların evlerine gidip, tedavilerini kendim yapıyordum, nasıl zarar verebilirim? Ben hiçbir talimatı Fırat Sarı'dan almadım. Bebek başı para almıyordum, hak ediş alıyordum" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet savcısı sanığa, Fehmi Alperen'le sanık arasında geçen ilaç temini konuşmasını sordu. Sanık, "Başka ilaçlarda vardı, farklı hastanelerden ilaçlar alıyorduk. Bir hastane sahibi değilim, nasıl SGK'dan para alabilirim? Üzerime atılı kamu zararı suçlamalarını kabul etmiyorum" dedi.

Duruşmaya ara verildi

Mahkeme, sanık Renas Kılıç'ın savunmasının ardından, duruşmaya ara verdi.

Sanık yakınından gazetecilere hakaret: "Hepiniz geri zekalısınız"

Duruşmada bir sanık savunma yaptığı sırada sanık yakını olduğu öğrenilen bir şahıs salonda bulunan gazetecilere “Zaten medya sı... bu işin içine. Ne ile suçluyorsunuz bu insanları hepiniz geri zekalısınız” dedi. Gazetecilerin tepkisi üzerine sanık yakını sesini yükseltince duruşma salonunda bulunan polis memurları araya girerek şahsı gazetecilerden uzaklaştırdı.

Duruşmada Okan Üniversitesi'nde müdür olarak çalışan Serdar Yüksel savunma yaptı

“Aldığım paraların bu utanç duygusuyla ilgisi var”

Duruşmada Okan Üniversitesi'nde müdür olarak çalışan ve sevk olması gereken bebek hastaları öğrenerek örgüt liderleri ile anlaşmalı olduğu hastaneye sevk edilmesini sağlayıp ücret aldığı iddia edilen tutuklu sanık Serdar Yüksel savunmasında “Ben Fırat Bey ve Gıyasettin Mert Özdemir'den borç aldım. Keşke hiç almasaydım. Örgütle alakalı herhangi bir görüşmem yok. Beraat edeceğimden eminim. 7 aydır tutukluyum. 112'nin algoritmasının bozulması imkansız. Asla ben onlardan para aldım diye hasta göndereyim gibi bir durum olmadı” dedi. Yüksel'e mahkeme başkanı tarafından diğer örgüt üyeleri arasında geçen “Serdar'a desem ki sana hasta başı 5 bin vereceğim, kendine hasta masta yatırmaz hepsinin bana yollar” şeklindeki konuşma soruldu. Yüksel konu hakkında bilgisi olmadığını söyledi. Örgüt üyeleri tarafından kendisinin hesabına gönderilen paralar ile ilgili “Benim böyle bir talebim olmadı” demesi üzerine mahkeme başkanı sanığa “Sana niye durduk yere para göndersinler” dedi. Kendisine diğer örgüt üyeleri tarafından teşekkür mahiyetinde gönderilen paralar sorulan sanık Yüksel “Hasta sağlığına kavuşunca teşekkür mahiyetinde” dedi. Soruşturma aşamasında susma hakkını kullanmak istediğinde bunun nedeninin aldığı para olup olmadığı sorulduğunda ise sanık Yüksel “evet aldığım paraların bu utanç duygusuyla ilgisi var” dedi.

Reyap Hastanesi'nde hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Sümeyye Nur Taşçı, savunma yaptı

"Fırat Sarı, biz işten çıkmayalım diye bize bu hak ediş ödemelerini yapıyordu"

Savunma yapan sanık Taşçı, "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bir örgüte üye olmadım. Fırat Sarı'nın asistanı olarak görev yaptım, onun talimatıyla çalıştım. 2020-2023 yılları arası Fırat Sarı, Reyap Hastanesi'nde çalışmamı istedi, bebek yoğun bakımında başladım. Doktorların kaşesini kullanmadım. Hasta sevki dışında başka bir işlemim yok. Ben Medisense Hastanesi adına vekalet dışında bir işlem yapmadım. Sanıkların hiçbiri aldıkları paraları doğru düzgün anlatamadı. Siz bir günde bir hastaya bakmanız gerekirken üç hastaya bakıyorsunuz ama hastane size bir ücret vermiyor. Fırat Sarı, biz işten çıkmayalım diye bize bu hak ediş ödemelerini yapıyordu" ifadelerini kullandı.

"Başka bir hastanede ölen bebeğin işlemi Reyap Hastanesi'nde yapılıyordu"

İfadesinin devamında Fırat Sarı'nın kendisinden borç aldığını belirten Taşçı, "Fırat Sarı, bizden borçta alıyordu. Aldığı paraları olduğu gibi geri ödemiyordu. Motivasyon ücretleri, biz işten çıkmayalım diye ödeniyordu. Ben Fırat Sarı'yla çalışırken bu tür muhasebe işleriyle uğraşacağımı bilmiyordum. GMZ şirketinin işletmesi Hasan Basri'deydi. Hasan Basri, bir şeyden haberim yok diye anlatıyor ama her şeyden haberi var, ona da para atılıyordu. Ben epikriz falan yazmadım. Yenidoğan bölümünde hemşire olmak için en az bir sene çalışmak gerekiyor. Başka bir hastanede ölen bebeğin OBS (ölüm bildirim sistemi) işlemi Reyap Hastanesi'nde yapılıyordu. Bu benimle ilgili değil Fırat Sarı'nın sistemiyle alakalıydı" ifadelerini kullandı.

Melike İnal - Gamze Şenyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Restoran yangınından acı haber: Alevlerin arasından çıkamayan çalışan öldü Afyonkarahisar’da bir akaryakıt istasyonu yerleşkesindeki restoranda çıkan yangınında alevlerin arasından çıkamayan bir çalışanın hayatını kaybettiği belirtildi. Olay, Afyonkarahisar İzmir karayolu Kadayıfçıoğlu Kavşağındaki bir akaryakıt istasyonu yerleşkesinde bulunan restoranda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, restoranda müşterilerin ısınması için yakılan elektrik sobası, bir anda içerideki perdeleri tutuşturdu. Perdeden çıkan alevler kısa sürede iş yerine yayıldı. Yangına ilk önce restoran çalışanları müdahale etti. Ardından çevredekilerin ihbarı ile bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen ekipler hızlı bir şekilde alevlere müdahale ederken, rüzgarın da etkisiyle yangın iki katlı restoranın her yerini sardı. Yangın itfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saatlik müdahalesinin ardından kontrol altına alındı. “Büyük bir facia olmuş oldu” Olay sonrası bölgeye gelen Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, yetkililerden bilgi aldıktan sonra açıklama yaptı. Vali Yiğitbaşı, "Toplamda 17 kişinin yangından etkilendiğini biliyoruz. İtfaiye ekiplerimizim verdiği bilgiye gören ne yazık ki içeride hayatını kaybeden birisi var ve bunun da içerde çalışanlardan birisi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla büyük bir facia olmuş oldu. Bu anlamda çok üzgünüz. Soğutma çalışmaları sürüyor, bina ahşap olduğu için çok hızlı ilerledi. Yangının yanındaki benzinliğe de yayılmaması için büyük uğraş verildi. 7 itfaiye ekibi ayrı ayrı çalıştı alanda. Bizi üzen mal kaybı dışında bir can kaybı olması. Yangından etkilenenlerin büyük çoğunluğu çalışanlar, sadece bir müşteri var olayda. Müşteri içeriden çıkmak için camı kırmış, elinde kesik var. Devlet Hastanemizdeki 8 yaralının taburcu işlemleri gerçekleşti. Ancak bir can kaybımız var, çok üzgünüz. Olayla ilgili cumhuriyet savcımız çalışmalarına başladı” dedi.