ASAYİŞ - 23 Mayıs 2023 Salı 10:37

Yargıtay'dan cezaevindekiler için flaş nafaka kararı

A
A
A
Yargıtay'dan cezaevindekiler için flaş nafaka kararı

Yargıtay, nafaka yükümlüsü kişileri ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, "Cezaevinde hükümlü veya tutuklu olmak yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz" dedi.

İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, davacı H.B. ile davalı E.B. 2013 yılında evlendi. Çiftin bu evlilikten bir de çocukları dünyaya geldi. İddiaya göre evliliklerinin üzerinden 1,5 yıl sonra E.B. 14 yaşındaki amcasının kızı ile kaçınca hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan soruşturma başlatıldı. Aldatılan H.B. de eşi hakkında avukatı aracılığıyla boşanma davası açtı.

H.B.'nin vekil avukatı dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarına, müvekkil için aylık 500 TL, müşterek çocuk için ise aylık 300 TL olmak üzere toplam 800 TL tedbir nafakasına, bu nafakaların boşandıktan sonra yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamı ile 40 bin TL maddi ve 40 bin TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti.

Davalı E.B.'nin vekili, müvekkilinin eşi ile severek evlendiğini, hiçbir şekilde onu aldatmayı aklına getirmediğini, duygusal bir boşluk yaşadığı sırada kendisine mesaj atmak sureti ile ilgisini cezbeden G.H. ile yakınlaştığını, bu hatasının sonucunda tutuklandığını ve yuvasının dağıldığını, Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan davanın sonucunun beklenmesini talep ettiklerini, müvekkilinden talep edilen tazminat tutarlarının yüksek olduğunu, müvekkilinin tutuklu olmasından dolayı nafaka taleplerini de karşılama gücünün olmadığını belirterek davanın reddini savundu.

Boşanma talebi kabul, nafaka ve tazminat talebi kısmen kabul edildi

İlk derece mahkemesi, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve davacı eş ile birlikte yaşamaktan kaçındığı için tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 100 TL tedbir-iştirak nafakası, davacı kadın yararına da 200 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 20 bin TL maddi ve 20 bin TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verdi.

İlk derece mahkemesinin kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekilince istinaf isteminde bulunuldu.

Bölge Adliye Mahkemesi: "Davalının cezaevinden tahliye tarihinden itibaren nafakalar tahsil edilebilir"
Bölge Adliye Mahkemesi, davalı kocanın cinsel istismar ve hürriyeti tahdit suçlarından dolayı mahkûmiyetine karar verildiği ve hükmen tutuklu olduğu, davacı kadının ev hanımı olup boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, ancak davalı kocanın düzenli bir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı, tutukluluk veya hükümlülük hâlinin ne zaman sona ereceğinin bilinmediği, cezaevinde tutuklu veya hükümlü olmanın nafaka yükümlüğünü ortadan kaldırmayacağı, davalının cezaevinde bulunduğu sürede nafaka yükümlülüğü altına sokulmasının İcra ve İflas Kanununun (İİK) 344. maddesi gereğince hapsen tazyik müeyyidesi ile karşı karşıya bırakacağı, yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi hâlinde ise TMK'nın 178. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası talep etme hakkının zamanaşımına uğrayacağı, bu durumda davalının boşanma hükmünün kesinleşmesinden bir yıl bir gün sonra tahliye edilmiş olması hâlinde yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtulacağı gerekçesiyle davalının nafakalara yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 4. ve 5. maddeleri kaldırılarak yerine ortak çocuk için 100 TL iştirak, davacı kadın için 200 TL yoksulluk nafakasının davalının cezaevinden tahliye tarihinden geçerli olmak üzere tahsiline karar verdi.

Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz talebinde bulunuldu.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesinin kararını bozdu

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20 Şubat 2019 tarihli bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi. “İlk derece mahkemesince davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne aylık 200 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı erkeğin istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin kararı ile davalı erkeğin yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf talebinin kabulü ile aylık 200 TL yoksulluk nafakasının davalı erkeğin cezaevinden tahliye tarihinden geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı erkeğin halen mahkum olduğu 16 yıl 8 ay ve 2 yıl 6 ay hapis cezalarından dolayı ceza infaz kurumunda hüküm özlü olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de dosya çerçevesinde yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşılmaktadır. Kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamaz. Bu durumda davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir ” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi, önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verdi ve direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edildiği için dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun gündemine geldi.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu:"Cezaevinde olmak yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz"

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararını yerinde bulduğu kararında şu ifadelere yer verdi.

Dosya kapsamı itibari ile tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler ve toplanan tüm deliller incelendiğinde; davalı erkeğin çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, davalı erkeğin tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, davacı kadın ev hanımı olup hiçbir gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı, ceza evinde hükümlü veya tutuklu olmanın yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, davacı kadın yararına TMK 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası isteme koşullarının oluştuğu ve yoksulluk nafakasına davalının cezaevinden tahliye edileceği tarihten itibaren hükmedilmesinin de hakkaniyete uygun olacağı gerekçesinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı erkeğin herhangi bir malvarlığı ve gelirinin bulunmadığı, kendisi yoksul olan kişinin nafaka ile sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.”

Kararı değerlendiren İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan

"Kanımızca, nafaka yükümlüsünün sadece tutuklu veya hükümlü olması kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, nafaka yükümlüsü kişinin tutuklu veya hükümlü olduğu sırada düzenli bir kira geliri veya benzeri geliri yoksa hukukî anlamda kişinin nafaka yükümlüsü olarak kabul edilmesi durumunda, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun “Nafakaya İlişkin Kararlara Uymayanların Cezası” kenar başlıklı 344. maddesi gereği ayrıca tazyik hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Böyle bir durumda da, kişinin kendi içinde bulunduğu durum gereği başka bir ifadeyle nafaka ödeyememe durumunda imkânsızlık sebebi ile tekrar hukukî bir yaptırımla karşı karşıya kalması, ne ceza hukuku kanun koyucusunun ne de özel hukuk kanun koyucusunun tercih edeceği bir yaklaşım olamaz" dedi.

Süleyman Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Halk korosu ilk konserini verdi Adana’nın Kozan ilçesinde oluşturulan halk korosu, ilk konserini verdi. Kozan Belediyesi Ebulfez Elçibey Kültür ve Sanat Merkezi bünyesinde bir araya gelen sanatseverlerden halk korosu oluşturuldu. Koro, ilk halk konserini verdi. Ömürlük şarkılar konserinde nostalji rüzgarı esti. Yerel halktan oluşan halk korusu izleyicilerden tam not aldı. Kozan Belediye sinemasında düzenlenen konserde Türk sanat müziği, Türk halk müziği ve 90’lı yılların pop müzikleri sahnede seslendirildi. Konserde halktan oluşan halk korusu birbirinden güzel eserleri izleyicilere seslendirirken izleyiciler konsere tam not verdi. Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, ilçede bu kez siyasetin sustuğu ve sanatın konuşulduğunu ifade etti. Başkan Atlı," Kozan tarihimizde Dadaloğlu, Karacaoğlan’ın izinde ilerleyen Adana’da sanatın kültürün izlerini geleceğe taşıyan bir öncü ilçe olsun istiyoruz. ilçede ilimle bilimle gençlerimizi Nihat Atlı Eğitim Tesisleri’nde geleceğe hazırlarken, kültür sanat merkezinde bale, resim, gitar, saz ve ritim, değerler eğitimi kursu ile gençlerimizin önünü açıyoruz. Koza sokaklarında sadece tarih, siyaset değil sanat konuşulsun istiyoruz. Merkezimin oluşturduğu halk korosu ile unutulmaz bir konser izledik. emeği geçenleri kutluyoruz" dedi. Kozan Belediye Başkan Yardımcısı Alev Ataş’ta 645 kursiyere sanat merkezinde eğitim verildiğini kaydetti. Ataş, ayrıca sanat, eğitim ve kültür alanında ön plana çıktığı bir Kozan inşa etmek için çalışmaların hızla sürdüğünü sözlerine ekledi.
Adana Tarımda ’B-Reçete’ aşırı ilaç kullanımını önleyecek Tarımsal üretimde zirai ilaç kullanımının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek, bilinçsiz ve aşırı kullanımın insan sağlığı ve çevre açısından ciddi riskler taşıdığını vurgulayan Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Atilla Bayazıt, "B-Reçete Sistemi, bilinçsiz ve aşırı ilaç kullanımının önüne geçecek" dedi. Bitki koruma ürünlerinin doğru kullanımı ve izlenebilirliğinin sağlanması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek B-Reçete Sistemi hakkında bilgilendirme toplantısı yapıldı. Sarıçam ilçesi Evliya Çelebi Uygulama Oteli Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan İl Tarım ve Orman Müdürü Atilla Bayazıt, tarımsal üretimde zirai ilaç kullanımının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. Bilinçsiz ve aşırı kullanımın insan sağlığı ve çevre açısından ciddi riskler taşıdığını vurgulayan Bayazıt, "Bakanlığımız tarafından uygulamaya alınacak B-Reçete Sistemi, bilinçsiz ve aşırı ilaç kullanımının önüne geçerek bitki koruma ürünlerinin doğru, kontrollü ve izlenebilir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır" diye konuştu. "B-Reçete Sistemi Türkiye’de bir ilk" Toplantıda konuşan Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Bayram ise Türkiye’nin yıllık bitkisel üretiminin 130-135 milyon ton olduğunu, bunun yaklaşık 50-55 milyon tonunu yaş meyve ve sebze üretiminin oluşturduğunu belirtti. Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin toplam yaş meyve sebze üretiminin 80-85 milyon ton civarında olduğunu ifade eden Bayram, "Türkiye tek başına AB’nin üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini gerçekleştirmektedir. Bu veriler, yapılan çalışmanın ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı. Türkiye’de 669 kayıtlı zararlı organizma ile mücadele edildiğini hatırlatan Bayram, bu mücadelenin doğru yönetilmemesi halinde hem ürün kayıplarının hem de insan ve hayvan sağlığına yönelik risklerin arttığını söyledi. B-Reçete Sisteminin Türkiye’de bir ilk olduğuna dikkat çeken Bayram, "Bu sistem bir milat, adeta bir devrimdir. Bayiden üreticiye, reçete yazandan müdürlüklere kadar herkes bu sistemin bir paydaşıdır. Sistem sayesinde hangi tarlada, hangi ürüne, ne kadar bitki koruma ürünü kullanıldığı il, ilçe ve parsel bazında izlenebilecektir" şeklinde konuştu. Sistemin hâlen geliştirme aşamasında olduğunu belirten Bayram, ÇKS ve TÜKAS gibi mevcut sistemlerle entegre şekilde çalışacağını, kullanıcıların katkı ve önerileriyle zaman içerisinde daha da güçleneceğini de kaydetti. Bayram, amaçlarının üreticiyi zorlamak değil, tarımsal üretimde ihtiyaç kadar, doğru dozda ve doğru zamanda ilaç kullanımını sağlamak olduğunu sözlerine ekledi.
İstanbul Tema İstanbul Aile Sağlığı Merkezi, Tevfikbey Mahallesi’nde hizmete açıldı Küçükçekmece Tevfikbey Mahallesi’ne İstanbul Aile Sağlığı Merkezi hizmete açıldı. 8 adet muayene odası, 2 gebe izleme odası, 2 aşı odası ve 2 tıbbı müdahale odası yer alıyor. Küçükçekmece Belediyesi, Tevfikbey Mahallesi’ne Aile Sağlığı Merkezi kazandırdı. Tema İstanbul Aile Sağlığı Merkezi, hayırsever Süleyman Çetinsaya’nın katkılarıyla vatandaşın hizmetine açıldı. Tema İstanbul Aile Sağlığı Merkezi’nin açılış törenine; İstanbul Valisi Davut Gül, Vali Yardımcısı Hasan Gözen, Küçükçekmece Kaymakamı Mustafa Anteplioğlu, İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanı Dr. Burhan Küçükoğlu, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, İlçe Sağlık Müdürü Dr. Ali Osman Çolak, Küçükçekmece Müftüsü Hasan Hüseyin Palabıyık, Avcılar Müftüsü Mehmet Özcan, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Açılışta Vali Davut Gül tarafından destek veren hayırseverlere plaket takdim edildi. "Hedefimiz ASM’lerde 2500 kişiye bir hekimin düşmesi" Açılışta konuşan İstanbul Valisi Davut Gül, ‘’İstanbulumuzda her gün mutlaka bir kamu binası hizmete giriyor. Sağlık alanında inşaatı devam eden hastanelerimizin yatak sayısı ise 10 bine yakın, bu çok önemli. Hastaneler kadar Aile Sağlık Merkezleri de önemli çünkü vatandaşa yürüme mesafesinde ve mahalle ölçeğinde hizmet veriyor. Hedefimiz ASM’lerde 2 bin 500 kişiye bir hekimin düşmesi, vatandaşların hastaneye ihtiyaç duymaması, gitmesine gerek kalmaması. Sağlık Bakanımızın koordinesiyle, il sağlık müdürümüzle, kaymakamımızla, belediyemizle, hayırseverlerimizle, hekimlerimizle ve çalışanlarımızla hep birlikte bu hizmetleri daha ileriye götüreceğiz. Açılışını yaptığımız Aile Sağlığı Merkezimizin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum’’ dedi. "Sağlık hizmetlerine erişimi güçlendirmek için önemli adımlar atıyoruz" Tema İstanbul Aile Sağlığı Merkezi’nde emeği geçen herkese teşekkür eden Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, ‘’Yerel yönetimler olarak sağlık hizmetlerinin doğrudan sorumlusu olmayabiliriz. Ama biliyoruz ki sağlık sadece hastanede değil, mahallede, sokakta, insanın yaşadığı yerde başlar. Bu anlayışla, ilçemizde birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimi güçlendirmek için önemli adımlar atıyoruz. Fevzi Çakmak, Yarımburgaz, Yeşilova, Atatürk Mahallelerimizle birlikte Tevfikbey de beşinci Aile Sağlığı Merkezimizi halkımızın hizmetine sunmuş olacağız. Özellikle çocukların ve yaş almış büyüklerimizin kendi mahallelerinde sağlık hizmeti alabilmesi bizim için çok kıymetli. Tema İstanbul Aile Sağlığı Merkezimizin mahallemize, ilçemize ve tüm komşularımıza hayırlı olmasını diliyorum’’ dedi. Tema Aile Sağlığı Merkezinde; 8 adet muayene odası, 2 gebe izleme odası, 2 aşı odası ve 2 tıbbı müdahale odası yer alıyor.