HENTBOL - 06 Eylül 2021 Pazartesi 14:39

Yakın Doğu Üniversitesinden KKTC Hentbol Federasyonu'na destek

A
A
A
Yakın Doğu Üniversitesinden KKTC Hentbol Federasyonu'na destek

Yakın Doğu Üniversitesi, RA25 Kapalı Spor Salonu'nun mimari projesini KKTC Hentbol Federasyonu'na hediye etti.

KKTC Hentbol Federasyonu, Lefkoşa Göçmenköy’deki Atatürk Spor Kompleksi alanında inşa edeceği kapalı spor salonunda Yakın Doğu Üniversitesi kampüsünde yer alan RA 25 Kapalı Spor Salonunun mimari proje çizimlerini kullanacak. İmzalanan protokolle Yakın Doğu Oluşumu, RA 25 Kapalı Spor Salonunun çizimleri için Hentbol Federasyonu'na kullanım izni verdi.

Protokol, Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel ve KKTC Hentbol Federasyonu Başkanı Bahadır Ayhan tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi. NBA standartlarındaki parkesiyle ön plana çıkan NEU RA25 Spor Salonu, FIBA onaylı skorboard ve basketbol potaları, IHF onaylı hentbol kaleleri, FIVB onaylı voleybol malzemeleri ile basketbol, hentbol, voleybol, badminton gibi salon sporlarında Kıbrıs Türk sporunu uluslararası standartlara taşıyacak bir altyapıya sahip. NEU RA25 Spor Salonunda, aynı anda iki farklı takıma çalışma imkanı sağlayan, yukarıdan aşağıya inen otomatik perde sistemi donanımının yanı sıra; toplam dört adet sporcu, iki adet hakem soyunma odaları, ilkyardım odası, basın odası, idari odalar ve kafeterya bulunuyor.

Protokol töreni öncesinde Bahadır Ayhan, Prof. Dr. İrfan Suat Günsel’e teşekkür plaketi takdim etti.

Protokol töreninin ardından açıklamalarda bulunan Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, NEU RA25 Spor Salonu’nun dünya standartlarındaki özelliklerine vurgu yaparak, “NEU RA25 Spor Salonu, sadece üniversitemizde değil KKTC’mizde de güçlü bir spor ekolü oluşturma hedefine ulaşmak için çok önemli bir işlev görüyor” ifadesini kullandı. KKTC Hentbol Federasyonunun, kendilerine tahsis edilen arazi üzerinde inşa edeceği kapalı spor salonu için RA25 Spor Salonu’nun mimari çizimlerini kullanma talebini memnuniyetle karşıladıklarını söyleyen Günsel, “NEU RA25 Spor Salonu’nun dünya standartlarındaki donanımına sahip salon sayısının artması, Kuzey Kıbrıs’ımızda spor kültürünün gelişerek güçlenmesine büyük bir katkı yapacak. Bu noktada ülkemizde spor kültürünü güçlendirmeyi hedefleyen tüm kurumlarımıza, iş birliği içerisinde destek olmayı önemli bir sorumluluk olarak görüyoruz” ifadesini kullandı.

Bahadır Ayhan ise KKTC'ye kazandıracakları yeni spor salonunda, NEU RA25 Spor Salonu’nun mimari projelerini kullanmalarına izin veren Prof. Dr. İrfan Suat Günsel’e teşekkür ederek başladığı konuşmasına, “Federasyonumuza tahsis edilen arazi üzerine yapacağımız kapalı spor salonu KKTC’de sporun gelişmesi ve yaygınlaşmasına büyük bir katkı sunacak” dedi. NEU RA25 Spor Salonu’nun kapasite, verimli kullanım alanları ve mimari dizayn açısından örnek aldıkları bir salon olduğunu söyleyen Ayhan, “Ülkemizde NEU RA 25 Spor Salonu’nunun özelliklerine sahip salon sayısının artmasının önemi yanında, Yakın Doğu Oluşumu’nun proje kullanım izni vermesi, salonumuzu çok daha hızlı inşa etmemizi sağlayacak. Bu durum federasyonumuza zaman ve yatırım bedeli olarak büyük bir kazanç sağlayacak” ifadesini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Tedavisi tamamlanan Akdeniz foku mavi sularla buluştu İzmir Büyükşehir Belediyesi, Güzelbahçe sahilinde bitkin halde bulunan Akdeniz fokunun tedavisini tamamladı. Zeytin adı verilen, 3 gün boyunca ahtapot ve gönüllü bakıcıların tuttuğu balıklarla beslenen fok, Foça’da mavi sularla buluştu. Denize kavuşmanın mutluluğunu yaşayan sevimli fok meraklı bakışlar arasında yüzerek gözden kayboldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanlığı ekipleri, ihbar üzerine Güzelbahçe sahilinde bitkin halde bulunan Akdeniz fokunu, Doğal Yaşam Parkı’na getirdi. Bir yaşının üstünde olduğu tahmin edilen 2 metre uzunluğundaki 90 kilogramlık fok, veteriner hekimlerce tedaviye alındı. Görevlilerce Zeytin adı verilen fokun röntgeni çekildi. Göz ve ağız çevresinde kayalıklara çarptığı için yaralar oluşan dişi fok, büyük bir titizlikte tedavi edildi. Park görevlilerinin kendi imkanları ile denizden balık tutarak beslediği fok, 3 gün süren tedavinin ardından eski sağlığına kavuştu. Zeytin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanlığı ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri gözetiminde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Foça’daki eğitim ve dinlenme tesisleri sahilinde denize bırakıldı. Doğal ortamına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Zeytin kısa süre içinde yüzerek gözden kayboldu. “Sağlığına kavuşturduk” Veteriner İşleri Şube Müdürü Sinan Okçuoğlu, ihbar üzerine Güzelbahçe’ye giderek foku aldıklarını söyledi. Foça ve Karaburun bölgesinde 20 ile 40 arasında Akdeniz fokunun yaşadığını tahmin ettiklerini belirterek, bu sayının dünyada da 800 ile bin civarında olduğunu vurguladı. Okçuoğlu, “Bu bizim için çok önemli bir olay. Dünyada sayısı gittikçe azalan ve ciddi şekilde korunmaya çalışılan bir popülasyon. Çok değer verdiğimiz bir canlı. Dönem dönem yavrular ve ölü hayvanlar kıyıya vuruyordu. Denizden yetişkin olarak alınarak, rehabilite edilen ve yeniden doğal yaşam alanına bırakılan canlı sayısı çok az. Zeytini sağlığına kavuşturduktan sonra yeniden denize bıraktık. Onun hayata tutunmasını sağlamak önemli. Dişi olması, üreme yeteneğine sahip olması ve kaybetmemiş olmamız önemli. Bu canlıların korunması çok önemli” dedi. Veterinerler seferber oldu Doğal Yaşam Parkı Şube Müdürü Serkan Eğrilmez de fokun kendilerine bitkin halde geldiğini ifade etti. Ciddi şekilde su ve kilo kaybı yaşadığını gördüklerini vurgulayan Serkan Eğrilmez, “Veteriner hekimler tarafından tedaviye alındı. Röntgen çekildi, beslenmeye başlandı. İnsana alışması rehabilitasyonunu zorlaştıracağı için çok fazla parkta kalmaması gerekiyordu. O nedenle tedavi sürecini hızlı şekilde yaptık” diye konuştu. “İlk kez bir fok tedavi ettik” Akdeniz fokunun beslenmesine dair de bilgi veren Serkan Eğrilmez, fokun ilk etapta balık yemek istemediğini, ahtapotla beslendiğini söyledi. Eğrilmez, “Ahtapot getirince çok heyecanlandı. Birkaç dakika içerisinde 5 tane ahtapot yedi. Doğal Yaşam Parkı’mızdaki bakıcılar gönüllü olarak denizden balık avladı. Pek çok türde balıkla beslendi. 3 gün içerisinde 20 kilogramdan fazla balık yedi. Kendini toparladı. Veteriner hekimler de diğer tedavilerini yaptı ve sağlığına kavuştu. Doğal Yaşam Parkı 15 yaşında. Bugüne kadar 7 binden fazla hayvanı tedavi ederek, yeniden doğayla buluşturduk. Ancak ilk defa bir Akdeniz fokunu tedavi ettik. Onu doğaya yeniden kavuşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi hem karada hem de denizdeki canlılara elinden gelen yardımı yapmaya çalışıyor” dedi.
Bolu Mantar zehirlenmelerine karşı kritik uyarı: “Zehirlenmeler ölümle sonuçlanabilir” Bolu’da yağışların etkisiyle ormanlarda bollaşan mantarlar ve buna bağlı olarak artan mantar zehirlenmelerine karşı, Uzm. Dr. Filiz Bolu, “Mantar zehirlenmesi sonucunda sinir sistemi, karaciğer, böbrek fonksiyonları etkilenebilmekte ve zehirlenmeler ölümle sonuçlanabilmektedir” dedi. Bolu’da son günlerde etkili olan yağışlı havalar sebebiyle ormanlarda mantar bolluğu yaşanıyor. Mantar bolluğu nedeniyle vatandaşlar ormanlarda topladığı mantarlara bağlı olarak mantar zehirlenmeleri de arttı. Hastanede artan mantar zehirlenme vakalarına karşı Bolu İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığında görevli Uzm. Dr. Filiz Bolu, uyarılarda bulundu. Filiz Bolu, mantar zehirlenmelerinin doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli madde bulunan mantarların tüketilmesi sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunu söyledi. “Zehirlenmeler ölümle sonuçlanabilmektedir” Zehirlenmelerin ölümle sonuçlanabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Bolu, “Mantarın türü, içerdiği toksin ve tüketilen miktara göre zehirlenmenin şiddeti değişmektedir. Mantar tüketimi sonrası, ekseriyâ ilk 24 saat içinde; bulantı, kusma, ishal, sersemlik, uyku hali, tansiyon düşüklüğü, bulanık görme, yüzde ve boyunda kızarma, ağızda metalik tat, ateş, çarpıntı, karın ağrısı gibi belirtiler gözlenmektedir. Mantar zehirlenmesi sonucunda sinir sistemi, karaciğer, böbrek fonksiyonları etkilenebilmekte ve zehirlenmeler ölümle sonuçlanabilmektedir” dedi. “Etiketlerin olup olmadığına dikkat edilmelidir” Mantar zehirlenmelerinden korunmanın en önemli yolunun, doğada yetişen mantarların tüketilmemesi olduğunu belirten Uzm. Dr. Filiz Bolu, “Bunların yerine kültür mantarları tercih edilebilir. Kültür mantarı alırken de ambalajlı olanlar tercih edilmeli ve ambalajda tüketiciyi bilgilendiren etiketlerin olup olmadığına dikkat edilmelidir. Kültür mantarlarının dahi yetiştiği ortamların bazı mikroorganizmalar barındırabileceği ve mikroorganizma bulaşmış mantarların tüketilmesi ile mide ve bağırsak şikayetlerinin gelişebileceği unutulmamalıdır. Doğada yetişen mantarların yenmesi halinde ise, zehirlenme belirtileri ortaya çıktığında vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kişi hastaneye başvururken, eğer varsa yediği mantardan bir miktar götürmesi toksin hakkında hekime bilgi verecektir” diye konuştu.
Mersin Öğrenciler bu müzede deniz canlılarıyla tanışıyor Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi’nde hizmet veren Deniz Canlıları Müzesi, ziyaretçilerini ağırlıyor. Öğrencilerin uğrak yeri haline gelen müzede bine yakın deniz canlısı sergileniyor. Denizden çıkarılan ve artık hayatta olmayan canlıların nasıl işlendiğine ve sergilendiğine ilişkin Prof. Dr. Deniz Ayas’tan bilgi alan öğrenciler, ekosistemle ilgili önemli bilgiler edinerek deniz yaşamına dair farkındalık kazanıyor. Yenişehir Kampüsünde Su Ürünleri Fakültesi akademisyenlerinin çalışmalarıyla şekillenen Deniz Canlıları Müzesi ziyaretçilerini ağırlıyor. Deniz canlılarının yanı sıra öğrenciler için bir eğitim sınıfı da yer alan müze, aynı zamanda bir eğitim merkezi işlevi de görüyor. Müzede, popüler deniz canlıları ile balıklar ve ender bulunan türler de sergileniyor. Özel işleme tabi tutularak kurutulmuş türlerin yanı sıra fosiller, yunus, köpekbalığı gibi canlıların iskeletleri, kabuklular ve yumuşakçalar ile özel sıvılar içindeki deniz canlıları da müzede görülebiliyor. Dış sergi alanı için çalışmaların sürdüğü müzede, yerleşkeye gömülü olan aralarında Fin balinasının da olduğu çok sayıda deniz memelisinin iskeletinin çıkartılıp birleştirilerek sergilenmesi hedefleniyor. Öğrencilerin ziyaretleri sürüyor MEÜ Deniz Canlıları Müzesi’ni son olarak Barbaros İlköğretim Okulu’ndan 40 kişilik öğrenci grubu öğretmenleriyle beraber ziyaret etti. Prof. Dr. Deniz Ayas’ın koordinasyonunda, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Fahri Karayakar’ın katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte öğrenciler, denizden çıkarılan ve artık hayatta olmayan canlıların nasıl işlendiğine ve sergilendiğini ilişkin Prof. Dr. Ayas’tan bilgi aldı. Sık sık soru sorarak ekosistemle ilgili de önemli bilgiler edinerek, deniz yaşamına dair farkındalık kazanan öğrenciler ayrıca, Su Ürünleri Fakültesi Kapalı Devre Araştırma ve Uygulama Birimi’ni de gezdi, balık yetiştiriciliği hakkında bilgiler edindi. "Bine yakın örnek müzemizde muhafaza ediliyor" MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, Deniz Canlıları Müzesi’nin bir çeşit doğa tarih müzesi olarak hizmet verdiğini söyledi. Mersin Körfezi’nde yaşayan deniz canlılarının müze materyali olarak dönüştürülmüş hallerini gelen ziyaretçilere gösterdiklerini belirten Ayas, müzeyi özellikle de okul çağındaki çocukların ziyaret etiğini ifade etti. Müzeyi ziyaret eden çocuklara, sergilenen deniz canlıları hakkında bilgi verdiklerini dile getiren Ayas, "Mersin’de ya da Doğu Akdeniz’de yaşayan balık türleri, deniz memelileri, omurgasız dediğimiz deniz salyangozları, midyeler, ahtapotlar, kalamarlar, mürekkep balıkları yani aklınıza gelebilecek hemen hemen tüm türlere ait örneklerimiz var. Şu anda bine yakın örnek müzemizde muhafaza ediliyor. Ve bu gelen ziyaretçilerimize özellikle okul çağındaki çocuklara bunları göstererek bilgilendirmeler yapıyoruz" dedi. "Müzemizde 62. sınıfı da ağırladık" Müzeye özellikle de çocukların ilgi gösterdiğini vurgulayan Ayas, "Müzemizde 62. sınıfı da ağırladık. Öğrencilerin ilgisi çok yoğun oluyor. Çünkü çocuklar kitaplarda, belgesellerde gördükleri canlıları, burada görüyorlar. Bunlar için heyecan verici bir durum bu. Denizdeki yaşamla ilgili çok fazla sorular geliyor. Bu hayvanların denizde karşılaştığı tehditlerle ilgili, denizlerin korunmasına yönelik neler yapılabileceğiyle ilgili, o canlıların biyolojisiyle ilgili çok fazla soru geliyor. Aslında deniz canlıları müzesi sadece canlıların sergilendiği bir yer değil. Aslında o canlılar hakkında bilgilerin verildiği ve ziyaretçileri bu canlıların korunmasına yönelik deniz ekosisteminde neler yapılabileceği, neler olduğuyla ilgili, denizde karşılaştığı tehditlerle ilgili çok fazla bilgilendirmeler yapılıyor" diye konuştu. "Fin balinası da müzede sergilenecek" Deniz Canlıları Müzesi’nin hem fosil açısından hem de deniz memelilerinin iskeletleri açısından önemli bir noktaya geleceğini belirten Ayas, bu konuda çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Nesli tükenme tehdidi altında olan ve yerleşke bahçesine gömülen Fin balinasının da müzede sergileneceğini ifade eden Ayas, şöyle devam etti: "Mezarlığımıza Fin balinası gömüldü. Onun dışında çizgili yunus, risso yunus, şişe burun yunus gibi çok sayıda deniz memelisi var. Bunlar müzemizin dış mekan sergi alanı olan bahçesinde sergilenecekler. Bununla ilgili de baharda çalışmalara başlayacağız. Bu iskeletler çıkartılacak, birleştirilerek müzemizde ziyarete açılacak. Buranın sadece müzeyi ziyarete gelen çocuklar için ilgi kaynağı olacağını düşünmüyoruz. Aslında tüm Mersin’de yaşayanlar için de ilginç örnekler olacak. Çünkü deniz memelileri çok nadir bulunan canlılar ve bunların özellikle Fin balinasının Mersin’de sergilenmesi yerel halk açısından da önemli olacak."