SAĞLIK - 09 Ekim 2021 Cumartesi 15:21

Uzmanlardan yeni ve erken doğan bebeklerde göz muayenesi uyarısı

A
A
A
Uzmanlardan yeni ve erken doğan bebeklerde göz muayenesi uyarısı

Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde Göz Doktoru olarak görev yapan Dr. Dilbade Yıldız Ekinci, “Bebeklerde erken muayene çok önemlidir. Bu yapılmadığı taktirde, körlük yapabilen bir hastalık var ise geç müdahale sonucunda bebeğin görmesi ömür boyu ortadan kalkabilir” dedi.

4 yıldır Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde Göz Doktoru olarak görev yapan Dr. Dilbade Yıldız Ekinci, bebeklerin ve erken doğan prematüre bebeklerin erken muayenesine ilişkin ailelere çok önemli uyarılarda bulundu.

“Muayene edilmeyen bebeklerin görmesi ömür boyu ortadan kalkabilir “

Erken doğan veya zamanında doğan bebeklerde göz muayenesinin önemli olduğunu aktaran Dr. Dilbade Yıldız Ekinci, “Yeni doğan bebeklerde mutlaka göz taraması şarttır. Doğumsal katarak ve göz tansiyonu gibi körlük yapabilen hastalıkların erken tespiti ile erken müdahaleyle bebeklerin görmesini kazanmaları açısından mutlaka muayene edilmeleri gerekmektedir. Bunun için Sağlık Bakanlığı Ulusal Görme Tarama Programı kapsamında aile hekimlerine 0-3 aylık bebeklere görme taraması şartı getirdi. Aile hekimlerinin tarama sonucunda görme problemi saptadığı bebekleri göz hekimlerine yönlendirerek bebeklerin erken tanı almasını sağlayabildiği bir sisteme sahibiz. Bu dediklerimiz yapılmadığı taktirde, körlük yapabilen bir hastalık var ise geç müdahale sonucunda bebeğin görmesi ömür boyu ortadan kalkabilir. Ailelerin bebeklerine görme sağlığı kazandırabilmeleri için bebeklerini yeni doğduklarında taramaya tabi tutmaları gerekmektedir” dedi.

Uzmanlardan yeni ve erken doğan bebeklerde göz muayenesi uyarısı

“Erken doğan prematüre bebeklerde ROP hastalığı görülmektedir”

Erken veya prematüre doğan bebeklerin de muayenesinin şart olduğunu ve bunun ilk 4 hafta içinde ailelerin yapmaları gerektiğinin altını çizen Dr. Ekinci, “Erken doğan bebekler Prematüre Retinopatisi (ROP) hastalığı ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Özellikle 32 hafta ve bin 500 gramın altında doğan bebeklerde yada daha büyük doğup oksijen tedavisi alan bebekler ROP hastalığı ile karşı karşıya kalabilmektedir. Şiddetli bir şekilde hastalığı geçiren bebekler tedavi edilmediği takdirde muayene tarihi gelmiş ve yapılmamışsa 2 veya 3 gün içinde kör olabiliyorlar. Bu nedenle bu bebeklerin doğumdan sonraki 4’üncü haftada muayene edilmeleri şart. ‘Birkaç gün geç muayene ettirelim, bir şey olmaz’ gibi bir kanıya ailelerin kapılmaması gerekmektedir. Çünkü bir ya da 2 günlük gecikme bu bebeklerde körlük yapabiliyor” diye konuştu.

Uzmanlardan yeni ve erken doğan bebeklerde göz muayenesi uyarısı

“Pandemi nedeniyle oluşan korkularını kırıp bebek ve çocuklarını mutlaka muayeneye getirsinler”

Pandemi nedeniyle çocukların göz taramasının geciktirilmemesi noktasında ailelere uyarıda bulunan Dr. Ekinci, “Şu anda içerisinde bulunduğumuz Covid-19 pandemisi döneminde bebekler hariç aileler belirli yaştaki çocuklarına maske takarak mesafe ile hijyene de dikkat ederek mutlaka çocuklarını göz muayenesi getirmelidirler. Biz pandemi boyunca tüm yeni doğan ve prematüre bebeklere randevu şartı aramaksızın hizmete devam ettik. Aileler cesaretli olsunlar. Pandemi nedeniyle oluşan korkularını kırıp bebek ve çocuklarını mutlaka muayeneye getirsinler. Çünkü dediğim gibi birkaç günlük gecikme bebekler de ve çocuklarda görme kaybına sebep olabilir” şeklinde konuştu.

Sedat Irmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.