SAĞLIK - 06 Kasım 2022 Pazar 18:48

Uzmanından taksitli estetik uyarısı

A
A
A
Uzmanından taksitli estetik uyarısı

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirdöver, bugün bir çok kişinin kendini estetik yaptırma gayreti içinde hissettiğini işaret ederek, "Taksitli işlemlerle estetik cazip hale getiriliyor. Taksitle estetik işlemlerinin daha kolay yapılabilir, insanların daha kolay ödeyebilir rakamlara ulaşması sağlanıyor. Yetkin olmayan insanlar tarafından uygulanan estetik işlemlerinin doğurduğu komplikasyonlar geri dönüşsüz olumsuz sonuçlara da yol açabiliyor" dedi.

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin 44. Ulusal Kurultayı Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde devam ediyor. Kurultaya yurt içinden ve yurt dışından yüzlerce plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanı katılıyor. Kongrenin dün yapılan Genel Kurulunda Prof. Dr. Cenk Demirdöver derneğin yeni başkanı oldu.

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof.Dr. Cenk Demirdöver, yılda iki kez Tıpta Uzmanlık Sınavının (TUS) yapıldığını belirterek, bu sınavda en çok tercih edilen bölümlerden birinin plastik cerrahi olduğunu kaydetti. Plastik cerrahinin Türkiye’de toplam kadro sayısının bugüne kadar 60-70 civarında değiştiğini aktaran Demirdöver, son iki TUS’ta toplam 443 tane kadro açıldığına dikkat çekti. Bu durumun inanılmaz bir asistan sayısının artışına neden olduğunu vurgulayan Demirdöver, "Bunun çok olumsuz sonuçları ortaya çıkacak. Öncelikle asistanların her birinin alacağı eğitim miktarı hem nicelik hem de nitelik olarak azalacak. Aşırı artmış asistan sayısı, akademinin bu kadar zayıfladığı dönemde asistanların öğretim üyesinden alabileceği eğitim miktarını azaltacaktır. Şimdiye kadar değerli hocalardan eğitim aldık ve plastik cerrahiyi dünyada saygın bir noktaya taşıdık. Bu eğitim kalitesinin giderek azalması bizim dünyada elde ettiğimiz yeri geriye götürecektir. Bu bizim için önemli bir sorundur” diye konuştu.

"102 plastik cerrah sınava katılacak"

Kurultayla eş zamanlı olarak Avrupa Plastik Cerrahi Kursu düzenlediklerini bildiren Demirdöver, "Bu kurs Türkiye’de ilk kez düzenleniyor. Avrupa’da her biri kendi alanında uzman değerli plastik cerrahlarla birlikte ülkemizde üst düzeyde bilgi deneyime sahip cerrahların ders anlatıcı olduğu kursta tüm plastik cerrahı müfredatı 3 günlük sürede hızlıca gözden geçirildi. Kurs bitiminde Avrupa Plastik Cerrahi Sınavı yapılacak. 102 plastik cerrah bu sınava katılacak. Bu bizim şimdiye kadar Avrupa Plastik Cerrahi olarak düzenlediğimizi en yüksek katılımlı bir sınav olacak. Sınava Avrupa’nın birçok ülkesinden meslektaşlarımız katılacak” dedi.

"Taksitli estetiğe dikkat"

Bugün ister yazılı ve görsel ister sosyal medyaya bakılınca mutlaka estetikle ilgili bir haberler karşılaşılabileceğinin altını çizen Demirdöver, bu durum estetiğin halk arasında popüler olmasına neden olduğunu belirtti. Bugün bir çok kişinin kendini estetik yaptırma gayreti içinde hissettiğini işaret eden Demirdöver, “Yoğun talebin son derece yetkin ve deneyimli kişiler tarafından karşılanması mümkün değil. Yetkin olmadığı halde, merdiven altı yerlerde düzenlenmiş sertifikalarla kendilerinin eğitildiğini iddia eden kişiler tarafından, bu talep bir nebze de olsa karşılanmaya çalışılıyor. Bunun getirdiği sorunlarda var. Yetkin olmayan insanlar tarafından uygulanan estetik işlemlerinin doğurduğu komplikasyonlar geri dönüşsüz olumsuz sonuçlara yol açabiliyor. Hatta insanlar bu durumu düzeltmek için başta ödedikleri ucuz miktardan daha büyük paralar harcayabiliyorlar. Bazen bakıyoruz ki taksitli işlemlerle estetik cazip hale getiriliyor. Taksitle estetik işlemlerin daha kolay yapılabilir insanların daha kolay ödeyebilir rakamlara ulaşması sağlanıyor. Kullanılan malzemeler kalitesiz yada kaçak gerçek olmayan fazla sulandırılmış ürünlerden oluşuyor. Cazip gibi ödedikleri fiyatların çok fazlasını ödediklerini sonradan anlıyorlar” diye konuştu.
Bu noktada halkın bilinçlenmesi gerektiğini işaret eden Demirdöver, bu uygulamaların uzmanların tarafından yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.

"Bilgi ve beceriyi evrensel düzeyde tutmak"

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği önceki dönem başkanı Prof. Dr. İbrahim Vargel, 44’ncü Ulusal Kurultayı yurt içi ve yurt dışından gelen katılımcılarla gerçekleştirdiklerini söyledi. Avrupa Plastik Cerrahi asistanları için düzenlenen kursunda devamını gerçekleştirdiklerini aktaran Prof. Dr. Vargel, "Hem ülkemizden plastik cerrahi uzmanı ve asistanları ve beraberinde yurt dışında eğitim amaçlı veya çalışan birçok bilim adamı ve plastik cerrahta kongremize katılıyor. Derneğimiz kamu yararına çalışan bir dernektir herhangi bir kar amacı gütmemektedir. Bizim temel felsefemiz uzmanlarımızın bilgi ve beceri düzeylerini güncel seviyede evrensel düzeyde tutmak ve geliştirmektir” diye konuştu.

"Sıkıntılar çözülür"

Türkiye’nin sağlıktaki hizmetlerine katkı vermek ve görev almak durumunda olduklarını ifade eden Vargel, ” Son zamanlarda olumsuz bir takım gelişmeler var ve bunları paylaşmak gerekiyor. Akademinin itibar kaybetmesi ve eğitim öğretim ile beraber cerrahi eğitimi ve eğitmenlerin kamudan uzaklaşması ciddi bir sıkıntı olarak karşımıza çıktı. Bununla uyuşmayacak şekilde asistan sayılarının artırılması bizim hem plastik cerrahi eğitimi konusunda hem plastik cerrahi uzmanlarının akademik ve hekimlik performansı konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Kaygılarımızı herkesle paylaştık. Hekimlik yapan hekimleri bu hizmetlerini yapma konusunda engelleyecek yeni düzenlemelerle sıkıntılarla yüz yüze geldik. Umarım sağduyu galip gelir ve gerekli adımları atılır" ifadelerine yer verdi.

"Sosyal medya kullanım oranı yüzde 97"

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği üyesi Prof. Dr. Zekeriya Tosun, Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin 44. Ulusal Kurultayı’na yoğun bir katılım olduğunu ve bir anketle meslektaşlarının da nabzını tuttuklarını söyledi.
Ankete katılan 500’e yakın meslektaşının sosyal medya kullanışlarını analiz ettiklerini ifade eden Tosun, "Meslektaşlarımızın büyük bir kısmı sosyal medya kullanıyor. Yüzde 80’e yakın kısmı hem hastalarını bilgilendirmek hem de hastaların kendilerine ulaşmalarını sağlamak için kullandıklarını belirttiler. Bu da sosyal medyanın insani ilişkilerdeki yerini bir kez daha göstermiş oluyor. Sosyal medya kullanım oranı yüzde 97 oranında çıktı. Günümüzün gelinen noktasında sosyal medya olmazsa olmaz olarak çok dikkatimizi çekiyor” diye konuştu.

"Asistan sayısındaki artış"

Ankette ayrıca genç meslektaşlarının son gelişmeler ışığında geleceğe bakışlarını test etmeye çalıştıklarını bildiren Tosun, "Asistan sayısının artması nedeniyle endişeli olduklarını anlamaya çalıştık. Bu anket sonucunda genç meslektaşlarımızın çok ciddi endişeler taşıdığını gördük. Sayının artmasından dolayı yetersiz eğitim alacakları için, yeterli seviyede pratik uygulama yapamayacakların ciddi endişe duyuyorlar. İleriye dönük planlamalarında büyük bir kısmı hayat planlamalarında değişiklik yapacağını söylüyor. Yüzde 50’ye yakının özel hekimlikte devam edeceğini belirtiyor. Asistan sayısının artmasından dolayı ciddi endişeler vardı. Alan taramasında da bu gerçek ortaya çıktı” dedi.

İsa Akar - Fırat Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Baki Ersoy: “Türk milletinin kadim mirası ve kültürel koruma projeleri önem verdiğimiz projelerdir” Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, “Türk milletinin kadim mirası ve kültürel koruma projeleri önem verdiğimiz projelerdir” dedi. Ersoy; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşma yaptı. Kültürün Türk milletinin köklü varlığını geleceğe taşıyan en büyük güç olduğunu söyleyen Baki Ersoy, “Sayın bakanım sunumunuzda değindiğiniz veriler, Türkiye yüzyılında, kültür ve turizm alanında yapılan yatırımların ne denli hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha görmemize vesile oldu. Teşekkür ediyoruz. Kültürümüz, tarihimiz ve medeniyetimiz, Türk milletinin köklü varlığını geleceğe taşıyan en büyük güçtür. Bu düşüncede, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 2025 yılı bütçesi, sadece bir finansal plan değil, aynı zamanda milletimizin tarihine, kimliğine ve değerlerine yapılan bir yatırımdır. Özellikle de Yüce Türk Milletinin Kadim Mirası ve Kültürel Koruma Projeleri oldukça önem verdiğimiz projelerdir. Bakanlığımız, “Geleceğe Miras” ve “Neolitik Çağ Araştırma Projesi” gibi çalışmalarla Türk tarihini ve medeniyetini gün yüzüne çıkarmaya devam etmektedir. Bu kapsamda, Şanlıurfa’daki Göbeklitepe ve Karahantepe gibi alanlarda yapılan kazılar, Türk milletinin dünya tarihindeki yerini bir kez daha göstermektedir. 2024 yılı itibarıyla 765 arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmasının yürütülmesi, ülkemizin kültürel mirasının korunması için gösterilen yoğun çabayı ortaya koymaktadır. Bu kazılar, sadece geçmişimizi aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda kültür turizmi alanında da Türkiye’yi bir cazibe merkezi haline getiriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yürütmüş olduğu projelerle, kültürümüzün Dünya Sahnesindeki Yeri git gide daha ileri seviyelere gelmektedir. Bakanlığımız, Türk milletinin dilini, sanatını ve tarihini dünyaya tanıtma misyonunu başarıyla sürdürmektedir. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 30 değerimiz, Türkiye’yi bu alanda dünya lideri konumuna taşımıştır. Bunun yanında, 2024 yılı içinde 4 bin 122 eserin farklı dillere çevrilmesi, Türk kültürünün evrensel düzeyde tanıtılmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki eserlerinin sayısının artırılması, Anadolu’nun zenginliklerinin korunması ve tanıtılması için atılan adımlar, milli kimliğimizi güçlendiren çalışmalardır. Özellikle de yurt dışından 2024 yılında iade edilen 45 eser, kültürel varlıklarımızın korunması konusundaki kararlılığımızın ifadesidir. Türk milletinin misafirperverliği, tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleri, ülkemizi dünya turizminde zirveye taşımıştır. 2024 yılında 49,2 milyon turist ağırlamış ve 46,9 milyar dolar gelir elde etmiş olmamız, bu alandaki başarımızın somut göstergesidir. 2025 yılı için hedeflenen 61 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir, Türk turizminin sürdürülebilirlik ve kalite odaklı gelişimini kanıtlamaktadır. Bakanlığımız tarafından yürütülen, Türk Dilinin ve Sanatının Gücü üzerinde çalışmalar da dikkat çekmektedir. Türkçe, Yunus Emre Enstitüsü ve “Tercihim Türkçe Projesi” ile 68 ülkede 20 binin üzerinde öğrenciye öğretilmiştir. Türk tiyatrosu, opera ve balesi hem yurt içinde hem de uluslararası alanda dikkat çeken başarılara imza atmıştır. 2023-2024 sanat sezonunda 2,2 milyon seyirciye ulaşan Devlet Tiyatrolarımız, milli kültürümüzün sanat yoluyla aktarılmasında öncü bir rol oynamaktadır. Sunumunuzda, tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, ekonomisiyle, turizm imkanlarıyla ve gastronomisiyle, cennet vatanımızın her bir köşesini tanıtmak amacıyla yapılan Türkiye Kültür Yolu Festivallerinin önümüzdeki dönemlerde seçim bölgem olan Kayseri’de de yapılacağından bahsettiniz. Kayserimiz, tarihi ve doğal güzellikleriyle, Türkiye’nin gözde turizm şehirlerinden biridir. Binlerce yıllık geçmişe sahip şehrimiz, Kapadokya’ya olan yakınlığı, Selçuklu ve Osmanlı eserleriyle dolu şehir merkezi, Erciyes Dağı’nın eşsiz kayak ve doğa sporları imkanlarıyla dört mevsim ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Ayrıca Kayseri mutfağı, pastırma ve mantısıyla gastronomi turizmi açısından da önemli bir cazibe merkezidir. Bütün bu özellikler, Kayseri’yi yerli ve yabancı turistler için eşsiz bir destinasyon yapmaktadır. İlimizin, turizm potansiyelini artırmak adına tanıtım çalışmalarını güçlendirmek ve altyapı yatırımlarını sürdürmek bu sebeple büyük önem taşımaktadır” dedi. Ersoy, Kayseri’ye yapılan yatırımlar için teşekkür ederek, “Kayseri’mize yapılan yatırımlar için sizlere teşekkürlerimizi sunarız. Özellikle de yapımı tamamlanan İl Halk Kütüphanesi hizmet binası ve Kocasinan halk kütüphanesi hizmet binasının yapımı hemşerilerimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Develi, Bünyan ve Sarıoğlan ilçelerimizde halk kütüphanelerinin yapımı ise; Kamu Eliyle Destek Projeleri kapsamında 2025 yılı yatırım programına alınmıştır. Bu kütüphaneler, ilçelerimizdeki vatandaşlarımız için bilgiye ve kültürel etkinliklere erişimi kolaylaştırarak, bölgenin kültürel ve eğitsel yaşamına katkı sağlayacaktır. Konuşmamın devamında, seçim bölgem olan Kayseri’nin önemli bir ilçesi olan Bünyan’ın turizm potansiyeline dikkat çekmek istiyorum. Bünyan, sahip olduğu doğal güzellikler, tarihi yapılar ve kültürel değerlerle Kayseri’nin ve ülkemizin turizm potansiyelini artıracak önemli bir destinasyondur. Bünyan, dünya çapında tanınan ve yüzyıllardır devam eden el dokuma halı kültürü meşhurdur. Bünyan halıları, ince işçiliği ve zarafetiyle hem yerel hem de uluslararası düzeyde büyük ilgi görmektedir. Bu zanaatın desteklenmesi, kültürel mirasımızın yaşatılması ve tanıtımı açısından büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, Bünyan, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait birçok esere sahiptir. Özellikle Ulu Cami ve Köprübaşı Camii gibi tarihi yapılar, bölgenin geçmişten günümüze gelen kültürel zenginliklerini yansıtmaktadır. Ayrıca, ilçede bulunan türbeler ve mezarlıklar, inanç turizmi açısından önemli bir çekim merkezi olma potansiyeline sahiptir. Kayseri Valiliği tarafından desteklenen ve hayata geçirilen cam teras projesi turistler tarafından büyük ilgi görmüş, yapıldığı günden bu yana Bünyan’a akın akın turist çekmiştir. Bu durum Bünyan’ın turizm potansiyelini gözler önüne sermiştir. Bakanlığımızın tarafından, bölgenin turizm potansiyelini artırmak adına yapılacak tanıtım çalışmaları, ilçenin kültürel ve doğal zenginliklerini hem ulusal hem de uluslararası platformlarda daha görünür hale getirecektir. Ayrıca, Sarımsaklı Vadisi ve Bünyan halıları gibi öne çıkan değerlerin tanıtımı ve altyapı çalışmaları, bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimine önemli katkılar sunacaktır. Bu anlamda, Kayseri ve Bünyan halkı desteklerinizi beklemektedir. Bu duygu ve düşüncelerle başta sizler olmak üzere, Bakanlığınızın tüm bürokratlarına emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. 2025 yılı bütçemizin de vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum" şeklinde konuştu.
Ankara Ankara’ya 4 buçuk kilo kaçak altınla gelen şüpheliler polisten kaçamadı Ankara’da polis ekiplerince durdurulan araç içerisindeki şahısların çelişkili ifadeleri sonucunda savcılık kararıyla yapılan aramada 4 kilo 722,35 gram kaçak altın ele geçirildi. Edinilen bilgilere göre, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü (KOM) Eşya Kaçakçılığı Büro Amirliği ekiplerince 21 Kasım 2024 tarihinde saat 23.30’da Gölbaşı ilçesi Niğde-Ankara otobanı Ankara giriş istikameti Gölbaşı Gişeler çıkışında 01 AJM 271 plakalı araç durumundan şüphelenilerek durduruldu. Ekiplerce, M.A.Ç isimli şahsa ait olduğu belirlenen araç içerisinde bulunan R.T. ve S.T. isimli şahıslar kimlik sorgusu yapılmak üzere dışarıya davet edildi. El çantası ile araçtan inen R.E.’nin kendisinin kuyumcu olduğunu ve işlenmemiş has altınların bulunduğunu belirterek verdiği çelişkili ifadeler polisin dikkatini çekti. Fatura ve belge olmaması nedeniyle kuvvetli şüphe oluşması sonucunda Gölbaşı (Ankara) Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararıyla polis ekiplerince suç unsuru olabileceği değerlendiren genel toplamda 4 kilo 722,35 gram altına el konuldu. 01 AJM 271 plakalı araç ise çektirilirken, R.T. ve S.T ile altınları Adana’dan getirttiği iddia edilen N.Ü. isimli şahıs gözaltına alındı. "Müvekkilin atılı suçlamaya muhatap olabilmesi için ele geçirilen altınların menşeinin belirsiz olması gerekmektedir" Şüphelilerin avukatı Av. Cem Duman, "Ele geçirilen altınların olay yerinde inceleme tutanağından anlaşılacağı üzere 2 kilosu külçe altın, geriye kalan 2 kilo 722 gramı ise Türkiye’deki resmi yeterlilik belgelerine sahip çeşitli firmaların ürünleri olup, herhangi bir suç unsuru veya kaçakçılık konusu ürünler değildir. Müvekkilin atılı suçlamaya muhatap olabilmesi için ele geçirilen altınların menşeinin belirsiz olması gerekmektedir. Keza ele geçirilen ürünler 6833 sayılı yasada belirtilen hükümlere aykırılık teşkil etmeyen ürünlerdir. Bir başka deyişle, Türkiye patentli ve menşeili yerli ürünlerdir. Aksi savcılık makamınca henüz kanıtlanamamıştır. Suça konu Yargıtay içtihatlerine göre, ele geçirilen ürünlerin herhangi bir şekilde zula diye tabir edilen biçimde saklanmadığı, olay anında altınlar müvekkilin gayri resmi çalışanı tarafından rızaen kolluk görevlilerine verildiği ve olay yerinde olmayan müvekkilin kendi rızası ile olay yerine gelip kolluk görevlilerine ele geçirilen altınların kendisine ait olduğunu beyan etmesi de göz önünde bulundurularak müvekkilin serbest bırakılmasını talep ediyoruz" dedi. İfadelerinin alınmasının ardından 22 Kasım 2024 tarihinde Gölbaşı (Ankara) Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen şüphelilerin adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıkları öğrenildi.