SAĞLIK - 26 Aralık 2017 Salı 10:36

Uyuşturucudan nasıl kurtulunur?Uyuşturucu bağımlılığın belirtileri neler?

A
A
A
Uyuşturucudan nasıl kurtulunur?Uyuşturucu bağımlılığın belirtileri neler?

Uzman Klinik Psikolog Sibel Dağlıkan, madde bağımlısı 14-18 yaş aralığında çocukların büyük bölümünün bu tuzağa okul çevresinde düştüğünü söyleyerek önemli açıklamalarda bulundu. Peki uyuşturucu kullanan bir kişi nasıl anlaşılır? Uyuşturucu bağımlılığın belirtileri neler?Uyuşturucudan nasıl kurtulunur? Detaylar haberimizde

Uzman Klinik Psikolog Sibel Dağlıkan, uyuşturucuyla mücadele çalışmaları kapsamında Mersin’in Tarsus ilçesinde Ülkü Ocakları’nın düzenlediği seminere konuşmacı olarak katıldı. Medical Park Tarsus Hastanesi’nde görev yapan Dağlıkan konuşmasında, okullardaki tehlikeye dikkat çekerek, “Madde bağımlısı olan 14-18 yaş arasındaki çocukların çok büyük bölümü, bu tuzağa okul çevresinde düşüyor. Uyuşturucu çeteleri, çocukları bağımlı yapana kadar uyuşturucuyu parasız veriyor” dedi.

"Çeteler sabırla çalışıyor"

Tarsus 75. Yıl Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, uyuşturucuyla mücadelede polisiye tedbirlerle eş zamanlı olarak ‘kişiyi bağımlılığa sürükleyen’ faktörlerle de savaşılması gerektiğini vurgulayan Sibel Dağlıkan, bu çerçevede ‘okul’ kavramına dikkat çekti. Dağlıkan, uyuşturucu satıcılarının doğrudan kendilerinin ya da aracı olarak kullandıkları öğrenciler üzerinden okullarda çocuklara ulaştığını belirtti. Dağlıkan, çetelerin çocukları tuzağa düşürmek için sabırla çalıştıklarını kaydetti.

"Çocukları suça sürüklüyorlar"

Uyuşturucu satıcılarının, özellikle parçalanmış ailelerden gelen ya da stres düzeyi yüksek ortaokul ve lise öğrencilerine yöneldiğini anlatan Uzman Klinik Psikolog Sibel Dağlıkan, “Önce ‘Bende sana iyi gelecek bir şey var’ diyerek, ücret almadan uyuşturucu madde veriyorlar. Çocuk bağımlı olana kadar bunu yapıyorlar. Bağımlılık başlayınca para istiyorlar. Çocuğun parası yoksa, suça sürüklüyorlar. Çocuk ya para bulabilmek için hırsızlık ve gasp gibi suçlar işliyor ya da çetenin yönlendirmesiyle suç işliyor. Kız çocuklarında fuhuşa sürükleme olaylarına da rastlanıyor” diye konuştu.

"Fark ettirmeden izleyin"

Dağlıkan, ailelerin okuldaki tehlikeye karşı duyarlı olması gerektiğini de söyledi. Öncelikle ailelerin çocuklarını önemsemesi gerektiğini vurgulayan Sibel Dağlıkan ardından şöyle devam etti:
“Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarınızı, onların fark etmeyeceği şekilde takip edin. Kimlerle arkadaş olduklarını, boş zamanlarında ne yaptıklarını izleyin. Cüzdanını takip edin. Çünkü birçok bağımlı çocuk, uyuşturucu alabilmek için anne-babasının cüzdanından para çalar. Çocuğun psikolojik ve fiziksel durumunu izleyin. Şüpheli bir durum gördüğünüzde bir psikologla görüşün.”

Bağımlılık belirtileri

Uzman Klinik Psikolog Sibel Dağlıkan uyuşturucu kullanan kişilerdeki psikolojik ve fiziksel belirtileri şöyle sıraladı:
“Bitkinlik, dalgınlık, uyuklama, uyku bozukluğu, konuşma güçlüğü, burun akıntısı, terleme, titreme, dengesizlik, gözde kanlanma, göz bebeğinde daralma, yüzde kızarma ya da solukluk, kabızlık, ishal, mide-bağırsak yakınmaları, yürüme bozukluğu, solunum güçlüğü, ağrılar.”

NASIL KURTULUNUR?

Her şeyden önce şurası bilinmelidir ki; bağımlılık tedavisinde kişinin maddeden uzaklaşmayı ciddi ve samimi bir şekilde istemesi çok önemlidir. Uyuşturucunun bırakılması ile birlikte, beynin yapılanmasının yeniden düzene girmesi bir seneden önce olamaz. Bu nedenle uyuşturucu bırakıldıktan sonraki bir sene oldukça kritiktir.

Kokainde ise yapılan bilimsel araştırmalarda, sağ prefrontal bölgeye olan yüksek frekanslı manyetik uyarıların, kokain bağımlılığını tedavi etme konusunda çok önemli bir yöntem olduğu görülmüştür. Dolayısıyla kokain bağımlılığı tedavisinde öncelik sağ prefrontal bölgede olmalı, sonuç alınamadığında, sol taraftan da tedavi denemesi yapılmalıdır. Alkol bağımlılığında ise uygulama yeri, sol prefrontal korteks ve sol göz bölgesinin üzerindeki alın bölgesi olmalıdır. TMS ile alkole duyulan ihtiyaç azalmakta ve kişinin alkolden uzak durma direnci yükselmektedir.

M. Brall ve meslektaşları tarafından 2014 yılında yapılan geniş taramalı analiz sonucunda, TMS seanslarının sigara, alkol bağımlılığının yanı sıra esrar, kokain, metamfetamine, bonzai ve eroin gibi uyuşturucu madde bağımlılıklarında da ciddi bir tedavi yöntemi olduğunu bildirmişlerdir.


Uyuşturucudan nasıl kurtulunur?Uyuşturucu bağımlılığın belirtileri neler?

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te ilk defa yüz germe ameliyatı başarıyla yapıldı Bitlis’te sağlık alanında önemli bir ilke imza atılarak ilk kez derin plan (deep plane) yüz germe ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. İleri düzey estetik cerrahi teknikleri arasında yer alan bu operasyon, Bitlis’te de modern ve nitelikli sağlık hizmetlerinin verilebildiğini gözler önüne serdi. Alanında uzman hekimler tarafından yapılan ameliyat, klasik yüz germe yöntemlerinden farklı olarak yüzün yalnızca derisini değil, kas ve bağ dokularını da kapsayan derin plan üzerinden uygulandı. Yapılan bu ameliyatla daha doğal, uzun süre kalıcı ve yüz ifadesini bozmayan sonuçlar elde edilmesi hedeflendi. Bitlis’te ilk kez gerçekleştirilen bu ameliyat, hem kentteki sağlık altyapısının geldiği noktayı ortaya koydu hem de estetik cerrahi alanında bölge halkı için önemli bir avantaj sağladı. Yetkililer, bundan sonraki süreçte benzer nitelikteki ileri cerrahi işlemlerin Bitlis’te daha sık yapılmasının hedeflendiğini ifade etti. Ameliyatı gerçekleştiren Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, ameliyathane şartlarının bölgedeki birçok hastaneye göre daha iyi olduğunu belirterek, "Hastamıza ilimizde bir ilk olarak derin plan yüz germe ameliyatı uyguladık. Bu ameliyat sadece cildi değil, aynı zamanda cilt altı dokularının da ve boyun bölgesinin de hassas bir diseksiyonun kesilmesi, açılması uygun planların ve bu planların yine uygun cerrahi planlarda, uygun açılarda gerilerekten bir hastanın 10-15 sene önceki haline döndürülmesini amaçlayan bir ameliyat. Şimdi ilk kez gerçekleşen bir ameliyat. Hem hasta çok bilinçli, uyumlu bir hasta hem bu sayede süreçte çok iyi geçti. Hem de bu ilk kez yapıldığı için de oldukça mutluyuz. Artık hani bu tarz daha nitelikli ameliyatlar da şehrimizde yapılabiliyor. Bunun dışında her ne kadar daha önce yapılmamış olsa da artık hani o kadar kompleks olmayan uygulanabilen bir ameliyat. İyileşme süreci de oldukça hızlı. Hastalar günlük hayata hızlı dönebiliyor. Bu açıdan hani uygun hastada uygun endikasyonlar yapılabilecek güzel bir ameliyat. Bölge şartlarında yapılabilmesi için herhangi bir eksiğimiz yok" dedi. Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Çağhan Benli, hastane şartlarının bu tür ameliyatlar için yeterli olduğunu da ifade ederek, "Hastanenin ekipmanları olsun, ekibi olsun bu konuda oldukça yardımcılar, bilgililer, tecrübeliler hani her ne kadar ilk kez yapılmış bir ameliyat olsa da tüm ekip bu süreçte oldukça İyi bir şekilde süreci yönetti, yardımcı oldular. Yani o açıdan bölgenin hiçbir eksiği yok. Hatta bazı açılardan fazlası dahi var" diye konuştu Yüz gerdirme ameliyatı olan Fatih Sirek ise, "Uzun zamandır bu ameliyatı yaptırmayı düşünüyordum. Devlet hastanesinde olması aslında benim için de çok isabet oldu. Çağhan Bey’in yanına geldim. Sağ olsun çok ilgilendi. Birlikte ameliyat olmama karar verdik. Ameliyat oldum. Son derece de iyi geçti ameliyatım. Herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Tabii ki ameliyat sonrası çehremizde değişiklik oluyor. Sarkan yerler daha deli toplu hale geliyor. Dolayısıyla yüz daha gençleşiyor. Sosyal hayatımızda da değişiklik oluyor. Kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. O anlamda da çok katkısı oldu bana. Hocamız da çok ilgili. Buradaki personeller de çok ilgili. Sağ olsun günde 3-4 defa servise kadar gelip bizi ziyaret etmiştir. Bakmıştır. Kontrol etmiştir. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
Erzurum YÖK, 2025 yılı üniversite izleme ve değerlendirme raporunu yayımladı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan "2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu" açıklandı. Sonuçlara göre, Atatürk Üniversitesi pek çok temel göstergede Türkiye’nin en başarılı yükseköğretim kurumları arasındaki yerini güçlendirdi ve stratejik alanlarda yükselişini sürdürdü. Atatürk Üniversitesi, eğitim kalitesini belgeleyen "Akredite Lisans Programı Sayısı" göstergesinde 52 programla Türkiye genelinde 1. sırada yer alarak bu alandaki liderliğini tescilledi. Nitelikli akademik çıktıların bir göstergesi olan "Doktora Mezun Sayısı"nda 385 mezun ile 8. sıraya yerleşen Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin doktoralı insan kaynağı ihtiyacına en büyük katkıyı sunan kurumlardan biri oldu. Ayrıca, 238 aktif öğrenci topluluğu ile sosyal kampüs imkânları açısından da Türkiye’nin en zengin 4. üniversitesi olma başarısını gösterdi. Ar-Ge ve inovasyonda Türkiye’nin öncü gücü olan, araştırma ve yayın performansıyla göz dolduran üniversite, bilimsel dünyanın en saygın dergilerinde yayımlanan makaleler baz alındığında, "İlk yüzde 10’luk Dilimde Bulunan Dergilerdeki Yayın Sayısı" kriterinde Türkiye’nin en başarılı 4. üniversitesi oldu. Teknoloji ve inovasyon alanındaki verimliliğini de kanıtlayan Atatürk Üniversitesi, "Olumlu Sonuçlanan Patent, Faydalı Model veya Tasarım Sayısı" göstergesinde ise Türkiye genelinde 3. sıraya yerleşti. Atatürk Üniversitesi, Kapsayıcı Bir Eğitim Ortamı Sunma Kararlılığı İle Yoluna Devam Ediyor Üniversite, proje geliştirme süreçlerinde de hem ulusal hem de uluslararası arenada etkinliğini artırdı. Buna göre, Atatürk Üniversitesi, 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporunda; Ulusal Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 4. sırada (189 proje), Uluslararası Destekli Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye genelinde 8. sırada (63 proje), TÜBİTAK Proje Desteği Sayısında ise Türkiye genelinde 20. sırada (141 proje) yer aldı. Toplumsal Katkıda "Öğrenci Odaklı Başarı" sosyal sorumluluk projelerinde, öğrenci katılımını teşvik eden modelleriyle fark oluşturan üniversite; öğrenciler tarafından yürütülen 1.305 sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye genelinde 2. sıraya yerleşti. Üniversite yönetiminin bizzat yürüttüğü 291 proje sayısı ile Türkiye 5’incisi oldu. Ayrıca, "Kampüs Erişilebilirliği" ve "Engelsiz Üniversite" çalışmaları kapsamında çıkarılan 239 erişilebilirlik envanteri ile Atatürk Üniversitesi, Türkiye’de 7. sırada yer alarak kapsayıcı bir eğitim ortamı sunma kararlılığı bir kez daha gösterildi. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bu Başarı, Sürdürülebilir Gelişim Stratejimizin Bir Tecellisidir" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, elde edilen verilerin üniversitenin sürdürülebilir gelişim stratejisinin bir sonucu olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 yılı izleme raporunda, özellikle akredite program sayısındaki Türkiye birinciliğimiz ve patent verimliliğindeki üçüncülüğümüz, eğitimde kalite ve Ar-Ge’de katma değer odaklı yaklaşımımızın en somut göstergeleridir. "Bölgesel Güçten, Küresel Markana" vizyonumuzla sadece bilgi üreten değil, ürettiği bilgiyi teknolojiye ve toplumsal faydaya dönüştüren bir kurum olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bilimsel yayınlarımızın niteliği ve öğrencilerimizin sosyal sorumluluk projelerindeki öncü rolü, üniversitemizin hem küresel rekabet gücünü hem de toplumsal aidiyetini pekiştirmektedir. Bu başarı grafiğinde emeği geçen tüm akademik ve idari personelimiz ile geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimize şükranlarımı sunuyorum. Atatürk Üniversitesi olarak, ülkemizin milli teknoloji hamlesine ve 2071 vizyonuna en üst düzeyde katkı sunmaya devam edeceğiz."
Eskişehir ’Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü’ semineri düzenlendi Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından düzenlenen "Antik Çağ’da Seramik Kaplar Işığında Yemek Kültürü" başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminere Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rahşan Tamsü Polat, Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay ve öğrenciler katıldı. Antik dönem yemek kültürü seramikler üzerinden anlatıldı Seminerde konuşmacı olarak yer alan Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay, antik döneme ait seramik kapların boyutları ve üretim tekniklerinden hareketle dönemin yemek alışkanlıklarını, mutfak kültürünü, estetik anlayışını ve damak zevkini ele aldı. Oransay, seramik kapların yalnızca işlevsel değil; aynı zamanda dönemin sosyal, hiyerarşik, bireysel ve kültürel yapısını yansıtan önemli göstergeler olduğunu vurguladı. Kottabos oyunu ve içki kaplarının önemi Konuşmasında Antik Yunan’daki Kottabos oyununa da değinen Doç. Dr. Oransay, "Sempozyomlarda kullanılan kaplar arasında içki içme kaplarının fazla olmasının nedenlerinden biri Kottabos adı verilen oyundur. Bu oyun sırasında kapların kırılması nedeniyle sıklıkla yeni kapların üretilmesi gerekmiştir." ifadelerini kullanarak içki kaplarının sosyal pratikler ve statü göstergeleriyle olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Seminer, soru-cevap bölümünün ardından Doç. Dr. Bekir Sıtkı Alptekin Oransay’a katılım belgesinin takdim edilmesiyle sona erdi.