GÜNDEM - 15 Eylül 2021 Çarşamba 09:58

Turşudaki limon mu sirke mi tartışması ortadan kalkıyor

A
A
A
Turşudaki limon mu sirke mi tartışması ortadan kalkıyor

Turşu için yıllardır tartışılan hatta filmlerin unutulmaz replikleri arasında olan “limon mu, sirke mi” ikilemi için Prof. Dr. Canan Hecer, sağlık açısından her ikisinin de zararlı olabileceğini söyledi. Kaya tuzuyla ve uygun depolama koşullarıyla fermente turşu yapılması gerektiğini aktaran Hecer, laktik asit bakterilerinin katılımıyla daha sağlıklı probiyotik turşuların elde edilebileceğini belirtti.

Sonbahar mevsiminin gelmesi ile evlerde kışlık gıda hazırlığı başladı. Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden olan ve hemen hemen herkes tarafından sevilerek tüketilen turşu da yine aynı şekilde kışlıklar arasında yerini alıyor. Evde kurulan turşuların sağlık açısından birçok faydasının olmasının yanı sıra kullanılan malzemelerin de çok önemli olduğunu belirten İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Canan Hecer, yöreden yöreye değişse de turşu yapımında sıklıkla kullanılan malzemelerden olan sirke ve limon için uyarılarda bulundu.

Konuyla alakalı hem evde kurulan turşular için hem de hazır turşular adına merak edilenleri yanıtlayan Prof. Dr. Canan Hecer, sağlık açısından turşuyu faydalı hale getirecek ipuçlarını da paylaştı. Öncelikli olarak turşunun ana maddesi olan tuzun çok tüketilmesi sonucu sağlık problemlerinin ortaya çıkacağını belirten Canan Hecer, tansiyon hastaları ve hamilelere de uyarılarda bulundu.

“Sirke ve limon turşuyu zararlı hale getirebiliyor”
Turşu yapımında çok yaygın kullanılan sirke ve limonu özellikle mide ve bağırsak problemlerine zarar verebileceğinden dolayı tavsiye etmeyen Canan Hecer, turşunun aynı zamanda probiyotik olması için peynir altı suyunun kullanılabileceğini söyledi. Hecer sözlerine şu şekilde devam etti:

“Turşu fermente bir ürün olduğu için bağırsak sistemi için de son derece yararlı. Ama kaya tuzu ile yapıldıysa yararlı. Sirke ve limonu önermiyorum. Çünkü o zaman probiyotik bir ürün olmuyor. Fermantasyonu sağlayan ana maddemiz tuzdur. Probiyotik olmasını istiyorsanız da peynir altı suyu kullanabilirsiniz. Çünkü onun içinde laktik asit bakterileri vardır o laktik asit ile bakterileri daha hızlı fermantasyona uğratabilirsiniz. Probiyotik ürünler sağlığa yararlı, çünkü bağırsak floramızı düzenler, kabızlık riskini azaltır, bağışıklık sistemini güçlendirir çünkü immünglobulinleri aktive eder ve bağırsaktaki zararlı enzimlerin de önüne geçer. Aslında böyle baktığınızda anti kanserojendir. Ama neden zararlı noktasına gelirsek; en büyük sebep aşırı tüketimdir. Özellikle tansiyon hastaları için yüksek tuz kullanımı tabi ki kalp krizi riskini arttırabileceği için damar sertliğini de arttıracaktır. Hamilelerde zaten ödem ve yüksek tansiyon problemi vardır, onların aşırı tuzlu gıdaları yemesi sadece turşu için değil diğer gıdalarda da sıkıntı olacaktır. Sağlıklı bireyler de her gün turşu tüketemez. Çünkü siz yüksek oranda tuz aldığınızda o yüksek tuz mide ülserine, on iki parmak bağırsağında ve midede yaralara sebep oluyor. Sağlık anlamında iyi bir tuşu için bu anlamda sirke ve limonu önermiyorum. Çünkü sirkenin asidi direk mide ve bağırsak rahatsızlıklarına sebep olurken reflüyü de arttırabilir. Bu açıdan baktığımızda zararlı hale gelebiliyor.”

Turşudaki limon mu sirke mi tartışması ortadan kalkıyor

Hazır turşuların yararı olmadığı gibi zararı var
Hazır turşuların ise neden zararlı olarak nitelendirildiğini anlatan Hecer, “Her firmayı suçlamamak lazım ama bazı firmalar koruyucu kullanıyor. Maya üremesi ve bozulma olmaması için birçok gıdada olduğu gibi sorbat, benzoat kullanabiliyorlar. Ama turşu biraz daha fazla tüketildiği için bu katkı bizim için daha zararlı hale geliyor. Aynı zamanda hazır turşular ışıl işlem de görüyor. Işıl işlem gördüğünde de B ve K vitaminlerinin yok olmasına neden oluyor. Maalesef bu vitaminlerden yarar elde edemiyorsunuz. Çünkü turşu sadece tuz ile fermente olması gerekiyor. Asit katmamanız gerekiyor” diye konuştu.

İyi ve sağlıklı bir turşu için nelere dikkat etmeliyiz?
Hem sağlıklı hem de lezzet bakımında turşu kurmak isteyenlere tavsiyelerde bulunan Hecer, “Turşu fermente bir üründür ve tuz ile yapılır. Sağlıklı bir turşu için kullandığımız tuz önemli. Turşu kurarken kaya tuzu tercih edilmeli. Sofra tuzu ile yaptığımız ürünlerde zaten erime meydana gelecektir ve o istediğimiz sertliği elde edemeyiz. Turşu genelde her türlü sebze ve meyveden yapılabilir. Turşuyu yapacak olduğumuz sebzenin ya da meyvenin diri olması, hasarlı olmaması, zamanı geçmemiş, küflü bir ürün olmaması gerekli. Yine aynı şekilde tuz oranı çok önemli. Çünkü tuzu az kullanırsak turşuda istediğimiz kıvamı alamayabiliriz ama fazla kullanırsak da çok tuzlu bir ürün elde edebiliriz. Bu yüzden oranı yüzde 4-6 olacak şekilde ayarlanan bir turşu daha iyi bir turşu olacaktır. Bunun yanı sıra kullandığımız su da önceden kaynatılmış ya da yeni açılmış temiz ve hazır kaynak suyu olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Sirke ve limon yerine asidik etki için alternatif: Çay
Genellikle turşunun yapım aşamasında yaygın bir şekilde kullanılan sirke ve limonun yerine muhtemel sağlık sorunlarını engellemek adına ve diri bir turşu için alternatif bir seçenek olarak çay tavsiyesinde bulunan Hecer, “Turşularda istediğimiz asidik değer için sirke ve limon yerine çay da kullanabiliriz. Poşet çayınız varsa bir poşet çay ya da 1-2 çay kaşığı yeterli olacaktır. Bunun yanı sıra meşe ya da asma yaprağı da aynı istediğiniz etkiyi verebilir” dedi.

Hava almayacak şekilde cam kavanozlar kullanılmalı
Turşunun fermente olması adına hava almasını engelleyecek kapların kullanılmasının da son derece önemli olduğuna dikkat çeken Hecer, “Turşumuzu hava almayacak şekilde cam kavanozlara hatta mümkünse kilitli cam kavanozlara yerleştirebiliriz. 18-20 derecede 4-6 hafta ya da 10 derecelerde 6 ay kadar bekletirsiniz tadından yenmez. Uzun sürede daha güzel olgunlaşma sağlarsınız. Eğer üzerinde zamanla beyazımsı bir tabaka oluşursa o da zararlı maya üremesi demektir, depolama sırasında ve tüketmeden önce o beyaz tabakanın alınması gerekir” şeklinde konuştu.

Şeyda Ceylan Görgenç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Başkan Kavuş Şivliliğe çıkamayan çocukları unutmadı Konya’da yaşayan çocukların en güzel günlerinden biri olan Şivlilik, bu yıl da Meram’da yüreklere dokunan anlamlı bir ziyarete sahne oldu. Konya’nın merkez Meram İlçe Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, şivlilik sevincini sokaklarda yaşayamayan, bu özel günü hastane odalarında geçirmek zorunda kalan çocukları unutmadı, şivliliklerini bizzat kendi verdi. Meram, Şivlilik heyecanını her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir coşkuyla yaşadı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Meram sokaklarını hınca hınç dolduran çocuklar, kapı kapı dolaşarak hediyelerini topladı. Coşkunun yaşandığı bir yer de Meram Belediyesi oldu. Belediyeye gelen çocuklar hediyelerini Başkan Kavuş’un elinden aldılar. Öte yandan Şivlilik, bu yıl Meram’da yüreklere dokunan anlamlı ve duygu dolu bir tabloya da sahne oldu. Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, şivlilik sevincini sokaklarda yaşayamayan, hastalıklarından dolayı bu özel günü hastane odalarında geçirmek zorunda kalan çocukları ziyaret ederek günlerini kutladı, şivliliklerini bizzat kendi verdi. Ziyarette duygu dolu anlar yaşandı Başkan Kavuş, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gören çocukları ziyaret ederek onların şivlilik heyecanına ortak oldu. Minik yüreklerin yaşadığı mutluluk, hastane koridorlarını adeta bir bayram yerine çevirdi. Başkan Kavuş’un elinden şivliliklerini alan çocukların tebessümü, duygu dolu anların yaşanmasına neden oldu. Ziyarette Başkan Kavuş’a, hastane yöneticileri de eşlik etti. Çocuk servislerinde tek tek odaları gezen Başkan Kavuş, miniklerle sohbet etti, geçmiş olsun dileklerini iletti. Ziyaretçi kabul edilmeyen servislerdeki çocuklar da unutulmadı; Meram Belediyesi tarafından hazırlanan şivlilikler, sağlık çalışanları aracılığıyla çocuklara ulaştırıldı. Başkan Kavuş: "Şivliliğe çıkamayan çocuklarımızı sevincin dışında bırakamazdık" Şivliliğin, Konya’nın en kıymetli kültürel miraslarından biri olduğunu vurgulayan Başkan Mustafa Kavuş, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: "Bugün Konya’nın sokakları çocuklarımızın neşesiyle dolu. Fener alayı ile başlayan mutluluk şivlilik sevinci ile devam etti. Ancak rahatsızlıkları sebebiyle bu günü hastanede geçirmek zorunda kalan çocuklarımız var. Biz onların da bu mutluluktan mahrum kalmasını istemedik. Şivliliklerini ayaklarına kadar götürerek bu güzel geleneğin sevincini onlarla paylaşmak istedik. Yüzlerindeki mutluluk her şeye bedel. Rabbimden hepsine acil şifalar diliyorum. İnşallah önümüzdeki yıl şivliliklerini kendileri toplarlar." Üç ayların başlangıcı ve Regaib Kandili’nin manevi iklimine de dikkat çeken Başkan Kavuş, şivliliğin yalnızca bir gelenek değil, aynı zamanda paylaşmanın, merhametin ve gönül birliğinin en güzel yansımalarından biri olduğunu ifade etti.
Konya Asırlık Şivlilik geleneği Karatay’da bayram havasında yaşandı Yüzyıllardır süregelen ve Konya’da üç ayların başlangıcıyla birlikte büyük bir coşkuyla kutlanan Şivlilik geleneği, bu yıl da Karatay’da adeta bayram havasında yaşandı. Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi, birbirinden renkli ve eğitici etkinliklerle bu kültürel mirasın yaşatılmasına katkı sundu. Karatay Belediyesi, üç ayların başlangıcı ve Regaib Gecesi dolayısıyla Konya’ya özgü asırlık Şivlilik geleneğini bu yıl da ilçe genelinde düzenlediği kapsamlı etkinliklerle yaşattı. İlçenin birçok noktasında gerçekleştirilen programlarla çocukların Şivlilik heyecanına ortak olan Karatay Belediyesi, Konya Şehir Hastanesi’nde tedavi gören çocuklar ile evlerinden çıkamayan engelli çocukları da unutmadı. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, düzenlenen etkinliklere katılarak çocukların sevincine ortak oldu. İlçenin birçok noktasında etkinlikler düzenlendi Karatay Belediyesi tarafından sabahın erken saatlerinden itibaren belediye hizmet binası önü ve Mevlana Meydanı başta olmak üzere ilçenin farklı noktalarında etkinlikler gerçekleştirildi. Mevlana Meydanında kurulan sahnede meddah, jonglör, tahta bacak ve illüzyon gösterileri ile çeşitli yarışmalar düzenlenirken; kurulan çadırlarda rozet, ayraç, Filistin temalı bileklik, yüz boyama ve sosis balon atölyeleri çocuklarla buluştu. Etkinlikler kapsamında, Ayraç Atölyesi çerçevesinde Sümeyra Turan Alp tarafından kaleme alınan "Bir Şivlilik Bayramı" adlı kitap çocuklara hediye edildi. Ayrıca Ali Ulvi Kurucu Karatay Gençlik Merkezi, Şehit Mustafa Koçoğlu Parkı ve Ulubatlı Hasan Parkı önünde çocuklara Şivlilik ikramları dağıtılarak sevinçlerine ortak olundu. Şivlilik sevinci, hastane ve evlerde çocuklarla paylaşıldı Karatay Belediyesi, Şivlilik coşkusunu çeşitli nedenlerle yaşayamayacak durumda olan çocukları da unutmadı. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Konya Şehir Hastanesi Çocuk Servisi’nde tedavi gören çocukları ve ailelerini ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti, Şivlilik hediyelerini takdim etti. Karatay Kent Konseyi Gençlik Meclisi gönüllüleri de ilçenin farklı mahallelerinde yaşayan engelli çocukları evlerinde ziyaret etti. Ziyaretler kapsamında ilçe genelinde ikamet eden engelli çocuklara Şivlilik ikramları, oyuncaklar ve çeşitli hediyelerin yer aldığı paketler ulaştırılarak çocukların mutluluğuna ortak olundu. Bunun yanı sıra, ceza infaz kurumlarında anneleriyle birlikte kalan çocuklar da unutulmayarak Şivlilik paketleri kendilerine teslim edildi. Kılca: "Şivlilik, paylaşmanın asırlık sembolüdür" Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, asırlardır süren Şivlilik geleneğinin Konya için taşıdığı manevi değere dikkat çekerek, üç ayların başlangıcının şehirde her yıl ayrı bir coşku ve bayram havası içerisinde karşılandığını söyledi. Başkan Kılca, Karatay Belediyesi olarak bu geleneğin yaşatılmasına büyük önem verdiklerini ifade ederek, "Bugün Konya’da gerçekten çok güzel bir gün yaşadık. Üç ayların başlangıcıyla birlikte sokaklarımız çocuklarımızın cıvıl cıvıl neşesiyle doldu, adeta bayram havası oluştu. Şivlilik, yüzyıllardır bu şehrin kültüründe yer alan, nesilden nesile aktarılan çok kıymetli bir gelenektir. Bu gelenek; paylaşmayı, dayanışmayı ve kardeşliği en güzel şekilde anlatıyor. Şivlilik sayesinde çocuklarımız hem kültürümüzü tanıyor hem de bu manevi atmosferi doyasıya yaşıyor. Karatay Belediyesi olarak bizler, bu güzel geleneğin yaşatılmasını ve çocuklarımızın yüzlerinin gülmesini son derece önemsiyoruz. İlçemizin dört bir yanında düzenlediğimiz etkinliklerle yalnızca sokaklarda değil; evlerinde, hastanelerde ve farklı ortamlarda bulunan çocuklarımıza da ulaşmaya gayret ettik. Amacımız, hiçbir çocuğumuzun bu sevinçten mahrum kalmaması. Bugün olduğu gibi bundan sonra da çocuklarımız için çalışmaya, onların mutluluğunu ve geleceğini her şeyin üzerinde tutmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Karabük KBÜ’de Türkiye ve Azerbaycan ezgileri aynı sahnede Karabük Üniversitesinde (KBÜ), Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kültürel bağları güçlendirmek amacıyla "Dostluk Konseri" gerçekleştirildi. Karabük Üniversitesi’nde düzenlenen "Dostluk Konseri"nde Türkiye ve Azerbaycan müziğinden eserler seslendirilerek iki ülke arasındaki kültürel bağlara dikkat çekildi. Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi tarafından Prof. Dr. Sadettin Ökten Konferans Salonu’nda düzenlenen konsere, KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Suat Altun ile akademisyenler, öğrenciler ve sanatseverler katıldı. Programda Türkiye ve Azerbaycan müziğinden seçkin eserler seslendirildi. Konserin hazırlanışı ve koro şefliğini Prof. Dr. Naila Mirzeyeva üstlenirken, Mirzeyeva piyanoda da sahne aldı. Solist olarak Dr. Öğr. Üyesi Gülcan Ertan Hacısüleymanoğlu yer aldı. Konserde kemanda Dr. Öğr. Üyesi Elif Yaygıngöl Şehirli, kemençede Öğr. Gör. Sakhavat Aliyev ve neyde Dr. Emin Abdülkadir Çolakoğlu icralarıyla programa eşlik etti. Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Çok Sesli Korosu da konserde sahne aldı. İki kardeş ülkenin halk müziği eserleri ile klasik ve çok sesli düzenlemelerden oluşan repertuvar, izleyicilerden ilgi gördü. Etkinlik sonunda konuşan KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Prof. Dr. Naila Mirzeyeva’nın uzun yıllardır sanat ve eğitim alanında önemli katkılar sunduğunu belirterek, "Yetiştirdiği öğrenciler ve akademisyenler en değerli çıktılardır" dedi. Karaş, emeği geçen akademisyenlere ve öğrencilere teşekkür etti.