EKONOMİ - 23 Ocak 2019 Çarşamba 16:05

Türkiye'nin ilk ve tek bitkisel bazlı motor yağının tanıtımı yapıldı

A
A
A
Türkiye'nin ilk ve tek bitkisel bazlı motor yağının tanıtımı yapıldı

Dünyanın önde gelen madeni yağ üreticilerinden Castrol, Türkiye'nin ilk ve tek bitkisel bazlı motor yağının tanıtımını yaptı. Şeker kamışından üretilen Castrol Magnatec Bio-Synthetic ile şirket, motor yağı pazarında çevresel sorumluluğu da ön planda tutuyor.

Dünyanın önde gelen madeni yağ üreticilerinden Castrol, çevresel sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında Türkiye'nin ilk ve tek bitkisel bazlı motor yağı Castrol Magnatec Bio-Synthetic’i pazara sundu. Yüzde 25’i şeker kamışından elde edilen baz yağdan oluşan ürün, karbon nötr oluşuyla da farklılaşıyor. Ürünün pazara girişini, Z kuşağının ekolojik hassasiyetlerini ortaya koyan araştırma sonuçları ile birleştiren şirket, motor yağı pazarında çevresel sorumluluk hareketinin öncüsü olmayı hedefliyor. 

''Ürünün en büyük farkı yüzde 25'in yenilebilir bitkisel baz yağdan oluşuyor olmasıdır''
Ürün hakkında bilgi veren Castrol Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Direktörü Aslı Yetkin Karagül, ''Ürünün en büyük farkı yüzde 25'in yenilebilir bitkisel baz yağdan oluşuyor olmasıdır. Bu durum madeni yağ sektöründe bir ilk. Ürünümüzü test ederken, 2 değerli kıstas vardı; öncelikle bitkisel yağ oluşumuyla ilgili arzın sağlanması ve yüksek performans sağlayan Castrol Magnatec özelliklerini aynı şekilde devam ettirebilmesiydi. Zaten aynı akım moleküllerle üretildi. Hem laboratuvarda hem de Kanada'nın soğukları, Çin'in sıcakları gibi farklı coğrafyalarda 1 milyon kilometrede test ettik. Aynı sonucu aldığımızı gördüğümüz noktada hazır hale getirdik, üretimine başladık'' dedi.

''Türkiye'de öncü olmayı seviyoruz''
Ürünün Avusturalya'dan sonra ilk kez Türkiye'de piyasaya sürdüklerini nedenini açıklayan Karagül, ''Bunun birkaç sebebi var. Türkiye'deki bu segmentin daha sürdürebilirliğine olan ilginin artışını takip ediyorduk. Türkiye bu açıdan önemli bir noktada. Özellikle yeni jenerasyonda bunun öneminin ne kadar anlaşıldığını araştırmalarda da görüyorduk. O yüzden doğru bir başlangıç olarak gördük. Bununla birlikte Castrol dünyası içerisinde Türkiye'de öncü olmayı seviyoruz. O yüzden böyle bir ürünün geliştirilmesiyle hızla pazara sunmak istedik'' şeklinde konuştu.

''Gençler, çevreci markaları seçtiklerini söyledi''
Şirketin gençler arasında yaptırdığı çevre farkındalığı araştırmasının sonuçlarını paylaşan Eğitim Bilimci Dr. Özgür Bolat, ''Gençlere şu soruları sorduk: Ne kadar çevrecisiniz ve çevreye ne kadar duyarlılığınız var? Çevreci markaları ne kadar tercih ediyorsunuz? Araştırma sonuçlarında gördük ki: Türkiye'de gençlerin yüzde 78'i çevreye duyarlı. Bunların yüzde 73'ü diğer şirketlerin duyarlı olması gerektiğini ifade ediyor. En önemlisi de çevreci markaları seçtiklerini ve yüzde 51'i ''Cebimden daha fazla para çıksa da beni çevreye daha fazla duyarlı şirketlerin ürünlerini alırım'' diye söyledi. Gençler arasında çevreye karşı inanılmaz bir duyarlılık ve çevreci seçimler yaptığını görüyoruz. Bu sonuç, dünyadaki trendlerden daha yüksek çıktı. Dünyadaki genel trendleri, gençlerimizde de fazlasıyla görüyoruz'' diye konuştu.  

Adem Gürer - Fırat Aksoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.