GÜNDEM - 26 Kasım 2011 Cumartesi 10:32

TÜBİTAK yeni radar geliştirdi

A
A
A
TÜBİTAK yeni radar geliştirdi

Yüzey Dalgalı Yüksek Frekans Radarı Proje Baş Uzmanı Dr. Yıldırım Bahadırlar, "TÜBİTAK Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'nde geliştirdiğimiz deniz radarı, ufuk ötesini gözlemlemek, deniz yüzeyi akıntılarını ve dalga yüksekliği ölçmek üzere tasarlandı" dedi.

ENİSE YAPAR
KOCAELİ

TÜBİTAK tarafından, deniz üzerinde ufuk ötesine kadar ölçme yapabilen 'yüzey dalgalı yüksek frekans' radarı geliştirildi. TÜBİTAK BİLGEM Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'nde halen geliştirilmeye devam edilen cihaz, denizlerden ilk yüzey dalgalı yüksek frekans radar sinyallerini almayı başardı.

Yüzey Dalgalı Yüksek Frekans Radarı Proje Baş Uzmanı Dr. Yıldırım Bahadırlar, deniz radarına ilişkin bir açıklamada bulunarak, "TÜBİTAK Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'nde geliştirdiğimiz deniz radarı, ufuk ötesini gözlemlemek, deniz yüzeyi akıntılarını ve dalga yüksekliği ölçmek üzere tasarlanan bir radar" dedi. Bahadırlar, sahil hattına gelindiğinde sadece 27 ila 30 kilometre ötesinin görülebileceğini belirterek, var olan mikro radarların da bu özelliği barındırdığını söyledi. Bahadırlar, ufuk ötesi radarın ise 200 kilometrelere kadar gözetim yapılabileceğine dikkat çekti.

Bahadırlar, ufuk ötesi radarların kullanım alanı ile ilgili olarak, "Ufuk ötesi deniz radarı, deniz yüzeyindeki akıntıları, dalga yüksekliğini yani deniz durumunu binlerce kilometre kare alanda bir harita olarak verebilmekte. Dolayısıyla birçok sektöre faydası olmakta radarın bu ölçümlerinin. Bunlar, yatçılık, yelkencilik, deniz kirliliğinin dağılımını tespit etmek anlamında. Taşımacılıkta enerji korunumu açısından, bazı gözetilemeyen, kaçakçılığa yönelik faaliyetlerin yürütülmesini tespit anlamında, yüksek faydalarının olacağına inanıyoruz" diye konuştu.

Deniz akıntılarının haritasını çok büyük alanda ve 10 dakikalık bir zamanda radarın tespit edebileceğini söyleyen Bahadırlar, "Dolayısıyla bu akıntıları modellere girdiğinizde küçük konteynırın, küçük bir nesnenin nereye sürükleneceğini modeller ve radarlar aracılığıyla saatler sonra bu nesnelerin nerede olabileceğini bulabilmeniz mümkün. Daraltılmış o alana giderek, nesneyi yakalamanız veya görmeniz mümkün" dedi.

Japonya'daki son depremde, Amerika kıyılarından ve Japonya'dan bu radarlarla alarma geçildini vurgulayan Bahadırlar, "Bu radarlarla tsunami dalgasının geldiği tespit edilebildi. Bizim gibi kapalı denizlerde henüz yapılmış bir deneysel çalışma yok. Bu çalışmaya ihtiyaç var, algılama ihtimali halen var tabii" şeklinde konuştu. Bu radarın, dünyada 40 yılı aşkın bir süredir kullanıldığına dikkat çeken Bahadırlar, geliştirilen radarın dünya çapında kullanılan radarların seviyesine çıkarıldığını söyledi.

Bahadırlar, radarın Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğünün çalışmaları kapsamında Türkiye'ye kazandırıldığını ve yaygınlaştırılma çalışmalarına da devam edildiğini belirtti. Cihazın yılda bir periyodik bakımlarının yapılması gerektiğine dikkat çeken Bahadırlar, uzun yıllar hizmet verebilecek öğelerden oluştuğunu kaydetti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın "Başörtüsü Allah’ın emridir" diyen pofesör milyonların sesi oldu Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde (ADÜ) görev yapan bir akademisyenin başörtüsüne yönelik söylemlerde bulunduğu iddiası üzerine yapılan basın açıklamasında Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş’in "Başörtüsü hiçbir zaman herhangi bir siyasi ideolojinin aracı değildir, Allah’ın bir emridir" sözleri milyonların sesi olurken, geniş yankı bulan konuşma birçok platformda yayınlandı. ADÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Mehmet Aydıner’in iddiaya göre başörtüsüne yönelik ayrımcı söylemlerde bulunmasının ardından birçok kesimden tepki gelmişti. Tepkiler üzerine çeşitli öğrenci toplulukları ve akademisyenler bir araya gelerek basın açıklaması düzenlemişti. Açıklamada söz alan Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güneş’in sesinin ve kendisinin titreyerek yaptığı duygusal konuşma sosyal medyada gündem oldu. Gözyaşlarını tutmakta zorlanan Prof. Dr. Hatice Güneş, "İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Allah insana yaratılmışların en şereflisi olma payesini vermiştir. Biz İslamiyet’te buna inanırız ve bütün dinler de buna inanır. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, birbirinin dinine saygı gösterir, birbirinin kutsalına saygı gösterir. Başörtüsü hiçbir zaman herhangi bir siyasi ideolojinin aracı değildir. Başörtüsü İslam’ın temsilidir. Başörtüsü Allah’ın bir emridir. Biz Allah’ın emrini yerine getiren insanlarız. Biz herhangi bir siyasi parti veya düşünce değiştiğinde başımızı açacaklar mı diye korku içerisinde yaşamak istemiyoruz. Biz Allah’ın emri için siyasilere boyun eğmek istemiyoruz. Biz Allah’ın emrini yapan mücahide kadınlarız. Biz hiçbir siyasi partinin aracı değiliz. Bu böyle bilinsin. ’Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli’ yazan İstiklal Marşı’nda ben İslam’ın bir üyesi, bir ferdi olarak başörtüme uzanan eller kırılsın diyorum" dedi. Güneş konuşmasına "Beni başörtümle kimse ayırmaya çalışmasın" diyerek devam ederek, "Ben buralara herhangi bir siyasi partinin taassubu ile liyakatiyle gelmedim. Kendi liyakatimle, Allah’ın bana verdiği zekayla geldim. Ben örtümle ayrıştırılmak değil, ilmimle konuşulmak isterim. Ben ilmimle buradayım. Bazılarının düşündüğü gibi ’başörtüsü takanlar başkalarının tuvaletçisi olabilir’ inancına tüm benliğimle karşı çıkıyorum. Beynimin içi bilimle doludur. Ben burada devletime, milletime, ülkeme, ülkemin güzel insanlarına en iyi öğretmenler yetiştirmek amacındayım. Ben herhangi bir ideolojinin temsilcisi değilim. Ben Allah’ın, Peygamberinin bana emrettiği yolda dosdoğru yaşamaya çalışan bir insanım. Hepimiz dosdoğru olduğumuzda bütün dünya önümüzde duramayacaktır" diye konuştu. Prof. Dr. Güneş’in bu sözleri, kısa sürede sosyal medya platformlarında milyonlarca kişiye ulaştı. Pek çok kullanıcı Güneş’in sözlerini destekleyen paylaşımlarda bulunurken, açıklama çeşitli medya kuruluşları ve haber portallarında da geniş yer buldu.
İstanbul Yapay zekâ destekli ’Görsel İletişim Tasarımı’ çağı İGÜ’de İstanbul Gelişim Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesinde yer alan İletişim ve Tasarımı bölümünün adı ‘Görsel İletişim Tasarımı’ olarak değiştirildi. Hem akademik hem de sektörel gelişmeler ışığında daha kapsayıcı olması adına böyle bir değişikliğe giden üniversite, 2025 üniversite tercihlerinde yeni ismiyle öğrencilerine kapılarını açacak. Görsel dünyanın hızla değiştiği, dijital anlatının her alanda gücünü artırdığı günümüzde, İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bir adım attı. Üniversite, bölümlerinden birinin adını ‘Görsel İletişim Tasarımı’ olarak güncelledi. Geleneksel tasarımdan dijital medyaya Üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp bölüm adının değişmesiyle eğitim içeriğinde de köklü dönüşümlerin olacağını ifade ederek "Görsel İletişim Tasarımı adı altında, öğrencilerin sadece geleneksel tasarım becerileriyle değil, aynı zamanda dijital medya üretimi, etkileşimli tasarım ve yapay zekâ destekli araçlar ile de donanımlı bir şekilde yetiştirilmeleri amaçlanmıştır. Yenilenen müfredat, görsel tasarımın ötesine geçerek öğrencilerin dijital dünyadaki ihtiyaçlara uygun özgün içerikler üretebilmelerini sağlayacak şekilde kapsamlı bir biçimde güncellenmiştir" şeklinde konuştu. Yapay zekâ tabanlı araçlar müfredata dâhil edildi Yeni müfredatla öğrencilere hem görsel tasarım teknikleri hem de dijital medya üretimi, etkileşimli tasarım, marka iletişimi, reklam stratejileri ve yapay zekâ destekli araçlar gibi güncel konular öğretilecek. Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp, "Bu değişim, öğrencilere yenilikçi ve çağdaş tasarım çözümleri üretme becerisi kazandırırken, aynı zamanda onları sektördeki en son gelişmelere uygun şekilde hazırlamaktadır" dedi. Prof. Dr. Aydınalp şöyle konuştu: "Örneğin, Adobe Premiere, After Effects, Photoshop gibi güçlü yazılımlar, öğrencilerle buluşturulurken, aynı zamanda Midjourney, DALLE gibi yapay zekâ tabanlı araçlar da müfredata entegre edilmiştir. Bu araçlar, öğrencilerin hem fark oluşturucu hem de teknolojik becerilerini geliştirerek dijital ve geleneksel tasarım alanlarında daha güçlü projeler üretmelerini sağlamaktadır."