Beşiktaş’ın genç oyuncusu Serdar Saatçı, İhlas Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulundu. Kariyerindeki ilk röportajı olduğu için hayatını anlatarak sözlerine başlayan Serdar, “Bayrampaşa’nın Yıldırım mahallesinde doğdum. 5 kişilik bir çekirdek ailemiz var. Gerçi babaannem de var, o benim kraliçem olur. Bir abim var, bir de ikizim var. Annem 18 yaşında Sırbistan’dan tatile gelmiş. Teyzemi görmeye geldiğinde babamla karşılaşmışlar. Sonra tanışıp evlenmişler. 2000 yılında abim dünyaya geliyor, 2003 yılında da ben ve ikizim doğmuş. Çift yumurta ikiziyiz. Bana hiç benzemiyor. Ben sarışınım, kendisi turuncu. Babam 16 sene profesyonel futbolculuk yaptı. Futbol kariyerinin sonlarına doğru altyapılarda çalışmaya başladı. Nereye giderse biz de peşinden gidiyorduk” dedi.
“Babam beni sırtında taşıyordu”
Babası Sedat Saatçı’nın futbolu bıraktıktan sonra antrenör olduğunu söyleyen Serdar, “Babam ben 10 yaşındayken Bayrampaşa’da çalışıyordu. U11 liginde antrenördü. 2002 doğumlular oynuyordu. Bana ‘Oynar mısın’ dedi. Sonra başladık oynamaya. Sonrasında Beşiktaş’tan Semih Sezerli izlemeye gelmişti. Arda Turan Tesisleri’nde oynamıştık. Babamla benim için konuşmaya gittiğinde babam ‘Oğlum’ demiş ve Semih hoca da ‘Beğendik kendisini, Beşiktaş’ta denemek istiyoruz’ demiş. Denemeye gittiğimde hayatımda ilk defa Bayrampaşa sınırları dışına çıkmıştım. 4 defa araç değiştirdik, tramvaya bindik derken gittik. Aslında çok kolaymış gitmesi ama sonra öğrendik. Babamla 15 gün üst üste gittik. Yaşım küçük olduğu için antrenman bittikten sonra Mecidiyeköy yokuşundan çıkıyorduk. Oraya da ‘Cehennem yokuşu’ diyorlarmış. Babam beni bazen sırtında taşıyordu yorulduğum için. Babama üzülüyordum beni sırtında taşıdığı için ve ‘Baba imkanlar çok zor, ara verelim’ dedim. Bir süre ara vermiştim ama 23 Nisan turnuvası vardı.
Bizim yaş kategorisi de Fenerbahçe’ye yenilmişti. Babamı aradılar ‘Serdar gelsin’ dediler. Babam da bana ‘Hayatın için bir karar vermen gerekiyor. Bu senin için bir başlangıç. Şimdiden pes edersen ileriyi göremezsin. Bu basamaklar henüz başlangıç. Tek tek çıkarken, bir sonraki aşamada da zorlanacaksın’ dedi. Benimle birlikte gelmeye başladı. Kendisi de yaşadığı profesyonellik hayatından dolayı, bana güç veren kendisi. Ondan birçok şey öğreniyorum. Çok hırslı bir yapısı var. Kritik bir konuşma yaptı benimle. Beşiktaş serüvenimiz de böyle başladı. Bir müddet feda dedik, 3 sene babam benimle birlikte gelmeye başladı. Sonra yaşım büyüyünce tek başıma gitmeye başladım” açıklamasını yaptı.
“Doktor bana ‘Bir daha futbol oynayamayabilirsin’ dediğinde şok olmuştum”
Hayatında birçok dönüm noktası olduğunu söyleyen Serdar Saatçı, “Hala da olacak. Altyapıdan gönderilmek istendim, sonra kaldım. Bana güvenen hocalar oldu. Sezonun başlamasına 10 gün kala tatilde ayağıma demir girmişti. Keşan’da hastaneye gittik ama dikiş yapabilecek hastane 2 saat uzaklıktaydı. Bir kadın yardımcı olmuştu bize. Bizi eve bırakmıştı arabasıyla. Babam da yanımızda değildi. Arabası olan kimse yoktu yanımızda. Şaban amca vardı. Benim için 2 saat yol gitmişti. Ayağımın altına kancayla dikiş atılmıştı. Doktor bana ‘Spor yapıyor musun’ dediğinde ‘Futbolcuyum’ demiştim ve ‘Bir daha futbol oynayamayabilirsin’ demişti. Donup kaldım, içim parçalandı. Şok olmuştum. Ayak tabanımda sinirlere yakın bir yere girmiş demir. Sonrasında dikişler tutmadı. Babamın Bulgar bir doktor arkadaşı vardı. Onun söylediğini yapıp bir süre batikonlu su yaptım ve yara kapandı. 3 ay antrenmanlara katılamadım. Sonra sahaya döndüm ama zaman istedim. Sekerek koşuyordum. Bastığım zaman korkudan dolayı ayağımın olmadığını hissediyordum. Sonrasında bir maçta stoper sakatlandı. Yedek kulübesinde tek stoperdim ve oyuna girdikten sonra toparlandığımı gördüler. Bu da bir dönüm noktası oldu. Sonrasında da köyde tatildeyken tırpanla ayağımı kestim. Çok yaramaz bir çocuktum ben. Ama o zaman sezona yetişmiştim. Artık tatillerde daha dikkat ediyorum” şeklinde konuştu.
“Şampiyonlar Ligi müziğini duyunca heyecanım tavan yaptı”
İlk maçına Türkiye Kupası’nda çıktığını ve çok heyecanlandığını söyleyen Serdar, “Çok heyecanlıydım. Normalde terleyen bir insan değilim, vücut tipim öyle ama maç bittikten sonra kendimi tekrar televizyondan izledim ve tanıyamadım. O kadar çok gerilmişim ki, hayatımda ilk kez bu kadar terlediğimi gördüm” dedi.
Şampiyonlar Ligi’ndeki Ajax mücadelesiyle ilgili de konuşan genç oyuncu, “İlk kez büyük bir turnuvada ilk 11 başladım. Herkesin hayalini kurduğu bir atmosfer. Isınırken hiç heyecanım yoktu. Mert Günok abi sürekli bana yardımcı oluyordu, hep yanımdaydı. Maça çıkmadan koridorda beklerken de heyecanım yoktu ama Şampiyonlar Ligi müziği bir başladı, bende de heyecan başladı. Ajax’a karşı oynuyorsun, kendi liglerini domine ettiler. Maç başladıktan sonra bir iki müdahale yapınca kendimi toparladım. Anlatılamaz bu heyecan. Her zaman hayalini kuruyordum Şampiyonlar Ligi’nin. Hayal gibi değilmiş. Annem, babam sevinçten ağlamışlar. Maçı kaybettiğimiz için çok üzgündük ama fena bir performans sergilememiştim. Sonuçta Haller’e karşı oynamıştım. Ailem de çok sevinmişti” diye konuştu.
“Vida’dan saha içinde ve saha dışında çok şey öğreniyorum”
Sahada beraber oynadığı ve tip olarak da çok benzediği Vida hakkında konuşan Serdar, “Birbirimize çok benziyoruz ama futbol tarzımız farklı. Çok kariyerli bir isim. Küçük yaşımdan bu yana stoperlere bakıyordum hep. Şampiyonlar Ligi’nde, büyük organizasyonlarda oynamış bir isim. İdmanlarda da çok beğeniyordum. Çok hırslı bir isim, kaybetmeyi sevmiyor. Futbolu hızlı oynamayı istiyor. İdmanda bile top durduğu zaman herkesi uyarıyor. Sadece bana değil her gence yardımcı oluyor. Antrenman bittikten sonra yemekte hep bir şeyler anlatıyor bize. O bana anlatıyor, ben de diğer arkadaşlara tercüme ediyorum. Annemden dolayı Boşnakça biliyorum ama tam bilmiyorum. Bazı kelimeleri de Vida’dan öğreniyorum.
Ayrıca İngilizce dersleri de alıyorum. A takıma geldiğimden bu yana sahada nasıl durmam gerektiğini, müdahaleyi nasıl yapmam gerektiğini anlatıyor. Bunun dışında örnek aldığım isim babam. Babama ‘Katil Sedat’ diyorlarmış. Hayatımda gördüğüm en sert stoper. Aynı takımda oynadık beraber. Beni forvete geçirdi. Stoperlere göre aslında boyu kısa ama çok iyi sıçrıyor. Müdahaleleri de çok yerindeydi. Benim örnek aldığım isim babam. Ben forvet oynadığımda 6 gol attım ve rakibin stoperi sinirlenmişti ve bana sert müdahale etti. Babam da sinirlendi ve karşılık verdi” ifadelerini kullandı.
“Birkaç maçta daha oynamak isterdim”
Geçtiğimiz sezon yaşanan lig şampiyonluğu ve Türkiye Kupası’nın yanı sıra Süper Kupa’nın alınmasının kendisi için de önemli olduğunu söyleyen Serdar, Türkiye’de genç oyunculara çok şans verilmediğini de belirtti. Ülke olarak böyle bir kültüre sahip olunmadığını söyleyen Serdar, “Bizde ülke olarak bu kültür yok. Biz 24-25 yaşındaki isimlere genç diyoruz, adamlar 16 yaşındaki oyunculara şans veriyorlar. Oyunculara güvenemiyoruz. Her zaman bir tereddüt içindeyiz. Oyuncuyu oynatırsam kaybedebilirim korkusu var. 3 kupa kazandık ama en üzgün olduğum nokta yalnızca Türkiye Kupası’nda oynamış olmamdı. Ama Sergen hoca her zaman doğru zamanı beklemiştir benim için. Sonrasında Altay maçı ve Ajax maçında forma giymiştim. Ama şampiyon olduğumuz sene birkaç maç daha oynayıp katkıda bulunmak isterdim” değerlendirmesini yaptı.
Kulübün başlattığı altyapı projesinin de genç oyuncuların önünü açacağını söyleyen Serdar, “Benim hayalim Avrupa’da oynamak. Böyle bir potansiyelim olduğunu düşünüyorum. Ülkemi ve Beşiktaş’ı en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Her gencin hayali budur. Ama oynadıkça birileri sizi keşfeder. Kulübün projesi hayallerimize ulaşmamız için de çok önemli. Bu proje ilerledikçe ve kişi kendisini geliştirirken, hem Beşiktaş’a katkı olacaktır hem de altyapıdan geleceklerin önü açılmış olacaktır. Bu proje alttan gelen isimler için de önemli” dedi.
“Haksız bir galibiyet almak istemezdik”
Kayserispor maçında Hakem Ali Şansalan’ı uyararak topun kendisinden çıktığını söylemesiyle ilgili de konuşan genç oyuncu, “Ben o gün maçın ardından da söylemiştim. Şerefimizle oynayıp hakkımızla kazanmayı öğrettiler bize altyapıda. Altyapı tesislerimiz eskiden kötü durumdaydı, konteynerde giyiniyorduk ama sonrasında çok değişim yaşandı. Tesisin her yerinde Beşiktaş marşı çalıyordu, büyük yazılarla hayatın bize altın tepside sunulmadığı yazılıyordu. Hocalarımız bize bütün yazıları okumamızı ve kafamızda yer etmesini istiyordu. Cem hocanın sözü çok güzeldi, ‘Futbolunuz sizi bir yere getirir ama size zirve yaptıracak konu karakteriniz’ diyordu. Bunu hiç aklımdan çıkarmıyorum. O gün saha içinde top bana çarptı ama sonrasını görmedim. Ama rakip o tepkiyi verince, bu yükü üzerime almak istemedim. Belki o pozisyon gol olsaydı haksız bir galibiyet alacaktık. Hiç gerek yoktu. Ben de gidip hakeme kararın değişmesi gerektiğini söyledim. Hakem ve Kayserispor’dan birkaç oyuncu beni tebrik etti” açıklamasında bulundu.
“İtalya’da oynamak isterim”
Fiziksel olarak artıları ve eksileri hakkında da konuşan Serdar, “Artılarımı konuşmayı hiç sevmem. Ama eksiklerimi söylerim çünkü bunları kapatmam gerekiyor. Boyumun uzun olması benim için artı ama sıçrayışımın da iyi olması gerekiyor. Bunu geliştirmem gerekiyor. Benden iyi sıçrayan forvetler oluyor. Sahaya çıktığımda bana karşı oynayan bir forvetin benden üstün olmaması lazım. Beşiktaş’ın geçilmeyen bir stoperi var dedirtmem gerekiyor. Biraz sert ve hırslı olduğumu düşünüyorum. Mücadele etmeyi çok seviyorum. Tekmeye bile kafa atasım geliyor bazen. Biraz daha hızlanmam gerekiyor. Kısa mesafede çabuk olmam gerekiyor. Uzun mesafede rakibi yakalayabilirim ama kısa mesafede biraz daha çalışmam gerekiyor. Belime ağırlık bağlayarak çalışıyorum bunu. Vücut tipi olarak da biraz daha kaslanabilirim. Güçsüz değilim, çevik bir oyuncuyum” dedi.
Hayalinin İtalya Ligi olduğunu ve burada futbolun dişe diş oynandığını ifade eden Serdar Saatçı, boş zamanlarında da oda arkadaşı Emre Bilgin’le vakit geçirdiğini ve genelde tesiste spor yapıp İngilizce dersleri aldığını söyledi. Serdar son olarak Beşiktaş taraftarına mesaj göndererek, "Bize inanmaktan vazgeçmesinler. Biz yola çıkarken her zaman hedefimiz belliydi. Sahada tek amacımız Beşiktaş’ı en iyi şekilde temsil etmek. Yağmur çamur demeden stada gelen taraftarlarımızı mutlu etmek istiyoruz. Sahaya çıktığımızda onları en iyi şekilde temsil edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Bozhan Memiş - Ozan Buğra Koşar - Mehmet Şirin Topaloğlu