SPOR - 02 Eylül 2021 Perşembe 07:40

Şenol Güneş: 'İki maçta iki farktan sonra puan kaybetmenin adını koymak mümkün değil'

A
A
A
Şenol Güneş: 'İki maçta iki farktan sonra puan kaybetmenin adını koymak mümkün değil'

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş, Letonya ve Karadağ müsabakalarında yaşanan puan kayıpları ile ilgili olarak, "İki maçta iki farktan sonra bu şekilde puan kaybetmenin adını koymak mümkün değil" dedi.

A Milli Futbol Takım, 2022 FIFA Dünya Kupası Elemeleri G Grubu 4. maçında Karadağ ile 2-2 berabere kaldı. Karşılaşmanın ardından A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Karadağ karşısına kazanmak için çıktıklarının altını çizen Güneş, "Rakip ilk 5 dakika önde bastı. Daha sonra oyunu tamamen elimize geçirdik. Ne yaptığını bilen takım olarak daha fazla da gol bulabilirdik. Rakip defans arkasına gitmeye çalışıyordu. Hem atanı hem kaçanı kontrol edemedik. Yediğimiz gol oyun tempomuza etki yaptı.

İkinci yarı oyun kontrollüydü. 60-65 ten sonra düşmeler başladı. Hücumda etkili değildik ama rakibin de etkisi yoktu. Kenan’ın ve Okay’ın sakatlığından dolayı bazı değişiklikler yapmak zorundaydık. Rakibimiz duran topları etkili kullanan bir takım. Bu anlamda değişiklikler yaptık. Oyun normal gidiyordu. Çıktığımızda da etkili pozisyonlar bulduk.

Maalesef geriden dikine atılan top yaptığımız faul ve yediğimiz gol son dakikalarda rakibe 1 puan aldırdı, bize de 2 puan kaybettirdi. Oynadığımız oyunla kazanılması gereken bir maçtı o yüzden üzgünüz. Bu maçtan alacağımız 3 puan rakiplerin beraberliği ile büyük avantaj ortaya koyacaktı. Üzüldük" şeklinde konuştu.

"İki maçta da iki farktan sonra puan kaybetmenin adını koymak mümkün değil"

Letonya ve Karadağ müsabakalarında yaşanan puan kayıplarına değinen Güneş, "İki maçta 4 puan değil, hiç puan kaybı yapmadan çıkmamız gerekiyordu. Letonya maçında da oyundan düşmüştük ama rakip hava toplarıyla üstünlük sağlamıştı.

Burada da faul pozisyonunda rakibe gol şansı verdik. Geriden atılan uzun topa faul yapmamızla golü buldular. Oyunda net bir zaafımız yoktu. İki maçta da iki farktan sonra bu şekilde kaybetmenin adını koymak mümkün değil.

Bu maç farklı bitmesi gereken bir maçtı. Oyuncularımız olumsuzluklara rağmen iyi oynadılar, güzel goller oldu daha fazla olması gerekiyordu. 2-3 oyuncumuzun sakatlanarak çıkması rakibin uzun boylu oyuncularına avantaj oldu" ifadelerini kullandı.

"Taraftar da en az bizim kadar üzülüyordur"

Şenol Güneş, karşılaşmanın ardından yapılan istifa tezahüratları ile ilgili de konuşarak, şu ifadeleri söyledi:
"Seyirci tezahürat yapar. Niye bağırdınız diye söylemem mümkün değil. Kazanırsan alkışlar. Kaybedersen olumsuz bakar. Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Taraftar da en az bizim kadar üzülüyordur. Birini suçlayarak çözüm bulmanın doğru olduğunu düşünmüyorum."

"Altay güvenli olduğu için onunla başladım"

Kaleci tercihinin Altay'dan yana olmasıyla ilgili açıklama yapan Güneş, "Kalecilerden üçünün de iyi olduğunu düşünüyorum. Mert’in transferinden dolayı oynamadığı için sıkıntısı var. Uğurcan’ın da Avrupa Şampiyonası’nın verdiği bir sıkıntı var. Altay daha güvenliydi o yüzden bununla başladım. Yediğimiz her golde bir oyuncuyu suçlarsak doğru olmaz" diyerek sözlerini tamamladı.
 

Bora Akyol
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Milletvekili Öztürk, "Düzce küllerinden doğdu" AK Parti Düzce Milletvekili Ercan Öztürk, 12 Kasım Depreminin yıldönümünde Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yaptığı konuşmada "Düzceliler olarak zor günde, yardım çığlıkları, enkaz altındaki umutlu bekleyişler hala hafızalarımızda ilk günkü tazeliğini korumaktadır" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda söz alan Milletvekili Ercan Öztürk, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin 25. yıl dönümü hakkında konuştu. Öztürk, "Düzce’mizin yüreğinde derin izler bırakan, merkez üssü Kaynaşlı ilçemiz olan 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin bugün 25. Yıl dönümünde acılarımız hala taze bir şekilde duruyor. 87 gün arayla yaşadığımız iki büyük deprem, Düzce’de çok derin yaralar açtı. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin etkisi henüz geçmeden, 12 Kasım 1999’da bir kez daha sarsıldık. 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından, Düzce’miz adeta yerle bir oldu. Biz 12 Kasım’da birbirimizi kaybetmekten daha fazlasını öğrendik; birbirimize sahip çıkmayı, acıları birlikte paylaşmayı ve yeniden ayağa kalkmayı öğrendik. O günlerde, Düzce’miz henüz Bolu iline bağlı bir ilçe iken, yaşadığımız felaketin bilançosu Bolu’ya göre çok daha ağırdı. Depremin merkez üssü Kaynaşlı’dan Düzce merkezine kadar her bir köşe, her bir sokak, her bir mahalle enkaz altında kaldı. 6 binden fazla bina, 16 bini aşkın konut ve 5 bin’e yakın işyeri kullanılamaz hale geldi" dedi. "Hayata tutunabilmek için hep birlikte mücadele verdik" Depremin geride bıraktığı etkinin sadece enkaz olmadığının altını çizen Milletvekili Öztürk, "Bu yapılar sadece taş yığınına dönmedi; o taşların altında insanların hayalleri, umutları, yaşamları vardı. O yıkıntıların arasında kalan her bir Düzceli kardeşimiz, o kara günü unutmak ve yeniden hayata tutunabilmek için hep birlikte mücadele verdi. Hepimiz için tarifsiz hatıraların barındığı 12 Kasım Düzce Depremi’nde 845 vatandaşımız hayatını kaybetti, 4 bin 948 vatandaşımız yaralandı. 12 Kasım’ı hatırladıkça, sadece kayıplarımızı değil, o anlarda birbirimize duyduğumuz umudu, dayanışmayı, yardımlaşmayı da hatırlıyoruz. Yıkıntıların arasında birbirini arayan, birbirine el uzatan insanları hatırlıyoruz. Düzceliler olarak, o zor günde, yardım çığlıkları, enkaz altındaki umutlu bekleyişler hala hafızalarımızda ilk günkü tazeliğini korumaktadır" ifadelerine yer verdi. "Düzce küllerinden yeniden doğdu" İki büyük depremin ardından Düzce’nin küllerinden yeniden doğduğunu söyleyen Öztürk, "25 yıl sonra bugün, Düzce’miz yeniden ayağa kalktı. Birçok binamız yeniden inşa edildi ama hiçbir zaman o kayıpları unutmadık. Düzce’miz ve hemşehrilerimiz yeniden hayata tutunmuşsa, bunu her bir kaybımızın, her bir acımızın hatırasına borçluyuz. Bakanlar Kurulu Kararı ile ülkemizin en genç ve 81. Vilayeti olan Düzce’miz, bugün üniversitesi, sanayisi, tarımı ve turizmiyle hükümetlerimiz döneminde adeta küllerinden yeniden doğmuştur" dedi. "Düzce’nin yapı stoku yüzde 80 yenilendi" Düzce’nin yapı stokunun daha dirençli ve afetlere hazırlık olduğunu vurgulayan Ercan Öztürk, "Depremin ardından hükümetimizce ortaya koyduğumuz politikalar sayesinde depremin izlerini ortadan kaldırmakla yetinmedik, yapı stokumuzu yüzde 80 oranında yenileyerek şehrimizi daha dirençli bir hale getirdik. Son yaşadığımız 23 Kasım 2022 Düzce Depremi’nde ortaya koyduğumuz yenilenme süreci kendini kanıtlamış, Düzce’mizin depreme en hazırlıklı şehirlerden bir tanesi olduğunu göstermiştir. Can kaybı olmaması hepimizi sevindirirken, panikten kaynaklı olarak ufak çaplı yaralanmalar ile depremin izlerini geride bıraktık" ifadesini kullandı. "TOKİ konutları hak sahiplerine teslim edildi" 23 Kasım 2022 Düzce Depremi’nde evleri ağır hasar alan vatandaşların TOKİ tarafından teslim edilen yeni evlerinde oturmaya başladıklarını söyleyen Öztürk, "Çok kısa sürede ağır hasar alan konutları TOKİ tarafından hak sahibi ilan edilen vatandaşlarımıza da teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık. Bunca acıyı, bunca kederi geride bırakmak yaraları sarmak elbette önemlidir fakat geçmişten ders çıkarmak ve geleceğe güvenle ilerleyebilmek için hepimize çok büyük sorumluluklar düştüğünü de unutmamamız gerekiyor" dedi. Öztürk, "12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nde kaybettiğimiz tüm canlarımıza yüce Allah’tan rahmet, geride kalanlara bir kez daha sabırlar diliyorum. Her bir kayıptan bir ders alarak, her bir acıyı ortak bir güçle aşarak, daha güçlü, daha dirençli, daha umutlu bir Düzce’yi inşa etmek için devlet ve millet olarak el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.