SPOR - 09 Haziran 2024 Pazar 10:46 | Son Güncelleme : 09 Haziran 2024 Pazar 11:45

Salih Özcan: "Sarı duvar, kırmızı-beyaz olacak"

A
A
A

Milli futbolcu Salih Özcan, "Sarı duvar, kırmızı-beyaz olacak. Almanya'da ev sahibi gibi olacağız. Bu bizim için bir avantaj" dedi.

Almanya'nın ev sahipliğinde 14 Haziran - 14 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek olan 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda (EURO 2024) mücadele edecek A Milli Futbol Takımı'nın başarılı orta saha oyuncusu Salih Özcan, kamp yaptıkları Polonya'nın Poznan şehrinde İhlas Haber Ajansı'na (İHA) açıklamalarda bulundu.

Milli takımda beraber top koşturduğu Arda Güler'in formasını giydiği İspanyol ekibi Real Madrid ile kendi takımı Borussia Dortmund arasında oynanan Şampiyonlar Ligi finali sebebiyle kampa 10 gün geç geldiğini anımsatarak sözlerine başlayan Özcan, bu süreçte arkadaşlarının yoğun bir tempoyla çalıştığını aktardı.

"Macaristan ve Avusturya yenilgileri bizi hırslandırdı"

26 yaşındaki futbolcu, mart ayında Macaristan ve Avusturya ile oynanan hazırlık maçlarında alınan yenilgilerin kendilerini daha fazla hırslandırdığını da belirtti. Salih Özcan, "Yenilmemiz bizim için de çok kötü oldu. Takımın ruhu için de iyi olmadı. Ama bunlar hazırlık maçlarıydı. Onlardan kötü ve iyi yaptıklarımızı almamız lazım. Gelecek maçlarda da bunu daha iyi göstermemiz lazım" ifadelerini kullandı.

"Fiziksel ve mental olarak iyi durumdayım"

Yoğun bir sezonun ardından hem kendisinin hem de takımın fiziksel ve mental durumunun sorulması üzerine ise Özcan, "Ben gayet iyi durumdayım. Takım olarak da iyi bir kamp geçireceğimizi düşünüyorum. İtalya maçı da fena değildi, 0-0 berabere bitti. Tabii alsaydık daha güzel olurdu ama şimdi Polonya'ya karşı da en iyisini vermek istiyoruz. Ondan sonra da turnuva başlasın inşallah" şeklinde konuştu.

"Ozan için takım olarak çok üzüldük"

Milli futbolcu, İtalya ile oynanan özel karşılaşmada sakatlanan ve sağ diz ön çapraz bağlarında yırtık tespit edilen savunma oyuncusu Ozan Kabak hakkında da konuştu. Salih, "Ozan için takım olarak çok üzüldük. Ozan'ı bizim için en önemli stoper oyuncularımızdan biri olarak görüyordum. Maçtan sonra da otelde görüştük. Çok üzgündü ama yapacak bir şey yok. Futbol böyle, her saniye bir şey olabilir. Tekrar ona da geçmiş olsun" değerlendirmesinde bulundu.

Kırmızı-beyazlı takımda arkadaşlık ortamının iyi olduğundan bahseden Özcan, "Herkes herkese gayet iyi davranıyor. Beraber oyunlar oynuyoruz, zaman geçiriyoruz ama antrenmanlar da hırslı geçiyor. Herkes motive" dedi.

"Sarı duvar, kırmızı-beyaz olacak"

Avrupa Futbol Şampiyonası'nda kendilerinden beklentinin fazla olmasının baskı oluşturup, oluşmadığıyla alakalı ise 26 yaşındaki futbolcu şunları söyledi:

"Bence daha çok hırslandırıyor. Baskı var bir yandan ama bir yandan da dört gözle şampiyonanın başlamasını bekliyoruz. Almanya'da ev sahibi gibi olacağız. Hele ki Dortmund'daki maçlar. Sarı duvar, kırmızı-beyaz olacak. Bu bizim için bir avantaj."

"Genç takım olmamız bir avantaj"

A Milli Takım'ın, EURO 2024'ün en genç takımlarından biri olacağının hatırlatılması üzerine ise Salih Özcan, "Genç takım olmamız bir avantaj olur. Bence yaş ilerledikçe insanlar daha çok düşünüyor maçın içinde, daha çok kendisine baskı yapıyor. Genç takımda bence o yok. İyi ve kaliteli bir takımız. İyi bir turnuva olacağını düşünüyorum" dedi.

"Hedefim Dortmund'da Gürcistan ve Portekiz'e karşı kazanmak"

Özcan, şampiyonada oynanacak ilk maçları kazanmanın öncelikli ve en önemli hedefleri olduğunu aktararak, "Hele ilk iki maçta hedefim Dortmund'da Gürcistan ve Portekiz'e karşı kazanmak. Sonra maçtan maça bakmamız ve en iyi performansları göstermemiz lazım" diye konuştu.

"Gürcistan maçının en zor maç olacağını düşünüyorum

"Milli takımın, EURO 2024'te Gürcistan, Portekiz ve Çekya ile birlikte yer aldığı F Grubu'nu değerlendiren ay-yıldızlı futbolcu, "Gürcistan ilk maç ve en zor maç olacağını düşünüyorum. Çünkü onlar da turnuvaya hırslı girecek. Dikkat etmemiz lazım. Kendi performansımıza bakmamız lazım. Analiz yapıyoruz zaten antrenörlerle. İnşallah iyi gireriz turnuvaya. Portekiz'de de kaliteli oyuncular var. Ama son zamanlarda gördük ki Hırvatistan'a karşı, Almanya'ya karşı da çok iyi oynadık. Kendimizi öyle göstermemiz lazım" açıklamasında bulundu.

Salih Özcan, 'A Milli Takım grup aşamasını geçtiği takdirde ilerleyen turlarda karşılaşmak istediğin rakip ya da rakipler var mı?' sorusuna da, "Öncelikle 3 maçı kazanmamız lazım. İngiltere veya Fransa gelse bizim için herhalde biraz dezavantaj olur ama yine de ilk hedefimiz grubu geçmek" şeklinde cevap verdi.

"Eskiden Türkiye'de maç olunca rakipler korkmaya başlıyordu"

Dortmund'da oynanacak Gürcistan ve Portekiz müsabakalarında çok sayıda Türk taraftarın kendilerini destekleyeceğine inandığını yineleyen 26 yaşındaki futbolcu, "Bizim için bir avantaj. Eskiden Türkiye'de maç olunca alkışlar, ıslık çalınınca rakipler bile korkmaya başlıyordu. Evimizde gibi olacak. O yüzden bunu da değerlendirmemiz lazım" ifadelerini kullandı.

"Takım olarak Montella'yı çok seviyoruz"

Teknik Direktör Vincenzo Montella'yla ilgili görüşlerini dile getiren Salih Özcan, İtalyan çalıştırıcının taktik çalışmalara ve analizlere önem verdiğine vurgu yaparak, sözlerine şöyle devam etti:

"Neyi iyi ve kötü yaptığımızı gösteriyor. Açık ve net koşuyor; bunu iyi yaptık, bunu kötü yaptık şeklinde. Oyuncularla arası çok iyi. İster oynasın ister oynamasın herkesle konuşuyor. Bazen şakalaşıyoruz bazen daha ciddi oluyor. Ama ilişkisi herkesle iyi. Takım olarak antrenörümüzü çok seviyoruz."

"Orta sahada çok kaliteli, tecrübeli oyuncular var"

A Milli Futbol Takımı'nda özellikle kendi bölgesi de olan orta sahadaki forma rekabetine yönelik ise başarılı oyuncu, "Takımda böyle bir rekabet olması çok iyi. Orta sahada çok kaliteli, tecrübeli oyuncular var. Bunun iyi bir takımda mecburen olması lazım. Birbirimizi motive ediyoruz. Takım içinde avantaj oluyor bu. O yüzden rekabet gerçekten iyi" dedi.

"Şampiyonlar Ligi'ni kazansaydık daha güzel olurdu"

Salih Özcan, Bundesliga ekibi Borussia Dortmund'da geride kalan sezonda hem güzel hem de kötü günler yaşadığını söyleyerek, "Genellikle yoğun ama iyi geçti. Şampiyonlar Ligi finaline kaldık. Bundesliga o kadar iyi gitmedi ama genellikle çok mutluyuz takım olarak. Şampiyonlar Ligi'ni kazansaydık daha güzel olurdu. Ama o günleri gördüğümüz için şükrediyoruz. Güzel bir andı benim için de. Mutluyum ama şimdi tek düşündüğüm milli takım" açıklamasında bulundu.

"Güreş yapmam büyük avantaj"

Ailecek güreşle ilgilendiklerini ve kendisinin de küçük yaşlardan beri güreş yaptığını sözlerine ekleyen milli futbolcu, bunun performansına büyük katkı sağladığına dikkat çekti. 26 yaşındaki orta saha, "Babam güreşe götürdüğü için çok şükrediyorum. 5 yaşından beri yapıyorum. Benim için sakatlık, kuvvet anlamında büyük bir avantaj güreş yapmam" şeklinde konuştu.

"Borussia Dortmund'la 2 sene daha sözleşmem var"

Transfer döneminde Süper Lig de dahil olmak üzere adı birçok kulüple anılan Özcan, geleceğiyle alakalı İHA'ya şu açıklamayı yaptı:

"Borussia Dortmund ile daha 2 sene sözleşmem var. 2 seneyi de oynayacağımı düşünüyorum. Gelecek yıllarda ne olacağını bilmiyorum. Onu tek Allah bilir. Ama dediğim gibi daha 2 sene sözleşmem var, ondan sonrasına bakalım."
Son olarak herkesi Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, A Milli Takım'ı desteklemeye davet eden Salih, Türk vatandaşların Almanya'da kendilerini evlerinde gibi hissedeceğini belirtti.

Uygar Aydın - Oğuzhan Ort

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.