MAGAZİN - 06 Ocak 2009 Salı 14:14

"Sabuha" AİHM yolunda

A
A
A
"Sabuha" AİHM yolunda

Çocukluk aşkı Sabiha'ya "Sabuha" şarkısını yazan saat tamircisi Ekrem Arman, şarkısını çaldığını iddia ettiği ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses'e yönelik başlattığı hukuk mücadelesini 11 yıldır sürdürüyor.

Sakarya'nın Erenler ilçesinde saat tamirciliği yaparak geçimini sağlayan 65 yaşındaki Ekrem Arman, iddiaya göre 39 yıl önce çocukluk aşkı Sabiha'ya sevgisini dile getiren 'Sabuha' isimli bir şarkı yazdı. Arkadaşı olan bağlama ustası Recep Koç'la şarkıyı besteleyen Ekrem Arman, aynı yıl Adapazarı 1. Noteri'ne giderek şarkıyı kendisine ait olduğunu tescil ettirdi. Ardından Recep Koç'la İstanbul'a Şahin Özer'e ait plak şirketine giden Arman, taş plak yaptırdı. 

Yıllar geçtikten sonra müzik dünyasına giren İbrahim Tatlıses, kasetinde Sabuha şarkısına yer verdi. Bunun üzerine Ekrem Arman, 1998'de İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 'Sabuha' adlı şarkının kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açtı. Yapılan incelemenin ardından mahkeme heyeti, Sabuha adlı şarkının Ekrem Arman'a ait olduğuna karar verdi. Temyize giden davayı Yargıtay da onadı. Bunun üzerine İbrahim Tatlıses, 1. Fikir ve Sina-i Haklar Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Mahkeme, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki dava için reddi hakim kararı vererek, dosyanın bilirkişi tarafından incelenmesini istedi.

11 yıldır süren hukuk mücadelesi veren Ekrem Arman, şöyle konuştu: "Benim ilkokulda iken Sabiha isimli bir arkadaşım vardı. Oradan esinlenerek ben Sabiha'yı 'Sabuha' olarak değiştirdim. Onun adına Sabuha şarkısını yazdım. Çocukluk sevgisi, çocukluk aşkı desem neyse kendi kalbime göre yazdım. Sabuha'yı 1970 yılında Recep Koç isimli saz çalan bir arkadaşımla beraber dile getirdik, müzik yaptık. Adapazarı 1. Noteri'ne tescil ettirdik. Zaman geçti 12 Ekim 1970 tarihinde eseri Şahin Özer'in limited şirketinde hatıra plağı çıkardık. Bu hatıra plağıydı, ham maddemiz orada kaldı."

Aradan çok zaman geçtiğini anlatan Arman, sözlerine şöyle devam etti: "1978 senesinden sonra İbrahim Tatlıses, 'ayağında kundura' şarkısından sonra bu şarkıyı söylemeye başladı. Ben bu şarkı bizim, biz hiç kimseye satmadık. Kimseye vermedik nereden bunu temin etti acaba. Anladık ki onu Şahin Özer'in limited şirketinde hammaddesi kalmış olan eseri oradan almış ve ticarethaneye döndürmüş. Kendi açısından, bizim hiç kendisiyle bağlantımız olmamasına rağmen ticaret hayatında bayağı bir popüler oldu. 

Olabilir ama bizim müsaademiz yok. Müsaademiz olsaydı hiçbir hak talep etme hakkımız olmazdı. Anlaşmaya tabi olurduk. Ama anlaşma yok. Benim şahsi münasebetim de yok, kendisiyle görüşmüşlüğüm yok. Ne bu dünyada ne de öbür dünyada. Allah ona benim hakkımı helal etmeyi nasip etmesin. Ben de bunu böyle söylerim. Şimdi kendisinin çok parası varsa, Allah'a rüşvet versin şayet geçiyorsa." 

Mahkemenin devam ettiğini anlatan Arman, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Son mahkemede karşı taraf reddi hakim kararı almış. Reddi hakim kararı alınca mahkememiz 2009 senesinin 3. ayına kaldı. O zaman reddi hakimin dosyayı ne diye nereye gönderdiği anlaşılacak. Fakat bizim davamız birinci bilirkişiye gittiği zaman tazminat hesabı az bir miktar yapılmıştı. Tazminat hesabı bana mahkeme kararıyla 30 milyar civarında bir miktar gelecek. Ben dedim. Benim elimde 130 bin bandrol var kasamda. Ankara Kültür Bakanlığı Genel Müdürlüğü'nden, İstanbul'dan bunları temin ettim. 9 bin adet bandrol üzerinden yapılan maddi hesap değil de 130 bin bandrol üzerinden gecikme faizi ile birlikte talep etmiş olduğum maddiyat ağır geldi kendilerine herhalde. Reddi hakim yaptılar. Birinci hakimin de fikri alınsın.  Benim birinci bilirkişinin de fikrinin alınması için onların da harcırahlarını yatırdım. 4. ayda kararın ne olacağını beklemekteyiz."

İbrahim Tatlıses'e seslenen Arman, "Allah'la kul arasına hiç kimsenin giremeyeceği gibi ben de giremem. Ben kendisine karşı duymuş olduğum duyguları söylüyorum. Eğer benden müsaade alsaydı iş böyle olmazdı. Ben ona kulluk hakkımı helal etmiyorum. Beni 11 yıldan beri uğraştırıyor" ifadesini kullandı.

Hakikaten haklı olanın kendisi olduğunu anlatan Arman, konuşmasına şöyle devam etti: 

"Çünkü, 12 Ekim 1970 tarihinde resmi noter kayıtlarım var. Hepsini tek tek gösterebilirim. Benim adıma tescil edilmiş. Burada kendisinin İbrahim Tatlıses'in kendi adına Şahin Özer limited şirketine satmış olduğuma ilişkin bir noter belgesi var elimde. Onların arasında yapmış olduğum belge. Benim haberim yok. Bu konudan. Bunu İbrahim Tatlıses imzalamış kendisininmiş diye."

Araştırmaları neticesinde bunu meydana çıkardığını anlatan Arman, şunları söyledi: "Benim eserimin Şahin Özer limited şirketine ve dünyada herhangi bir kuruluşa satılabilmesi için muvafakatname veriyor. Kendisinin olmayan bir şeyi nasıl verebiliyor. Ben onunla hiç karşı karşıya gelmedim. Bundan sonra da ne bu dünyada ne de öbür dünyada Allah beni onla karşılaştırmasın. Allah'a ve onun en sevgili kulu Hazreti Muhammed'e inanan bir insan olarak söylüyorum." 

Arman, Türkiye'deki hukuk yollarının tükenmesi durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuracağını belirterek şöyle konuştu: "Reddi hakim kararı veriyorsun da 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kesinleşmiş mahkeme kararını nereye koyuyorsun. Onu hangi çekmeceye koyuyorsun. Zaten kesinleşmiş o bir sefer neticede. Şimdi birinci bilirkişinin benim adına çıkarmış olan 19 bin bandrol hesaba katılıyor. Benim kasamda 130 bin bandrol var. 130 bin bandrol üzerinden hesap yapılmıyor da niye 9 bin, 10 bin üzerinden hesap yapılıyor. Niye sebep ne buna. Türkiye'deki hukuk mahkemesi bu işi çözmezse İstanbul Adliyesi'nin bir yüksek mahkemesine müracaatımı yapar ve Lahey'e giderim."

İnsan Hakları Mahkemesi'ne dosyayı göndereceğini anlatan Arman, şunları söyledi: "Ondan 5 kuruş alsam ne olur almasam ne olur. Ben istemiyorum da. Ama ona öyle bir ders vereceğim ki, Allah'ın izniyle. Yani başkasının malına tenezzül etmenin ne demek olduğunu görecek. Ben zaten söyledim. Onu çekecek. Ben sözümü geri almam. Şayet bana deseydi ki bunu bir yerlerden aldık, okuduk. Senin haberin olmadan. Ticaretini de yaptık, hata ettik, eser senindir. Kusurlar insanlar içindir deseydi. O zaman kabul ederdim.

Ben de insanım. Benim de hatalarım var kendime göre. Ama o öyle değil İbrahim Tatlıses'im. Benim tanıdığım var. Çok çevrem var. Etrafım kuvvetli. Ben vururum, kırarım, yaparım. Yap yapabiliyorsan. Yapabiliyorsan yap. Benim söyleyeceğim bu kadar. İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğim. Çünkü benim nüfusum kalabalık. Ben yarar görmezsem benim torunum görür. Dedemden bir şey kalmış der. O da bana belki bir fayda verir." 

Kazandığı parayı hayır işlerince harcayacağını anlatan Arman, konuşmasını şöyle tamamladı: "Evlenmek üzere olup çocuğuna düğün yapamayana yardım ederim. Evi yarım kalmış olana yardım ederim. Bu şekilde olanlara yardım edebilirsem onların hoşuna gider. Allah'ın da hoşuna gider. Tatlıses, sözleri almış bazı eklemeler yapmış değiştirmiş olabilir. Nakarat ve sözler aynı." 

RECAİ YÜKSEL-METİN DEMİR -SAKARYA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESOGÜ‘de anlamlı sergi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Servisinde tedavi gören çocuklara harcanacak olan ve 2 gün sürecek El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi geliri kanserli çocukların ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Bilim Dalı’nın El İşi ve El Sanatları Sergisi’nin açılışı yapıldı. Açılışa Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Haluk Hüseyin Gürsoy, Başhekim yardımcısı Prof. Dr. Pınar Yıldız , Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, Hastane Yönetimi ve bölüm çalışanları ile hasta yakınları hastane öğretmenleri katıldı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri, doktorlar, sağlık çalışanları ve gönüllü vatandaşların ürün verdiği sergi 24 ve 25 Aralık tarihlerinde sürecek. "Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi" Sergi ile ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematolojisi-Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, "Biz hastanede bir el sanatları atölyesi kurduk ve bu el sanatları atölyesinde ben de dahil olmak üzere tüm çalışan arkadaşlarım, hemşirelerimize, öğretmenlerimiz el emeğiyle ürünler ortaya çıkardık. Tabii bunun yanında annelerimizin de çok fazla desteği oldu. Dışarıdan destek olan başka insanlar da oldu. Profesyonel destek aldık bu amaçla. Hepimizin el emeğiyle ortaya çıkardığımız eserler bunlar. Bu yeni yıl sergisinin amacı şu; Yeni yılı umutla beklediğimiz bu günlerde umudu ve dayanışmayı çoğaltmak için bu sergiyi düzenledik. Tabii ki kanserli çocuklar yararına etkinlik bu. Gelirleri oraya gidecek. Hatta bir çocuğumuza bilgisayar sözü vermiştik. Bilgisayarı olmayan bir çocuğumuza. Sergiden elde ettiğimiz gelirle çocuğumuzun ihtiyacını karşılayacağız. Tabii burada gördüğünüz her eser her bir çocuğa umut ve ailelerine destek olmak onların yalnız olmadığını hissettirmek için hazırladık bu sergiyi. Ben çok mutluyum, gururluyum. Gerçekten çok büyük bir dayanışma sergiledi. Herkes bu serginin oluşumunda pay sahibi. İnşallah güzel de satışlar yaparız ve çocuklarımıza bir nebze olsun katkımız olur" dedi.
İstanbul Başakşehir’de 12. Living Lab inovasyon ödülleri sahiplerini buldu Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahipleri ödüllerin kavuştu. Başakşehir Belediyesi tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen Başakşehir Living Lab İnovasyon Yarışması’nda dereceye giren projelerin sahiplerine ödülleri verildi. Başakşehir Şehir Sanat Konferans Salonu’nda düzenlenen törene İstanbul Valisi Davut Gül, Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, Başakşehir Kaymakamı Cemil Özgür Öney ve AK Parti Başakşehir İlçe Başkanı Fethi Ahmet Balin, öğrenciler ve yarışmacılar katıldı. Yarışmaya bu yıl Türkiye’nin dört bir yanından 60 şehirden bin 202 proje başvurdu. Ortaokul, lise, üniversite ve akademisyen/öğretmen kategorilerinde dereceye giren katılımcılar ödüllerini alırken, toplamda 2 milyon TL’nin üzerinde ödül desteği sağlandı. Tören kapsamında "En Başarılı Okul", "Başvurusu En Çok Kabul Edilen Okul" ve "En Başarılı Danışman" kategorilerinde de özel ödüller verildi. "Buradaki fikirler ülkemizin yerli ve milli projelerine dönüşecek" Törende konuşan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, yarışmanın artık ülke genelinde büyük bir marka haline geldiğini belirterek şunları söyledi, "Önce arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bu yıl 12’ncisini düzenlediğimiz yarışmamız birazdan ödül törenimize geçeceğiz. Katılımcılarımız bizleri bekliyor. İnşallah çok güzel bir program olacak. 60 şehirden 1202 proje yarıştı ve ödül kazanan, hak eden arkadaşlarımıza bugün ödül töreninde ödüllerini takdim edeceğiz. Aynı zamanda bu sadece ödül töreni değil, burada yeteneklileriyle ön plana çıkan arkadaşlarımıza Başakşehir Belediye’mizin inovasyon ve teknoloji merkezinde kuluçka hizmeti veren bir start-up’ımız var. Orada da buradaki ödül alan arkadaşlarımıza her türlü lojistik desteği verme imkanı sunacağız. Bence en önemli kısmı da bu. Eğer başka şehirlerden bu işlerle ilgilenen, teknolojiyle ilgilenen arkadaşlarımız varsa, öğrencilerimiz varsa, akademisyenlerimiz varsa onları da her yıl yapılan bu yarışmaları bekliyoruz. Bugün dört kategorimiz var: ilkokul, ortaokul, lise ve akademi tarafı. Farklı farklı ödüllerimiz olacak ve bu ödüller içerisinde aynı zamanda burada katılan tüm yarışmacı arkadaşlarımıza da melek yatırımcı olabilecek kişileri de buluşturmuş ve onlarla tanıştırmış olacağız. Buradaki hedefimiz ve amacımız ülkemizin yerli ve milli teknolojiye ulaşması için gereken altyapıyı oluşturmak ve fikirlerin gün yüzüne çıkmasını sağlamak. Buradaki gün yüzüne çıkan fikirler de kuluçka merkezinde vücut bulacak, yatırımcılarla birlikte inşallah ülkemiz adına yeni projeler olarak ortaya çıkacak. İsteğimiz ve dileğimiz ülkemizin yerli ve milli projeler noktasında çok daha büyük adımlar atmasıdır" ifadelerini kullandı. "Kimseyi arkada bırakmadan hizmet eden bir belediyecilik anlayışı var" Törende konuşan İstanbul Valisi Davut Gül ise, Başakşehir Belediyesi’nin örnek projelere imza attığını belirterek şu ifadeleri kullandı, "Şunu da yapsak, keşke bu da olsun dediğimiz hemen hemen her şey Başakşehir’de daha önceden yapılmaya başlanmış ve en güzeli başlanmış. Çocuğu, gençleri, kadınları, yetişkinleri, yaşlıları, engellileri, özetle hiç kimseyi arkada bırakmadan, herkesin sorununu, herkesin beklentisini, herkesin ihtiyacını vatandaşın ihtiyacı olarak kabul edip buna politika geliştiren bir yapı var. Belediye başkanımızı ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Ona destek veren, bu işleri koordine eden kaymakamımızı, kamu görevlilerini, daha da önemlisi Başakşehirlileri tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. İnşallah el birliğiyle daha iyisi olacak. Biraz önce belediye başkanımız da söyledi, aslında bu tür çalışmalar 5 yaşında, 3 yaşında, 10 yaşında yaşına bakmadan ama bir iklimin oluşması lazım. TEKNOFEST’te gördünüz. Çocuklarımız memleketin ihtiyacı neyse, kimi zaman terörle mücadelede şehit verdiğimiz askerlerimizin, polislerimizin derdine çare bulmak için bir şey icat etmeye çalışıyorlar" şeklinde konuştu. Törende dereceye giren öğrencilere ödülleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi. Program sonunda finalist projelerin sergilendiği alanda öğrencilerle fotoğraf çekimi gerçekleştirildi.
Zonguldak Ortaokul öğrencisinin öldüğü servis kazasında 6 kamu görevlisine hapis talebi Zonguldak’ta 1 öğrencinin hayatını kaybettiği, 18 öğrenci ile sürücünün yaralandığı okul servisi kazasına ilişkin davada cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada 6 kamu görevlisi hakkında 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası istendi. Zonguldak’ta 14 Aralık 2022 tarihinde Çatalağzı beldesinde meydana gelen ve ortaokul öğrencisi Büşra Akın’ın hayatını kaybettiği okul servisi kazasına ilişkin yargılamada kamu görevlileri hakkında görülen duruşmada cumhuriyet savcısı mütalaasını sundu. Zonguldak 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık M.S. ile diğer 5 sanığın avukatları, kazada ölen 16 yaşındaki Büşra Akın’ın ailesi ve diğer öğrenciler katıldı. "Sanıklar, ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır" Bilirkişi raporuna itiraz ederek sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ettiğini öne süren Büşra Akın’ın babası Yücel Akın, "Önceki beyanlarımı ve celse arasında sunduğum bilirkişi raporlarına karşı itirazlarımı içerir dilekçemi aynen tekrar ediyorum. Soruşturma aşamasında meydana gelen kazada sanıkların sorumlu olduğu bilirkişi raporlarıyla sabit hale gelmiş iken mahkemenizce dosyaya kazandırılan en son tarihli bilirkişi raporunda sanıkların meydana gelen olayda kusur ve sorumluluğu bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bu raporu kabul etmem mümkün değildir. Dosyanın geldiği aşamada tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların ihmal göstererek yıllardır yapılan şikayetleri göz ardı ederek bu kazanın meydana gelmesinde başlıca etken olmuşlardır. Kaza tarihinden sonra kazanın meydana geldiği mahalle oto korkuluk yapılmıştır. Madem oto korkuluk şartları olay tarihinde de yoktu neden daha sonradan yapıldı. Sırf bu husus dahi sanığın savunmalarına itibar edilemeyeceğini göstermektedir. Bütün bu hususlar gözetilerek sanıkların sorumluluğu konusunda rapor düzenlemekle görevli bilirkişiler bütün hususları göz ardı ederek sanıkların sorumluluğunun bulunmadığına dair görüş bildirmişlerdir. Biz mahkemenizce rapor düzenleyen bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Ayrıca kaza tarihinden önce servis aracının kontrolünü yapan sanıklar yönünden usule aykırı ve gerçek dışı düzenlenmiş belge nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiğini düşünüyorum. Bu hususta da yine suç duyurusunda bulunacağım. Ben sanıkların eyleminin esasen bir ölüme neden olma suçunu oluşturduğunu düşünüyorum. Mahkemenizce de bu hususta birleştirme talebinde bulunulmasına rağmen ilgili mahkemede bu kabul görmemiştir ancak yine de mahkemenize bu hususta teşekkür ederim. En son dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunun mahkemenizce hükme esas alınmamasını, tüm dosya kapsamı gözetilerek sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep ediyorum dedi. "Kızımın mezuniyet gururunu yaşayamadık" Anne Oya Akın ise evladının kokusunu özlediğini söyleyerek, "Bu sene okul mezunlar verirken biz bu gururu, görevini doğru yapamayan insanlar tarafından yaşayamadık. Onlar bu durumları görmezden geldiler ve benim çocuğum hayatından oldu. Ben evladımın kokusunu özledim. Buna görevini kötüye kullanan insanlar sebep oldu. Bu şekilde dışarıda serbest gezmelerini istemiyorum. Sanıkların cezalandırılmalarını talep ederim" diye konuştu. Sanık Mustafa S. ise önceki savunmalarını tekrar ederek, ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevinin bulunmadığını söyleyerek, "Benim mevcut olayda ihale ve araç denetimine ilişkin herhangi bir görevim bulunmamaktadır. Bu hususta mahkemenize detaylı olarak savunmada bulunmuştum. Bu savunmalarımı da aynen tekrar ediyorum. Öncelikle beraatimi, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" şeklinde konuştu. Savcı, 6 sanık hakkında 3 yıl 6 aya kadar hapis istedi Cumhuriyet savcısı duruşmada mütalaasını sundu. Mütalaada, Milli Eğitim çalışanı olan 6 sanık hakkında istenen cezalar da belli oldu. Sözleşme imzalanmadan önce ibraz edilen belgelerde yapılması gereken kontrolleri yapmayarak Mustafa Y., Mustafa S. ve Kadir B.’nin kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği ifade edildi. Ayrıca Ender B., Emre K. Ve Mehmet K. hakkında araç ve sürücüsünün günlük olarak denetlenmesi gerekirken uygun şekilde denetlenmeyerek ve belgelerin geçerlilik ya da uygunluğunun kontrollerini yapmayarak kasten görevinin gereklerine aykırı hareket ettiğine yer verildi. Geçerlilik süresi dolmuş sürücü belgesi ile yaş şartına haiz olmayan, sürücü Fikret B. ve sürücünün kullandığı periyodik muayenesi yapılmamış araçla öğrenci taşınmasına sebep oldukları iddia edilen sanıkların, belgeleri kontrol etmemesi ve denetlememesi şeklindeki icrai davranışları ile görevlerine aykırı hareket ederek neticeten meydana gelen ölüm ve yaralanmalar ile birden fazla mağduriyete yol açtıkları gerekçesiyle zincirleme suç hükümlerinin de tatbikinin gerektiği belirtildi. Kaza alanında oto korkuluk kullanımının zorunlu olmaması, trafik tespit tutanağında da ’’kazaya etken yol sorunu yoktur’’ şeklinde tespitlere yer verilmesi, ’’Trafik Kazalarında Yol Kusurları’’ konulu genelgede, oto korkuluk yapılmamasının kusur sayılamayacağının belirtilmesi dikkate alınarak Karayolları Şefi Serkan A.’nın bir kusurunun bulunmadığına dikkat çekildi. Savcılık, mütalaasında Serkan A. hakkında ’görevi kötüye kullanma’ suçundan kusuru bulunmaması nedeniyle beraat talep etti. Sanıklar Mustafa S., Emre K., Ender B., Mehmet K., Kadir B., Mustafa Y. hakkında ’zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma’ suçundan 3 yıl 6 aya kadar ayrı ayrı hapis cezası talep edildi. Duruşma, tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunulması talepleri doğrultusunda ileri tarihe ertelendi.
Ankara Pursaklar Belediyesi kadınlara 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi Pursaklar Belediyesi, ‘Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın’ etkinliği kapsamında Hanım Evleri kursiyerlerine, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Pursaklar Belediyesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Görmeyen Kalmasın kültür gezileri etkinlikleri kapsamında Gülbahar Hatun Hanım Evindeki kursiyerlere, 15 Temmuz Demokrasi Müzesi, Millet Camisi ve Millet Kütüphanesi gezisi düzenledi. Ziyaret kapsamında ilk olarak Millet Camii’ni ziyaret eden kursiyerler, ardından Millet Kütüphanesi’nde incelemelerde bulunarak Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden birini yakından tanıma imkanı buldu. Programın devamında 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’ni gezen kursiyerler, milli iradenin ve demokrasi mücadelesinin önemini bir kez daha yerinde görme fırsatı elde etti. "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli" Hanım Evlerindeki kursiyerlere yönelik sosyal ve kültürel değerlerini tanıtmak amacıyla çeşitli geziler düzenlediklerini belirten Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, "Hanım Evlerimizde eğitim alan kursiyerlerimizin sosyal, kültürel ve milli bilinçlerini güçlendirmek bizim için çok kıymetli. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yer alan Millet Camii, Millet Kütüphanesi ve 15 Temmuz Demokrasi Müzesi; hem tarihimizin hem de değerlerimizin önemli simgeleri. Bu ziyaretlerin, kursiyerlerimize ilham verdiğine ve farkındalıklarını artırdığına inanıyorum" ifadelerine yer verdi.