SAĞLIK - 05 Aralık 2022 Pazartesi 11:32

Prof. Dr. Tufan Tükek’ten enfeksiyon açıklaması: 'Aralık ve ocak gibi yoğunluğu daha fazla görüyoruz'

A
A
A
Prof. Dr. Tufan Tükek’ten enfeksiyon açıklaması: 'Aralık ve ocak gibi yoğunluğu daha fazla görüyoruz'

Soğuk havaların etkisini arttırmasıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarında yaşanan artışı değerlendiren İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, "Hastaneye, yoğun bakıma yatması gereken çocuk sayısında bir artış var. Başvurular çocuklarda, yetişkinlerde bir miktar arttı ama öyle aşırı bir yoğunluktan bahsedemeyiz. Biz aralık, ocak gibi bu yoğunluğu daha fazla görüyoruz. Korona virüs de panik yapacak düzeyde değil” dedi.

Soğuk havaların etkisini arttırmasıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanıyor. Öksürük, ateş, boğaz ağrısı, halsizlik, baş ağrısı gibi şikayetlerle çok sayıda vatandaş hastanelerin yolunu tutarken uzmanlar grip (influenza) başta olmak üzere RSV, Covid-19, metapnömovirüs ile rinovirüslerin benzer şikayetlere neden olduğunu ifade ediyor. İstanbul Üniversitesi-İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek de Covid-19 ve üst solunum yolu hastalıklarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Yoğun bakıma yatması gereken çocuk sayısında bir artış var”

Üst solunum yolu rahatsızlıkları nedeniyle çocuk polikliniklerinde yoğunluk olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi-İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “Çocukluk çağı enfeksiyonları havaların soğumaya başlaması eylül, ekim aylarında okulların açılmasıyla birlikte zaten artar. Şu anda da en fazla yoğunluk nerede derseniz çocukluk çağı hastalıklarında, çocuk kliniklerinde. Gerçekten zatürre oranı, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonu, bakıldığında hastaneye yatması gereken çocuk sayısında bir artış var. Özellikle bunlarda da bir miktar ağır seyretme, yoğun bakıma yatması gereken çocuk sayısında bir artış var. Bunlar korona virüsle ilgili değil, mevsimsel hastalıklar, diğer virüsler. Üst solunum yolları enfeksiyonları adı altında toplanan bir grup var ki bunların da ağırlıklı kısmı viral enfeksiyonlar. Bunların içinde influenza tabi bizi en çok yoran, uğraştıran bunun dışında parainfluenza diye başka bir virüs var. Adenovirüs, rinovirüs, RSV ( Respiratuvar Sinsityal Virüs), ekovirüs o kadar çok ki bunların hepsi saymakla bitmeyebilir. Bunlar üst solunum yolu enfeksiyonuyla başlayıp alt solunum yolu enfeksiyonuna zatürreye çeviren ve hastalığın tedavisinde artık yatarak tedavi etmemiz gereken grup bunlar. Üzerine bakteriyel enfeksiyon da eklendiği zaman bunlar zaten antibiyotik de gereken hastalıklar. Viral hastalıkların seyrinde genellikle hiçbir zaman antibiyotik kullanmıyoruz sadece destek tedavileri yapıyoruz” dedi.

“Son 1-1,5 ayda beklemediğimiz farklı bir üst solunum yolu enfeksiyonu görüyoruz"

Pandemi sonrası maske kullanımının azalmasıyla enfeksiyon rahatsızlıklarının arttığını ifade eden Prof. Dr. Tufan Tükek, “Erişkine baktığımız zaman da son 1-1,5 ay kadar aslında çok beklemediğimiz farklı bir üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu görüyoruz. Bunun neden olduğuna baktığımız zaman da birkaç virüsün şu anda ağırlıklı olduğunu görüyoruz. İnfluenza dediğimiz grip virüsü ağırlıklı olarak aralık ayında ortaya çıkan bir virüs. Aralık, ocak gibi pikini tamamlar ve ikinci pikini de mart ayında yapar ve biter gider. Ama şu anda biraz erken başladı, influenza çok değil tek tük görüyoruz. Ama asıl gördüğümüz şey; şu anda diğer virüs enfeksiyonları, hatta bunların birlikte olan formlarını görüyoruz. Aynı kişide semptomlar fazla oluyor, abartılı semptomlar var. Maskeden dolayı birkaç senedir enfeksiyon geçirmedikleri için bu sene biraz sanki daha ağır geçiyor gibi bir algıya kapılıyorlar. Şu anda da ‘Öksürüğüm hala geçmedi, boğaz ağrım çok uzun sürdü’ tarzında bir sürü söylentilerin dolaştığını duyuyoruz. Hakikaten hastaların öksürüğü uzun sürüyor ama bunun tedavisi var. Aslında söylendiği kadar olağanüstü bir durum yok, mevsimsel grip ve diğer hastalıklarında bir araya gelmesiyle şu dönemde bir solunum yolu enfeksiyonu olan, hapşıran boğaz ağrısı olan, öksüren bir sürü insan etrafımızda görüyoruz. Tabi kalabalık yerlerde olunca insan da çekiniyor. Şu anda şunu söyleyebilirim; korona virüste bir miktar artış var ama o korkacağımız düzeyde değil hala kontrol altında. Çin’deki ve diğer bölgelerdeki aşırı çoğalma tekrar bir mutant virüs oluşturur mu ondan çekiniyoruz. Ama Omicron’dan sonra aşılama ve hastalığı geçirmenin kazandırdığı immünitenin de getirdiği avantajla şu anda birçok bölgede korona virüs bitme noktasına geldi. Bundan sonra tekrar kafayı kaldırır mı aslında çok beklemiyoruz ama tabi ki olacak öksürük, aksırık, boğaz ağrısı şeklinde olacaktır” ifadelerini kullandı.

“Endişe verecek düzeyde hastanelerde yoğunluk olduğunu söyleyemeyiz”

Enfeksiyon vakalarının poliklinik ve acillerde hareketliliğe neden olmasıyla ilgili konuşan Prof. Dr. Tükek, “Abartıldığı kadar değil, çocuk aciller biraz yoğun, çocuk klinikleri yoğun. Birçok hastalığın bir araya gelmesiyle tabi korona virüs de hafızalarımızda hala tazeyken insanlar biraz panik oluyor, hastanelere başvuruyor. Şu anda çok fazla endişe verecek düzeyde hastanelerde özellikle acillerde yoğunluk olduğunu söyleyemeyiz. Aynı yoğunluğun daha fazlasını aslında geçtiğimiz dönemlerde görüyorduk. Şu anda öyle ciddi bir tehdit altında olduğumuzu söylemeyiz zaten 1 ay da geçti. Bundan sonra bir miktar korona virüs ve influenzada bir artış olacak, onu da bekliyoruz zaten” derken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın tek bir kit ile influenza A, influenza B, Covid-19 ve RSV’ye bakılacağını açıklamasıyla ilgili ise “Biz de zaten böyle bir kit olursa çok iyi olur diye düşünüyorduk. Neden, çünkü hasta geliyor korona virüs testi yapıyorsunuz çoğunlukla negatif çıkıyor bu kişiler başka virüs enfeksiyonu ama ne ” dedi.

Velilere çok daha önemli iş düşüyor”

Çocuklarda artan solunum yolu rahatsızlıklarına yönelik tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Tükek sözlerini şöyle sürdürdü: “Korona virüsten çıktığımız için aileler endişe ediyor doğal olarak okullarda kalabalık ortamlarda çok hızla yayılan da bir virüs. Çocuklar karşı karşıya gelse, birbirine sarılsa bulaştırabilirler. Dolayısıyla böyle devamsızlıklar olacaktır tabi Milli Eğitim Bakanlığı buna yönelik tedbir almıştır. İmmün sistemi, beslenmesi iyi olan herhangi bir kronik rahatsızlığı olmayan çocuklar nispeten zaten ayakta atlatıyorlar. Dolayısıyla onların birkaç gün istirahat etmesi, sıvılarını almaları, soğuktan kendilerini korumaları, hijyene dikkat etmeleri zaten bunlar yeterli. Kronik hastalığı olan grup Allah’tan çocukluk çağında çok fazla yok ama rahatsızlığı olan bu gruba biraz daha özel dikkat edilmesi gerekiyor. Velilere çok daha önemli iş düşüyor. Bize başvurular çocuklarda, yetişkinlerde bir miktar arttı. Ama öyle aşırı bir yoğunluktan bahsedemeyiz. Etraf hastanelerde de aynı şekilde bu döneme özgü bir yoğunluk var daha da artacaktır. Biz aralık ocak gibi bu yoğunluğu daha fazla görüyoruz. Özellikle gribal enfeksiyon dediğimiz dönemde ama şu anda öyle panik yapacak düzeyde değil”

“Aşırı vitamin almanın hiçbir faydası yok, zararı var”

Bilinçsiz takviye gıda, bitkisel çay ve antibiyotik tüketimi ile ilgili uyaran Prof. Dr. Tükek açıklamalarına şöyle devam etti:

“Önerilen hekim kontrolü, sağlıkçı otoritenin kontrolü altında bu tip şeylerin kullanılması çünkü bizim dışarıdan tavsiye üzerine kullanılan bitkisel çaylardan zehirlenip karaciğer ve böbrek yetmezliğine giren çok hastamız var. Biz bilmediğiniz, daha önce kullanmadığınız, test edilmemiş hiçbir şekilde garanti altına alınmamış hiçbir bitki çayını, bitkisel şeyleri kullanmayın diyoruz. Bitkisel olduğu imajıyla bir miktar güven oluyor ama hayır, güvende olmamaları gerekiyor çünkü en fazla toksin bitkilerde var. Takviye edici gıdalar, eskiden beri bilinen kullanılan tabi faydası ispatlanmış gıdalar var onları bu dönemlerde tüketmek faydalı olabilir. Aşırı vitamin almanın hiçbir faydası yok, zararı var çünkü toksik etkileri var. Hastalığın hemen başlangıcında antibiyotik verirseniz sizin vücudunuzdaki yararlı bakterileri de öldürmüş olacağınız için aslında vücudu tamamen savunmasız bırakmış oluyorsunuz. Enfeksiyon etkeni virüse karşı bunun hiçbir faydası olmuyor. Dolayısıyla mutlaka bir sağlıkçının gözetiminde antibiyotik kullanmak gerekiyor”

Hasibe Karadağ - Ozan Buğra Koşar
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ole Gunnar Solskjaer: "Tüm maçları kupa finali gibi oynamamız lazım" Beşiktaş Teknik Direktörü Ole Gunnar Solskjaer, "Üstümüzdeki takımlara yavaş yavaş yaklaşmamız lazım ve bu da ligde derbi haricindeki maçlarda daha iyi olmaktan geçer. Galatasaray ve Fenerbahçe ile oynayacağımız derbilerin kendi havası olur ama diğer tüm maçları kupa finali gibi oynamamız lazım" dedi. Beşiktaş Teknik Direktörü Ole Gunnar Solskjaer, kulübün Youtube hesabına açıklamalarda bulundu. Norveçli teknik adam, siyah-beyazlı kulüpteki izlenimleri, Türk futbolu hakkındaki görüşleri, çalışma prensipleri, altyapı, sezonun kalan bölümü ve birçok konuya dair görüşlerini paylaştı. "Beşiktaş taraftarları, kulüple inanılmaz derecede bağlı ve tutkulu" Beşiktaşlı taraftarların kulübe tutkuyla bağlandığını vurgulayan Solskjaer, "Türk oyuncular, Brezilyalılar, Arjantinliler, Norveçliler; hepsinde büyük bir tutku var. Ve tabii ki Beşiktaş’ta da aynı şeyi hissediyoruz. Oyuncularımızın sahip olması gereken değerleri ve karakteristik özellikleri önemsiyoruz. Benim için buraya gelmek, çalışma temposu, sıkı çalışma, doğru şekilde oynama, saygı ve onur gibi önemli unsurları beraberinde getirdi. Ama ilk izlenimim şu oldu: Türk insanı, özellikle de Beşiktaş taraftarları, kulüple inanılmaz derecede bağlı ve tutkulu. Bu çok önemli çünkü oyuncular, taraftarlar ve kulüp bir bütün olmalı. Hepimizin ortak bir hedefi, ortak değerleri olmalı. Böylece hep birlikte ileriye bakabiliriz" diye konuştu. "Ligin seviyesini biraz daha yukarı çıkarmamız gerekiyor" Solskjaer, Türk takımlarının bu sezon Avrupa’da aldığı sonuçlar ve Türk futboluyla ilgili görüşlerini şu sözlerle aktardı: "Yüksek tempo, hız çok önemli. Açıkçası bu konuda etkilendim. Gerçekten güçlü, iri ve atletik oyuncular var. Eğer lig seviyelerini karşılaştırırsanız, örneğin Norveç ya da Danimarka ligleriyle, orada daha genç oyuncular var. Ama burada daha olgun oyuncular var. Diğer ligler daha gelişim odaklı, burada ise fiziksel olarak daha güçlü ve deneyimli oyuncular var. Twente’ye kaybettik, Galatasaray AZ Alkmaar’a yenildi, Rangers Fenerbahçe’yi yendi. Bu biraz bizim için bir uyarı oldu. Seviyemizi yükseltmemiz gerektiğini gösterdi. Ben buradayım çünkü öncelikle Beşiktaş’a yardım etmek istiyorum ama aynı zamanda Türk futbolunu da tanıtmak ve olumlu bir katkı sağlamak istiyorum. Türk futboluna her zaman büyük saygı duydum. Ligin seviyesini biraz daha yukarı çıkarmamız gerekiyor." "Tüm maçları kupa finali gibi oynamamız lazım" Trendyol Süper Lig’in 29. haftasında derbide Galatasaray’ı konuk edecek Beşiktaş’ta Teknik Direktör Ole Gunnar Solskjaer, futbol anlayışı ve sezon kalan bölümüyle ilgili, "Biliyorsunuz, şu an ve son 3-4 sezondur zirveden fazlasıyla uzak kaldık. Daha önce de söylediğim gibi gerçekçi olmamız lazım. Adım adım gitmeliyiz. Umarım beklediğimizin aksine 2-3-4 engel birden aşabiliriz. Daha iyi, rekabetçi, daha iyi futbol oynayan, performans gösteren bir takım olmak istiyoruz. Biz gelişmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Benim kendi temel değerlerim ve fikirlerim var. Bu lige daha uyumlu olacak taktiksel bir konuyu değiştirebilirsiniz. Burada çok fazla kontra atak futbolu oynanıyor. Geride savunma yapan, kontra atak oynayan, duran toptan ve konta ataktan gol atan takımlar var. Bu takımları bozmanın ve fırsatlar oluşturmanın yollarını bulmak gerekiyor. Son 2 ayda felsefemi ciddi şekilde değiştirmemi gerektiren bir şey göremedim. Her seferinde bir şey değiştirmemiz gerekirse buna hazır olmam gerektiğini öğrendim. Mesela altyapıdan aniden bir oyuncu çıkarsa farklı bir oyun oynamamız gerekebilir veya bir transfer durumu olursa ve bu oyuncuyu kesin almalıyız dediğimiz bir durum olursa ve bu futbolcunun takımı çok daha iyi olacağını düşünürsek taktiksel olarak bir şeyler değiştirilebilir. Üstümüzdeki takımlara yavaş yavaş yaklaşmamız lazım ve bu da ligde derbi haricindeki maçlarda daha iyi olmaktan geçer. Derbilerin kendi havası olur Galatasaray, Fenerbahçe ve bizim aramızdaki maçlarda özellikle; ama diğer tüm maçları kupa finali gibi oynamamız lazım" değerlendirmesini yaptı. "Umuyoruz ki heyecan verici futbol izletebiliriz" Akademiye yatırım yapılması gerektiğini aktaran 52 yaşındaki teknik adam, "Daha iyi hocalar olursak, futbolcu izleme işini daha iyi olursa ve oyuncularımız çalıştıkları her gün daha iyi çalışır ve A Takıma gelmeye hazır olursa harika olur. İstediğimiz şey de bu. Takımımızda bu şekilde mümkün olduğunca altyapı oyuncusu olur. Ve takımın da temeli olur. Türkiye’de U19 takımından sonra direkt A takım geliyor. Bu aradaki boşluk çok büyük. Bazı oyuncular, örneğin Mustafa ve Semih bu geçişi direk yapabilirler ama bazı oyuncuların hazır olmaları için bu aradaki boşluğu doldurmaya ihtiyaçları var. Bunu nasıl yapacağız? Oyuncuları kiralık olarak gönderebileceğimiz kulüplerle mi anlaşmalıyız? Bu çok çok önemli bir konu. Umuyorum ki çok daha iyi şekilde yapılandıracak ve organize edeceğiz. Sonrasında da umuyorum ki takımın temelini altyapıdan oluşturacağız. Tabii ki genç, yaşlı, tecrübeli, Türk ve yabancı dengesini de kuracağız. Futbol harika bir spor. Roma’ya ulaşmanın tek bir yolu yok, Roma’ya çıkan birçok yol var. Bazıları kontra atak oynarken, bazıları tiki taka oynar. Bizim kulüp değerlerimiz var ve çok çalışıyoruz. En çalışkan oyuncusu olmak tamamen maliyetsiz bir şey, tamamen bedava. Bu şekilde oyuncular bulmak zorundayız. Başkanlarından daha fazla ve iyi idman yapmak tamamen maliyetsiz bir şey. Hücum oynayan, hızlı Beşiktaş haline dönüştürebiliriz. Taraftarımız bunu görmek istiyor biliyoruz. Bütün hafta çalışıp cumartesi günü stada geldiğinizde heyecan verici futbol izlemek istersiniz. Umuyoruz insanlara bunu verebiliriz" ifadelerini kullandı. "Benim hiçbir oyuncum kenarda oturup surat asamaz" Futbol kariyerinde birçok kez yedek oturduğunu hatırlatan Solskjaer, oyuncuların kendisini hazır tutması gerektiğini şu sözlerle paylaştı: "Eğer bir canavar gibi antrenman yaparsan, sahada da bir canavar gibi oynarsın. Ben de ‘tamam şu an oynamıyorum ama gerçekten çok sıkı çalışmalıyım. Çünkü hazır olmalıyım’ diye düşündüm. O yeteneği en üst seviyeye çıkarmak için her gün fazladan çalışmalısın. Eğer oynamıyorsan, bu bir sonraki gün daha diri ve daha iyi idman yapman gerektiği anlamına gelir. Eğer ilk 11’de değilsen, ‘Tamam, oyuna girdiğimde hazır olacağım’ diye düşünmelisin. Ben de sahada olmadığım zaman rakipler yoruldu, ben şimdi oyuna giriyorum, 30 dakikam var ve onlar problem çıkaracağım’ diye düşünürdüm. İşte oyuncularımızın da bu mentaliteye sahip olmasını istiyoruz. Benim hiçbir oyuncum kenarda oturup surat asamaz. Oyuna girip kötü bir yedek olamaz. Dünyada belki de yedek kulübesinden oyuna en çok giren oyunculardan biriyim. Bu yüzden kötü bir tavrı asla kabul etmem. Sadece hazır olan oyuncuları kabul ederim." "Boşa harcayacak paramız yok" Ole Gunnar Solskjaer, ’İdeal dünya standardında transfer süreci olacak mı?’ sorusuna ise, "Her gün mümkün olduğunca sıkı çalışıyoruz. Olabildiğince doğru kararlar almaya odaklanıyoruz. Boşa harcayacak paramız yok. Finansal durumun mükemmel olmadığını biliyoruz. Bu yüzden akıllı hareket etmeliyiz. Her taşın altına bakmalı, parayı en verimli şekilde nereye harcayabileceğimizi belirlemeliyiz. Bu yüzden transfer süreci ve oyuncu seçimi çok titiz olmalı. Oyuncuları detaylıca izlemeli, mümkünse canlı olarak takip etmeli, hatta onlarla birebir konuşmalıyız. Doğru karaktere sahipler mi? Antrenman kültürüne ve takım dinamiğine uyum sağlayabilirler mi? Diğer oyuncularla iyi bir uyum yakalayabilirler mi? Bütün bunları dikkatlice değerlendirerek bir denge kurmalıyız" yanıtını verdi.