DÜNYA - 15 Kasım 2020 Pazar 12:17

Prof. Dr. Stefan Hockertz: 'İnsanlar gen teknolojisiyle değişikliğe maruz kalabilir'

A
A
A
Prof. Dr. Stefan Hockertz: 'İnsanlar gen teknolojisiyle değişikliğe maruz kalabilir'

Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, korona virüse karşı geliştirilen aşıların insanları gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe maruz bırakabileceğini söyledi.

Biyolog, immünolog, toksikolog ve farmakolog Prof. Dr. Stefan Hockertz, dünyanın nefesini tutarak beklediği korona virüs aşısı hakkında açıklamalarda bulundu. 30 seneden fazla bir zamandan beri kendini aşı araştırmalarına adamış bir bilim adamı olarak bütün prosedürlerin harfiyen uygulandığı bir aşı için en az 8, hatta 10 seneye ihtiyaç olduğunu belirten Hockertz, öncelikle tarihte geliştirilen birçok aşının insanlığa sağladığı faydaların saymakla bitirilemeyeceğini ve genel manada aşılara yaklaşımının pozitif olduğunu ifade etti. Tamamen yeni bir aşılama stratejisine geçilmesine karar verildiğini söyleyen Hockertz, “Korona salgınında şimdi ne planlanıyor? Bu çok önemli bir konu ve medyada bu husus üzerinde bence çok az tartışma yapılıyor. Aşı şirketleri, serbest mRNA hücrelerinin yani serbest genetik hücrelerin taşıyıcı madde üzerinden küçük mini parçacıklar aracılığıyla hücrelerimize doğrudan eklenmesi ve sonra hücrelerimizin analiz edilmesini planlıyor. Bu da insanların net bir şekilde gen teknolojisi vasıtasıyla bir değişikliğe uğratılması manasına geliyor. Biz, vücuda zerk edilen bu virüsün genetik materyalinin hangi hücrelere gittiğini bilmiyoruz. Buradaki analiz işleminin ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Okumayı (analizi) durdurmanın hiçbir yolu yok. Ayrıca bu genetik materyalin virüsün genetik materyalinin neresine yerleşeceği hususunda da herhangi bilgimiz mevcut değil” dedi.

Özellikle bu genetik materyalin germ hücrelerine, yani kadınların yumurta hücrelerine veya erkeklerin sperm hücrelerine de yerleşip yerleşmediğini ve dolayısıyla böylece genetik miras bırakma yoluyla gelecek nesillere miras olarak aktarılıp aktarılmadığının bilinmediğini söyleyen Hockertz, “Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Çünkü insan genomunu değiştirmek için böyle bir genetik aşılama daha önce hiç yapılmamıştı. Biraz evvel özetlediğim ve bilmediğimiz mevzuların normalde seneler sürecek ciddi ilmî çalışmalarla aydınlatılmasını arzu ediyorum ancak maalesef etrafımda böyle bir isteği göremiyorum” diye konuştu.

“Gen bazlı aşılar insanlık için çok tehlikeli”
Robert Koch Enstitüsü Aşılama Daimi Komitesinin bütün aşı tavsiyelerinin yaklaşık yarısını son derece faydalı bulduğunu, kesinlikle aşı muhalifi bir epidemiyolog olarak algılanmak istemediğinin altını çizen enfeksiyon epidemiyolojisi ve mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Sucharit Bhakdi, dünyanın merakla beklediği korona aşısı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bhakdi, “Yeni mRNA’lı aşı, olabilecek en tehlikeli aşılardan biri. Bu aşı için klinik deneylere müsaade edilmesi bana göre suçtur. Bunun sebebini size daha iyi anlaşılabilmesi için çeşitli benzetmelerle şu şekilde açıklayabilirim; bir virüsün parçası ya da o virüs sizin hücrenizde üretilir ve onun çöpleri (atıkları) sürekli olarak dışarı atılır, yani kapının önüne konur. Katil (tabii öldürücü) olarak nitelediğimiz lenfositler kendi hücrelerini öldürmek üzere bu atıklara saldırır. Böylece virüs fabrikası kapanacaktır. Ve bu mRNA, virüs geni için bir nevi minicik bir eldir. İşte bu mRNA, virüsün kapıyı açabilmek için ihtiyaç duyduğu eli olan bir koldan başka bir şey değildir. Bu mRNA, sizin vücudunuza iğne yoluyla zerk edilirse sizin hücreniz tarafından kabul edilir. İlaç endüstrisi ve araştırmacılar, bu mRNA’yı hücrelerinizin rahatlıkla kabullenebilmesi için gerektiği şekilde hazırladı. Ancak bu mRNA’ların sizin hangi hücreleriniz tarafından kabul edileceğini ve vücudunuzun neresine yerleşeceğini bilemiyoruz, hiç kimse bilmiyor. Çünkü bu mRNA’ların nereye gideceği meçhul. Evet, bu mRNA’lar sizin kaslarınıza zerk edilecek ve hepimizin malumudur ki, bu mRNA’lar orada durmayacak. Burada bir paketteki milyarlarca mRNA’dan bahsediyoruz. Elbette bunlardan bir kısmı zerk edildikleri kasta kalabilir ancak büyük bir bölümü de vücudunuzun başka yerlerine gidecektir. Karaciğerinize, beyninize ya da bambaşka bir organınıza. Onu bilemiyoruz” dedi.

mRNA’ları kabul eden hücrelerin bu minicik eli olan minicik kolları imal etmeye başladığını ifade eden Bhakdi, “Bu imalatın bağışıklık sistemi tarafından kabul edilebilir olması gerekmektedir. Sizin hücreleriniz elbette ancak yeteri kadar düşman varsa kendini antikor oluşturmaya mecbur hisseder. Bu durumda aşının son derece güçlü olması şarttır. Ayrıca sizin hücrelerinizin de çok fazla miktarda minicik eli olan minicik kollardan imal etmesi gerekir. Aksi takdirde yeteri kadar antikor üretemezler. Aşı üreten firmaların iddiasına göre bu işlem, hayvan deneylerinde başarıya ulaşmış. Bu da demek oluyor ki, onlar bu mRNA ile bazı deney hayvanlarını aşılamış ve bu hayvanlar da antikor oluşturmuş. Bu sebeple ‘Biz bunu başarmak için insanlarda da denemeliyiz’ diyorlar. Ancak tam da burada belirtmeliyim ki; ‘Biz bu işi becereceğiz’ iddiası çok tehlikeli. Çünkü ‘Şundan emin misiniz?’ diye sormak gerekir; yeteri kadar minicik eli olan minicik kol üretseniz bile sizin bağışıklık sisteminizin kâfi miktarda antikor üreteceğini nereden biliyorsunuz? Yeterli miktarda çöp üreteceğinizden ve bu çöplerin katil lenfositler tarafından öldürüleceğinden emin misiniz? Ben bunun cevabını bilmiyorum ama bir tahminim var. Şayet böyle bir şey olursa sizin katil lenfositleriniz, üretici hücrelerinize saldırabilir. Yani virüsü üreten kendi hücreleriniz saldırıya uğrayabilir. RNA bir gendir ve antijen (protein) için kodlanmıştır” şeklinde konuştu.

Katil lenfositlerin bu çöpü imal eden hücrelere saldıracağını belirten Bhakdi, “Hücreleriniz çöp imal ediyor, çünkü onlar virüsün genini aldıkları için antijenini (proteinini) üretiyor. Bu bir otoimmün (öz bağışık) reaksiyondur. Bunun nasıl olacağını kimse bilmiyor. Böyle bir şey olursa bizi nasıl sürprizlerin beklediğini tahmin bile edemeyiz. Bu söylediklerim aşırı derecede fazla önem arz ediyor. Şahsen kimseyle kavga etmek istemiyorum. Lothar H. Wieler (Robert Koch Enstitüsü Başkanı, veteriner hekim) ve Christian Drosten (Alman hükûmetinin korona danışmanı, virolog) ile bu konuda ilmî münazarada bulunmak ve onlara ‘Biraz evvel anlattıklarımı hiç düşündünüz mü?’ diye sormak isterdim. Şayet böyle bir şeyi düşünmediklerini söylerlerse bunu bilerek mi düşünmek istemediklerini merak eder, yine bunun da sebebini sorardım. Bu yapılmazsa büyük bir felaketle karşılaşma ihtimalimiz var. Bu durumda bu aşının denendiği insanlara kobay diyebiliriz. Onlar en azından maymunlar üzerinde bunu deneyebilirdi. Şu ana kadar yüzlerce insan deney maksatlı olarak bu aşıyı vuruldu ve onlara bu mRNA’lar zerk edildi. Şunu söyleyebilirim ki, bu aşıların yan etkileri bilinmiyor. Ayrıca size şunu söyleme cüretini kendimde buluyorum; bunun eğitimini alıp seneler boyunca bu işle uğraşan, enfeksiyon epidemiyolojisi dersi veren ender insanlardanım. Herkesin oturup bu konuyu detaylı bir şekilde düşünmesi şart. Ayrıca bunları söylerken yalnız olmadığımdan eminim. Şunu da belirtmeliyim ki, her söylediğimde kesinlikle haklı olduğumu iddia etmiyorum. Ancak bu konunun acilen ilmî çerçevede tartışılmasını istiyorum. Çünkü bu kadar önemli bir husustaki belirsizliklerin ve insanların kafasındaki soru işaretlerinin bir an evvel giderilmesi gerekiyor” dedi.

Mücahit Karmış

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Büyükşehir’den Deprem ve Depremin İnşaat Sektörüne Etkileri çalıştayı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 6 Şubat depremi sonrası kentin dirençli olması amacıyla alınacak kararlar için hazırlanacak yol haritasının belirlenmesi kapsamında “Deprem ve Depremin İnşaat Sektörüne Etkileri” konulu çalıştay düzenlendi. Kahramanmaraş merkezli şiddetli depremlerden etkilenen illerden biri olan Gazi şehirde yeniden imar, mevcut yapı stoklarının yenilenmesi, yürütülecek çalışmalar, deprem eksenli yeni yasal düzenlemeler hakkında fikir alışverişi yapılması amacıyla Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen çalıştaya kamu kurumları temsilcileri, ilgili odalar ve sektör temsilcileri katıldı. İlgili odalar, kurumlar ve sektör temsilcilerinin konuşmaları ve fikir beyanlarının ardından Gaziantep Valiliği öncülüğünde bütün çalıştan katılımcılarının temsilcileriyle oluşacak çalışma gurubuyla ortak bir iş birliği protokolü için karar kılındı. Protokol ile kentsel dönüşüm ve dirençli şehir için yapılacak çalışmalar hakkında ortak akılla çalışma yürütülecek. Genel Sekreter Cihan, çalıştay katılımcılarını bilgilendirdi Çalıştayda Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sezer Cihan dirençli şehirler konu başlığında sunum yaptı. Sunumda Gaziantep’in ekonomi, yönetişim, toplum, çevre ve güvenli şehir ana başlığında durumu ve Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Genel Sekreter Cihan, çalışmalar hakkında konuştu. Güçlü yerel ekonomi, doğal afetlere hazırlık gibi konularda yapılacaklara değinen Sezer Cihan, sunumun devamında kentti ilgilendiren eylem planları olmak üzere Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı master planlarını aktardı. Çalıştayın hedefi fikir birliği Çalıştay ile katılımcıların ortak fikirleri alınarak yeniden imar edilecek İslahiye ve Nurdağı’nda yapılacak çalışmalar, kent merkezinde yürütülecek projeler ve vatandaşlardan gelen taleplerin değerlendirilerek atılacak adımlar hakkında fikir birliği yapılması planlanıyor. “Yaşanan sorunlara karşı çözme kapasitesini arttırmak gerekiyor” Programda konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise katılımcılık ve kapsayıcılığın Büyükşehir Belediyesi için önemine vurgu yaparak, “İyi bir planlama, iyi bir sonuca gitme ve günün sonunda vatandaş memnuniyetini kazanarak şehrin yaşam kalitesini iyileştirirken, yaşanan sorunlara karşı çözme kapasitesini arttırmak gerekiyor. OECD Şampiyon Şehir olurken katılım ve kapsayıcılıkla baktık. Kimseyi geride bırakmadan kim ne söylüyor, kim ne söylemek istiyorsa bunu dinleyerek şehir için doğru yöntemle en kısa sürede şehrin sorunlarının çözümünü ve sorun çözme kapasitesini arttırmamız gerekiyor” dedi. “Vatandaşında rızasını aldığımızda bu dönüşüm toplumsal ve zihinsel dönüşüme geçecek” Başkan Fatma Şahin, çalıştayın sonundaki konuşmasında sonuçların 3 başlıkta toplandığını belirterek, “Burada denetleme sistemi çok mühim. Bugün konuşulanları hızlı bir şekilde taslak haline oluşturup, olabilirleri tamamlayıp meclisimize getireceğiz. Bu genel görüş ve önerileri değerlendireceğiz. Bu bir süreç. Çalışan sistemi daha da hızlandırdığımızda, üzerine yeniden konuştuğumuzda bu hızlandıracak. Burada konuşulanların hayata geçirilmesi için oluşturulacak komisyonla hemen harekete geçerek yapılacak protokolün altlığını oluşturalım. Valimizin başkanlığında hızlıca hareket ederek kimin ne yapacağını belirleyip, yapı stokumuzdaki riskli alanları belirleyip bu kısımda da tamamlamaları halledeceğiz. Vatandaşında rızasını aldığımızda bu dönüşüm toplumsal ve zihinsel dönüşüme geçecek. Çıkan çıktılarla çalışmalarımızı yapıp, çalıştayımızın sonuçlarını alalım ve buna göre hareket edelim” ifadelerini kullandı. Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz ise konuşmasında afetlerden ders çıkarmak gerektiğini, hızlı hareket karar alınmanın önemine vurgu yaparak, “Buradan çıkacak güzel fikirlerin icraate dökülmesi gerek. Cumhurbaşkanı’nın da çok sevdiğim ve önemsediğim bir lafı var. ‘Yatay mimariden yana olduk’ diyor. Bende yatay mimariden ve emsal artışının çok fazla yararlı olmadığına bir hukukçu gözüyle bakıyorum” ifadelerine yer verdi. Şahinbey Belediyesi Başkan Yardımcısı Cuma Güzel’de konuşmasında her bilgiyi değerlendirdiklerini aktararak, “Odalardan gelen fikirleri değerlendirmeme şansımız yok. Bu depremi hepimiz yaşadık. Akla gelmeyecek bir afet yaşadık ve birlikte büyük bir mücadele ve hizmet verdik” diye konuştu. Gaziantep Mimarlar Odası Başkanı Mustafa Büyükuncu yaptığı sunumda mimari anlamda yapılması gerekenler, deprem sonrası görünen olumsuzluklar ve yapılacak yeni çalışmalar hakkında konuştu. Konuşmasında ayrıca Başkan Büyükuncu yeni imar yolları için Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve ekibine teşekkür etti. Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez ise, söz alarak sektör bazında yaşanan sıkıntılara değindi. Konuşmasında yeni yapılacak çalışmalar hakkında görüş belirtirken ortak çalışmalara destek verilebileceğini iletti.
Elazığ Öğretmen adaylarına ‘kadına yönelik şiddetle mücadele’ semineri verildi Elazığ’da Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretmen adaylarına yönelik ’kadına yönelik şiddetle mücadele’ ve ’erken yaşta ve zorla evliliklerle mücadele’ semineri verildi. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) koordinasyonunda İl Emniyet Müdürlüğü, Fırat Üniversitesi, Elazığ Barosu ve İl Müftülüğünün katkılarıyla Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretmen adaylarına yönelik seminer düzenlendi. Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi konferans salonunda düzenlenen seminerde sinevizyon gösterimi destekli kadına yönelik şiddetle mücadele ve erken yaşta ve zorla evlilikler ile mücadele konuları hakkında sunumlar gerçekleştirildi. Seminerde, şiddetin tanımı, türleri, yaygınlığı, şiddet mağduru kadınlara sunulan hizmetler, aile içi şiddetle mücadelede yasal mevzuat, erken yaşta ve zorla evliliklerde yasal mevzuat ve tedbir kararları ve elektronik kelepçe konuları anlatıldı. Öte yandan kolluk kuvvetleri tarafından Kadın Destek Uygulaması (KADES) ile Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planı ve 6284 sayılı kanun ile ilgili bilgilendirmelerde bulunarak broşür dağıttı. Kadına yönelik şiddetin her türlüsünü önlemek için çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Elazığ Aile ve Sosyal Hizmetler il Müdürü Ömer Faruk Ergün," Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız himayesinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğümüz himayesinde ’Şiddete Sıfır Tolerans İlkesi’’ ile koruyucu ve önleyici çalışmalar yürütülmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Elazığ il müdürlüğü olarak paydaş kurumlarımız ile eğitim ve farkındalık çalışmalarımız devam ediyor. İlimiz 2021-2025 yılları Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Planı çerçevesinde bugün de Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğretmen adaylarımız ile bir araya gelerek Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Erken Yaşta ve Zorla Evlilikler ile Mücadele konularında bilgilendirmelerde bulunduk. Kadına yönelik şiddetin her türlüsünü önlemek amacıyla bu kapsamda çalışmalarımızı yürütüyoruz” dedi. Fırat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Fırat Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahar Demirel ise öğretmen adaylarının kadına yönelik şiddet konusunda bilinçli olmasının gelecek nesillerin yetişmesi noktasında oldukça önemli olduğunu kaydetti.
Erzurum Erzurum’da kaçak göçmen operasyonu: 13 kaçak göçmen yakalandı Erzurum Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda 13 kaçak göçmen yakalandı. Edinilen bilgiye göre, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğümüzce göçmen kaçakçılığı suçunun men ve takibine yönelik yapılan araştırmalarda şüphelilerin, kaçak göçmenleri sınır illerden alarak Erzurum iline getirdiği ve buradan da batı illerine sevk ettiğine dair bilgiler edinilmesi üzerine başlatılan “planlı çalışma” neticesinde farklı tarihlerde yapılan ara yakalamalarda toplamda 13 kaçak göçmen yakalandı. Olaylarda kullanılan 1 araca el konulurken kaçak göçmenlerin batı illerine sevkini düzenleyen toplamda 5 şahsa göçmen kaçakçılığı suçundan adli işlem yapıldı. Göçmen kaçakçılığı organizatörlüğünü yöneten şahıslara yönelik farklı zamanlarda yapılan operasyon sonucu 1’i Türk, 3’ü Afganistan vatandaşı olmak üzere toplam 4 şüpheli yakalanarak gözaltına alınıp adli işlemlere başlanıldı. Tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edilen şahıslardan biri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, diğer üç şahıs tutuklanarak cezaevine teslim edildi. Suç organizasyonunda faaliyet gösterdiği tespit edilen bir firari şahsın yakalanması için çalışmaların devam ettiği belirtildi. Ayrıca yapılan diğer planlı çalışmada 4 kaçak göçmen yakalandı. Bu olayın organizatörü olarak tespit edilen 3’ü Türk, 2’si Afganistan uyruklu olmak üzere toplam 5 şahıs yapılan eş zamanlı operasyonda yakalanarak haklarında gerekli adli işlemler başlatıldı.