SAĞLIK - 23 Şubat 2019 Cumartesi 13:54

Prof. Dr. Emel Canbay: 'Karnı şişti denilerek ölmesi beklenen hastaların yüzde 60'ı yaşayabilir'

A
A
A
Prof. Dr. Emel Canbay: 'Karnı şişti denilerek ölmesi beklenen hastaların yüzde 60'ı yaşayabilir'

Prof. Dr. Emel Canbay, halk arasında "Karnı şişti" yada "Karnına yayıldı" denilerek ölmesi beklenen hastaların 'sıcak kemoterapi' tedavisiyle yüzde 60'ının hayata geri döndüğünü söyledi.

Prof. Dr. Emel Canbay, Türkiye'de az bilinen ama özellikle kanser hastalığında yaşam süresini yüzde 50 oranında arttırdığı kaydedilen 'sıcak kemoterapi' tedavisi ile ilgili açıklama yaptı. 

Apandisitten ya da kalın bağırsaktan başlayan kanserler karına yayıldığında uygulanan 'sıcak kemoterapi' tedavisinin Türkiye'de de uygulanabildiğini belirten Prof. Dr. Canbay, "’Apandisitten başlayan ya da nadiren yumurtalıktan başlayan veya kalın bağırsak kanserinden karın içine yayılan ya da apandisitten-yumurtalığa, yumurtalıktan-apandisite atlayan bu tümörler karın içine anormal miktarda jelimsi kıvamda sıvı bırakmakta ve hastanın karnının şişliği hareketlerine engel olabilmektedir. Bu durumdaki hastalarda genellikle 'karnı şişti' diyerek ölümü beklenilmektedir. Ülkemizde de 'karnı şişti' ya da 'karnına yayıldı' denilen apandisit ve kalın bağırsak kanserlerinin yeni yaklaşım tedavileri yapılabilir hale geldi" dedi.

"Sıcak kemoterapi ile hastaların yüzde 60'ı hayata geri dönüyor" 

Prof. Dr. Emel Canbay, sıcak kemoterapinin apandisitten ya da kalın bağırsaktan başlayan kanserlerin ilerlemesi sonucu ölümü beklenilen hastaların tedavisinde ameliyat esnasında kullanılan bir yöntem olduğunu vurgulayan, "Tüm dünyadan yayınlanan sonuçlar gösteriyor ki; apandisit (ya da yumurtalık) kanserli hastalardaki (bunların adına psödomiksoma peritonei diyoruz) karın içine anormal litrelerce jelimsi sıvı salgılıyor ve bu hastaların tedavisinde yine en can alıcı noktası ameliyat kısmıdır. Arkasından eklenilen sıcak kemoterapi ile hastaların yüzde 60’ı hayata geri dönüyor" şeklinde konuştu.

"Sıcak kemoterapi terimi bu tedavinin en fazla ses getiren unsuru olarak gözükmektedir" 

Bu işlemin en can alıcı noktası ameliyat kısmı olduğunu yineleyen Prof. Dr. Canbay, "HİPEK, ameliyat ile kombine edilen tedavinin en önemli bileşeni olarak kabul edilmese de sıcak kemoterapi terimi bu tedavinin en fazla ses getiren unsuru olarak gözükmektedir. Birçok yabancı basın ve Türkiye’de de bazı hastaneler bu tedavi şeklini 'tedaviyi sıcak bir kemo banyosu' olarak duyururken bu yöntem ile fayda sağladığı bildirildi. Tüm Dünyada ve ülkemizde ‘sıcak kemoterapi’ olarak yayıldı" ifadelerini kullandı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Oluz Höyük kazıları 18 yıldır sürüyor Amasya’da 18 yıldır süren Oluz Höyük kazıları, 6 bin 500 yıl öncesine uzanan tarihe sahip höyüğün Hitit, Frig ve Pers medeniyetleri dönemlerinde inanç merkezi olarak kullanıldığını ortaya çıkardı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Kazılarda gördüğümüz büyük fotoğraf, Oluz Höyük dini bir merkez şeklinde değerlendirilmiş olmasıdır” dedi. Günümüzden 6 bin 500 yıl öncesine kadar uzanan tarihe sahip Oluz Höyük’te, Kalkolitik’ten başlayarak Erken Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Pers, Med, Helenistik Dönemleri ile Anadolu’ya ilk gelen Türk topluluklarının izleri görülüyor. Kazılar ‘Geleceğe Miras Projesi’ çerçevesinde ilerliyor Kazıların Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uyguladığı ‘Geleceğe Miras Projesi’ çerçevesinde ilerlediğine değinen İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dönmez, “Oluz Höyük, Hitit Dönemi’nden başlayarak Frig Dönemi’nde büyük bir ana tanrıça kutsal alanı olarak kullanılıyor. Pers Dönemi’nde de ateş kültüne evrilen bir dini çeşitlilik içinde. Ama geleneksel olarak dini özelliğini hiç kaybetmemiş bir merkezle karşı karşıyayız” diye konuştu. Pers Yolu Anadolu’da tek Kazılarda ortaya çıkan 2 bin 500 yıllık Pers Yolu’nun Anadolu’da tek, ünik bir eser olarak dikkat çektiğine değinen Dönmez, “Çok yakında Pers Yolu ile ilgili konservasyon çalışmalarımız başlayacak. Bununla ilgili projelerimizi hazırlıyoruz. Kutsal alanları ayağa kaldırarak burayı Amasya kültürünün, turizminin bir noktası yapmaya çalışacağız” şeklinde konuştu. “Oluz Höyük, Amasya turizmine önemli katkı sağlayacak” Kazı alanında incelemelerde bulunup bu yıl çıkarılan eserlerle ilgili detaylı bilgi edinen Amasya Valisi Önder Bakan da “Kültür ve Turizm Bakanlığımızın desteğiyle kazılar yakın zamanda daha iyi bir noktaya gelecek. Oluz Höyük, Amasya turizmine önemli katkı sağlayacaktır” açıklamasında bulundu. İncelemeye İl Kültür ve Turizm Müdürü Bilal Eken ile Amasya Müzesi Müdürü Celal Özdemir de katıldı.
Diyarbakır Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşmasında tanık çoban dinlendi Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle yargılandığı davanın ikinci duruşmasında çoban Ahmet Akgün tanık olarak dinlendi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın duruşmasında, adli gözlem odasında tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A’nın dinlenilmesinin ardından mahkeme başkanı tarafından bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin görüntünün izleneceği belirtildi. Bunun üzerine sanık avukatı Mustafa Demir söz alarak, "Celse arasında hukuksuz bir şekilde video geldi. Bu nedenle bu konuda işlem yapılmamasını talep ediyoruz" dedi. Mahkeme başkanı, söz konusu görüntünün Erhan Güran’ın evine taktırdığı kamera görüntüsü olduğunu, bir ihbar üzerine görüntünün Diyarbakır Barosu’na geldiğini ve baronun görüntüyü mahkemeye sunduğunu hatırlattı. Ortada bir muğlak durum kalmaması için görüntünün dosyaya eklediklerini ifade eden mahkeme başkanı, sanık avukatının talebinin reddine karar verdiklerini bildirdi. Duruşmada daha sonra Narin Güran’ın cansız bedeninin bulunduğu 8 Eylül’den bir gün önce Tavşantepe Mahallesi’nde amca Erhan Güran’ın evinin bahçesinde bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin kaydedilen görüntünün bir kısmı izlendi. Görüntünün ardından Tavşantepe Mahallesi’nde çobanlık yapan Ahmet Akgün (33) tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanının "Görüntüde yer alan kişi sen misin?" sorusu üzerine Akgün, görüntüde yer alan kişinin kendisi olduğunu söyledi. Mahkeme başkanının "Ahmet Bey sizi neden çağırdılar?" sorusuna Akgün, "Erhan ağabeyin evine beni çağırdılar. Bana, ’Sen de dışardasın, çobanlık yapıyorsun, bir şey gördün mü?’ dediler. Yabancı araba hiç görmedim" cevabını verdi. Mahkeme başkanının "Narin’i olay günü gördün mü?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, Narin’i görmediğini öne sürdü. Mahkeme başkanının "Sana neden inanmıyorlar, seni arka tarafa çektiler, ne yaptılar?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, "Bana vurdular. Karnım direğe çarptı. Gömleğimi yırttılar" diyerek ağladı. Mahkeme başkanının "Kız muhabbeti nedir?" sorusu üzerine ise Akgün, şöyle konuştu: "Kız görmedim. Enes’in (Narin’in ağabeyi) kızla birlikte olduğuna şahit olmadım. Namusum ve şerefim üzerine kimseyi görmedim. Ahırda bile kimseyi görmedim. Ahır zaten uzaktadır." Mahmeke başkanının "Enes’in kız getirdiğini gördün mü? Olaydan sonra kimse sana baskı yaptı mı?" şeklindeki sorularına Ahmet Akgün, "Görmedim" ve "Yok" şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanının "Seni neden çağırdılar?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, "Hayvanları otlatıyorum. Güran ailesinden bazıları bana ’gel’ dediler. Ben de hayvanların işlerini bitirdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp gittim. Ne için gittiğimi de bilmiyordum" ifadelerini kullandı. Başkanın "Savcıya bir şey söyleme diye tehdit ettiler mi?" sorusuna Ahmet Akgün, "Bana bir şey söylemediler" cevabını verdi. Savcının "Güranlarla alakalı bir iletişimin var mı, Salim, Yüksel, Enes ve Nevzat’ı tanıyor musun?" sorularına Ahmet Akgün, "Güranlarla bir işim yok. Köylümüz olduğu için tanıyorum" şeklinde cevap verdi. Savcının "Salim ile Nevzat’ın arası nasıldı?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın kardeş gibi olduklarını kaydetti. Savcının "Çağırdıklarında beni de döverler diye korktum’ demişsin" sözleri üzerine Akgün, "Erhan ağabeyler belki beni de döverler diye korktum. Çünkü kızları kaybolmuş diye" dedi. Savcının "Seni dövmek için kimler arkaya götürdü?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, şu ifadeleri kullandı: "Kurtuluş, Salih, Ömer ve Baran götürdü. Dövdüler. Ben ne ise doğru söylüyorum. Bir şey bilmiyorum. O günden sonra ben de çok üzüldüm. Yemek yiyemedim. Ben çoban olduğum için çok dolaşırım bölgede. Bir şey görüp görmediğimi soruyorlar." Savcının "Enes’i sana çok soruyorlar. Neden duymadım diyorsun? Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok geçiyor" sorusu üzerine Ahmet Akgün, "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum ki. Bana ’Enes’i gördün mü?’ diyorlar. Ben Enes’i nereden göreceğim. Sabah 06.00’da gidiyorum, akşam dönüyorum. Çobanım. Kimseye zararım olmaz” diye konuştu. Avukat Nahit Eren’in "Narin’in öldürüldüğü gün herhangi bir araç gördün mü? Hayvanları dereye götürdün mü?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, hayvanlarını dereye götürmediğini ve araç görmediğini öne sürdü. Eren’in "Toplantıda hakaret ve küfürleri duydun mu, sana edildi mi?" sorusuna Ahmet Akgün, "Hayır, bana böyle bir laf edilmedi" cevabını verdi. Eren’in "Aile, bir cinayetin sebebini sorguluyor. Sana hareketliliği soruyorlar. Başka bir adamı soruyorlar" sözleri üzerine Ahmet Akgün, "Hatırlamıyorum. Bilmiyorum" dedi. Eren’in "Kürtçe soru soruyor. Şerefsiz Enes diye söylemleri duydun mu?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, duymadığını iddia etti. Avukat Eren’in "Erhan elini masaya vuruyor, ’Biz bir şey duyduk. Biz onu buraya getireceğiz. Konuş eşeğin oğlu konuş’ dediler" sözleri üzerine Ahmet Akgün ağladı. Ahmet Akgün, "Okumam yazmam yok. Allah’ın fakir kuluyum. Bir şey bilmiyorum. Benden ne istiyorsunuz?" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanının "Neden sana soruyorlar, hakaret ediyorlar?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, "Gücüm yetmiyor. Allah hakkımızı bırakmasın" diye konuştu. Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş’ın "Suç duyurusunda bulundun mu?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, suç duyurusunda bulunmadığını aktardı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Enes Güran’ın "Benim ismimi kim orada kullandı? Hakkımda ne konuşmuşlar?" demesi üzerine Ahmet Akgün, "Bilmiyorum. O kadar insanın arasında sana neden iftira edeyim ki?" dedi. Tutuklu sanık Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu’nun "Adam veya kadın gördün mü?" sorusuna Ahmet Akgün, "Ben trafik polisi değilim ki kimlik sorayım. Kimseyi görmedim" cevabını verdi. Duruşmada daha sonra tanık olarak amca Erhan Güran’ın dinlenilmesine geçildi.