RAMAZAN - 05 Temmuz 2015 Pazar 09:12

Oruç tutamayan yaşlı veya hastalar ne yapmalı?

A
A
A
Oruç tutamayan yaşlı veya hastalar ne yapmalı?

Oruç tutamayan yaşlı veya hastalar ne yapmalı? İşte sorunun cevabı haberimizde.

Sual: Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya hasta ne yapar?
CEVAP
Çok yaşlanıp, ölene kadar Ramazan orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta oruç tutmaz. Fakir değilse tutamadığı gün kadar fidye verir. Bir hadis-i şerifte,(Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen hasta, fidye verir) buyuruluyor. (Nesaî)

Yaşlı olup oruç tutamayan ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, fakir değilse her günün orucu için fidye verir. Fakir ise fidye vermez, dua eder. Fidye olarak, her gün için bir fitre miktarı un verilir. Bir fitre miktarı un 1750 gramdır. Bir aylık oruç için 53 kg un vermek kâfidir. Yahut bunun kıymeti kadar altın, tutulamayan bir aylık orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi, başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hâle gelen hasta, tutamadığı oruçlarını kaza eder. (Nehr-ül-fâık)

Hastalık, yaşlılık gibi bir özürden dolayı ramazan orucunu tutamayan zenginin, bu durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet eder. Velisi de, onun tutamadığı her oruç için, fakire fidye verir. (Bedâyi)

Sual: Oruç tutamayan hasta fidyeyi ne zaman verir?
CEVAP
Ramazan ayı içinde veya bayramdan sonra da verebilir.

Bedenin zekâtı
Sual: Hasta olan oruç tutmaz mı?
CEVAP
Orucun birçok hastalığa faydalı olduğu açıklanmıştır. Hadis-i şerifte,(Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur) buyuruldu. (Beyhekî)

Oruç tutan vücudunu hastalıklardan korur. Bir hadis-i şerifte, (Sıhhate kavuşmak için oruç tutun!) buyuruldu. (Taberanî)

Oruca mâni olan hastalık çok azdır. Sâlih bir doktora sormadan, böyle bir doktor, (Senin oruç tutmaman gerekir) demedikçe veya orucun zarar verdiğini kendi tecrübesiyle anlamadıkça, orucu kazaya bırakmamalı! Salih olmayan doktorun sözüyle hareket edilmez. İlaç kullanan hastalar da, doktorun tavsiyesine uygun olarak ilaçların dozunu sahur ve iftara göre ayarlayarak oruçlarını tutabilirler.

Şeker hastası ve emzikli kadın

Sual: Şeker hastası ve hamile ve emzikli kadın oruç tutmayabilir mi?
CEVAP
Şeker hastalığı çeşitlidir. Salih bir doktor, oruç tutamaz demişse tutmaz, fidye verir. Hamile veya emzikli kadın, zayıf olursa oruç tutmayıp, iyi olunca kaza eder.

Bir kimse, oruç tutunca sağlığına zarar verip vermeyeceğini bilemeyebilir, çünkü oruç tutabilirim der, oruç tutar ve hastalığı artabilir. Tersine ben oruç tutamam der, hâlbuki oruç tutması ona iyi gelebilir. Bunun için hasta olanın, oruç tutacaksa da, tutmayacaksa da, salih bir doktora sorup onun tavsiyesine göre hareket etmesi gerekir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:

(Hasta, çocuğuna zarar gelmesinden korkan hamile kadın, oruca gücü yetmeyen ihtiyar, oruç tutarsa öleceğinden korkan çok zayıf kimse oruç tutmaz.) [Deylemi]

(Gebe ve emzikli kadına veya çocuğuna zarar gelecekse, oruç tutmaz.) [Buhari]

(Allahü teâlâ, gebe ve emzikli kadına oruç tutmamak için ruhsat vermiştir.) [Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

Sual: Hamile kadın, “Ramazanda oruç tutmamak haram olur” diyerek oruç tutuyor, kendini ve doğacak çocuğunu riske sokuyor. Riske sokması uygun mu?
CEVAP
Müslüman, salih ve uzman bir doktor, oruç tutma derse onun sözüne uyulur, kâfir veya fâsık bir doktorun sözü ile oruç bozulmaz.

Sual: Teyzemin böbreğinde taş olduğu için doktor devamlı su içmesi gerektiğini söylemiş. Eğer fidye vermesi gerekiyorsa ne kadar ve ne vermeli? Bu fidyeyi bana vermesi uygun olur mu?
CEVAP
Oruç tutamayacak kadar hasta ise 30 günlük Ramazan için 53 kg un verir. Yahut değerini altın olarak verir. Siz fakirseniz size de verebilir.

Sual: Kalb rahatsızlığım var. Normalde oruç tutabiliyorum. Kalb krizinden endişe ediyorum. Fidye verip, oruç tutmasam olur mu?
CEVAP
Oruç tutabilenin fidye vermesi caiz olmaz. Kalb hastalığında, göğüs üzerine nitroderm ihtiva eden bir ilaç [TTN] konur. Bu deriden içeriye emilir. Sağlam deriden içeri girdiği için orucu bozmaz. Kriz gelirse ağızdan alınan ilaçlar alınarak oruç bozulur. Yani tutabildiğiniz kadar oruç tutmalısınız.

Sual: Ramazanda rahatsızlık sebebiyle tutamadığım 10 günlük orucu kaza ederken, peş peşe mi tutmam gerekir?
CEVAP
Peş peşe tutmanız gerekmez, fırsat buldukça tutarsınız.

Sual: Düzenli olarak iğne kullanması gereken hasta, tutamadığı bu Ramazan oruçlarını nasıl ödemesi gerekir?
CEVAP
Bir aylık 53 kg un verir, yahut değeri kadar altın. Hasta zengin değilse bunu da vermez, dua eder.

Sual: Babam rahatsızlığı sebebiyle son iki yıla ait Ramazan-ı şerif orucunu tutamadı. Halen oruç tutamayacak durumda. Yaşı ilerlemiş olduğundan tekrar sıhhatine kavuşması şu an zor gözüküyor. Dinen zengindir. Ne yapması gerekir?
CEVAP
Oruç fidyesi verir, fakat iyi olduğu zaman, yine oruç tutması gerekir. Bir aylık oruç için 53 kg un vermesi gerekir, bir veya birkaç fakire verir.

Sual: Bir hasta, ilaç alarak orucunu bozsa, kefaret gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Çünkü dinimizin bildirdiği bir özürle, yani zaruretle oruç bozulunca yalnız kaza gerekir. Fakat basit bir şey için oruç bozulursa kefaret de gerekir.

Sual: Depresyon halinden şuursuz olarak oruç bozunca kefaret gerekir mi?
CEVAP
İmsak vaktinden sonra, ezan okunurken, ne yaptığınızı bilmeden orucu bozmuşsanız kaza gerekir. Eğer orucu bozduğunu biliyorsanız, kefaret gerekir. Anlattığınız depresyon halinden sanki şuursuz olarak bozduğunuz anlaşılmaktadır. Şuursuz bozulunca da kaza gerekir.

Sual: Morfinle dişini çektirdikten sonra, “orucum bozuldu” diye yiyip içene kefaret mi gerekir?
CEVAP
Kefaret gerekmez, kaza gerekir. Bir hastalık sebebiyle de iğne yapılınca oruç bozulur ve kaza lazım gelir. Oruç bozulduktan sonra yiyip içmek, kefaret gerektirmez.

Sual: Ramazanda oruç tutarken ağır hastalanan kimseye su vermek caiz midir?
CEVAP
Caizdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Oruçlu iken vefat edene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır.) [Deylemi]
Ramazan-ı şerif haricinde ölüm halindeki oruçlu hastalara, su vermek müstehaptır.

Sual: Bacağına ameliyatla protez takılan bir hastanın Ramazan ayı içerisinde göründüğü kadarı ile bir ağrısı ve sızısı olmadığı takdirde namaz kılıp oruç tutmasına engel teşkil eder mi?
CEVAP
Teşkil etmez. Ayakta kılamazsa oturarak kılar.

Sual: Ölüm hastası oruçlu kimseye zemzem vermek lazım mı?
CEVAP
Oruçlu ölmesi evladır.

Oruca dayanamayan

Sual: Açlığa veya susuzluğa dayanamadığı için kaza orucunu bozmak günah olur mu?
CEVAP
Gerçekten dayanamadığı için bozarsa günah olmaz.

Aldığı fidyeyi başkasına vermek
Sual: Bir fakir, aldığı oruç fidyelerini başka fakire verebilir mi?
CEVAP
Evet, verebilir.

Fidyesi verilen oruç

Sual: Ramazanda oruç tutamayan hasta, iyileşince kaza edecek olsa, yine de kaza ettiği oruçların fidyesini vermesi gerekir mi?
CEVAP
Hayır, kaza edecek olan, fidye vermez. Fidye verse de, iyileşince kaza etmesi gerekir.

Sual: Midesi tamamen alınan kimse, oruç tutabilir mi?
CEVAP
Doktorlar, oruç tutmasının sakıncası olmadığını söylüyorlar.

Kaynak: dinimizislam.com

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’da bağımlılıkla mücadelede kararlılık vurgusu Manisa Valisi Vahdettin Özkan, "Bağımlılıkla mücadelede en etkili yol; önleyici çalışmalar, bilinçlendirme faaliyetleri ve kurumlar arası güçlü iş birliğidir" dedi. Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Vali Vahdettin Özkan başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda; insanı odağa alan, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının yaygınlaştırıldığı ve bireylerin sağlık hizmetlerine kolayca erişebildiği bir toplum hedefi doğrultusunda yürütülen bağımlılıkla mücadele çalışmaları ele alındı. Koruyucu ve önleyici hizmetlerin güçlendirilmesi, özellikle çocuklar ve gençlerin bağımlılık risklerinden korunmasına yönelik faaliyetler değerlendirildi. Bağımlılıkla mücadele alanında 2025 yılı içerisinde yürütülen çalışmalarla ilgili sunumlar yapıldı, 2026 yılında hayata geçirilmesi planlanan faaliyetler, hedefler ve öncelikler ele alındı. Ayrıca sosyal risk haritaları üzerinden yerel düzeyde kurumlar arası iş birliğinin güçlendirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulunuldu. Toplantıda konuşan Vali Vahdettin Özkan, bağımlılıkla mücadelenin yalnızca bir güvenlik veya sağlık meselesi değil, aynı zamanda geleceği ilgilendiren toplumsal bir mesele olduğuna dikkat çekerek, "Bağımlılıkla mücadelede en etkili yol; önleyici çalışmalar, bilinçlendirme faaliyetleri ve kurumlar arası güçlü iş birliğidir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı ve gençlerimizi her türlü bağımlılıktan korumak öncelikli görevimizdir." ifadelerini kullandı. Vali Özkan, ailelerin, eğitim kurumlarının ve tüm kamu kuruluşlarının bu süreçte önemli bir rol üstlendiğini belirterek, toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla bağımlılıkla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı. Bağımlılıkta rehabilitasyonun önemine dikkat çeken Vali Özkan, madde kullanımıyla ilişkili kişiler ve aileleri ile sosyal alanda çalışmalar yapılabileceğini belirterek, "Tedavi sürecinde sağlık birimleri ve diğer birimlerimiz ile birlikte ailelerin sosyal-psikolojik olarak toparlanması anlamında çalışma yapmalıyız. Hem sosyal yardım hem de sağlık birimleriyle irtibatının sağlanması anlamında hepimize düşen görevler var. Bu ailelerimiz belirlenip, analizlerinin yapılarak aileleri sosyal anlamda yalnız bırakmamak için bir müdahale mekanizması kurmalıyız" diye konuştu. Toplantı, bağımlılıkla mücadele kapsamında yürütülecek çalışmaların değerlendirilmesi ve koordinasyonun güçlendirilmesine yönelik görüş alışverişiyle sona erdi.
Ankara MHP lideri Bahçeli: "Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı bir dönemde uçak kazası hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücüdür" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı, karşılıklı hak ve çıkarların eşgüdüm halinde müdafaa edildiği bir dönemde vaki uçak kazası hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücüdür" dedi. MHP lideri Bahçeli, dün akşam Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Trablus’a uçuş sırasında arızalanarak düşen jet ile ilgili sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama yaptı. Bahçeli, Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı bir dönemde gerçekleşen uçak kazasının hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücü olduğunu belirtti. Bahçeli, paylaşımda şu ifadelere yer verdi: "Resmi bir ziyaret maksadıyla Türkiye’ye gelen, aralarında Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad ile Kara Kuvveleri Komutanı Korgeneral Alfitory Jribil’in de yer aldığı beş kişiden müteşekkil Libya Heyeti’nin dönüş yolculuğu maalesef faciayla sonlanmıştır. Dün akşam saatlerinde Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Libya’nın başkenti Trablus’a gitmek üzere havalanan Falcon 50 tipi özel jet Haymana civarında düşmüştür. Bu elim ve feci olayda Libya Heyeti’nin yanı sıra üç kişiden oluşan mürettebat da hayatını kaybetmiştir. Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı, karşılıklı hak ve çıkarların eşgüdüm halinde müdafaa edildiği bir dönemde vaki uçak kazası hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücüdür. Tarihi, siyasi, ekonomik ve köklü ilişkilerimiz olan Libya’nın acısı elbette Türkiye’nin de acısıdır. Bu münasebetle dost ve kardeş ülke Libya’ya taziyelerimizi iletiyor, hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum."
Manisa Elvan Özerdim davasında savcılık mütalaası açıklandı Manisa’nın Yunusemre ilçesinde, boşanma aşamasındaki eşinin cinsel saldırısına direndiği gerekçesiyle defalarca bıçaklanarak ağır yaralanan ve 6 gün yoğun bakımda tedavi gören 2 çocuk annesi Elvan Özerdim’in davasında savcılık mütalaasını açıkladı. Manisa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuklu sanık Olcay Özerdim hakkında Cumhuriyet Savcılığı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Duruşma sonrası Manisa Adliyesi önünde açıklama yapan Elvan Özerdim’in avukatı Yalçın Arcak, mütalaanın bazı yönleriyle olumlu ancak bazı yönleriyle eksik olduğunu belirtti. Karar duruşmasının 20 Ocak tarihinde görüleceği bildirildi. Cinsel saldırı suçu mütalaada yer aldı Elvan Özerdim’in avukatı Yalçın Arcak, "Bugün 24 Aralık ve biz bir kez daha Manisa Adliyesi’nin önünde açıklama yapıyoruz. Bir kez daha kadına şiddetle alakalı toplanmış bulunuyoruz ve az önce duruşmadan çıktık. Cumhuriyet Savcılığı mütalaasını verdi Manisa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve karar duruşmamız 20 Ocak tarihine kaldı. Mütalaanın bizim açımızdan kısmen doğru, kısmen yanlış olduğunu değerlendiriyoruz. Biz müvekkilimize karşı cinsel saldırı suçunun da işlendiğini söylüyorduk ki Türkiye’de ne yazık ki kadınlar evlilik birliği içerisinde kendilerine karşı eşleri tarafından gerçekleştirilen cinsel saldırıların farkında olmuyorlar ve bunun suç olduğunun da farkında değiller. Bugün bu açıdan çok önemliydi ve savcılık mütalaasında müvekkilime karşı cinsel saldırı suçunun oluştuğunu söyledi" diyerek, cinsel saldırı suçunun mütalaada yer almasının önemli olduğunu söyledi. "İçeriden çıkan bu caniler işlerini yarım bırakmıyorlar" Savcının mütalaasına katılmadıkları noktanın ise kasten yaralama denmesi olduğunu belirten Arcak açıklamasını şöyle tamamladı: "Müvekkilime karşı eşi tarafından kasten öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Biz bunu daha önce de söylemiştik. Mahkemede beyanlarımızda da söyledik. Müvekkilimin aldığı tüm bıçak darbeleri öldürmeye yöneliktir. Bugün kendisi aramızdaysa tamamen şans eseri aramızdadır. Biz bunu her beyanımızda dile getirdik. Fakat savcılık Elvan Hanım’a karşı kasten yaralama suçunun oluştuğunu söylemekte. Biz buna katılmıyoruz. Bunu da şuna dayandırıyor savcılık. Diyor ki ambulans aranmıştır. Sanık tarafından bu sebeple gönüllü vazgeçme hususu gündeme gelmiştir. Bu sebeplerle de ’kasten yaralama suçu oluşmuştur. Öldürmeye teşebbüs oluşmamıştır’ demektedir. Ne yazık ki bakın biz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuyla beraber yıllarca onların gönüllü avukatlığını üstleniyorum. Birçok davaya taraf olduk. Birçok dosya gördük ve şunu net bir şekilde biliyoruz. İçeriden çıkan bu caniler işlerini yarım bırakmıyorlar. Yarım bırakmıyorlar ve biz sürekli bu ülkede kız kardeşlerimizi kaybediyoruz. Canice katlediliyorlar. Bu caninin içeriden çıkmaması gerekiyor. Çıkmaması için de en üst hadden ceza alması gerekiyor. Çünkü çıktığı takdirde benim müvekkilimi katledecek." Karar duruşması 20 Ocak’ta Görülen duruşmada ise sanık eş Olcay Özerdim mahkeme heyetine eşini sevdiğini ve pişman olduğunu söylerken, Elvan Özerdim ise önceki beyanlarının arkasında olduğunu ve gereğinin yapılmasını mahkeme heyetinden talep etti. Mahkeme heyeti, taraf avukatlarının beyanlarının ardından karar duruşmasının 20 Ocak saat 14.30’da yapılmasına hükmetti.
Ankara Ankara’da "Yaşayan Miras Okulu" açıldı, Bakan Ersoy bu okulun yaygınlaştırılacağını duyurdu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yaşayan Miras Okulları’nın açılışında yaptığı konuşmada, "Yaşayan Miras Okulu’nu Ankara’da pilot olarak başlatıyor, bu modeli zamanla Türkiye’nin dört bir yanına yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen "Yaşayan Miras Okulu Projesi" Ankara 15 Temmuz Demokrasi Müzesi’nde tanıtıldı. Somut olmayan kültürel mirasın kuşaktan kuşağa aktarılmasını hedefleyen proje, kültürel mirası yaşayarak öğrenme, üretme ve paylaşma anlayışıyla geleceğe taşımayı amaçlıyor. Bakan Ersoy tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada projenin, kültürel mirası yaşayan bir değer olarak ele alan güçlü bir yaklaşımın ürünü olduğunu belirtti. Somut olmayan kültürel mirasın bir milletin hafızasını oluşturduğunu söyleyen Ersoy, geleneksel sanatlar, zanaatlar, müzik, oyunlar ve sözlü anlatıların kimliği şekillendiren temel unsurlar olduğunu ifade etti. "Bu modeli zamanla Türkiye’nin dört bir yanına yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz" Ersoy, "Yaşayan Miras Okulu’nu Ankara’da pilot olarak başlatıyor, bu modeli zamanla Türkiye’nin dört bir yanına yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. Çünkü biz, kültürel mirasın yalnızca korunacak bir değer değil öğrenilecek, üretilecek ve paylaşılacak yaşayan bir miras olduğuna inanıyoruz. Bu proje neticesinde çocuklarımız ‘Yaşayan Miras Elçisi’ olacaklar. Ustalarla çıraklar arasında kuşaklar arası doğru ve sahici bir aktarım sağlanmış olacak" ifadelerini kullandı. Çalışmaların 3 aşamada ilerleyeceğini aktaran Ersoy, "Çalışmalar farkındalık, uygulama ve paylaşım olmak üzere 3 aşamada ilerleyecek. Çocuklarımız, somut olmayan kültürel mirasın ne olduğunu etkileşimli sunumlar ve atölyelerle öğrenecekler. İkinci adım olarak, çocuklarımız ve gençlerimiz, deneyimli ustalarımızın rehberliğinde düzenlenen uygulamalı çalışmalarda usta-çırak ilişkisini doğrudan deneyimleyecekler. Üniversiteli gençlerimiz ise bu süreci belgeleyerek, dijital içerikler ve iletişim çalışmalarıyla mirasımızı çağın diliyle görünür kılacaklar" şeklinde konuştu. Projenin gönüllülük esasına dayalı olarak başlatılmasının önemine değinen Ersoy, "Somut olmayan kültürel mirasımız, kadim medeniyetlere sahip Anadolu kültürünün binlerce yıllık süzgeçten geçtikten sonra günümüze ulaştı bizler asırlara dayanan bu kültürü, yaşayan insan hazinelerimiz ve somut olmayan kültürel miras taşıyıcılarımızla, çocuklarımıza aktarmak için çaba sarf ediyoruz. Geçmişimizin hazinelerini, geleceğimizin hazinelerine aktarıyoruz. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, bu alanda atılacak her adım bizim için hayati öneme sahip" diye konuştu. "Uluslararası alanda da somut olmayan kültürel mirasımızın görünürlüğünü artırmaya devam ediyoruz" Ersoy, bugüne kadar 7 bin 38 kültürel miras taşıyıcısına ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Kartı’ verildiğini dile getiren Ersoy, Bu rakamın, kültürel birikimin ne kadar güçlü ve canlı olduğunu açıkça gösterdiğini ifade etti. Ersoy, şu ifadeleri kullandı: 2025 yılı itibarıyla, 16 yeni unsurun eklenmesiyle ’Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri’ne kayıtlı unsur sayımız 368’e ulaşmıştır. Yerel uygulamalara yapılan 162 yeni kayıtla birlikte toplam kayıt sayısı ise bin 707’ye yükselmiştir. Kültürel mirasımızın belirli unsurlarını icra etme ve yeniden yorumlama konusunda üstün bilgi ve beceriye sahip kişileri ise "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak ilan ediyoruz. 2025 yılında yapılan 10 yeni kayıtla, Yaşayan İnsan Hazinesi sayımızı 102’ye yükseltmiş bulunuyoruz. Uluslararası alanda da somut olmayan kültürel mirasımızın görünürlüğünü artırmaya devam ediyoruz." Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy konuşmaların ardından ’Yaşayan Miras Okulu’nun açılışını yaparak etkinlik alanlarında çocuklarla bir araya geldi. Açılışa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz ve çok sayıda çocuk katıldı.