SPOR - 18 Aralık 2019 Çarşamba 13:21

Necdet Gümüşenek, BB Erzurumspor’da Altyapı Sportif Direktörü oldu

A
A
A
Necdet Gümüşenek, BB Erzurumspor’da Altyapı Sportif Direktörü oldu

Büyükşehir Belediye Erzurumspor Kulüp Yönetimi, "Altyapı Sportif Direktörü” görevine Erzurumspor'un unutulmaz kalecisi ve kaleci antrenörü Necdet Gümüşenek'i getirdi.

Profesyonelliğe 1983 yılında Erzurum Palandökenspor'da başlayan Erzurumlu Necdet Gümüşenek daha sonra sırasıyla Erzurumspor, Diyarbakırspor, Bingölspor, TEDAŞ 12 Mart, Bitlisspor ve son olarak doğduğu şehrin kulübü Erzurumspor'a dönerek futbolu bıraktı.

Gümüşenek başarılarla dolu futbolculuk kariyerinin ardından Erzurumspor'da uzun yıllar kaleci antrenörlüğü yaptı. Gümüşenek, Erzurumspor'u 1997-98 futbol sezonunda Süper Lig'e taşıyan efsanevi kadronun da kaleci antrenörlüğünü yaptı. Milli Takımlar Doğu Anadolu Bölge Teknik Sorumluluğunda da bulunan Gümüşenek, son olarak geçtiğimiz sezon Bölgesel Amatör Lig'de (BAL) mücadele eden Aşkale 3 Mart Beldespor, TEK 12 Martspor’da teknik direktörlük görevini yürütmüştü.

Sefa Tetik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Kars’ta coğrafi işaretli ürünler için AB standartlarına uyum toplantısı düzenlendi Kars’ta coğrafi işaretli ürünler için AB standartlarına uyum toplantısı düzenlendi. Kars Tarım ve Orman Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıya Tarım ve Orman İl Müdürü Enver Aydın, KATSO Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Bozan, Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) Genel Sekreteri Nurullah Karaca ve ilgili kurum müdürleri katıldı. Kars, zengin tarımsal ve kültürel mirasıyla tanınan bir şehir olarak, coğrafi işaretli ürünlerin kalite ve tanınırlığını artırmak adına önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. "Coğrafi İşaretli Ürünlerin AB Standartlarına Uyum Süreci" başlığıyla düzenlenen toplantıda, AB standartlarına uyum sürecinde coğrafi işaretli ürünlerin standartlarının iyileştirilmesi ve bu ürünlerin uluslararası pazarlarda tanıtımı konusunda fikir alışverişinde bulunuldu. “Kars’ın öne çıkan coğrafi işaretli ürünleri” Toplantıda Kars Kaşarı, Kars Balı ve Gravyer Peyniri gibi coğrafi işaret tesciline sahip ürünlerin, AB pazarında rekabet gücünü artırma potansiyeli vurgulandı. Katılımcılar, bu ürünlerin sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da büyük ilgi gördüğünü belirtilerek, AB standartlarına uyumun ihracat fırsatlarını artıracağına dikkat çekti. KATSO Başkanı Kadir Bozan, “Kars Gravyer Peyniri, Kars Kaşarı, Kars Balı gibi ürünlerimizin Avrupa Birliği coğrafi işaret sistemine dahil edilmesi, hem marka değerlerini artıracak hem de ilimize ekonomik katkı sağlayacaktır. Kars Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bu süreçte üreticilerimize destek olmaya, tanıtım ve başvuru faaliyetlerini güçlendirmeye devam edeceğiz. Emeği geçen tüm kurumlarımıza teşekkür ediyor, bu çalışmaların ilimiz için hayırlı olmasını diliyoruz” dedi. “Eğitim ve teknik destek vurgusu” Toplantıda, AB’nin gereklilikleri doğrultusunda ürün sertifikasyon süreçleri, hijyen standartları ve ambalajlama gibi konularda üreticilere eğitim ve teknik destek sağlanmasının önemine değinildi. Ayrıca, uluslararası pazarlara erişim için yerel üreticilere yönelik teşviklerin artırılması gerektiği ifade edildi. “Yerel kalkınmaya katkı” Coğrafi işaretli ürünlerin tanınırlığını artırmanın sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel mirasın korunması açısından da büyük önem taşıdığına dikkat çekildi. Toplantı sonunda, Kars’taki üreticilere yönelik yeni bir eylem planı hazırlanması ve bu planın düzenli olarak gözden geçirilmesi kararlaştırıldı. Katılımcılar, iş birliğini artırarak Kars’ın coğrafi işaretli ürünlerini global pazarda daha görünür hale getirmek için çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Sivas Dünyada başka örneği yok, 6 ayda 150 bin kişi ziyaret etti UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 2015 yılında başlayan restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla Mayıs ayında ibadete ve ziyarete açıldı. "Anadolu’nun El Hamrası" olarak bilinen eşsiz eser açıldığı günden bu yana 150 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı. Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228 tarihinde Anadolu Selçuklular’a bağlı Mengücekli Beyliği döneminde Mengücek şahı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın dünyada başka bir benzeri bulunmuyor. "Anadolu’nun El Hamrası" olarak da bilinen cami, UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olma özelliği taşıyor. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, aradan geçen yaklaşık 800 yıla rağmen heybetini korurken üzerinde işli birbirinden farklı 10 bin bezeme ile kendine hayran bırakıyor. Evliya Çelebi’nin, "Methinde diller kısır, kalem kırıktır" sözleriyle anlattığı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 2015 yılında başlayan ve tarihinin en geniş çaplı restorasyonunu gören eser, mayıs ayında ibadete ve ziyarete açıldı. Açıldığı günden bu yana 150 bini aşkın kişinin ziyaret ettiği 796 yıllık eseri yaşatmak için adına vakıf kuruldu. “150 bin kişi ziyaret etti” Eserin restorasyon sürecini anlatan Sivas Vakıflar Bölge Müdürü Cemal Karaca, “2009 yılından itibaren başlayan kamulaştırılma işlemi 2015 yılından son bulmuş. 2015 yılında biz göreve geldikten sonra Divriği Ulu Cami için restorasyon çalışmalarına başladık. Amacımız camiyi ayakta tutmak değil camiye bir fonksiyon vermek oldu. Bugüne kadar yaklaşık 150 bin kişi Divriği Ulu Camisi’ni ziyaret etti. Büyük bir ihtişamla sayın Cumhurbaşkanımız ve devlet büyüklerimizin online katılımları ile 6 Mayıs 2024’te açılışını yapmış olduk” dedi. 8 asırlık tedavi yöntemi tekrar faaliyete geçirilecek Eserin darüşşifa kısmında çok hassas bir restorasyon gerçekleştirildiğini ifade eden Karaca, “Darüşşifa hassas bir eserdir ve bundan dolayı herhangi bir taş oynatamıyorsunuz. Bilim kurulunun kararı olmadan hiçbir şey yapılamıyor. Orada ki çalışmalar şu an da daha çok eserin gizemi noktasındadır. Bu gizemin en önemli hususu seslerin dağılımındadır. Teknik olarak bizim çok fazla bilgimiz yok ama gerek musiki anlamda gerek ruh eğitimi anlamında, tarih içerisinde ruh ve sinir hastaları için tedavi merkezi olarak görülen ayrıca her türlü hastayı durumuna göre su sesi ile tedavi edilen bir merkezdir. Buranın tekrar harekete geçirilmesi için bunları gündeme aldık. Orada bulunan su şu anda devir daim yapabiliyor. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası ile ilgili bir vakıf kurduk. Şu an bu vakfın neticelerini almaya çalışıyoruz. İnsanlara faydalı alanlar oluşturma noktasında vakıf daha geniş kapsamlıdır” şeklinde konuştu.